Özdemir Asaf’ın Gözünden Behçet Necatigil ve Özdemir Asaf Dostluğu

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Edebiyat dünyasında pek çok yazar ve şairin büyük aşklarına veya sonsuza uzanan dostluklarına anlatılarından şahit olduk. Nâzım ve Vera‘nın, Kafka ve Milena‘nın aşkına yakından bakarken Edip Cansever ve Turgut Uyar‘ın dostluğu da içimizi ısıttı. Bir süre önce okuduğum Özdemir Asaf’ça kitabında da gözüme ilişen muhteşem bir dostluk vardı; Özdemir Asaf ve Behçet Necatigil dostluğu.

Özdemir Asaf’ın eşi Yıldız Arun tarafından kitap haline getirilen Özdemir Asaf’ça, Asaf’ın günlükleri ve düzyazılarından oluşuyor. Asaf’ın notlarını okurken Behçet Necatigil’e ithafen yazdığı metni okuyunca bu dostluğu yazmadan geçemezdim. 

Bir Kerpiç Düştü Gönlümün Sarayından

Özdemir Asaf | pinterest.com

1942 ya da 1943 yılları Asaf’ın deyimiyle ilk tanışmalarıydı. Sonraları karşılaşılan ya da buluşulan her gün, bu tanışma daha da derinleşiyor, hep yeniden birbirlerini gerçek anlamda tanıyorlardı. Aynı pencereden baktıkları hayatları ve hayatlarının merkezine koydukları benzer konular, onları iki yakın dost olmaya itmişti. Başka çareleri yoktu çünkü, “şiir” onların en büyük belki de tek ortak paydalarıydı. Tanıştıklarında Asaf henüz yirmilerinin başında, Necatigil ise yirmilerinin sonundaydı. Asaf, onu bir abisi, öğretmeni gibi görüyordu. Şiir konusunda konuştukları her an, Necatigil’in öğretilerini cebine atıyordu. Deneyimin önemli olduğunu düşünüyordu Özdemir Asaf. Şiir konuştuklarında zaman zaman yarışa giriyorlardı, en güzel konuların bu yarışların neticesinde ortaya çıktığını fark etmişlerdi. Takip ettikleri dergiler ve kitaplar, yeni denemelerine yol gösterdi. Denedikleri her şiirin bir hüznü, bir umutsuzluğu, bir özlemi ve bir iç burukluğu vardı. Ortak duyguları, bu şiirleri yaratmalarındaki en önemli yapıtaşları olmuştu. 

“Konuşunca dinlerdim. Susunca anlardım. Bu bir saygı idi, sevgi görünümündeydi. Neler konuştuğumuz da nasıl konuştuğumuz kadar önemliydi. Bir dilden, değişik vurgularla aynı konuyu büyütmeye çalışırdık.”

Ev – Gece & Gece – Ev

Behçet Necatigil: Görünmezin gölgesi - K24
Behçet Necatigil | t24.com

Yıllarca İstanbul’un belirli yerlerinde buluşup bir şeyler içip sohbet etmiş Necatigil ve Asaf. Asaf’ın değişmeyen konumu basımevi, Necatigil’in değişmeyen civarı Bâbıâli’de bir yerlermiş o zaman. Günün zamanları iki arkadaş için ortak ilerlemezmiş çoğu zaman ama genelde birbirlerine vakit ayırmayı ihmal etmemişler. Gecesi yeni başlayan Asaf ve gecesi erken biten Necatigil için Asaf şu cümleleri kullanıyor: “Aklın bende kalıyor ama, sen işinin başına git oğlum, ben sana sonra anlatırım. Senin içindeki fırtınalar bana bu gecenin de içinden sağ salim, bilinç ve cüretle geçme gücünü veriyor. Benim de her zaman olduğu gibi senden bir ders daha alacağım kalacak, onu da sen bana anlatırsın. Çünkü bende kalan aklın sana bazı pencereler açacak onun da bilincindeyim. Ortaklığımız berdevam, iyi geceler.” Gece tek başına çalışma odasında şiirler yazmayı çok seven Necatigil evine, şiirlerine dönerken, Asaf gecesine devam ederdi. 

Kitaptaki bu metnin ilerleyen kısımlarında Asaf, kendisinin ve Necatigil’in şiirlerine şöyle bir gönderme yapıyor: “O çantası, düşünceleri ve duyguları elinde EVLER’ine yönelirdi, ben de GECELER’ime.” Evler şiiri Necatigil’in oldukça bilinen eserlerinden biri fakat Asaf’ın Geceler başlıklı bir şiirine rastlanmıyor kitaplarında. Muhtemelen o zaman Geceler ismini verdiği bir şiirinin başlığını sonradan değiştirme kararı almış ya da içine sinmediği için kitaplarına eklememiş.  

Kimseler Ölümü Sevmezdi Şairler Yazmadan Önce

İkinci Yeni on X: "Soldan Sağa: Özdemir Asaf, Tarık Gürcan, Edip Cansever,  Baki Süha Ediboğlu, Behçet Necatigil. https://t.co/Fb8WBOzz3h" / X
Soldan Sağa: Özdemir Asaf, Tarık Gürcan, Edip Cansever, Baki Süha Ediboğlu, Behçet Necatigil.

Birbirlerinden çok farklı şeylerden hoşlanmaları, zıt karakterlere sahip olmaları şiirlerinin ortak payda çerçevesinde ilerlemesini engellemiyordu. Karşıt benzerliklerinin en önemli özelliği dergilere ve kitaplara olan tutkunluklarıydı. Zıtlıklarının güzelliklerinin farkında olan iki arkadaş, aynı yolda farklı yolculuklar yaptıklarını kabullenmişlerdi. Bu sebeple aralarında herhangi bir olumsuzluğun yaşanmaması da yüce gönüllülüklerinden miydi yoksa ortak duygularının farklı versiyonlarıyla tanışmalarından mı? Çoğu şairin kaleme aldığı o temalara farklı yerlerden çizgiler çekiyordu Necatigil. Her neşenin arkasındaki hüznü, içteki burukluğu, umutsuzluğun arkasındaki kıpırtıyı görerek kelimelerini sıraya diziyordu. İnce ayrıntıların, minik hareketlerin peşinden gidiyor ve kimsenin görmediklerini bulup çıkartıp herkesi şiirine hayran bırakıyordu. Sessiz, sakin gibi görünen şiirlerinin arkasındaki gür sesi görmüştü Özdemir Asaf fakat bunun tam olarak nasıl mümkün olduğunu kavramaya çalıştığı sıralarda kelimelerin ustası olduğunu fark etmişti. Necatigil, kelimelerin insanların zihninde nasıl yer edinebileceğini çok iyi öğrenmişti. Kelimelere ve cümlelere sezgiler eklemesi, şiirinin etkisini oldukça arttırıyordu. 

“İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.
İrili ufaklı, birbirinden farklı,
Ahşap evler, kâgir evler yaptılar.
Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,
Evlerin içi devir devir değişti
Evlerin dışı pencere, duvar.”

Birbirini besleyen iki dostun yıllarca beraber yol almasını, edebiyat gruplarıyla şehir şehir gezmelerini, herkesten çok alkış toplamalarını buruk bir hüzünle anlatıyor Özdemir Asaf. Behçet Necatigil‘i kaybetmenin üzüntüsünü çok içten duygularla aktarıyor. Yazısının sonuna bir paragraf ekliyor ve bence metnin en çarpıcı kısmı, Necatigil anlatısının en güzel örneği;

“Ve duyarlılıkların tükenip yaşam konvoyunu bırakmasından ötelerde, o hiç duraksamayan belleğin, insanlar nasıl olursa olsun yaşadıkça, ama gündüzlerinde, ama gecelerinde, uykuları kaçınca, uykularından uyanınca, bir anıya dalınca, BEHÇET NECATİGİL diye bir ata binip yaşam savaşımlarında, buruk korkularının üzerine üzerine yürüyeceklerine ya da yitik sevgilerine dört nal koşacaklarına ben inanıyorum. 
Ama bir günün bitiminde, ama başlangıcında… Ama giderken, ama dönerken…”

Okuru edebiyatın derinliklerine indiren, şiirden düzyazıya kadar pek çok alanına dair detaylar veren, dilin edebiyattaki önemini anlatan Özdemir Asaf’ça, daha başka noktalara da değinerek zengin bir miras bırakıyor aslında edebiyat dünyasına. Benim için çoğunlukla merak edilesi bir durum olan sevdiğim şair ve yazarların günlük hayatları, birbirlerine yazdıkları notlar veya mektuplarla bir şekilde ucundan ya da kıyısından şahit oluyor olmak oldukça keyifli bir durum. Eğer siz de benim gibi bu derin dehlizlere meraklıysanız Özdemir Asaf’ın günlük hayatını, edebiyatçıların kendi aralarındaki dünyalarını ve dostluklarını, şiir ve dilin hatta edebiyat ve dilin önemini bir şairin anlatılarından okumak isterseniz bu kitap tam size göre!


Asaf, Özdemir. ‘Ça. Adam Yayınları: Şubat 1988.

Necatigil, Behçet. Eski Sokak. Yapı Kredi Yayınları: Eylül 2015

Asaf, Özdemir. Dokuza Kadar On. Yapı Kredi Yayınları: Mart 2015.

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks