Bazen “Another Brick In The Wall” dinleyip “Hoca, rahat bırak bizi!” dediyseniz bazen de “Wish You Were Here” dinleyip derin anlamlar çıkarmaya çalıştıysanız yazımı okumaya devam etmenizi öneriyorum.
Pink Floyd… Çoğu insanın çevresinde “Abi, Pink Floyd bir başka” diyen bir arkadaşı vardır elbet. İşte o arkadaş sizleri Pink Floyd’un akıllara kazınan 5 şarkısına doğru bir yolculuğa çıkaracak. Ancak önceden bir uyarı geçmekte fayda var: Yazıyı okuduktan sonra varoluşsal krizler geçirebilirsiniz!
1. Wish You Were Here
“How I wish, how I wish you were here.
(Nasıl diliyorum burada olmanı)
We’re just two lost souls, swimming in a fish bowl, year after year
(Yıllardır ikimiz bu akvaryumun içinde birer ruhuz)
Running over the same old ground
(Aynı eski yerde koştuk durduk ne bulduk)“
Pink Floyd, albümleri The Dark Side of the Moon ile kazandıkları şöhretten sonra başka bir şaheserle daha karşımıza çıktılar: “Wish You Were Here”. Parça, grubun sistem eleştirileri ile dolu diğer albümlerine kıyasla saf duygu içeriyor. Albüme de adını veren şarkının ilham kaynağı ise Syd Barrett. Hayattan kopuş, yıllarca birikmiş bir acı… Bir “keşke burada olsaydın” mesajı…
Gerçi Barrett’in fiziksel olarak hiçbir zaman orada olup olmadığı da ayrı bir muamma. 1968 yılında uyuşturucu ile biraz fazla içli dışlı olduktan sonra zihinsel olarak bambaşka bir evrene taşınmıştı. Haliyle, grup üyeleriyle olan iletişimi ve müzik yapma yetisi buhar misali uçup gitti.
Şarkının daha detaylı incelemesi için: “Pink Floyd – Wish You Were Here: İki Kayıp Ruh”
2. Shine On You Crazy Diamond (Pts. 1-5)
“Remember when you were young, you shone like the sun
(Hatırla genç olduğun günleri, hani güneş gibi parladığın)
Shine on you crazy diamond
(Parla çılgın elmas)”
Wish You Were Here albümü bütünüyle Syd Barrett’a adanmış olsa da “Shine On You Crazy Diamond” parçasının unutulmaz bir hikâyesi var.
Grup, Wish You Were Here turnesindeyken stüdyoda “Shine On You Crazy Diamond” üzerine çalışırken içeri saç ve sakalı tamamen tıraşlı, irice bir adam girdi. David Gilmour, önce bu kişinin herhangi bir EMI çalışanı olduğunu sandı ama kim olduğunu fark etmesi çok da uzun sürmedi. Bu gizemli kişi Syd Barrett idi, yıllar önce kaybettikleri Syd…
O ana tanıklık eden Storm Thorgerson şöyle anlattı durumu: “İki üç kişi gözyaşlarını tutamadı, oturduk lafladık ama sanki o, orada değildi.”
3. Comfortably Numb
”When I was a child I caught a fleeting glimpse
(Çocukken bir anlığına görür gibi oldum)
Out of the corner of my eye
(Gözümün ucuyla)
I turned to look but it was gone
(Ona bakmak için döndüm, ama kayboldu)”
“Comfortably Numb” sözleri açısından beni en çok etkileyen Pink Floyd şarkısı diyebilirim. Dünya koşuşturmasında geride bıraktığımız çocuğa bakıyoruz sanki dinlerken. Acı bir tebessüm bırakıyor suratımızda. Çocukluk, hayallerin peşinde koştuğumuz bir yolculukken; zamanla solup gidiyor, kayıyor parmaklarımızın arasından.
Şarkı; insanın acı, travmalar ve duygusal kopuşlarla başa çıkma sürecini iç gözlemsel bir açıdan mercek altına alıyor. Roger Waters tarafından yazılan sembolik açıdan zengin sözler, “Pink” adlı başkarakterin iç savaşını anlatıyor.
Ve o solo… Şarkının vurucu ana gitar solosu da sözlere güçlü bir duygusal tamamlayıcı oluyor. Kanıksanmış hissizliğinin altındaki huzursuzluk veren acıyı ve iç kargaşayı adeta kulaklarımıza taşıyor.
4. Time
“And you run and you run to catch up with the sun but it’s sinking
(Ve sonra koşar durursun bakmakta olan güneşi yakalamak için)
Racing around to come up behind you again.
(Dönüp dolaşır yine çıkmak için arkandan)
The sun is the same in a relative way but you’re older
(Güneş bildiğin güneş ama yaşlanmışsın sen)
Shorter of breath and one day closer to death
(Bir nefesin daha eksilmiş, bir gün daha yakınsın ölüme)”
“Time”ın sözleri zamanın acımasızca akıp gidişini anlatıyor. Roger Waters, bir röportajında bu şarkıyı hiçbir şeyin beklentisinde değilken ve tam da kendisini hayatın ortasında hissettiği 28-29 yaşlarında kaleme aldığını belirtmişti. Şarkının ilerledikçe daha kasvetli bir hal aldığını fark etmemek elde değil. Mısralar boyunca zamanın tükenmekte olduğunu, yaşlandığınızı hissediyorsunuz.
Bu şarkı aslında hepimize çok tanıdık. Bizleri üzen şeylere bakıyoruz yıllar sonra, gülüyoruz; önemsemediğimiz şeylere bakıyoruz, şimdi en büyük dertlerimiz olmuşlar.
5. Another Brick in the Wall, Pt.2
“We don’t need no education
(Eğitime ihtiyacımız yok)
We don’t need no thought control
(Düşünce kontrolüne ihtiyacımız yok)
No dark sarcasm in the classroom
(Sınıfta aşağılama)
Hey teacher leave them kids alone
(Öğretmen, çocukları yalnız bırak)”
Hepimiz biliriz bu şarkının tanıdık melodisini. Zamanında ülkemizin güzide sanatçılarından Serdar Ortaç da bu şarkıyı yorumlamıştı.
Şarkı kulağa eğitim sistemine bir eleştiri gibi geliyor ancak daha geniş kapsamlı bir eleştiri diyebiliriz. İnsanlar birer tuğla, toplumlar da tuğlaların oluşturduğu bir duvar… Pink Floyd, yıkmak ister bu duvarı. İsyan eder aynı tuğlalar olmaya zorlanmaya. Bu bütünsel isyanı da totaliter bir eğitim sistemi eleştirisi üzerinden ifade eder.
Eğer bu yazıyı okuduktan sonra “Hayat anlamsız, her şey boş” gibi düşüncelere daldıysanız, korkmayın; Pink Floyd’un ufak bir yan etkisi diyebiliriz bu duruma. Tam da bu durum Serdar Ortaç’ın “Another Brick In The Wall” yorumunu açmak için doğru zamandır.
Kaynakça:
- (Bir Şarkının Hikayesi) Wish You Were Here/ Pink Floyd, Yeşil Gazete, 04 Mart 2023
- Öne Çıkan Görsel: Michael Ochs Archives/Getty Images



Comfortably numb çok güzelmiş
Yazıyı okuduktan sonra gerçekten arkadaşlarımın Pink Floyd neden böyle başka dinlediklerini çok iyi anladım Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş
Yazarın şarkılarla kurduğu bağı yazısına yansıtması çok keyifli olmuş. Güzel şarkı önerileri için teşekkürler <3
Aynen öyle katılıyorum. Şarkı önerileri sayesinde günüm güzelleşti
Güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık. Sanırım “Abi, Pink Floyd bir başka” diyen arkadaşıma daha çok kulak vermeliyim…
Ellerinize sağlık