Diana Gabaldon‘ın Outlander adlı kitap serisinden uyarlanan dizi, 2014 yılında yayımlanmasının ardından barındırdığı tarihi ögeleri, büyülü atmosferi ve derin karakterleri sayesinde izleyenlerin gönlünde taht kurmuştur. Kısaca diziden bahsedecek olursak Outlander, 1945 yılında Claire ve kocası Frank‘in ikinci balayıları için İskoçya’ya gelmesiyle başlar. Ardından askeri hemşire olan Claire, şifalı bitki toplamak için gittiği Craigh na Dun tepesindeki taşlara dokunur ve kendisini 1748 yılında bulur, yaşadığı yıldan neredeyse 200 yıl öncesi. Yaşadığı şok, olaylara uyum sağlayışı, o dönemin tarihini (tam anlamıyla olmasa da) yansıtması gibi türlü unsurları bizi de dizinin içine çekiyor. Claire ne kadar dönmek istese de bir süre şartları el vermiyor. Verdiği zaman ise kendini orada tutacak bir neden buluyor: Jamie Fraser.
Dizinin etrafında döndüğü konu aşk olsa da onur, direniş, kayıp, özgürlük, savaş, aidiyet gibi daha pek çok konuya da parmak basıyor. Outlander izlerken seveceğimiz, nefret edeceğimiz ve belki de yüreğimizi sızlatacak bir sürü karakter içeriyor. Hepsinin birbirinden farklı hayat anlayışları, kişilikleri ve etik algısı var. Peki bu karakterler gerçek hayatımızda var olsaydı ve bir film eleştirmeni olsalardı ve gittikleri bir galada letterboxd içerik üreticileri tarafından şu soru yöneltilseydi: “Bize önereceğiniz üç film nedir?” Buna nasıl cevap verirlerdi bunu öğrenelim.
1- Claire Fraser

Claire, askeri hemşire olmanın da getirisiyle şifacılığa olan ilgisi oldukça yüksek. Dizide sık sık insanları iyileştirmeye çalıştığını görüyoruz. Kendisi oldukça da zeki bir kadın. Genelde stratejik ilerlese de duygularıyla da hareket ettiğini söylemek yanlış olmaz. Bir film eleştirmeni olsaydı önereceği üç film şunlar olurdu:
Awakenings (1990)

Gerçek olaylardan esinlenen bu filmde, nörolog olan Dr. Sayer personel yetersizliği nedeniyle gittiği bir hastanede uzun yıllardır hareket etmeden, yatağa bağlı yaşayan hastalarla karşılaşır. Katıldığı bir konferansta yeni geliştirilen bir ilacın hastalarına iyi geleceğini düşünerek bir risk alır ve ilacı onların üstlerinde dener. Hastaları iyileştirmek adına alınan riskler, kurulan bağlar, meslek aşkı gibi ögelerin Claire Fraser‘ın bu filmi ilk üçe koyması için yeterli sebepler. Herkesin beğenisine hitap etmese de Claire izlerken yanında peçete bile bulundurabilir.
Agora (2009)

Agora filmi; bilinen ilk kadın matematikçi, astronom ve fizikçi olan Hypatia‘yı konu almaktadır. Roma İmparatorluğu’nun çöküş döneminde yer alan bu filmde pagan felsefesi ve yükselişte olan Hıristiyanlık arasında bir çatışma söz konusudur. Hypatia hem inançlı olmaması hem de bilgiyi savunması nedeniyle tehlikenin tam ortasında bulur kendini. Claire dizi boyunca konu kadınlar ve bilgi olduğunda sözünü asla esirgememiştir. Kendisi düşüncelerini saklamayan bir kadın olarak çevresindekilere de ilham verir. Ayrıca içerisinde yer alan küçük romantik unsurlar da Claire için bu filmi vazgeçilmez yapabilir.
Atonement (2007)

Claire kesinlikle Keira Knightley‘nin oyunculuğunu takdir ederdi. Film, on üç yaşındaki Briony Tallis’in, ablası Cecilia ve evin hizmetçisinin oğlu Robbie arasında geçenleri yanlış anlaması sonucu gelişen olayları konu alır. Robbie’yi kıskançlığı sonucu korkunç şeylerle itham eder sonrasında üçünün de hayatı mahvolur. İçerdiği savaş, aşk, vicdan, ayrılık temaları da Claire’in oldukça ilgisini çekerdi. Ne kadar katı gözükse de konu aşk ve ayrılık olunca duygularını saklayamayan bir kadın Claire.
2- Jamie Fraser

Dizinin bu kadar dillere düşmesine sebep olan Jamie Fraser, gösterdiği sadakat, yaptığı fedakarlıklar, Claire‘e beslediği yoğun duygular sebebiyle izleyicilerin çok konuştuğu bir karakterdir. Eğer 1748’de başına ödül konulan bir suçlu olmasaydı da film eleştirmeni olsaydı kompleks filmler yerine kendisinde bir şeyler uyandıran filmleri tercih ederdi.
Cesur Yürek (1995)

Jamie‘yi İskoç kilti ile hayal ettiğimizde aklımıza bu filmin gelmemesi imkansız. Jamie, Claire’e bağlı olduğu kadar İskoçya‘ya da bağlı olan biridir. Öyle ki İngiliz himayesinden kurtulmak adına o da Jacobite ordusuna katılır. Toprağına, klanına, kültürüne bağlı bir adamdır kendisi. Bu filmde William Wallace’ın karısının ölümünün intikamını almak istemesinden kısa sürede İngilizlere karşı savaşan İskoçlara dönen bu film ise Jamie’yi derinden etkileyen, vazgeçilmez bir film olurdu. Her ne kadar bilindik bir film olsa da Jamie yine de sıkça bahsederdi.
Titanik (1997)

Hepimizin aşina olduğu Titanik filmini, Jamie espri yapmak adına ağlayarak izlediğini söylerdi ama bu şakanın içinde gerçeklik payı da olurdu. Diziyi izlerken pek çok anına şahit olduğumuz Jamie Fraser‘ın duygusal bir adam olduğu inkar edilemez bir gerçek. Rose ve Jack‘in aşkı da onu oldukça etkilerdi. Fedakarlık söz konusu olduğunda da hiç çekinmeyen Jamie, Jack‘in davranışlarını fazlasıyla yerinde ve doğru bir hareket olarak görürdü.
Gladyatör (2000)

Roma İmparatorluğu’nda bir general olan Maximus, zaferle çıktığı savaştan sonra tek bir isteği vardır: Ailesine ve karısına dönmek. Bu kısa konu tanıtımından bile Jamie’nin bu filmi seveceğini anlayabiliriz. Mevzubahis aile ve onur olduğunda Jamie’nin ilgisini çekmemesi çok zor. Bu sebeple bu filmi de çok keyif alarak izlerdi. Arena sahnelerinde gözünü bile kırpmazdı muhtemelen.
3- Frank Randall

Bir 20. yüzyıl tarihçisi olarak Frank‘in tarih belgesellerini tercih edeceği kaçınılmaz bir gerçek. Aynı zamanda film tercihleri de tarih bakımından doyurucu filmlerden yana olacaktır.
Dunkirk (2017)

II. Dünya Savaşı’nın gidişatını etkileyen Dunkirk tahliyesini, farklı bakış açılarıyla ele alan bu film Frank’in ilgisini oldukça çekecektir. Barındırdığı tarihsel gerçeklik de bu filmi Frank’in ağzından düşürmeyecek bir film yapıyor. İzlerken de bütün dikkatini vererek olayların akışını takip ederdi. Günlük konuşmalarında da savaşın nasıl epik bir şey olarak yansıtıldığını ama gerçekliğe dönünce o atmosferin verdiği korkuyu Christopher Nolan‘ın ne kadar iyi işlediğinden bahsederdi.
1917 (2020)

Yine bir savaş filmi olan 1917 filmi, Frank‘in en sevdiği filmlerden olabilirdi. I. Dünya Savaşı sırasında geçen film, iki İngiliz askerinin tuzağa düşmemeleri adına tabura emir taşırken yaşadıkları zaman yarışını anlatır. 1917‘de Frank‘i etkileyen şey şüphesiz tek plan çekim tekniğidir. Bu teknik sayesinde film, gerçek zamanlı bir deneyim sunmakla kalmaz, savaşı daha iyi yansıtır. Frank‘in bu filmden çokça bahsedeceği ortada.
İskoçya Kraliçesi Mary (2018)

Filmde dul kalmasının ardından İskoçya’ya dönen Mary Stuart, hakkı olan tahtı geri almaya çalışır. Önündeki engel ise İskoçya ve İngiltere’yi yöneten Kraliçe Elizabeth. Tarihi açıdan gerçekleri tamamen doğru olarak yansıtmasa da titizlikle işlenmesi nedeniyle Frank bu filmi keyifle izlerdi. Filmi izlerken Kraliçe Elizabeth’in işlenişi hakkında konuşacak çok fazla şeyi olurdu fakat zevk aldığını da inkar etmezdi. Komplike duygular beslese de yine de favorilerine eklediği bir film olurdu.
Kaynakça
1917. imbd.com. Web. Erişim tarihi: 24.05.2025
Agora. beyazperde.com. Web. Erişim tarihi: 23.05.25
Atonement. imbd.com. Web. Erişim tarihi: 24.05.2025
Braveheart. imbd.com. Web. Erişim tarihi: 24.05.2025
Dunkirk. beyazperde.com. Web. Erişim tarihi. 24.05.2025
Frank Randall. Outlander Wiki. Fandom. Web. Erişim tarihi: 24.05.2025
İskoçya Kraliçesi Mary. sinemalar.com. Web. Erişim tarihi: 24.05.2025
Uyanışlar (Awakenings). sinemalar.com. Web. Erişim tarihi: 23.05.2025


