Pinocchio: Bir Yetişkin Masalı

Editör:
Işılay Güzel Yılmaz
" hide_table_content="td_encvalW2dpemxlXQ=="]

Guillermo Del Toro‘nun uzun zamandır hayalini kurduğu Pinokyo, onun ilk uzun metrajlı animasyon filmidir. Film, çekim tekniği, görüntüleri, müzikalitesi, derin felsefesi ile Pinokyo hikayesine farklı bir soluk getiriyor. Bu filmi çocuklar için yapmadım diyen Guillermo Del Toro, bize göre yetişkinler için Pinokyo filminde, orijinal Pinokyo hikayesini ters yüz eden, iddialı bir anti Pinokyo filmi ile karşımızda.

1883 yılında İtalyan yazar Carlo Collodi tarafından yazılan Pinokyo masalının, yeniden yorumlanmış hali olan, filmin senaryosu: Del Toro ve Patrick Mchole‘e aittir. Yönetmenlik koltuğunu Del Toro, Mark Gustafson ile paylamıştır. Film, stop-motion tekniği kullanılarak yapılan, Netflix yapımı, müzikal, fantastik bir animasyon filmidir. Ünlü isimlerin yer aldığı, filmde animasyon karakterlere sesleriyle hayat veren dev bir kadroyla karşılaşıyoruz.

  • Gregory Mann – Pinokyo
  • Tilda Swinton – Orman Perisi ve Ölüm
  • Ewan McGregor – S.Jiminy Cricket
  • David Bradley – Geppetto
  • Christoph Waltz – Kont Volpe
  • Cate Blanchett – Spazzatura
  • Ron Perlman – Podesta
  • Finn Wolfhard – Candlewick

Pinokyo ve Gepetto

Filmi izlemeden önce, bildiğimiz Pinokyo masalı ve Pinokyo görüntüsünü, belleğimizden söküp bir kenara koymamız gerekir zira bambaşka bir Pinokyo vardır karşımızda. Filmde kullanılan Pinokyo tasarımı, masalın 2002 tarihli baskısının illüstratörü, Gris Grimly takma adlı Steven Soenksen‘e aittir. İlk ortaya çıktığında, alışılmışın dışında bir Pinokyo görmek seyirciyi iğreti etse de filmin akışında fikrimiz değişmektedir. Tek kulaklı, biçimli oyulmuş saçlarının arasından aykırı bir dal uzantısı olan, nerdeyse özensiz, kusurlu bir kukla görürüz filmde. Del Toro‘nun tam olarak yapmak istediği şey de budur. Zihinlerde yer etmiş, pürüzsüz tahta parçalarının oyulması ile yapılmış, renkli kıyafetli, sevimli Pinokyo algısını yıkmak. Mükemmellikten uzak, çarpık bir Pinokyo.

Filmin kasvetli, karanlık ve hüzünlü havası olsa da Del Toro, filmin duygusal ölçeğini çok dikkatli kullanmış. Hiçbir şey fazla sevimli ya da fazla korkunç yapılmamış diyebiliriz.

 

Üzücü ve beklenmedik bir başlangıç ile giriş yapan film, 1930’lu yıllarda İtalya’da, savaş ve faşizmin gölgesinde geçiyor. Del Toro, zamansız Pinokyo masalını, Mussolini dönemi benzetmesine dönüştürmüş; hatta Pinokyo ve Gepetto‘ nun baba – oğul ilişkisi üzerinden ulus – diktatör ilişkisi üzerine irdelemeler yapmıştır. İtaat ve itaatsizlik olgusu, Pinokyo ve Gepetto arasında cereyan eder gibi görünse de, ulus ve diktatör ilişkisi metaforik bir biçimde anlatılmaktadır. Kukla Pinokyo dışında, herkes birer kukladır.

Filmin tematik yapısı içinde, zıtlıklarıyla birbirini tamamlayan unsurlardan biri de yaşam ve ve yaşamı anlamlı kılan ölümdür. Madalyonun bir yüzü hayat bahşeden orman perisi iken, diğer yüzü ölümdür. Orman perisi, acılı baba Gepetto’ya biraz teselli olsun diye, kuklaya hayat verir ve yazar olan cırcır böceği Jiminy Cricket‘ı bir dilek karşılığında, Pinokyo’ya yol gösterici olarak tayin eder. Gepetto, toplumsal kabul görme ve sevme şartı olarak,  kukladan itaat beklemektedir. Oysa bir süre sonra görülecek ki, kukla saf, aykırı, itaatsiz ama içten davranışları ile öğrenici değil öğretici konumuna geçecektir. Onun davranışları neticesinde, Candlewick, Spazzatura ve Gepetto‘da meydana gelen bu değişim, film boyunca gözlenecektir. Orman perisi bile, Cırcır böceğine Pinokyo’nun iyi olmayı öğrenmesini sağla dediğinde uyumlu olmayı kastetmiştir. Ölümsüzlüğünü Gepetto için feda edene kadar, ölümsüz olan Pinokyo başına gelenler yüzünden, sık sık ölümle karşılaşacak, ondan bir şeyler öğrenmek isteyecektir.

 

Filmin en can alıcı sahnelerinden birine ise kilisede şahit oluruz. Gepetto’nun ahşaptan yaptığı, çarmığa gerilmiş İsa heykelinin karşısına geçip onu inceleyen Pinokyo, şöyle diyecektir: ”Onu herkes seviyor, o da tahtadan yapılmış, niye onu seviyorlar da beni sevmiyorlar.” Kalbinin yerinde koca bir delik olan Pinokyo aracılığıyla Del Toro, kalbi olan ama sevmek konusunda çok kusurlu olan insanoğluna bu yıkıcı soruyu sorarak, mesajını iletmiş olur.

İzleyiciler olarak filmin sonunda, kanlı canlı bir çocuk olmak isteyen, Pinokyo’nun fiziksel dönüşümünü beklesek de, pek tabii Del Toro bize bunu vermez. Pinokyo, kendisi olarak kabul görmüş bir kukla olarak hayatına devam eder.

Filmin Sinematografisi

Tamamlanması 940 günü bulan filmin görüntü yönetmeni, Frank Passingham‘dır. Bu yeni Pinokyo filmi, stop-motion animasyon yöntemiyle, filmdeki her an, hareket yanılsamasını yaratmak için kuklalar ve arka planlar sonsuza dek kare kare ayarlanarak sıfırdan tasarlanmıştır.

Filmde, kullanılan kukla, tıpkı kuklanın kendisi gibi kelimenin tam anlamıyla el yapımıdır. Aynı kuklanın, çekilecek sahneye göre, hem çok büyük hem küçük olmak üzere değişik boyutları yapılmıştır. Her bir karakter, mükemmel işçilikle hazırlanmış, detaylara çok önem verilmiştir. Gepetto’nun başındaki her bir saç teli, yıpranmış elleri, yüzündeki kırışıklıklar, giysilerinin malzemesi, Pinokyo’nun tasarımı, gerçek ahşap görüntüsü ilk akla gelen örneklerdir.

Filmin Müzikleri

Bu animasyon müzikalin, etkileyici, şiirsel anlatıya sahip müziklerin sözleri, Del Toro ve Roeban Katz tarafından yazılmıştır. Besteler ise, ünlü Fransız besteci Alexandre Desplat tarafından yapılmıştır.

Filmde seslendirilen eserler ve yorumcuları:

  • My Son – David Bradley
  • Everything Is New To Me – Gregory Mann and David Bradley
  • We Were A King Once – Christoph Waltz
  • My Bubblegum – Gregory Mann
  • The Late Lamented – Tim Blake Nelson
  • Mild Und Leise Wie Er Lachelt – Richard Wagner
  • Ciao Papa – Gregory Man
  • Fatherland March – Gregory Mann
  • Big Baby Il Duce March – Gregory Mann
  • Rataplan Delle Camicie Nere – Daniele Derra
  • Better Tomorrows – Ewan McGregor

Kaynakça

https://www.netflix.com/tr – Erişim Tarihi: 11.12.2022

https://www.hitc.com/en-gb/2022/12/09/pinocchio-soundtrack-music-score-guillermo-del-toro-netflix – Erişim Tarihi: 11.12.2022

https://www.newsweek.com/pinocchio-netflix-soundtrack-songs-guillermo-del-toro-  Erişim Tarihi: 11.12.2022

Görsel Kaynakça

https://www.netflix.com/tr – Erişim Tarihi: 11.12.2022

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Marmaris’te Yaz Rüyası: 5 Günlük Keşif Rotası

Ege ve Akdeniz'in incisi Marmaris için keyifli bir yol rotası.

Feminizmin Gücü: Patriyarka’nın Sosyal Yapılara Etkisi

Patriyarkal sisteme meydan okuyan feminizm, kadını güçlendirip eşitlikçi bir toplum inşasına öncülük eder.

Söylenti Konser Takvimi: Üç Büyükşehirde Kimler Var?

Söylenti müzik ekibi tarafından hazırlanan; İstanbul, Ankara ve İzmir'e müzik coşkusunu tattıracak birbirinden farklı Mayıs ayı konserleri sizlerle!