Tarih bilimi bizlere; toplumlar, gelişimleri ve sosyolojileri hakkında bilgi verir. Bize bunlar hakkında bilgi veren başka sosyal bilim dalları da vardır. Psikoloji ise bireyler üzerinde çalışır ve yapısı itibarı ile kitleleri değil kişileri anlayıp yorumlamaya daha yatkındır. Bu sebeple de, toplum ya da topluluk psikolojisini anlamak ayın karanlık yüzüne benzetilebilir. Ona dair verileri daha kısıtlı kaynaklardan ve daha zor biçimde yani çok alanlı çalışmalarla elde edebiliriz. İşte tam da bu noktada, toplulukların psikolojisini anlayabilmek için mitoloji eşsiz kaynaklardan biridir. Mitoloji ve psikoloji arasındaki ilişki açısından bakıldığında yaratılan mitler sonuçtur. Toplulukların psikoloji ise sebepleri oluşturur. İkisi aradaki bağlam ise bize süreci anlatır.
İlkel Toplumlar ve Mitsel Düşünce

İlkel toplumlarda, henüz hakkında bilgi sahibi olunmadığından doğa insan için gizemlidir. Bu topluluklarda doğanın devingen ve değişken yapısını anlamaya çalışan insan, kendi tecrübelerinden gelen duyum ve izlenimlerini elinde olan tek şeyle yani mistik bir düşünceyle anlamlandırmıştır. İşte tam da bu sebepledir ki, ilkel insan doğadaki olaylara doğa üstü güçler atfederek kutsallık kazandırmıştır. Bu nedenle de rüzgarın, yağmurun, denizin, bilgeliğin, aşkın ve daha birçok şeyin tanrısı olduğuna inanılır.
Doğa olaylarının nedeni doğanın kendi içindeki dengededir. Onları yaratan doğaüstü bir güç ya da varlıkta değil. Bu noktada ilkel dönemdeki mitsel düşüncenin, gözlem yoluyla akıl yürütme ve hayal gücüyle bir yargıda bulunmanın bir karışımı olduğu söylenebilir. Mitik düşünce zaman zaman dinden beslenmesi sebebiyle dini ögeleri de içinde barındırır. Ancak mitsel düşünceye dini değer ve normlar yanında kültürel değerler, tarihsel deneyimler ve toplumsal yapılar da kaynaklık eder. Dolayısıyla mitolojik efsanelerdeki karakterler ve kahramanlar aslında ait oldukları toplumun mitsel düşüncesinin ürünüdür. Masal dinlerken ya da fantastik bir film izlerken bireyin rahatlaması, on üç sayısının uğursuz kabul edilip o sayının kullanılmaması, yola giden kişinin arkasından su dökmek, nazardan korunmak için nazar boncuğu takılması veya kara kedi görmenin uğursuzluk getireceğine inanmak gibi birçok batıl inanç mitsel düşüncenin en somut göstergelerindendir.
Ruhsal Bir İhtiyaç Olarak Mitolojiyi Yaratmak

Mitoloji genel olarak gerçek ya da doğa üstüdür. Olaylar, durumlar, kahramanlar, karakterler hep gerçeklikte yaşadığımızdan uzak ve doğada bulunandan yani doğal olandan farklıdır. Özellikle de hikayeye konu olan kötü daha kötü, olaylar daha başa çıkılmaz ve iyi, güçlü ya da kahraman ise çok daha güçlü ya da mite konu olan özellikleri açısından üstündür. Aslında bu noktalar; dönem, toplum, inanış, korkular ve hatta coğrafi ve iklimsel koşulların bile etkilediği biçimde insan psikolojisinin dışa vurumlarıdır. İnsan psikolojisindeki sebep-süreç-sonuç ilişkisi içinde yaratılan, inanılan veya korkulan şeylerin hikayeleştirilmesidir.
Mitolojik hikayeler normal hikayelere benzemez. Çünkü kişi hatta topluluklar için gerçek olmaya başlarlar. Ne ilginçtir ki insan korktuğu, ihtiyaç duyduğu için mitler yaratır. Ve artık gerçek saydığı yani mit haline getirdiği hikayelerine daha çok inanır. İnandıkça daha da korkar ve kendi yarattığının güçlülüğüne ihtiyaç duyar. İşte bu döngü yaratıldığı ilk andan sonra daha da güçlenerek günümüze mitoloji olarak gelir.
Sebep ve Sonuç Yani Psikoloji ve Mitoloji

Psikolojideki bir çok sorunun temel sebebi ve duygusu korkudur. Hatta bazı psikolojik rahatsızlık durumlarında, korkunun ya da rahatsız olduğumuz şeyin nedenlerine bakıp aslında bu duygulara gerek var mı anlamamız istenir. Çünkü korkuya neden olacak bir şeyin olmadığını anlamak, korkmaya gerek olmadığını anlamaktır. İşte mitleştirme de bir noktada böyle bir görev görür. Korkulan, anlam verilemeyen ve kavranamayan şeyler bir hikaye içine yerleştirilir. Gücü daha belirgin hale getirilir. İnanılır ya da tapınılır. Üstünlüğü, kutsallığı ya da tanrılığı kabul edilir. Bu noktada kişi ya da topluluklar, üstünlüğü kabul edilenle aynı taraftadır artık. Dolayısıyla teslim olunduğunda zarar vermeyen, hatta belki de koruyan huzurlu bir korku duyulur.
Mitolojik hikayeler, bize o dönemdeki insanların yani toplum ya da toplulukların psikolojilerini anlamamızı sağlayacak ancak dikkatle incelenmesi gereken referans noktaları verir. Bu veriler; tarih, sosyoloji, psikoloji, din, antropoloji gibi bir çok farklı disiplinin ortak çalışmasıyla incelendiğinde mitoloji ve psikoloji arasındaki bağlantı daha iyi ortaya çıkacaktır.
Kaynakça
- Karen Amstrong K., Mitlerin Kısa Tarihi, çev. Dilek Şendil, (İstanbul: Merkez Kitapçılık, 2006)
- Mitoloji Nedir. www.tarihlisanat.com. 25.10.2017. Web. 16.06.2024


