Son yıllarda televizyon, radyo, internet ve sosyal medya gibi kitle iletişim araçları günlük hayatımızın vazgeçilmez unsurları haline gelmiştir. Hızla gelişen teknolojinin beraberinde meydana gelen dijital dönüşümler sayesinde, kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkisi artmış ve bu etki daha kolay gözlemlenebilir hale gelmiştir.
Medyanın yapı taşını oluşturan ve insanlar üzerinde büyük etkisi olan sinema sektörü, aslında var olmayan karakterlerle karşımıza çıkar. Başta televizyon ve dijital platformlar olmak üzere, kitle iletişim araçlarını kullanarak evimize aldığımız bu karakterlerin her hallerine şahit olur, onların hissettiği gibi hisseder ve duygularına dâhil olmaya başlarız. Farkında olmadan geliştirdiğimiz bu bağ, gerçek hayattaki sosyal ilişkilerle benzer özellikler taşır ve medyanın kullanımıyla birlikte artarak güçlenir. Zamanla merak, özdeşleşme, hayranlık ve aşk gibi duygulara dönüşebilecek bu bağa “parasosyal etkileşim” adı verilir (Varol, 259).
Parasosyal Etkileşim

İzleyicilerin medya karakterleriyle kurdukları tek taraflı sembolik bağı ifade etmek için kullanılan “parasosyal etkileşim” kavramı, aslında sadece medya karakterleriyle sınırlandırılamaz. Kitap kahramanlarıyla, önemli kişiliklerle, siyasi figürlerle, hükümdarlarla hatta tanrılarla insanların kurdukları ilişkilerin bütününde gözlemlenebilir (Güner, 47). Bu bağlamda parasosyal etkileşim yalnızca yaşadığımız çağa özgü bir fenomen değildir. Bu kavramdan ilk kez 1956 yılında Donald Horton ve Richard Wohl’un bir makalesinde bahsedilmiştir. Robert Merton, dönemin ünlü şarkıcılarından olan Kate Smith’in radyo dinleyicileriyle arasında olan hayali ilişkiyi araştırırken, “… daha iyi manipüle etmek için diğerine kişisel ilgi duyuyormuş gibi yapma” anlamına gelen “Pseudo-Gemeinschaft” (Sahte Cemaat) kavramını kullanmıştır. Horton ve Wohl ise parasosyal etkileşim kavramını geliştirirken bu tanımdan etkilenmişlerdir (Varol, 260).
Günümüzde parasosyal etkileşimin insanların üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Öyle ki, izleyiciler bir süre sonra kurulan bağın sahte olduğu ayırtına varamazlar. Medya karakterlerini yakın arkadaşlarıymış gibi değerlendirebilirler hatta onları rol model olarak görebilirler. Onlar için kaygılanır, üzülür, heyecanlanır veya sevinirler. Parasosyal Etkileşimin ele alındığı bir çalışmada, izleyicilerin açılış konuşması yapan haber spikerine selam verdikleri gözlemlenmiştir (Aytulun, 497). Çoğu medyatik karakterlerin gerçek hayattan uzak ve rasyonel olmayan yaşam tarzları, ekran karşısındaki izleyicinin idealist inançlar geliştirememesine ve gerçek kişilerle kuracağı ilişkilere karşı büyük bir beklentiye girmesine sebep olur. Bu karakterlere karşı hissedilen üzüntü, heyecan, kaygı, aşk ve korku gibi duygular zamanla ekranın ötesine de taşınır. İzleyiciler karakterlerle olan bağlarını, televizyon ya da diğer kitle iletişim araçlarıyla ilişkilerini kestiklerinde de korumaya devam ederler. İzleyiciler, sevdikleri medya karakterlerinin ölümüne sanki gerçek hayattan tanıdıkları birinin ölümüne üzülecekleri kadar üzülürler.

Bu bağlamda yalnızca medyanın içinde olduğumuz zaman hayatımızda var olan parasosyal etkileşim kavramı, medyayla tüm iletişimimizi kesmemize rağmen devam eden bir bağ sonucu “parasosyal ilişki” kavramına dönüşür. Buna verilecek en iyi örneklerden biri, 2003 yılında Türkiye’de yayınlanan Kurtlar Vadisi dizisindeki Süleyman Çakır karakterinin ölümüdür. Dizinin izleyici kitlesi Süleyman Çakır karakteriyle öyle sıkı bir parasosyal ilişki kurmuştur ki, dizide karakterin ölümünden sonra, sanki gerçek bir kişiymiş gibi cenaze namazı kılınmış ve ardından helva dağıtılmıştır. Süleyman Çakır’ın ölüm yıldönümü, uzun yıllar boyunca izleyici tarafından anılmıştır.
Parasosyal Etkileşim Neden Ortaya Çıkar?
Parasosyal etkileşimin gelişimi kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte, kitle iletişim araçlarının özellikleri, medya karakterlerinin özellikleri ve izleyicilerin özellikleri olmak üzere üç ayrı başlık altında toplanabilir.
Kitle iletişim araçlarından biri olan televizyon, Horton ve Wohl’un da söylediği gibi, parasosyal etkileşimin kurulması için en uygun ortamı yaratır. Neredeyse tüm evlere girebilmesi ve genellikle ücretsiz olması, izleyicinin medya karakterleriyle düzenli temas halinde olmasına sebebiyet verir. Diğer bir bağlayıcı faktörü ise renkli ve hareketli görüntüleriyle görsel-işitsel bir dünya yaratmasıdır. Çünkü renkli ve hareketli görüntülerin parasosyal etkileşime yol açma olasılığı sabit ve siyah beyaz görüntülerden daha fazladır (Varol, 264).

Parasosyal etkileşime ortam hazırlayan tek kitle iletişim aracı televizyon değildir. Okurla roman kahramanları arasında, vatandaşlarla politik figürler arasında hatta insanlar ve tanrılar arasında da bu etkileşim gözlemlenmektedir. Diğer yandan sosyal medyanın ortaya çıkışı, parasosyal etkileşime yeni bir boyut kazandırmıştır. Medyatik karakterlerin kişisel bilgilerine Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya platformlarından kolaylıkla ulaşılabilmesi, izleyicinin o karaktere daha yakın hissetmesine sebebiyet verir. Bu durum medya karakteri-izleyici ilişkisinin tek taraflı niteliğini kısmen azaltmış, en azından izleyiciye karakterle ilişki kurabildiği düşüncesi vermiştir. Medya karakterleriyle sosyal medya üzerinden iletişime geçilebilmesi, izleyicinin karakterle iletişimini hayali bir deneyimden sosyal bir deneyime taşımasına da sebep olmaktadır.

Parasosyal etkileşimin ortaya çıkmasındaki diğer bir etken medya karakterlerinin özellikleridir. Medyada karakterlerin fiziksel çekicilikleri bağ kurmada başı çeken faktörlerden biri olsa da, karakterlerin ön planda olup olmaması, sosyal durumları, izleyiciyle benzerlikleri, sözlü ve sözsüz hitap şekilleri ve kurgusal olup olmadıkları da etkileşim için önemli unsurlardandır (Aytulun, 500).
Son olarak izleyicinin bu etkileşimdeki önemi, insanın sosyal bir varlık olmasıyla açıklanır. Sosyal ilişki ihtiyaçlarını yakın ilişkiler kurarak gideren insanlar, bu ihtiyacı diğer insanlarla etkileşime girerek karşılayamazlarsa medya karakterlerine yönelirler. Bir baş etme stratejisi olan bu yöntem, insanların sosyal ilişkilerinden alamadıkları doyumu, parasosyal ilişkiyle karşılamalarına olanak sağlar. Daha çok utangaç ve sosyal anksiyete sahibi insanlar bu etkileşimi kurarlar. Medya karakterleriyle olan bağ tek taraflı olduğundan, kontrol izleyicidedir ve bu da kaygı seviyesinin azaltabilir. Ayrıca yalnızlık, depresyon ve düşük benlik algısı da parasosyal etkileşimin kurulmasının nedenlerindendir. Yalnız insanlar bu etkileşim sayesinde sosyal ilişki ihtiyaçlarını giderirler ve yalnızlıkla baş edebilirler. Bu bağlamda parasosyal etkileşim çok fazla psikolojik değişkenle ilişkili olabilir (Güner, 50).
Parasosyal Etkileşimin Tehlikeleri

İnsanları kitle iletişim araçları üzerinden rasyonel olmayan beklentilere sokan parasosyal etkileşim, her şeyin çok kolay ulaşılabilir olduğu bu tüketim çağında, sosyal ilişkilerinde minimum çaba sarf ederek maximum doyuma ulaşmak isteyen bireyler için büyük tehlike arz etmektedir. Sosyal etkileşim kurmak için yönelilen bu kaynak, özellikle ergenlik çağının getirileri olan sıkıntılarla boğuşan gençler için, gerçek dünya ilişkilerinin ihmal edilmesine ve izole bir yaşam tarzı benimsenmesine sebep olabilir (Aytulun, 503). Gerçeklikle sanal dünya arasındaki sınırların bulanıklaşması, kişinin kimlik sorunları yaşamasına, kendini kaybedip sahte kimliklerle özdeşleşmesine neden olabilir. Medyanın ve sanal dünyanın insan hayatında kaçınılmaz bir yeri olduğu bu dönemde, parasosyal etkileşim dengeli ve sağlıklı bir şekilde sürdürülmeye çalışılmalı ve bu tür ilişkilere dikkatle yaklaşılmalıdır.
Kaynakça
Aytulun, G, & Büyükşahin-Sunal, A, “Medya Karakterleriyle Kurulan Parasosyal Etkileşim”, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2020, 12 (4), 494-506.
Güner, Şahinaz, “Parasosyal Etkileşim Kuramı Çerçevesinde Medya Karakterleriyle Etkileşime Yönelik Bir İnceleme”, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021, 45-60. İstanbul.
Varol, Sibel, “Parasosyal İlişki: Kavramsal Bir Çerçeve, İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2019, 48 (21), 258-277.
Öne çıkan görsel morganmedia.es’ ten alınmıştır.