Predator birden çok filmi olsa da hiçbiri ilk filmin tadını vermiyordu. Bir önceki filmi “The Predator” gişede maliyetli bir fiyaskoydu bu yüzden Prey, beyazperde yerine Disney Plus‘ta yayına girdi. Son Predator filmleri hayranlarını üzse de “Prey” kendi özüne dönüş yaparak ilk filmle benzer konu akışını bulunduruyor. Film, 1700’lerin başında Kuzey Amerika’da geçiyor ve bir kabileyi mercek altına alıyor. Konuyu basit bir av-avcı hikayesi olarak izlesek de filmin içindeki konsept uyumu, kıyafetler ve karakterler seyir keyfi olarak oldukça tatmin ediciydi. Uzun zaman sonra zorlama olmayan bir Predator filmi izlemiş olduk. Prey, istediğimiz av-avcı hikayesini basit ama tatmin edici bir şekilde veriyor.
Karakterler

Ana karakterimiz Naru (Amber Midthunder), çok yetenekli bir şifacı fakat hayali bir avcı olmak. Bulunduğu dönemde kadınların avcı olması pek desteklenmiyor. Hatta abisi Taabe (Dakota Beavers) bile Naru’yu bir noktada hor görüyor. Ana karakterimizin hem kendini kanıtlama çabasını hem de Predator ile olan savaşını izlemiş oluyoruz. Naru’nun, avcılığı neden bu kadar istediği yetersiz işlenmiş ve avcı olma hayalinin temelini bilmiyoruz. Fakat Predator filmlerinde asıl işlenen konu av-avcı teması ve Predator’un kendisi olduğu için karakter gelişimindeki eksiklikler çok fazla dikkat çekmiyor.
Bu filmde Predator (Dane DiLiegro) ise diğer filmlerdekine kıyasla daha vahşi, ilkel ve teknolojik olarak daha geride. Biliyoruz ki, Predator ırkının farklı farklı türleri vardır ve hepsi tek bir tiplemeden oluşmaz. Bu filmde karşımıza çıkan Predator daha güçsüz fakat daha atletikti. Bu oldukça yerinde bir karar olmuş çünkü filmin geçtiği zaman dilimi çok fazla gelişmiş silahlarla karmaşaya dönüşebilirdi. 18. yüzyıl insanı ile uyumlu bir Predator oluşturulmuş. Teknolojik zırh ve kask yerine kafatası benzeri bir kask kullanmışlar. Bunların hepsi kostüm ve makyaj olarak filmde bir bütünlük sağlamış.
Ataerkil Toplum Yapısına Göndermeler Bulunuyor

Naru’nun bulunduğu kabilede erkekler avcı olabilirken kadınların avcı olması komik bulunuyor. Kadınlar kabile içi görevi olan şifacı veya aşçılığa uygun görülürken, erkekler kabile dışında avcılıkla uğraşıyorlar. Predator bile bazı noktalarda Naru’yu tehdit olarak görmüyor. Burada Predator’un savunmasız kişilere saldırmama gibi bir özelliği olsa da bazı sahnelerde Naru’yu, Predator bile ciddiye almıyor gibi bir hava oluşturulmuş.
Naru kendini geliştirmek için köpeğiyle birlikte ava çıkıyor, baltasıyla antrenmanlar yapıyor. Çok iyi bir izci olan Naru, bulduğu garip hayvan ölülerini, oldukça büyük ayak izlerini kanıt olarak göstererek avlamaya çalıştıklarının bir aslan değil çok daha tehlikeli bir canavar olduğunu anlatmaya çalışsa da, kabilesinde kimse onu dinlemiyor. Kadınların erkeklere oranla kendini kanıtlamak için ekstra efor gösterdiği işlenmiş. Filmde genel olarak ataerkil yapıyı ve kadının gücüne vurguyu hissediyoruz.
Film 1700’lerde Geçiyor!

Filmin, Komançi ortamında geçmesi bu konuyu işlemek için birebir olmuş. 1700’lerde geçmesi bir kabile geleneği olan ve birinin savaşçı olabilmesi için tehdit niteliği taşıyan tehlikeli ve büyük bir hayvanı avlayıp avcıya sunması anlamına gelen “kühtaamia” film ile iyi bir bağlantı oluşturuyor.
Doğanın kendi içinde bulundurduğu besin zinciri belli noktalarda çok güzel işleniyor. Av-avcı filmi izlerken doğadaki besin zincirini de görmek çok yerinde bir ayrıntı olmuş. Çok fazla kültür teması görmesek de, Komançi kültürüne has olan bitkilerin filmde az gözükse de büyük rol oynaması ilgi çeken noktalardan birisiydi. Ayrıca Naru’nun tek rakibi Predator olduğunu düşünürken, karşımıza Fransızlar çıkıyor. O zamanlarda yapılan sömürgeciliğe de parmak basmış oluyorlar. Avrupalıların doğaya ve insana karşı vahşetini de görmüş oluyoruz.
Oyuncular

Eski profesyonel basketbol oyuncusu Dane DiLiegron, Predator’u canlandırdı. Döneme uygun kıyafetleriyle rolünü tamamlamış diyebiliriz. Kızılderili Amerikalı aktrist Amber Midthunder, Naru karakterini kusursuz canlandırmış. Yan karakterler ise; Dakota Beavers (Taabe), Stefany Mathias (Sumu), Michelle Thrush (Aruka), Julian Black Antelope (Chief Kehetu), Troy Mundle gibi oyuncular bulunuyor. Ekip olarak gayet iyi bir oyunculuk performansı sergilediklerini görüyoruz. Dan Trachtenberg filmin hem yazarlığını hem de yönetmenliğini yapıyor.
Genel olarak av-avcı hikayesini temel alan bir seri için keyifli bir film olmuş. İlk filmdeki “Kanıyorsa, öldürebiliriz” repliğinin bu filmde de tekrarlanması bizi mutlu etti.



Emekli olmama az kaldığı için yeni hobiler edinmek adına biraz araştırma yaparken sitenize rastladım. Oldukça detaylı çalışmalarınız var. Bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Elinize sağlık…
Beğenmenize çok sevindik, teşekkür ederiz. Keyifli okumalar.