Türk dizileri arasında en çok sevilen dizilerden birisi olan Poyraz Karayel yıllar geçse de yüreğimizde tazeliğini hep koruyor. İzledikçe bize tekrar tekrar aynı hüznü, sevinci, o tutkulu aşkı yaşatan bu güzel dizinin kalbimizdeki yerinin farklı olmasında tabii ki bir sebep daha var; dizide karakterler arasında geçen diyaloglardan anlaşıldığı üzere karakterlerin kendi iç dünyalarında da birçok şiire yer vermesi. İzlerken bazen edebiyatın derinliklerine daldığımız, duygularımıza tam karşılık olacak o şiirlere bu güzel dizide rastlamak her zaman şahaneydi. Bizler de bugün Poyraz Karayel dizisinde geçen efsane şiirleri sizlerle paylaşmak istedik.
Cemal Süreya – Roman Okudum Seni Düşündüm

Cemal Süreya’nın bu güzel şiirini sekizinci bölümde Ayşegül ve Poyraz karakterleri yani Burçin Terzioğlu ve İlker Kaleli bizler için seslendirdi. Şiirin güzelliğine kendi sesleriyle de ayrı bir güzellik katan bu iki karakter, şiiri adeta yaşıyor gibi hissettiriyor. Bize aşkı en güçlü ve en imkânsız ancak imkânları olması için zorlayan iki âşığın gözünden izlettiren Poyraz Karayel dizisi, bu şiirde de Ayşegül ve Poyraz çiftinin aşkını anlatmak için seçilmiş ve adeta nokta atışı olmuş.
“Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında
Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma
Ayrılık lafları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa
Kol kola yürüyoruz tek tük öpüşüyoruz
Sonra ayrılıyoruz korkuyoruz da
Kimi zaman neden kalabalığın içinde duruyoruz da
Kimi zaman bir köşe arıyoruz en sapa”
Turgut Uyar – Göğe Bakalım

Şiir bazen sözlerle, bazen de gözlerle yazılır. İnsan adeta sevdiğini izlerken bile şiir yazmış sayılır. Aşk bazen bulutların en güzelinden yer kapıp da yukarıdan aşağıyı sevdiğinle izlemektir. Ellinci bölümde yer alan şiir Turgut Uyar’ın herkesin gönlünde ayrı bir anlamı olan “Göğe Bakalım” şiiridir. Bu şiir de tıpkı yukarıda anlattığımız tarife benzer. Sevdiğinin iki çift gözünde görünür bazen gökyüzü, tıpkı dizide birbirlerinin gözlerinin içine bakarak okuyan çiftimizdeki gibi. Öyle ki herkesten uzak, evrende iki kişiymiş gibi yaşamaktır aşk. Birbirine tutunan ağaç kökleri gibi sarılmaktır sevgiye. Ayşegül ve Poyraz çiftinin aşkları da tıpkı bu şiirdeki “Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum” dizelerindeki gibi birbirlerine tutundukça güçlenir.
“İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım”
Oğuz Atay – En Büyük Hazinemiz Adımızdır

Oğuz Atay’ın eserlerine çoğunlukla yer veren Poyraz Karayel dizisinde bu şiir ise ikinci bölümde yer almaktadır. Her eserinde ayrı bir anlam derinliğine kavuştuğumuz Oğuz Atay, burada Bilge’ye seslenir. Olayları ele alışı ve seslenişi içimize işler. Bu efsane sözleri bir de Poyraz ve Ayşegül çiftinden duymuş olmak bizler içinde bir şans sayılır.
“Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş
olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve
birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve
şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan
olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda
kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de…”
Yunus Emre – İşitin Ey Yarenler

Poyraz Karayel dizisinin yirmi üçüncü bölümünde yer alan bu güzel şiir ise Yunus Emre’nin “İşitin Ey Yarenler” şiiridir. Burçin Terzioğlu’nun güzel sesiyle dinlediğimizde de ayrı bir güzelliğe kavuşan bu şiir bizce aşkın en güzel tasvirlerinden birisidir. Aşk bir güneştir Yunus Emre’nin de dediği gibi, karanlıklardan aydınlığa taşır sevginin gücü insanı. Umuda bir ışıkta aşk yaktırır, bu yüzden alev alev yanmaktır aşk. Hem içini ısıtır, bazen canını yakar ama etrafını aydınlatır. Öte yandan bu ikilinin aşkı “Aşk kudret küresidir sızdırır âşıkları
Hâlden hâle döndürür andan gümüşe benzer” dizelerine benzer. Aşk kudrete tutunur, mutsuzluğunda mutluluğunda adı aşktır.
“İşitin ey yârenler aşk bir güneşe benzer
Aşkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer
Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter
Nice yumuşak söylese sözü savaşa benzer”
Mevlana – Allah Der Ki

İkinci sezonun ilk bölümünde Burçin Terzioğlu’nun sesinden dinlediğimiz bir diğer güzel şiiri de listemize sizler için ekledik. Poyraz’ın yokluğuna alışmaya çalışan Ayşegül, tıpkı şiirdeki gibi “Olmaz dediğin ne varsa olur” kısmında yapayalnızdır. Hiç gitmeyecek ve hiç yokluğunu tatmayacakmış gibi gelir insana yaşarken. Oysa ki gerçekler bazen kavuşamamak üzerine yazılır. Varlıkta ve yoklukta bile sevmeyi öğretir bize dizideki çiftimiz. Ancak gelecek bazen istediğimiz gibi karşılamaz bizi. İşte o zaman sanki bazı şeyler ortaya çıkar, bir daha asla eskisi gibi olmamak üzere. Gidenin yokluğunda yok olamadıkça insan bir başkasının varlığında kendini bulmak üzere yeni yollara çıkar. Ayşegül karakteri de her ne kadar Poyraz’ı sevse de ikinci sezonda bizi bambaşka bir hikâyenin beklediğini görürüz. Ancak biliriz ki, bir başkasının eksikliğini bir başka kimseyle hiçbir zaman dolduramayız.
“Allah der ki “Kimi benden çok seversen onu senden alırım
”Ve ekler: “Onsuz yaşayamam” deme, seni onsuz da yaşatırım.
Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar,
canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar.
Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur
“Düşmem” dersin düşersin, ”Şaşmam” dersin şaşarsın.
En garibi de budur ya “Öldüm” der, yine de “yaşarsın.”
Kaynakça:
Kapak Görseli: Poyraz Karayel dizisi. web


