Ruh çözümlemelerine alışılagelmiş realist konulardan daha çok yer veren, karakterlerin iç bunalımlarının ve hesaplaşmalarının içten gelen dürtü ve güdülerinin göz ardı edilmediği yani insan ruhunun derinliklerini inceleyen kitap türüne psikolojik roman denir. Bu tür romanlar genellikle bireyin psikolojik bozuklukları üzerinden şekillenir. Psikolojik bozukluk, kişinin davranışlarında ve diğer bireylerle olan iletişiminde kopukluk yaratan bir durumdur.
Henry Bauchau – Mavi Çocuk
Yaşadığı psikolojik rahatsızlığı sanat aracılığıyla aşan bir çocuğun hikayesini konu edinir. Yazarın kendi hayatından izler taşıyan bu kitapta, Paris’te bir hastanede çocuklar için eğitimler veren ve tedaviler uygulayan bir psikoterapistin, bir çocukla yaptığı tedavi süreci anlatılır. Psikoz hastalığına sahip olan Orion, doktoru sayesinde içinde hissettiği “canavarları” sanat aracılığıyla dışarıya aktarır. Böylece içindeki canavarları yenmeye başlar. Doktorun hastanedeki karakterle olan bölümleri de kurguyu zenginleştirmiştir. Yazar, kitabında psikolojik tedavi süreçlerini başarılı bir şekilde okuyucuya aktarmıştır.
“Ancak umut etmek mümkün, ötesi değil.”
Bakir İntiharlar – Jeffrey Eugenides
34 dilde yayımlanan bu kitap, bir yıl içinde peş peşe intihar eden beş kız kardeşin öyküsünü anlatır. Kitap, yazarın anlatımıyla psikolojinin insan hayatında ne kadar önemli olduğunu hissettirmektedir. Dindar bir ev hanımıyla öğretmen bir adamın çocukları olan beş kız kardeşin, bir sene içinde teker teker intihar etmelerinin ardından bölgede o yıl, intiharlar yılı ilan edilmiştir. İntiharlar o kadar kısa bir süre içerisinde olmuştur ki mahallenin sakinleri bile ambulans seslerine alışık hale gelmiştir. Lisbon ailesinin hayatını, kız kardeşlere aşık olan erkeklerin oluşturduğu bir arkadaş grubu anlatmaktadır okuyucuya. Yazar, beş kardeşin durumuyla beraber intihar meselesini, 1970’lerin Amerikasını ve hızla kaybolan değer yargılarını da mercek altına alır.
”Bu karanlıkta mutlaka bir aydınlık olacaktır!”
Kırık Camlar Üzerinde Dans – Ka Hancock
21 yaşındaki Lucy, Mickey’le karşılaştığında Mickey’nin kendisi gibi sorunlarla boğuştuğundan habersizdir. Lucy ailesinden miras kalan kanserle Mickey ise annesinden miras kalan bipolar bozuklukla boğuşmak zorundadır. Psikolojik rahatsızlıklarıyla boğuşurken yanlarında olan tek şey ise aşklarıdır.
“Her evlilik bir danstır Lucy. Bazen komplike, bazen sevgi dolu, çoğu zamansa olaysız. Ama Mickey’le dansınız kırık camlar üzerinde gibi olacak. Acı verecek. Ve sen, ne acıdan kaçabileceksin, ne de bir sonraki adımda canının daha az acıması için ona daha sıkı tutunup az camlı bir yere ilerleyebileceksin…”
İmkansızı Arayan Adam – Mimi Baird & Eve Claxton
Gerçek hayat hikayesinden uyarlanan kitap, yazar Mimi Baird’in manik depresif olan babası Dr. Perry Baird’in hastalığı ile mücadele ederken yazdığı notları yıllar boyunca biriktirip derlemesiyle ortaya çıkmıştır. Kitapta, doktorun hem mesleki hem özel hayatındaki iniş çıkışları okuyucuya aktarılmaktadır. Yazar; deli gömlekleriyle, hücre hapsiyle, soğuk çarşaf tedavisiyle imtihan gibi geçen günlere okuyucuyu da ortak etmektedir.
“Hem özgür hem tutsak olmak, sorunları olduğu halde onlarla başa çıkamamak yüklerin en ağırıymış Tanrım.”
Yanlış Hafıza – Dean R. Koontz
İnsanın en derin korkularını ortaya çıkaran bu kitap; gerilim, psikolojik bozukluklar ve korku gibi duyguların aynı anda yaşandığı bir romandır. Martie Rhodes, başarılı bir video tasarımcısıdır ve aynı zamanda mutlu bir evliliğe sahiptir. Bir sabah korkarak uyandığında o günün normal bir gün olmadığını anlar ve kontrolü neredeyse imkansız olan otofobi hastalığına yakalandığını öğrenir. Daha nice sorunla karşılaşan kadın, yaşadıklarının psikiyatristi Dr. Ahriman’ın başının altından çıktığından habersizdir. Psikopat olan bir doktorun eline düşen çiftin, doktorla ve doktorun onlarda yarattığı hastalıklarla mücadelesi, romanda ürkütücü ama bir yandan da nefes kesici bir şekilde yazıya aktarılmıştır.
”Sevgi, çok ince bir kumaştan dokunduğu için görünmeyen kutsal bir elbise gibiydi ama o kadar güçlüydü ki kudretli ölüm bile onu yırtamazdı; bu elbise kullanmakla yıpratılamazdı. Dünya onun sayesinde sıcaktı ve o olmazsa bu dünyanın soğukluğuna dayanılamazdı.”
Sudaki Yüzler – Janet Frame
Kendi hayatından esinlenerek kitabı kurgulayan yazar, Istina Mavet karakteri çerçevesinde Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesindeki insanların yaşadıklarını anlatmıştır. Bir yanlış anlaşılma yüzünden sekiz yıl hastanede yatan yazar, buraya kapatılan insanların yaşadıklarını duru ve naif bir anlatım ile okuyucuya aktarmıştır. Kendi geçmişinden de yer yer bahseden yazar, hastalara umutsuz vaka gözüyle bakan doktorlar tarafından onlara uygulanacak tek tedavi yönteminin lobotomi olduğuna inandırılmıştır. Yazar, hastanede yatan hastaların geçirdiği zorlukları dokunaklı bir dille anlatmıştır.
“Artık sınırın ötesine geri dönme umudu çok az olan yerleşik bir vatandaş olmuştum; artık delilerin dünyasındaydım ve kendini aklı başında diye adlandıran insanlardan beni ayıran, kilitli kapılar ve demir parmaklıklı pencerelerden daha fazlasıydı.”
Anksiyete Çağım – Scott Stossel
Geçmiş yıllarda küçük dünyalarında huzurlu yaşayan insanların yerini modern yaşamın getirisi olan mobil teknolojiler, sosyal medya ve rekabet gibi unsurların alması ve bu faktörlerin artış göstermesiyle stres, günden güne herkesi ele geçirmiştir. Bu yaşantı içerisinde kendisine anksiyete tanısı konan yazar, yaşadıklarından iç çatışmalarına hatta kullandığı ilaçlara kadar her detayı kitabında anlatmıştır. Günümüz dünyasında insanların üçte ikisinde görülen bu tanıyı, yazarın ağzından yaşadığı travmalarla birlikte keşfetmek mümkün.
”Zirveye tırmanma uğraşının verdiği anksiyetenin yerini, orada kalabilecek miyim anksiyetesi alır.”
Bir Milyon Küçük Parça – James Frey
Madde ve alkol bağımlılığıyla mücadele eden gerçek bir hayat öyküsünü ele alır kitap. Yazar kendi yaşadığı bağımlılık sürecini anlatmıştır. Alkole ve uyuşturucuya karşı yaşadığı yoksunluk krizlerini, klinikte ve tedavi sürecinde yaşadığı zorlukları o an yaşamışçasına aktarmıştır. 13 yaşından beri yaşadığı bu bağımlılığını yenmeye çalışması ve hayatta kalma savaşı, doktorların yaşayacağına inanmamasına inat yaşaması okurlara umudun her zaman var olduğunu gösterir niteliktedir.
”Yargılama yok, gösteriş yok. Sadece umut var.”