Patti Smith’i tek bir sıfatla tanımlamak zor. O hem bir müzisyen hem bir yazar, bir ressam, bir fotoğrafçı, şair, besteci, aktivist… Kendisini ifade etmenin tüm yollarını kullanmış etkileyici bir sanatçı. Bu tutkulu ve kendine has punk kadını birlikte biraz daha yakından tanıyalım.
İlk İsyan
30 Aralık 1946 Chicago doğumlu, dört kardeşin en büyüğü olan Patti Smith’in (tam adı Patricia Lee Smith) çocukluğu New Jersey’de geçer. Smith, güçlü bir dini eğitimle büyür ve ergenlik döneminde dinin bu otoritesine isyan etmeye başlar.
Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için 1964 yılında Deptford Township Lisesi‘nden mezun olmasının ardından bir bebek arabası fabrikasında işe girer. Smith’in bu fabrikada çalıştığı zamanlar hakkında yazdığı şiir, 1974’te “Piss Factory” şarkısına dönüşecektir. Şarkının sözlerinde Smith’in punk tavrını ve hayatını değiştirme tutkusunu çok net şekilde görebiliriz.
Çoluk Çocuk
Smith, 1967’de istemeden hamile kalır, ilk çocuğunu doğurur ve onu evlatlık olarak verir. Ardından ailesinin evinden ayrılarak New York’a taşınır ve orada fotoğrafçı Robert Mapplethorpe ile tanışır. Dönemin atmosferini çok iyi yansıttığı “Just Kids” (Çoluk Çocuk) kitabını okuyanlar, Smith ve Mapplethorpe’un ilişkilerini, o ikonik fotoğrafları, çarpıcı ve ilham verici hikayelerini çok iyi bilir. Smith ve Mapplethorpe, sanatla dolu ilişkilerinde birbirlerini oldukça etkilemiş ve beslemiş iki sanatçıdır.
Farklı Alanlarda Üretken Bir Sanatçı
New York’a taşındığı ilk yıllarda Smith, tutkulu ve hırslı bir üretkenlikle pek çok alanda üretmeye başlar. Bazı oyunlarda rol alır. 1970’lerin başını “St. Mark’ın Şiir Projesi” için resim yapmakla ve yazmakla geçirir. 10 Şubat 1971’de Gerard Malanga için Bowery’deki St. Mark’s Kilisesi’nde ilk halka açık şiir performansının açılışını yapar, burada kendisine elektro gitarda Lenny Kaye eşlik eder.
Blue Öyster Cult’tan Allen Lanier ile içlerinde Debbie Denise’in de bulunduğu pek çok şarkının kaydında ortak çalışır. Bu yıllarda Smith ayrıca rock gazeteciliği yapar, yazdıklarının bir kısmı Rolling Stone ve Creem‘de yayımlanır.

Müzik Kariyeri
1974’te Patti Smith Group’un ilk single’ı “Hey Joe / Piss Factory” (Plağın A yüzünde Hey Joe, B yüzünde Piss Factory yer alır.), Robert Mapplethorpe‘un finansal desteği ile çıkar. 1975’te Smith, ilk albümü Horses’ı yayımlar. Mapplethorpe’un çektiği albümün kapak fotoğrafı rock tarihinde bir klasik haline gelir. Smith bu fotoğrafın çekiliş öyküsünü anlatırken “Bu fotoğrafa baktığımda asla kendimi görmüyorum. Bizi görüyorum.” der. Sevginin ve dostluğun harika bir yansımasıdır bu.
1978’de çıkan, Bruce Springsteen ile yazdığı “Because the Night” çok geniş kitlelere ulaşır. “Because the Night”, Billboard Hot 100 listesinde 13 numaraya ve Birleşik Krallık’ta beş numaraya ulaşır.
Punk’ın Vaftiz Anası (Godmother Of Punk) Tanımı Nereden Geliyor?
Punk kültürü, 1970’lerin ortasında ifade özgürlüğü hareketi ve isyanı olarak ortaya çıkmıştır. Patti Smith yaşam biçimi ve sanatı ile punk kültürünün önemli bir ismidir.
Punk’ın Vaftiz Anası tabirini daha iyi anlamak için onun efsane albümü Horses’a bakmak gerekiyor. Patti Smith’in 1975’te çıkardığı bu albüm pek çoklarına göre tarihin ilk punk albümü ve punk hareketinin önemli kayıtlarından biri. Q ve Rolling Stone gibi yayınlar, onu tüm zamanların en iyi punk albümleri arasında sıralarlar. Horses, hem punk hem de new wave (yeni dalga) müziği için bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Patti Smith, bu albümle punk rock’ın doğmasındaki en etkili isimlerden biri olmuştur.
Smith’in isyan ettiği şeylerden birisi de katı bir dini eğitimle yetiştirilmiş olmasıydı. Horses albümünün ilk şarkısı “Gloria”nın sözleri; “Jesus died for somebody’s sins, but not mine!” (İsa birilerinin günahları yüzünden öldü ama benim değil.) gençliğin, başkaldırının, isyanın ve özgürlüğün harika bir ifadesidir. Bu sözler punk kültürüyle ilişkili olarak geleneğin ve otoritenin kontrolünden sıyrılmayı ifade eder.
Patti Smith aynı zamanda bu albümle pek çok kadın müzisyeni de etkilemiş ve kadın müzisyenlere bir rol model olmuştur.
Evlilik

Art arda gelen albümlerden sonra Smith, Detroitli rock grubu MC5‘ın eski gitaristi Fred Sonic Smith ile evlenir ve iki çocukları olur. 1980’ler Patti Smith’in daha çok ailesiyle zaman geçirdiği ve bir nevi inzivaya çekildiği bir dönemdir. 16 yıl boyunca hiç sahneye çıkmaz. 1988’de yeni bir albümle, Dream of Life ile geri döner.
New York’a Geri Dönüş
1994’te Fred Smith ölür. Kısa süre sonra Patti Smith’in erkek kardeşi Todd ve klavyecisi Richard Sohl da hayatını kaybeder. Bu büyük kayıpların ardından Patti Smith, oğlu 21 yaşına geldiğinde New York’a geri taşınmaya karar verir. Ve 1995 Aralık’ında Patti Smith, Bob Dylan ile turnededir.
Smith 2000’li yıllarda da müziğe devam eder. Gittikçe sosyal konulara daha da odaklanan Smith’in görsel sanat çalışmaları da bu dönemde sergilenmeye başlar. 2002 yılında “Strange Messenger” adlı sanat sergisi Andy Warhol Müzesi‘nde sergilenir. Smith, 2005 yılında Fransız Kültür Bakanlığı’ndan “Ordre des Arts et des Lettres” (Sanat ve Edebiyat Nişanı) unvanını alır.
2007’de Rock and Roll Hall of Fame’e kabul edilir. (Rock and Roll Hall of Fame and Museum, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde, Ahmet Ertegün tarafından kurulmuş, özellikle rock and roll alanında en meşhur ve en etkili sanatçıların, yapımcıların ve müzik endüstrisine önemli katkıları olan diğer kişilerin geçmişlerini kaydetmek için tasarlanmış bir müzedir.)
2008 yılında Stephen Sebring tarafından çekilen ve Smith’in hayatını konu alan Patti Smith: Dream of Life belgeseli gösterime girer.
Kitapları
Just Kids (2010) , yayımlandığı yıl National Book Award’ı (Amerikan Ulusal Kitap Ödülü) kazanır. Smith bu kitabı, Robert Mapplethorpe’a ölümünün bir gün öncesinde verdiği sözü yerine getirmek adına yazmıştır. Just Kids ile Smith, Aralık 2010’da yayımlanan Rolling Stone dergisinin En İyi 100 Sanatçı listesinde 47. sırada yer alır ve aynı zamanda 2011 Polar Müzik Ödülü‘nün de sahibi olur.
En bilineni Just Kids olsa da Patti Smith pek çok anı, şiir ve fotoğraf kitabı yayımlamış, hatta bazı albüm kapaklarını kitap formatında hazırlamıştır.
Çocukluk yıllarının deneyimlerini anlattığı şiirsel kitabı Woolgathering (1992), zihninin derinliklerine doğru bir tren yolculuğuna çıktığı M Train (2015), kendi yaratım sürecini ve neden yazdığını anlattığı Adanmışlık (2017), düşlerle gerçekleri iç içe geçirdiği Year of the Monkey (2019) mutlaka okunması gereken Patti Smith kitapları arasında yer alırlar.

New York Anahtarı’nın verildiği, pek çok ödüle sahip, pek çok sanatsal işe imza atmış bu üretken sanatçı, Amerikan sanat ve müzik kültürünün yaşayan efsanelerinden biri olarak hala üretmeye ve öfkelendiği olaylara ses çıkarmaya devam ediyor.
Kaynakça:
“Patti SmithFights the Good Fight”. Web Archive. Web.
“Geçmişten Günümüze Punk Rock”. İzmir Art. Web.




