Psikoterapinin Kökeni: Anlatmanın İyileştirici Gücü Nasıl Keşfedildi?

Editör:
Esmanur Göçmen Onay

İnsan bedeninin hastalanabileceği yüzyıllardır kabul edilen bir gerçek. Nesillerdir fiziksel bir rahatsızlığımız olduğunda doktora gitmemiz gerektiğini biliyor, tedavimizi olup, ilaçlarımızı kullanıp eskisi kadar sağlıklı olabilmek için gün sayıyoruz. Beden sağlığı konusunda her şey çağlardır oldukça sistematik ve öngörülebilirken, zihinlerimiz için aynı şeyi söyleyebiliyor muyuz? Ruhsal sorunlarımızı tanıyıp çözüm aramaya başlamamız tıbbın köklü tarihinde oldukça geç bir adım olmuştur. Peki, buna rağmen hızla derinleşen ve gelişen psikoterapi nasıl ortaya çıktı?

Psikoterapi Nedir?

theguardiancom

En genel tanımıyla psikoterapi, kişinin düşünme biçimlerini, duygusal tepkilerini ve davranış alışkanlıklarını daha sağlıklı ve işlevsel hale getirmeyi amaçlayan, bilimsel temellere dayanan ve uzmanlar tarafından yürütülen bir psikolojik destek sürecidir. Genellikle konuşma temelli olarak uygulanır ve yalnızca eğitimli ruh sağlığı uzmanları tarafından gerçekleştirebilir.

Ancak psikolojik rahatsızlıklara olan bakış her zaman bu kadar bilimsel ve pozitif değildi. Psikoterapi ortaya çıkmadan önce ruhsal sorunlar genellikle mistik, ahlaki ya da biyolojik nedenlere bağlanırdı. Akıl hastalığı olan bireyler ya dışlanır ya da tehlikeli görülerek kapatılırdı. Dini ritüeller, büyüler ya da fiziksel cezalandırma tedavi sanılan ve sonucunda iyileştirme sunacağına inanılan yöntemlerdi. Zihinsel acılar, konuşulması değil bastırılması gereken zayıflıklar olarak görülürdü ve insan ruhunun derinliklerine dair bilimsel bir anlayış henüz gelişmemişti.

Hipnozla Doğan Psikoterapi

kararcom

18. yüzyıl sonlarında ruhsal sorunlara bedensel değil, zihinsel yaklaşan biri oldu: Fransa’daki Salpêtrière Hastanesi’nin ünlü nörologu Jean-Martin Charcot. Ona göre özellikle histeri vakalarının temelinde nörolojik problemler vardı. Bu nörolojik problemler hasta bilinci açıkken bedensel sonuçlar ile kendisini gösteriyordu. Hasta bir şekilde bilinçdışı haldeyken tedavi uygulanırsa, bilinci yerindeyken iyileşmiş oluyordu.

Bu çıkarım ile Charcot, hipnoz ile hastalarını konuşturarak bastırdıkları duygularını ortaya çıkardı ve nöbetlerini de bu bilinçdışı halde tetikledi. Uyandığında hasta bir şey hatırlamıyordu ancak ona ruhsal acı veren sancılı süreci geride bırakmış oluyordu. Charcot’un bu yöntemi adeta bir devrimdi ve çok zaman geçmeden pek çok nörolog tarafından kullanılmaya başlandı.

Bir Dönüm Noktası: Anna O. Vakası

psikoactivacom

Anna O. takma adlı Bertha Pappenheim, 19. yüzyıl başlarında Josef Breuer tarafından tedavi edilen bir histeri hastasıydı. Kolay bir hayatı olmayan Bertha, histeri krizlerini çok ağır yaşıyordu: halüsinasyonlar, kısmi felç ve konuşma bozuklukları had safhadaydı. Breuer, Jean-Martin Charcot’un yöntemi olan hipnoz ile onu iyi edebileceğini düşünüyordu. Ancak Bertha, bilinçdışı haldeyken de konuşma zorluğu yaşamaya ve kopuk hikayeler anlatmaya devam etti. Hatta birkaç deneme sonrasında farklı dilleri birleştirip konuşmaya başladı.

Hem normal bir yaşam sürdürememesi hem de histeri krizlerinin artarak devam etmesi Bertha’nın tedavisinin başarısızlığını ortaya koyuyordu.  Bunun üzerine Breuer, onunla hipnoz kullanmadan konuşmayı denedi. Her gün düzenli olarak yapılan karşılıklı görüşmeler, Bertha’nın kendisini çok daha özgürce ifade edebilmesine yol açtı. Zamanla Anna’nın bastırdığı duygular ve travmalarını yaratan anılar konuşmalar sırasında ortaya çıkmaya başladı ve semptomlarında belirgin bir iyileşme gözlendi.

Freud, Pappenheim ve Breuer Üçgeni

canvacom Freud Pappenheim ve Breuer

Breuer, Bertha ile yaşadıklarından ve aldığı başarılı sonuçtan sonra “konuşma terapisi” olarak bilinen tekniğini ortaya koydu. Onun bu yöntemi, hipnoz kullanmasına rağmen verimli sonuçlar almadığını düşünen Sigmund Freudun ileride oluşturacağı “psikanaliz” ve “serbest çağrışım” metodlarının temellerini attı. Breuer, duyguların ifade edilmesini sağlayan bilinçli konuşma sürecini, içsel gerginliklerin dışarıya yansımasını ifade eden “katartik yöntem” olarak tanımladı. Psikoterapiyi hipnozdan ayırıp yeni bir yaklaşım ortaya koyan bu ikili, Bertha Pappenheim Freud’la hiçbir zaman karşılaşmamış olmasına rağmen elde ettikleri verileri bir araya getirerek yıllar sonra “Histeri Üzerine Çalışmalar” (1895) isimli eseri kaleme aldılar.

Sonuç olarak, günümüzün modern psikoterapisinin doğuşunda Breuer ve Freud kadar Anna O. vakasının da payı büyüktür. Bertha Pappenheim bizlere anlatmanın bir iyileşme aracı olabileceğini gösteren ilk kişidir. Tedavisi günümüzde pek çok alt dallara sahip psikoterapinin temel yapısını oluşturmuştur.


Kaynakça

Eryılmaz, Ali. “Pozitif Psikoterapiler.” Psikiyatride Guncel Yaklasimlar – Current Approaches in Psychiatry, vol. 9, no. 3, 30 Sept. 2017, pp. 346–346, https://doi.org/10.18863/pgy.288667.

Hurst, L C. “What was wrong with Anna O?.” Journal of the Royal Society of Medicine vol. 75,2 (1982): 129-31. doi:10.1177/014107688207500213

Oliveira, Livia, et al. “Jean-Martin Charcot’s influence on Sigmund Freud’s career (P5.309).” Neurology, vol. 90, no. 15_supplement, 10 Apr. 2018, https://doi.org/10.1212/wnl.90.15_supplement.p5.309.

Öztürk, Erdinç, and Hülya Ayhan. “Psikoterapinin Temel i̇lkeleri ve temel bileşenleri.” Artuklu İnsan ve Toplum Bilim Dergisi, vol. 1, no. 6, 14 July 2021, pp. 136–158, https://doi.org/10.46628/itbhssj.908609.

Öne Çıkan Görsel: gettyimages.com

 

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Bitki Yetiştirmek, Mekânı Canlandırmaktan Fazlası mıdır?

Bitki yetiştirmek; estetik bir eylemden öte, politik, etik ve varoluşsal anlamlar taşıyabilir.

Ostrogot Krallığı: Roma Kartalı’nın Küllerinden Doğan İtalya

Hunların gölgesinden çıkarak Roma tahtına oturdular… Ostrogotların yükseliş ve düşüş hikayesini birlikte keşfedelim.

The Notebook Hangi Albümle Eşleşir?

Romantik filmlerin kilometre taşlarından The Notebook ve Jeff Buckley'den Grace albümünü ortak noktada buluşturuyoruz.

Müzik Listenize Eklemeniz Gereken 5 Bağımsız Sanatçı

Bu yaz, ruhunuza dokunacak hafif melankolik ve nostaljik tınılarıyla sizlere eşlik edebilecek indie sanatçılarla tanışmaya ne dersiniz?

Osmanlı’da Kadın Figürü: Validelerin Osmanlı Saltanatına Müdahalesi

Valide sultanların saltanatı, 16.yüzyılın ikinci çeyreğinden başlayarak Osmanlı'nın son dönemlerine kadar süren bir dönemi kapsar.

Beyaz Geceler Festivali: Uyumayan Şehir Saint Petersburg

Beyaz Geceler süresince St. Petersburg; ziyaretçilerine etkinliklerle, doğasıyla, sanatıyla ve sürekli aydınlık havasıyla büyülü ve masalsı bir deneyim yaşatır.

Bir Haftada Bitirilebilecek 3 Edebiyat Klasiği

Hayatın yoğun temposuna biraz ara verip bir haftada rahatlıkla bitirebileceğiniz, uzun süre aklınızda yer edecek üç edebiyat klasiğini ele alacağız.

Türler Arası Geçiş Yapan Sanatçılar: Country’den Pop’a Geçen 5 Sanatçı

Country’den pop’a geçen sanatçılar nasıl bir dönüşüm yaşadı? Shania Twain'den Taylor Swift'e türler arası yolculukları bu yazıda inceliyoruz!

Gerçek Kişilerden İlham Alınarak Yaratılan Kitap Karakterleri

Edebiyat, sadece bir hayal ürünü değil, insan ruhunun, yaşanmışlıklarının ve özlemlerinin bir yansıması, bir aynasıdır.

Ziya Osman Saba – Bütün Saadetler Mümkündür | Şiir Tahlili

Ziya Osman Saba, Cumhuriyet dönemi edebiyatının sıcak, sade ve duygulu sesiyle tanınan bir şairdir. Şiirlerinde en çok da insanı derinden etkileyen duygulara yer verir.

Editor Picks