Peri Kızı ve Kötü Cadı Kompleksi: Kadınlara Empoze Edilen Hikâyeler

Editör:
Sibel Sancaklı, Guşef Alhas

Küçük sevimli bir kız çocuğu, evlerinin salonunda gözlerini ekrana dikmiş ve büyülenmiş bir şekilde çizgi film izliyor. Evindeki o sihirli dünyaya açılan pencerede prensesin masumiyeti ve uysallığı; yakışıklı prensin cesareti ve kahramanlığı ile tanışıyor. Prenses, peri kızı gibi narin ve güzel. Sesi kadife gibi hareketleri zarif. Onun tam karşısında sivri burunlu, çirkin, hain kahkahasıyla korku saçan ve tehlike arz ettiği her hâlinden belli olan kötü cadı duruyor. Bu figür küçük kızın zihninde hızlıca korku ile eşleşiyor. Tabii ki kurtuluş uzakta değil. Beyaz atlı, güçlü ve cesur prens tam umutlar tükendi derken prensesi kurtarıyor ve hep birlikte bir “oh” çekiyoruz. Peki, küçük kızın zihninde şekillenen bu roller yalnızca bir masalın parçası mı yoksa içinde büyüdüğümüz toplumsal algının temelleri mi?

Bu soruya cevap verebilmek için kadınların temelde nasıl masum “uysal peri kızları” ya da güçlü ve tehditkâr “kötü cadılar” olarak kodlandığına bakmakta yarar var. Feminist anlatı ve edebi metinlerden yararlanarak bu ikiliğin kökenlerini irdelemek mümkün. Kadınları edilgen veya başına buyruk olarak sınıflandıran anlatılara dik dik bakmak da…

“İyiliğin Sarsılmaz Kalesi ve Masumiyetin Timsali” Peri Kızları

Kaynak whiteroseofavalon

Peri kızı figürünü, içinde yaşadıkları toplum tarafından kadınlara uygun görülen rollerin başlıcalarından; uysal, itaatkâr ve masum kadın kalıbı olarak nitelendirebiliriz. Bu kalıp farklı kültürlerde birçok isimle karşılığını bulabilir. Örneğin; toplumumuzun aşina olduğu yuvayı yapan dişi kuş, Viktorya İngilteresinde The Angel in the House (Evdeki Melek), antik mitlerden modern masallara kadar uzanan The Damsel in Distress (Tehlikedeki Genç Kız) eserlerinde karşımıza çıkar.

Doğada yuvayı sadece dişi kuşun yapmadığına dair bazı çalışmalar olmasına rağmen “yuvayı dişi kuş yapar” kalıbının toplumumuzun farklı tabakalarında şekil değiştirerek hâlâ yaşadığını görebiliriz. Bu söylemdeki dişi kuş yani kadın, ister çalışıyor ister çalışmıyor olsun evin dirliği düzeni ve huzurundan sorumludur. Bu algıya göre evi bir yuva hâline getiren kadındır ve ondan bu düzene tam uyumlanıp “dahili ve harici olası bedhahları” ustaca savuşturarak bunu sürekli kılması beklenir. Evliliğin sonlanması durumu da buna bağlı olarak büyük ölçüde kadının başarısızlığı olarak algılanır dersek kimse bunu ilk kez duyduğunu söyleyemez diye düşünüyorum.

Coventry Patmore‘un 1854’te kendi eşinden esinlenerek yazdığı The Angel in the House şiiri, dönemin İngilteresinde kadınların fedakâr, itaatkâr, naif ve erdemli olması gerektiği düşüncesini pekiştirmiştir. Bu da kadınların asıl görevlerinin aileyi korumak ve çocuk yetiştirmek olduğu fikrini yaygınlaştırarak toplumsal normlara uygun bir hâle getirmiştir.

Unutulmaz Çizgi Film Karakterleri - Tamindir
Kaynak: pinterest.com

Popüler kültürde sürekli karşımıza çıkan The Damsel in Distress (Tehlike altındaki genç kadın) arketipi de bu anlayışın başka bir yansımasıdır. Bu figür fiziksel ya da duygusal olarak kurtarılmaya muhtaç bir kadın imgesi yaratır. Buna örnek olarak en eski Yunan mitolojisi hikâyelerinden biri olan Perseus tarafından kurtarılıp “evinin hanımı çocuklarının anası” yapılan Andromeda‘yı verebiliriz. Hatta boşverelim bu kadar eskiye gitmeyi. Televizyonu açıp prime time dizilerinden herhangi birini kısa bir süre izlediğinizde bu dizilerdeki en güçlü diye sunulan kadın karakterin bile bir noktada pasif ve erkek tarafından korunmaya muhtaç bir şekilde resmedildiğini göreceksinizdir. Keşke bu konuda bu kadar emin konuşamıyor olsaydık, ne güzel olurdu.

Peri kızı imgelemi; kadınları edilgen, sessiz, sakin ve dışarıdan desteğe muhtaç hâle getiren bir toplumsal beklenti yaratırken bu kalıba uymayanları dışlamanın zeminini hazırlar. Bu da toplumun çok büyük bir kısmının kontrol altında tutulması için bir araçtan öteye gidemeyen, temelleri yüzyıllar önce atılmış bir kurgudan ibarettir.

Bağımsız ve Güçlü Kötü Cadılar mı?

Kaynak refinery29com

Bağımsız, toplumsal normlara karşı çıkmaktan korkmayan güçlü kadın figürü de kötü cadı olarak bu uysal ve itaatkâr peri kızının tam karşısına oturtulur. Özünde iyi olan bu özellikler, bu arketip bağlamında tehlikeli ve yıkıcı olarak algılanır. Marina Warner (bkz. From the Beast to the Blonde: On Fairy Tales and Their Tellers) bu tür masalların kökeninde cadı figürünün büyük çoğunlukla özgür ve bilge kadınları kontrol altına almak için oluşturulduğunu savunur.

Bir toplum yaratmakta büyük rol oynayan masallar veya mitolojide kalıplara sığmayan kadınların; cadı olarak resmedilmesi, onların günlük hayatta bir tehlike olarak algılanması bakımından bir ayna görevi görür.

Kaynak wallpaperflarecom

Gender Trouble (Cinsiyet Belası) adlı eserinde Judith Butler toplumsal cinsiyetin bir performans olduğunu ve kadınlara dayatılan rollerin sorgulanması gerektiğini savunur. Ona göre kadınların patriyarkal düzeni sarsabilecek en ufak teşebbüslerinde karşılarına çıkarılan bir cezadır “kötü cadı” olarak etiketlenmek. Bunun kanıtı olarak Orta Çağ’daki engisizyon mahkemeleri veya cadı avlarını düşünebiliriz. Kadınlara evvelinden beri dayatılan bu rollerin yalnızca masumiyeti sorgulanabilir masallarda değil, yüzyıllardır toplumların deneyimlediği çıplak gerçeklerde de yaşatılmaya devam ettiğini görebiliriz. Yine bunun için o kadar eskilere gitmemize gerek yok. En basiti, kamuya açık bir alanda; otobüste, bankada ya da markette herhangi bir konuda hakkını savunmak için sesini normalden biraz daha yükselten bir kadını düşünün sonra da etrafındakilerin ona nasıl baktığını tek tek gözünüzün önüne getirin, yeterince dikkatli bakarsanız oluşturulan bu iki zıt kutup kadın kalıbını o bakışlarda da gözlemleyebilirsiniz.

Kadınları Bu İkilemin Dışına Çıkarmak

Kaynak azcentralcom

Sara Ahmed, “Feminist Killjoy” yani “Oyunbozan Feminist” kavramıyla bir kadının toplumsal normlara uymadığı için rahatsız edici bulunduğu gerçeğini sesli bir şekilde dile getirir ve bu anlatıyı feminist kuram bağlamında tersine etiketler. Bir arkadaş toplantısında yapılan cinsiyetçi şakayı beğenmediğini belli eden, üzerine aniden yapıştırılan sıfatı garip bulup reddeden, aynı fikirde olmadığını açıkça belirtebilen bir kadın oyunbozan bir feminist olabilir mesela çünkü o sadece bir şakadır, lafın gelişidir, o kadar da önemli değildir ama sen de çok ciddiye alıyorsundur. Ne kadar da tanıdık, değil mi? Keşke bu kadar tanıdık olmasaydı. Fakat en nihayetinde bunlar şaka veya lafın gelişi olmaktan ziyade yüzyıllardır yaratılan ve toplumda yer edinmiş cinsiyet normlarının günbegün, tekrar tekrar yeniden üretilmesidir. O masada sadece “kötü cadılar” yoktur elbette. Kendi hür iradesiyle herhangi bir yorum yapmama tercihini kullandığı için bilinçli ya da bilinçsiz, kadınları belli bir çerçevede tutmak isteyen zihniyet tarafından başına hareler kondurulmuş “peri kızları” da vardır.

Yeni Hikâyeler Yazma Zamanı

Kaynak businessinsidercom by Kate Parker

Doğduğu günden itibaren belli kalıplara konulmaya çalışılmış kadınlar, “normalin” bu olduğu veya bu olması gerektiğini düşünerek o kalıbı benimsemeye çalışabilir. Her alanda uyumlu olmak zorunda hisseden, isteklerini görmezden gelen, kafasının içinde, attığı her adımda kendi kendini etiketleyen kadınlar kadar; o veya bu şekilde toplumla arayı bozmayı göze almış, “kötü cadılığını” benimseyip uyum baskısını reddeden fakat yine aynı şekilde kafasının içinde toplumun küçük bir prototipini oluşturup sistematik bir şekilde kendini eleştiren kadınlar da vardır. Fakat bunların hiçbirinin sebebi bu kategorilerde debelenmeye zorlanan kadınlar olamaz çünkü bu ikilem gerçekçi olamaz. Bunlar gerçek sorunlarına, isteklerine ve kendi hayatlarına odaklanmak isteyen kadınlar için vakit kaybından başka şeyler değildir. Kadınlar için; bunca etiketin, eleştirinin, sıfatın, kalıbın üstesinden gelerek sadece kendi olma savaşı verebilmek dünyanın en zor şeylerinden biridir. Bu savaş, patriyarkanın, yapay bir tehdit unsuru olarak yüzyıllardır üretip kadınları iyi ve kötü olarak taraf yapmaya çalıştığı savaştan çok daha faydalı ve onurlu bir savaştır. Kutuplaştırılmaya çalışılan kadınların olduğu tüm anlatılarda, odağına iyi ve kötünün alındığı dünyanın en eski masalı yer alır ve artık bu masallara çocuklar bile inanmaz. Onlar da artık bu dünyanın en klişe masalından sıkılmışlardır ve daha nitelikli masallar duymak istiyorlardır.

Yazımızın en başına ışınlanıp tüm sevimliliğiyle çizgi film izleyen küçük kızı düşünelim. Yanına bir de yine tüm sevimliliğiyle aynı çizgi filmi izleyen bir erkek çocuğu oturtalım. Onun da cesur, gözü kara bir kurtarıcı olması gerektiğini dikte eden bir komplekse yol açan kalıp ve normlardan etkilenerek büyüdüğünü hatırlayalım. Bu noktada feminizmin herkes için olduğunu, patriyarkal sistemin yalnızca kadını baskılamakla kalmayıp tüm cinslerin üzerine kabus gibi çöktüğünü de unutmayalım.

Bu 8 Mart‘ta irili ufaklı bütün mücadeleleriyle kendi olma yolculuğunda bıkmadan usanmadan yürümeye devam eden tüm kadınlara neşe ve umut diliyor ve ekliyorum; asla yalnız yürümeyeceksiniz.


Kaynakça

“Yuvayı Dişi Kuş Mu Yapar?” Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, 1 Dec. 2020, Web. 04.03.2025

Warner, Marina. From the Beast to the Blonde: On Fairy Tales and Their Tellers. 1994.

Butler, Judith. Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. 1990.

Ahmed, Sara. Living a Feminist Life. Duke University Press, 2017.

Ahmed, Sara. The Feminist Killjoy Handbook: The Radical Potential of Getting in the Way. Seal Press, 2023.

Cleary, Rose. “The Angel in the House: A Victorian Ideal of Domesticity.” The Cultural Me, 16 Sept. 2018, Web. 04.03.2025

Hannah. “Andromeda: The Original Damsel in Distress – Hannah Fielding.” Hannah Fielding, 10 May 2018. Web. 04.03.2025

Kapak görseli: ChatGPT

Pelin Mert Çetin
Pelin Mert Çetin
''If we opened people up, we'd find landscapes. If we opened me up, we'd find beaches.''

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks