Hazal Kaya, Selahattin Paşalı ve Tanus Biçer‘in başrollerini paylaştığı Netflix yapımı Pera Palas’ta Gece Yarısı‘nın merakla beklenen 2. sezonu yayımlandı. Sizler için bu sezona yakından baktık!
Geçen Sezonda Neler Olmuştu?

Yazıma başlamadan önce dizinin ilk sezonuna kısaca bir göz atmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü ikinci sezon, uzun bir aradan sonra bizlerle buluştu. Hâliye bu durum, ilk sezonu unutmamıza yol açtı.
İlk sezonda yetim olan Esra karakterinin iş üzerine kaldığı Pera Palas Oteli‘nde anahtarlar vasıtasıyla geçmişe gidebildiğine şahit olmuştuk. Atatürk‘ün bu otelde kaldığı zaman dilimine de giden Esra, hem ülkenin durumunu yansıtıyor hem de kendi ailesini bilme isteğiyle yanıp tutuştuğundan aslında aynı anda 2 hikâyeye kapı aralıyordu. Halit ile olan ilişkisini de ayrıca ele alırsak 3 hikâye de diyebiliriz. Bu nedenle ilk sezonda oldukça fazla merak unsuru vardı. Beni çeken en önemli şey de buydu. Sezonu bir anda bitirmeme sebep olan bu gizemler, ikinci sezonda da gayet yerinde işlenmiş diyebilirim.
İlk sezonu bitirdiğimiz nokta Esra’nın kendi doğum yılına dönmesiydi. Bu da aslında dizinin, izleyicilere ikinci sezonda da anlatacak çok şeyinin olduğunun mesajıydı.
İkinci Sezon: Geçmişin İzleri

İkinci sezon tahmin ettiğimiz gibi Esra’nın kendi ailesini bulma motivasyonunu işliyor. Hem günümüze dönmek istiyor hem de eline böyle bir fısat geçmişken geçmişinin gizem perdesini aralamak istiyor.
Dizinin ikinci sezonunda da yine bu otele hayran kalmanız muhtemel. İlk sezonda da bu otelin önemine, şöhretine yakından değinen dizi; ikinci sezonda da buna yer veriyor ve çoğu göndermede bulunuyor. Bunlar dizide sevdiğim detaylardan. Çünkü böylesine önemli bir yapının hem realist hem de mistik bir şekilde işlenip harmanlanması benim açımdan oldukça başarılı.
8 bölümden oluşan 2. sezon, Netflix’in diğer Türk dizilerinin üstünde yer alıyor bence. Elbette bir Dark kadar zaman yolculuğunu ince ince işleyen bir dizi değil çünkü bazı konularda altyapı yetersizlikleri var fakat sürükleyici olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Sıkılarak değil, merakla izliyorsunuz bölümleri.
İkinci sezonun genel hatları bize Esra’nın ailesini bulma hikâyesini yansıtsa da aslında altında pek çok başka hikâyeler de barındırıyor. Bu hikâyelerden en belirgini elbette kadın hakları. Mümtaz karakteri ile 1940’larda iş hayatında yer alan kadınların hayatlarına ve yaşadıklarına yakından bakmış oluyoruz. Hatta bu noktada Sabiha Sertel‘e yer vermesiyle dizi, benim sevgimi kazandı diyebilirim. Sabiha Sertel, ilk kadın Türk gazetecidir. Böylece Esra’nın mesleği de aynı olduğundan bu bağlantının yapılması dizide en sevdiğim unsurlardan biriydi kesinlikle.
Bir yandan Ahmet bir yandan Esra‘nın kendi ailesini bulma hikâyesi ve Halit ile olan aşkını ele alan bu sezon, pek çok konuyu anlattığı için çoğu izleyiciyi sıkmadığına eminim. Ancak dizi size ters köşe yapmak için çok uğraşsa da aslında bazı noktalarda karakterlerin kimler olduğunu tahmin etmek çok da zorlayıcı olmuyor. Bu durum da belki sezonun zayıf diyebileceğim bir yönü olabilir.
Genel olarak sezona baktığımda beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle zamanda yolculuk ve mistik konulara ilgi duyan biri olarak yaratılan gizem benim hoşuma gitti. Daha önce de belirttiğim gibi bu durum bazı boşluklar yaratsa da beni çok fazla rahatsız etmedi. Zaman zaman kendi sorduğum sorulara kulak tıkadım ve diziden zevk almaya çalıştım. Bunu başarabilirseniz dizinin, beklentinizin oldukça üstünde yer alacağından eminim
Fragmanı aşağıdan, diziyi Netflix’ten izleyebilirsiniz!