Piyanist Wilhelm Kempff’e Bir Bakış

Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Yirminci yüzyılın en önemli piyanistlerinden biri olarak kabul edilen Wilhelm Kempff, Schumann, J. Brahms, Schubert, Mozart, Bach, F. Liszt, Chopin ve özellikle Beethoven kayıtları ile ünlüdür. Alman asıllı Wilhelm Kempff, 1985’de seçkin kilise müzisyeni bir ailede dünyaya gelmiştir. Adını aldığı babası, kraliyet müzik direktörü ve St. Nicolia Kilisesi’nin orgcusuydu. Doğduğu andan itibaren müzikle iç içe olması ve babasının büyük etkisi ile dokuz yaşında kadar yaşadığı Potsdam’dan, Berlin Müzik Akademisi‘ni kazanınca ayrılarak Berlin’de piyano ve kompozisyon eğitimi almaya başlamıştır. Piyano ve kompozisyon eğitimlerinin yanı sıra felsefe ve müzik tarihine de ilgi duymaktaydı. 1916 yılında Berlin Katedral Korosunda piyanist olarak konserler vermeye başlayan Kempff, 1917 yılında ise Berlin’de, Beethoven’ın Hammerklavier Sonatı ve Paganini Teması üzerine Brahms Varyasyonları da dahil olmak üzere ağırlıklı olarak büyük eserlerden oluşan bir resital vermiştir. Ertesi yıl ise şef Artur Nikisch altında Berlin Filarmoni Orkestrası‘ndaki ilk çıkışını yaptı ve orkestra ile altmış yıl boyunca performans göstermeye devam etmiştir.

Kempff, ilk kayıtlarını 1920’de  Deutsche Grammophon için yapmıştır. Beethoven’ın 32 Piyano Sonatı, Kempff’in Deutsche Grammophon ile ömür boyu sürecek ilişkisinin başlangıcı olmuştur. Beethoven’ın beş piyano konçertosunun iki setini ve Schubert, Schumann ve Brahms’ın eserlerini ve ayrıca Bach’ın parçalarının kendine ait olan transkripsiyonlarını kaydetmiştir. Kempff; Yehudi Menuhin, Pierre Fournier ile oda müziği de yapmıştır.

Şüphesiz en önemli oda müziği kayıtları ise Yehudi Menuhin ile yaptığı Beethoven’in keman ve piyano için olan sonatlarıdır.

Kempff, Avrupa ve Güney Amerika turlarının yanı sıra Japonya’da da pek çok konser vermiştir. 1924’ten 1929’a kadar Stuttgart Müzik Akademisi’ni yönetmiştir ve 1931’den 1941’e kadar Potsdam’daki Marmor Sarayı’nda piyano dersleri vermiştir. Son resitalini 1981’de Paris’te veren Kempff, doksan beş yaşına kadar yaşamıştır ve 23 Mayıs 1991 tarihinde dünyaya veda etmiştir.

Wilhelm Kempff Türkiye’de

Wilhem Kempff, TBMM’nin 1948 yılında çıkardığı özel kanunla sekiz yaşında Fransa’ya eğitim için gönderilen dünyaca ünlü piyanist İdil Biret‘in hocasıdır. İdil Biret, 1995 yılında Ammerland’da kaydedilen Şefik Yüksel tarafından hazırlanan Bayerische TV programı için okuduğu metinden Kempff’in Türkiye ziyaretini detaylı bir şekilde öğrenebiliyoruz.

Ayrıca İdil Biret ve yazımızda bahsedilen özel kanundan bahsedilen, “İdil Biret ve Harika Çocuk Yasası” yazımıza da göz atabilirsiniz!

İdil Biret Wilhelm Kempff ile, Kempff’in Positano’daki evinde.

Kempff, Türkiye’yi 1927 yılında ziyaret etmiş ve Ankara Halkevi’nde bir konser vermiştir. İdil Biret, anılarında hocasının Atatürk’ten sıkça bahsettiğini yazmıştır. Hatta Kempff, Atatürk‘e Kemal Paşa diye hitap eder ve ona büyük bir saygı duyarmış. Konser sonrası  Kempff, Atatürk tarafından Cumhurbaşkanlığı konutunda akşam yemeğine davet edilmiş.

Kempff o daveti İdil Biret’e şu şekilde anlatmıştır: “Misafirler ayrılırken benden kalmamı istedi ve herkes gidince çalışma odasına geçtik. Kemal Paşa, Türkiye’deki modernleşme hamlesinin bir parçası olarak hukuk, eğitim ve kamu hayatını etkileyen diğer alanlarda birçok reformu hayata geçirdiğini söyleyerek konuşmaya başladı. Klasik müziğin, reform hareketinin kaynağı olan batı kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu söylemeye devam etti. Bu nedenle, ülkedeki modernleşme hamlesinin bir parçası olarak klasik müziğin Türkiye’de yaygın olarak tanıtılmasının gerekliliğinden bahsetti. Kemal Paşa, Türkiye’de müzikte de paralel reformlar yapılmadan diğer alanlardaki reformlarının eksik kalacağından korktuğunu söyledi. Kemal Paşa daha sonra bunun nasıl sağlanabileceği, bu amaçla oluşturulacak okullar, kurumlar ve klasik müziğin temellerinin atılması için Türkiye’ye davet için önerebileceğim seçkin müzisyen ve müzikologlar hakkında düşüncelerimi sordu.”

Ayrıca Kempff, Atatürk’e 20. yüzyılın en iyi senfoni ve opera şeflerinden biri olarak kabul edilen Wilhelm Furtwangler‘e danışılmasını tavsiye etmiştir. Türk hükümeti bu tavsiye sonrası Furtwanger’i davet emiştir fakat yoğunluğu nedeniyle Türkiye’ye gelemeyen Furtwanger, Paul Hindemith‘i tavsiye etmiştir. Hindemith Türkiye’ye gelerek müzik üzerine raporlar hazırlamış ve Ankara Devlet Konservatuvarı’nın ve Ankara Devlet Operası’nın kurucuları arasında yer almıştır.

Müzik alanında ülkemize birçok katkısı bulunan Paul Hindemith hakkında kaleme alınan “Paul Hindemith ve Cumhuriyet Müzik Kültürüne Katkısı” yazımıza da göz atmayı unutmayın!

Müzisyen, besteci, keman ve viyola virtüözü, eğitimci, müzik teoricisi, orkestra şefi Paul Hindemith

Prof. Dr. Kempff, 1963’e kadar geçen 36 yıllık süreçte Türkiye’yi birçok kez ziyaret etmiştir. Halk tarafından çok sevilen Kempff‘in Türkiye’de birçok yakın arkadaşı vardı ve 1938’de Atatürk’ten sonra cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü‘yü bizzat tanıyordu.

İsmet İnönü ve Alman besteci Wilhelm Kempff

Kasım 1963’te İnönü bu kez başbakan iken, tüm kabinesini Kempff‘in Ankara’da verdiği bir konsere götürmüştür. Aynı gezi sırasında Profesör Kempff’in 23 Kasım’da İstanbul’da bir konser vermesi planlanmıştır fakat 22 Kasım’da Amerika Birleşik Devletleri başkanı John F. Kennedy, suikast sonucu yaşamını kaybetmiştir. Başkan Kennedy’nin trajik ölümünü duyduğunda Kempff çok üzülmüştür ve Orkestranın yöneticisi Bay M. Berk’e “İdil bugün Boston Senfoni Orkestrası ile ABD’deki ilk konserini çalmayı planlıyordu Ne olacak şimdi?” diye sormuştur.

Başkan Kennedy ve Jacqueline Kennedy halkı selamlarken

Başkan Kennedy’nin vefatı, 22 Kasım 1963’te Boston Senfoni Orkestrası’nın verdiği konsere ara verildiği sırada duyurulmuştur. İkinci yarının iptal edilmesi yönündeki ilk teklifin ardından Kennedy anısına konsere devam edilmesine karar verilmiştir ve İdil Biret, Rachmaninov’un 3. Piyano Konçertosunu çalmıştır.

 

23 Kasım’daki İstanbul konseri ise Başkan Kennedy anısına verilmiştir; konser başlamadan önce Kempff tek başına sahneye çıkmış ve Başkan’ın anısına Beethoven Sonata op.26’dan 3. bölüm Marcia Funebre’yi çalmıştır. Seyircilerden başkana saygı için alkışlamaması istenmiştir. Kempff daha sonra Orkestra ile Bach’ın F Minor Konçertosu ve Beethoven’ın  Emperor Konçertosunu çalmıştır. Bu, Profesör Kempff‘in Türkiye’yi son ziyaretiydi.

 

Ölümü

Son resitalini 1981’de Paris’te veren Kempff, doksan beş yaşına kadar yaşamıştır ve 23 Mayıs 1991 tarihinde dünyaya veda etmiştir.

Wilhelm Kempff’in Wernstein mezarlığındaki mezarı

Kaynakça

Biography of Wilhelm Kempff, Classiccat. Erişim:29.09.2022

Wilhelm Kempff, Britannica. Erişim:28.09.2022

Wilhelm Kempff, Steinway. Erişim:28.09.2022

PROF. WILHELM KEMPFF IN TURKEY, idilbiret.eu. Erişim:29.09.2022

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks