Postmodernizmi, yenilik ötesi olarak tabir edebileceğimiz bir anlamla 1950 yılları sonrasını, çoğul anlamlarla, farklılıklarla modernizme sırtını yaslayan bir bakış açısını anlatan akım olarak dile getiriyoruz. Aslında postmodernizm ile bir aydınlanma sonrası edebiyattan bahsediyoruz. Her tür edebi yönelimde olduğu gibi postmodernizmde de bireyle yani özneyle yola çıkıyoruz.
Burada öznenin yeterli bulmadığı, kendini ifade etme yollarında bir sınırlılık sezdiği düşüncesi ile modernizm alanında daha da ötesine, postmodern alana kaydığı görülür. Değişen her şey gibi özne de kendini bir değişim içinde bulur ve olanla, şimdiye kadar tarif edilmiş anlamlarla artık yollarını ayırır ve kendi anlamını bulur. Kendi başınalığın verdiği bu özgürlükle aslında postmodernizm, bütün anlamlar ve evrensellik yerine çoğulculuğu kabul eder. Burada kabul edilmeyen evrensel anlayış ile de göreceli edebi fikirler ortaya çıkar ki bu da her anlamın her yerde ve her zaman geçerli olmayacağı, hatta çoğu zaman bir defalığına ve sadece o metinde, şiirde geçerli olabileceğini savunur görünür.
Postmodernizm ile Şiir
Postmodern alanda gerçek olanla kurmaca birleşmiş, aynı anlamı ifade eder olmuştur. Bu yönüyle de geleneksel olanın her türlüsünü kabul etmez görünür. Anlamların farklı ve alışılmamış ifadelerini üstkurmaca metinlerle farklı kolaj, pastiş ve eklektisizm teknikleriyle okura ustaca sunar.
Postmodernizmin kendinden önceki oluşum ve fikirlere karşı takındığı tavır, dönemin belli otoritelerine de bir şeyi göstermek istiyor gibidir; tek bir gerçek yoktur. Böylece herkesin kendi gerçeği olduğu fikri edebiyat alanında kabul edilebilir bir akımı da doğurmuştur. Görece bir edebi alan olmasıyla birlikte artık imgeler de bolca kullanılır. Postmodernizm, akımın öncüleri Baudrillard, Deleuze, Saussure gibi düşünürlerle kendini gösterdiği için felsefi yönelime daha yatkındır. Daha sonra ise ikinci yeninin başlangıç serüveniyle de postmodernizm, kendi edebi alanımızda, şiir akımında yani ikinci yeni şiirinde sıklıkla kullanılmaya başlanıyor. İkinci yeninin başlangıç tarihi ise yine 1950 yıllarına denk geliyor.
İkinci Yeni Adı
Dünya görüşü olarak, ideolojilerinde ve şiirlerinde kendinden önceki kaynaklardan ve eserlerden beslenildiği sonradan ortaya çıkınca ikinci yeni adı verilmiştir. Yine de bu benzerlikler adından benzediği üzere sadece birinci yeni (garip) şiir ve şairlerine benzerliklerinden değil, geleneğe ait olmayan edebi yönelimin tamamını içine alır. İsimlendirme ise yazılarında toplumsal sorunları sıklıkla işleyen şiir, deneme, eleştiri yazarı Muzaffer Erdost’a ait.
İkinci yeniyi kendisi yapan ve postmodern alanla bağını kuran en büyük özelliği soyut fikirlerle ilgi kurması ve zaten kendilerinin de soyutçular olarak bilinmesi. İkinci yeni şairleri, dilin basitliği ve aleladeliğinden olabildiğince uzak durmuşlardır. Bu anlamlar da anlaşılması güç bir şiir dilini doğurmuştur. En çok faydalanılan yan akımlar dadaizm ve sürrealizm olmuştur. Şiirin verdiği anlamda mutlaka bir duygu ve çağrışım aranır. Yine tıpkı postmodernizmde olduğu gibi geleneksel ideolojiye yer yoktur.
İkinci Yeni Şairleri
İkinci yeni, şiir severler için de en sevilen şairleri barındırıyor görünür. Cemal Süreya, Turgut Uyar, İlhan Berk, Ece Ayhan, Edip Cansever gibi usta şairlerin şiirleri bu akıma dayanır. Asıl adıyla Cemalettin Seber yani Cemal Süreya, Papirüs dergisiyle ikinci yeni şiirinin öncüsü olmuştur. Gelenek ve kurallarla örülü bir şiir yapısını şiddetle reddeden Süreya, lirizim ve sürrealizm arasında ince bağlantılar kuran bir ikinci yenicidir.
Divan, Nazım Hikmet, İkinci Yeni
Kaç gündür adını düşünüyorum
Ne demiş uçurumda açan çiçek
Yurdumsun ey uçurum
Cemal Süreya
İkinci yenide fark yaratan bir diğer şairse Edip Cansever. Bir düşünce şairi olarak bilinir. Anlaşılması güç şiirlerinde garip etkisinde yazılanları unutmak, yok saymak ister ve ikinci yeni şiirine Yerçekimli Karanfil şiiriyle kesin bir geçiş yapar. Varoluşçuluk fikrine en çok yaklaşan ikinici yeni şairi olarak yalnızlığı, yabancılaşmayı, umutsuzluğu şiirlerinde ustaca işler.
Yerçekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Edip Cansever
Turgut Uyar’da ise yine başlangıçta garip şiiri etkisiyle bir anlam yüklüyken farklı bir yolla divan ve halk edebiyatından etkilenerek farklı bir şiir formuna ulaşmıştır. Şiirde, şiir ile düzyazı ayrımına son veren ikinci yeni şairidir.
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Turgut Uyar
Son şiiri Sezen Aksu’nun muhteşem sesiyle dinleyelim…
Kaynakça
İstanbul Boğaziçi Enstitüsü
Tamamı gördüğüm en güzel yazılardı. Yazarı içtenlikle tebrik ediyorum.