Roma mitolojisinde yeraltı tanrısı olarak bilinen Pluto, ölüm ve zenginlik tanrısı olarak da adlandırılır ve yeraltı madenlerinin efendisidir. Pluto, Jüpiter ve Neptün’den sonra en güçlü tanrıdır. Latince’de Plūtō olan Pluto kelimesi, zengin olan anlamına gelen Yunanca Plouton kelimesinden türetilmiştir.
Dünyaya altın, gümüş ve bakır gibi madenleri getirenin Pluto olduğuna inanılır. Diğer tanrıların aksine Pluto, insanların dünyasıyla pek ilgilenmez; onlardan uzak, yeraltındaki karanlık ve kasvetli sarayında yaşardı. Hristiyanlıkta adı geçen Lucifer‘a ve İslamda bahsedilen şeytana benzetilir.
Pluton, doğurganlık tanrıçası Ops ve tarım tanrısı Satürn‘ün oğlu; tanrıların kralı Jüpiter, denizlerin kralı Neptün‘ün, kalp tanrıçası Vesta‘nın, evlilik tanrıçası Juno‘nun ve tarım tanrıçası Ceres‘in kardeşidir. Çoğu tanrının ve kralın ortak kaygısı olan, çocuklarının kendinden güçlü olması korkusu Pluto’nun babası Satürn’ü de sarmıştı. Bütün çocuklarını yuttu ama anneleri Ops elinden gelen her şeyi yaparak Satürn’ü kusturdu ve çocukları kurtuldu.
Pluton her ne kadar Yunan mitolojisinde Hades‘in karşılığı olarak bilinse de pek çok farklılıkları vardır. Hades’in aksine Pluto korkulan bir tanrı değildi. Persephone ile zorla değil aşkla evlenmişti. Hades, Yunanların yeraltı dünyasının tamamına verdiği isimdir; Pluto ise yeraltı dünyasına hükmeden tanrıdır.
Yeraltı Dünyası Hükümdarı
Titanlar ve tanrılar arasında Titanomachy olarak bilinen bir savaş gerçekleşti; bu yıkıcı savaş neredeyse dünyanın sonunu getiriyordu. Ancak bu aynı zamanda hem Titanların hem de tanrılarının varlığının sonu anlamına geldiği için Titanlar geç olmadan pes ettiler. Sonrasında başa geçen Jüpiter, kardeşleriyle dünyayı paylaştılar. Bunun için kura çektiler ve Pluto’nun yeraltı tanrısı olma hikâyesi böylece başlamış oldu.
Pluto yer altındaki sarayında yaşıyordu ve arada bir Dünya’yı ziyaret etmek için ordan ayrılırdı. Görevi, yeraltı dünyasına girmeye mahkûm olan ruhları kabul etmekti. Bir kere giren sonsuza kadar orada kalmak zorundaydı. Var olan en adil tanrılardan biri olarak kabul edilir. Yeraltı dünyasının tanrısı Pluto, ırk veya sosyal konum gözetmeksizin tüm ruhları adil bir şekilde yargılardı. Birincil görevi, ölüleri karşılamak ve Styx nehrini kürekle geçtikten sonra yargılanmaktı.

Roma mitolojisinde yeraltı dünyası, büyülenmiş ve kötü niyetli insanların dünyadaki yaşamlarını bitirdikten sonra ruhlarının gittiği bir yer olarak görülüyordu. Romalılar burayı Pluto tarafından kontrol edilen gerçek bir yer olarak gördüler. Beş bölüme ayrılan yeraltı dünyası, beş nehir ile bölünüyordu. İlk nehir kader nehri Acheron; ikinci nehir ağıt nehri Cocytus; üçüncü nehir ateş nehri Phlegethon; dördüncü nehir tanrıların yemin ettikleri bozulmaz yemin nehri Styx ve sonuncusu unutkanlık nehri Lethe‘dir.
Pluto ve Persephone
Tarım tanrıçası Ceres ve tanrıların kralı Jüpiter’in kızı Persephone o kadar güzeldi ki annesi onu bütün tanrılardan ve ölümlülerden sakladı. Persephone’nin annesi, onu saklamanın onun iffetini ve bağımsızlığını koruyacağını düşündü. Pluto karanlığın ortasında ona eşlik edecek bir kraliçe istiyordu ancak hiçbir tanrıça orada yaşamak istemiyordu.
Pluto’nun yalnızlığına acıyan Venüs, oğlu Cupid‘den okuyla onu vurmasını istedi, böylece gördüğü ilk kadına aşık olacaktı. O kadın, Nysa’nın tarlalarında çiçek toplayan Persephone’ydi. Pluto bir anda arabasıyla yeryüzünü yararak ortaya çıktı, sonra Persephone’yi ayağında yakalayıp kucaklayarak kendisiyle beraber yeraltına sürükledi.
Kızı ortadan kaybolan Ceres, ekinleri ihmal etti ve dünyayı kıtlık sardı. Diğer tanrılar müdahale etmeleri gerektiğine karar verdi. Yaşayanların ve ölülerin dünyaları arasında özgürce seyahat edebilen haberci tanrı Merkür, Pluto’nun yanındaki Persephone’yi gördü ve hemen Jüpiter’e haber verdi.

Jüpiter kızını geri istedi. Pluto ondan hayatının aşkıyla bir gece daha istedi ve Jüpiter kabul etti. O gece Pluto, Persephone’yi büyüleyerek altı küçük nar çekirdeği yedirdi. Yeraltı dünyasında yemek yerseniz, sonsuza kadar orada kalmaya mahkûm olursunuz. Yemek nispeten küçük olduğundan, Persephone’nin yalnızca her yılın altı ayı yeraltı dünyasında olması gerektiği anlamına geliyordu. Pluto, Persephone’ye her yıl altı ay dünyada kalmasına izin verecek kadar nazikti. Yeryüzünde olmadığı aylarda doğa soldu. Roma mitolojisinde kış, ilkbahar, yaz ve sonbaharda farklılıklara yol açan şeyin ta kendisi olduğu düşünülür. Bu hikaye Ovid’in Metamorphoses’unda da yer alır.
Pluto’nun Tasviri
Pluto’nun görünümü genellikle renk belirsizliği ile karakterize edilir. Elbette, yeraltı dünyası çok karanlık bir yer olarak görülüyor. Ancak, yeraltı dünyasının hükümdarının kendisi genellikle solgun olarak tasvir edilir.Bunun dışında Pluto yedi siyah at tarafından çekilen bir savaş arabasına biniyordu. Ayrıca bir asa taşıyordu ve bir savaşçı miğferiyle tasvir edilmiştir. Çoğu tanrı gibi o da sakallı ve kaslı bir adamdı.

Cerberus genellikle Pluto’nun yanında tasvir edilmiştir. Üç başlı köpek, sırtından yılan başlı büyük bir hayvan olarak tanımlanabilir. Cerberus’un kuyruğu bir yılanın kuyruğuydu, bu da vücudunun temelde her bölümünün ölümcül olduğunu gösteriyordu.
Kaynakça
- Maup van de Kerkhof, “Pluto: The Roman God of the Underworld”, History Cooperative, https://historycooperative.org/pluto-god/. Erişim Tarihi: 05.07.2023
- “Roman God Pluto, Lord of the Underworld”, Old World Gods, https://oldworldgods.com/romans/roman-god-pluto/. Erişim Tarihi: 05.07.2023
- Apel, Thomas. “Pluto.” Mythopedia. https://mythopedia.com/topics/pluto. Erişim Tarihi: 05.07.2023
- “Pluto: Roman God of Death”, Timeless Myths. https://www.timelessmyths.com/gods/roman/pluto/. Erişim Tarihi: 05.07.2023