Charles King’in “Midnight At The Pera Palace“ kitabından uyarlanan Pera Palas’ta Gece Yarısı, 3 Mart 2022’de Netflix’te yayınlandığından beri büyük ilgi gördü. Gerek oyuncu kadrosu gerekse sürükleyici hikayesi ile kısa zamanda yüksek izlenme sayılarına ulaştı.
Dizinin başrollerinde Hazal Kaya, Tansu Biçer ve Selahattin Paşalı yer alıyor. Hazal Kaya diziye Esra olarak giriş yapıyor fakat daha sonrasında yaptığı zaman yolculuğunda kendi soyundan olan Peride’nin öldürülmesiyle onun yerine geçiyor. Aslında burada seyirci olarak farklı zamanlarda yaşamış iki kadın karakteri de gözlemleme şansımız oluyor. Yaşanan bu zaman kırılması biz seyirciler için kadının toplumdaki yerini anlamak açısından oldukça önem arz ediyor.
Dizi yatakta bir bebek sahnesi ile başlıyor, başlangıçta bu bebeğin kim olduğunu tabii ki bilmiyoruz fakat bebek aslında önemli sembolik bir anlam taşıyor. Yeniden doğuş anlamına gelen bu kimsesiz ve nerden geldiği belli olmayan bebek bize en başından dizinin temasını sezdirmiş oluyor.
Toplumun Ötekisi Olmak
Esra günümüzde gazetecilik yapan, özgür ruhlu ve postmodern topluma oldukça ait bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Konuşması ve tavırları bize bunu gösteriyor. İş yerindeki toplantıda iş arkadaşları ve patronunun ona karşı tavrının dışlayıcı olduğunu görüyoruz. Esra karakteri yalnız başına büyümüş ve kendi ayakları üzerinde durmuş bir kadın.
Araştırma yapmak için görevlendirildiği Pera Palas’a gittiğinde orada Ahmet Bey, Esra’nın tabiri ile Ahmet Abi, ile tanışıyor ve böylece Ahmet karakteri de olay örgüsüne dahil oluyor. Ahmet otelin sırrına sahip, hayatını oraya adamış bir karakter.
Daha sonra Esra bu sırra bir şekilde erişiyor ve geçmişe yaptığı yolculukla işleri karıştırıyor. 1919’a kesinlikle uymayan tarzı, kılık kıyafeti ve konuşması yine postmodern bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Küfürlü ve oldukça rahat konuşmaları ile dikkat çekiyor. Onun peşinden geçmişe giden Ahmet ise hiç yadırganmıyor. Esra geçmiş zamanda da öteki oluyor.
Peride’nin Rolü Ne?
1919’da yaşayan ve Mustafa Kemal’i suikasttan kurtaran kadın olan Peride’nin hikayesini başta günümüzde Ahmet Esra’ya anlatıyor fakat geçmişe yaptıkları bu yolculukla Peride’yi bizzat tanıyoruz. Esra’ya birebir benzemesi oldukça şaşırtıcı olsa da aslında aynı soydan geldiklerini öğreniyoruz, yani Peride Esra’nın büyük büyük ninesi. Aralarında pek çok farklılık da olsa benzer yönlerinin ağır bastığını zamanla görebiliyoruz.
Peride’nin öldürülmesi ile tarihin gidişatı bozuluyor ve Esra Mustafa Kemal’i kurtarmak için onun yerine geçmek durumunda kalıyor böylece geçmiş ve gelecekte bir kadının nasıl olduğu, nasıl olması beklendiği ve ona yüklenen roller gün yüzüne çıkıyor.
“Hanımefendi gibi davran yeter.”
Esra Peride’nin kılığına girip onu taklit etmeye çalıştığında Ahmet ona “En iyisi pek konuşma. Zaten bu dönemde kadınları pek konuşturmazlar.” diyor. Peride yüksek sosyetede olan bir kadın bu sebeple giysileri ve yaşayışı biraz daha özgür fakat sokaktaki kadınların, yani halkın siyah çarşaf giydiğini görüyoruz. Yine de kadınların bastırıldığı bir dönem olduğu bariz belli ve Peride tıpkı Esra gibi o dönemin uçarı kaçarı kadını olarak görülüyormuş. Ailedeki diğer kadınların onu çekiştirmesinden de bunu anlayabiliyoruz.
Ailenin otorite figürü olan babası da Peride’ye diyor ki: “Attığın her adımda benim şerefimi düşünmek mecburiyetindesin. Öyle ecnebi kadınlar gibi hareket edemezsin.” Ecnebi kadınlar o dönemde toplumdan dışlanmış, daha aşağı görülen ve dışlanan kadınlar. Esasında kadınlar arasında da bir hiyerarşi olduğunu buradan anlayabiliriz.
Peride’nin babası kızının Mustafa Kemal ile görüştüğünü öğrenince ona çok kızıyor ve el kaldırıyor. Peride yerine geçmiş Esra ise babasının elini havada yakalıyor ve ona karşı geliyor.
“Bu ne biçim aile! Bu ne biçim baba! Kaç tane kadınsınız bir tane herifi tutamıyor izliyorsunuz böyle mal gibi.” diye ailedeki diğer kadınlara da sitem ediyor. Çünkü daha önce de değindiğimiz gibi bir kadın dayanışması maalesef ki yok ve Peride onlar tarafından tamamen dışlanmış, aykırı bir kadın. Babası kızının içine cin girdiğini ve kendi kızı olmadığını iddia ederek Peride’yi evden kovuyor. Çünkü bir kadına uygun davranışlar sergilemiyor özellikle de babasına karşı gelerek.
Peride, yani Esra eski hayatında tek başına büyümüş ve kendini geliştirmiş bir kadın, şimdi de babadan kopup kendi ayakları üzerinde durmak üzere evden ayrılıyor. Büyük bir otorite karşıtlığı söz konusu. Bu noktadan sonra karakter daha da güçleniyor.
Garden Bar’da şarkı söyleyerek yaşamını idame ettirmek isteyen Peride’yi Halit rolündeki Selahattin Paşalı, Türk kadını sahneye çıkarılamaz yasası sebebiyle bu isteğini reddetse de Peride bir şekilde sahneye çıkıp herkesi büyülüyor. Halit de bu ısrara dayanamayıp onu işe kabul ediyor fakat artık Pera Palas’ta kalamayacağını söyleyip onu “ecnebi” sanatçı kadınların kaldığı, Peride’nin deyimi ile kerhane benzeri bir yere yerleştiriyor. Kendi ayakları üzerinde durmak istiyorsa burada kalması gerektiğini söylüyor, yani toplum tarafından dışlanan tüm kadınlar gibi.
Bir süre sonra konağa dönmesi gereken Peride babasını, kendisinin deli olduğuna inandırıyor. Tüm aykırı kadınlar gibi deli olarak görülen Peride tedavi edilmek üzere babası tarafından konağa kabul ediliyor. Peride’nin kızı Leyla annesine “deli ne demek?” diye sorduğunda Peride’den aldığı cevap ise her şeyi özetler nitelikte: “Herkes gibi olmayanlara deli diyorlar.”
Yapılan zaman yolculuğu ile biz seyirciler hem geçmişte hem de günümüzde kadına yüklenen rolleri ve toplumun farklı olana bakış açısını gözlemlemiş oluyoruz. Bu perspektiften izlendiğinde karakterin gelişim ve değişimini izlemek de ayrı bir keyif veriyor.
Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisine dair sitemizdeki diğer içeriklere bakmak isterseniz:
https://www.soylentidergi.com/pera-palasta-gece-yarisi-dizisinde-calan-sarkilar/
https://www.soylentidergi.com/pera-palasta-gece-yarisi-gunumuzden-1919a-uzanan-fantastik-bir-hikaye/
https://www.soylentidergi.com/pera-palas-hakkinda-az-bilinen-detaylar/