Osmanlı’nın Demokrasi ile İmtihanı: Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler

Mehmet Samet Acar
Mehmet Samet Acar
ph'nglui mglw'nafh cthulhu r'lyeh wgah'nagl fhtagn
spot_img
Editör:
Ece Günay
spot_img

Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler, Osmanlı’nın son yıllarına damga vurmuş fikir ve anlayış birliğidir. Birbirine pek çok açıdan benzeyen bu iki topluluğun, Türkiye Cumhuriyeti’nin deney laboratuvarları olan bu dönemlerde cumhuriyetin temelini nasıl inşa ettiğine gelin daha yakından bakalım.  

Yeni Osmanlılar

Namık Kemal, Wikimedia.

Yazarlar, siyasetçiler ve gazetecilerin hakim olduğu bir grup Osmanlı aydını tarafından 1865 yılında kurulan Yeni Osmanlılar (Young Ottomans), en basit hâliyle Osmanlı İmparatorluğu’nu modernleştirmeyi amaçlayan gizli bir topluluktu. Namık Kemal ve Şinasi gibi önemli isimlerin yanı sıra Ziya Paşa, Ali Suavi, Mustafa Reşid Paşa ve Mithad Paşa da bu heyetin önemli destekçileri ve üyeleriydi. Tanzimat, her ne kadar modernleşme yolunda atılan önemli bir adım da olsa Yeni Osmanlılar, Tanzimat’ın Avrupa elçiliklerinin baskısı altında yayımlandığına inandıklarından dolayı bu adımın imparatorluğu canlandırmaya yetmediğini düşünüyorlardı. İmparatorluk, reformlarla Avrupa devleti statüsü kazanmaya çalışıyordu ama yapılan bu reformlar Osmanlı’yı ekonomik olarak daha da kötü bir hale sürüklemişti.

1867 yılında Paris’e kaçan Yeni Osmanlılar, burada da faaliyette bulunmaya devam ettiler. Sürgündeki üyeler bu dönemlerde kendilerini Yeni Osmanlılar olarak adlandırmaya başlamışlardı.

Yeni Osmanlıların önündeki en büyük iki engel, Mehmed Fuad ve Mehmed Emin Âli Paşalar idi. Hem sadrazamlık hem de hariciye nazırlığı görevlerini üstlenen Mehmed Fuad, 1869’da Fransa’da öldü. Islahat Fermanı‘nı hazırlayan Mehmed Emin Âli Paşa ise imparatorlukta çeşitli görevler üstlenmişti fakat 1871 yılında o da hastalıktan dolayı ölünce sürgündeki Yeni Osmanlılar mensupları, başkent İstanbul‘a dönmeye başladı. 

Yeni Osmanlılar uygun bir anayasa ve hükümet modeli için Avrupa’ya bakarken diğer yandan modernite için İslam’ın, Osmanlı politikası ve kültürünün bir halkası olarak kalması gerektiği üzerine anlaştılar. Diğer bir deyişle, aşırı batılılaşma unsurunu benimsemektense daha ılıman bir yaklaşım yaratma konusunda hemfikirlerdi. İslam ile Avrupa medeniyetini sentezlemeyi amaçlayan Yeni Osmanlılar’ın mensupları, Avrupa tarzı bir sistemle imparatorluğu kurtarıp modernleştirerek Osmanlı toplumunu yeniden inşa etmeyi amaçladılar. Görünenin aksine aslında büyük görüş ayrılıklarına sahip olan bu topluluğun çoğunluğu yazarlardan oluşmaktaydı ve bu unsur, Osmanlı’daki basın faaliyetlerinin gelişmesini sağladı.

Midhat Paşa, Wikimedia.

1876’da tahttan indirilen Sultan Abdülaziz’e karşı en büyük muhalif figürlerden birisi olan Mithad Paşa, o döneme damga vuran en önemli devlet adamıydıAbdülaziz’in yerine geçen V. Murad’ın payitaht ömrü pek de uzun olmadı zira kendisinin tahta geçmesinden dört gün sonra Abdülaziz bilekleri kesik bir şekilde ölü bulunmuştu. Ruh halinin kötüleşmesi sebebiyle, üç ayın ardından V. Murad da tahttan çekilerek yerini II. Abdülhamid’e bıraktı. O dönemki sadrazam Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa istifa edince bu makamı da Midhad Paşa üstlendi.

Sadrazam olmadan önce de imparatorlukta büyük bir güç sahibi olan Midhad Paşa önderliğinde, 1876 Osmanlı Anayasası II. Abdülhamid’e kabul ettirildi. KânûnEsâsî olarak adlandırılan bu anayasa, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk ve tek anayasa girişimidir. Bir başka başarı da birinci meşrutiyetin ilanıydı; ancak bunların hepsi uzun ömürlü olamadı çünkü 93 Harbi’ni bahane eden II. Abdülhamid, yapılanları askıya aldı. Mithad Paşanın görevden alınıp sürgüne gönderilmesiyle de Birinci Meşrutiyet son buldu ve yeniden tüm güç Sultan’ın elinde merkezîleşti. Her ne kadar KânûnEsâsî ve Birinci Meşrutiyet kısa süre içinde yürürlükten kaldırılsa da bu modernist ve batıcı fikirler, ilerde Jön Türkler’in ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin oluşmasına sebep olacaktı.

Yaşasın Vatan, Yaşasın Millet, Yaşasın Hürriyet: Jön Türkler

O dönemin padişahı II. Abdülhamid’in istibdat rejimine karşı çıkan bir siyasi hareket olan Jön Türkler, Yeni Osmanlılar’dan çok daha başarılı ve etkili oldu. Yeni Osmanlılar, Jön Türkler ve İttihat ve Terraki arasında çok büyük farklar yoktu, farklı isimler altında yeniden örgütlenmeye devam ettiler. 

II. Abdülhamid, Pinterest

Önde gelen isimlerden biri olan Ahmed Rıza Bey, Paris’te bulunduğu sırada İstanbul’da kurulan İttihad-ı Osmaniye üyeleriyle mektuplaşma halindeydi. Birkaç istisna dışında, üyeler gerçekten de genç (Jeune/Jön) ve Türk olmalarının yanı sıra modern, entelektüel, liberal ve batı eğitimi almış kişilerdi. Daha sonra Cemiyet kurucuları Paris’e kaçmak zorunda kalmış ve burada Ahmed Rıza’yı da aralarına katmışlardır. 

Talat Paşa’nın kurduğu Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ve genç Mustafa Kemal ile arkadaşlarının kurduğu Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni bünyesine katan İttihad-ı Osmani, Osmanlı’nın en önemli teşkilatı haline gelmişti. 

Komitedeki kişiler farklı ideoloji ve fikirlere sahip olsalar da asıl amaçları II. Abdülhamid’in otoriter rejimini ortadan kaldırmaktı. Türk milliyetçiliği taraftarıydılar ve içlerinde ayrılıkçı halk ve milletler olduğunun farkında olmalarına rağmen tüm Osmanlı tebaasının barış içinde tek çatı altında yaşamasını istiyorlardı. 

Yazıları ile tanınan bu gruba başta subaylar olmak üzere birçok kişinin de katılmasıyla beraber cemiyet daha askeri ağırlıklı bir hale gelmeye başladı. Hikmet Bayur, Ahmet Rıza’nın yazılarına ve gazetesine dayanarak, Cemiyet’in 1906’ya kadar ihtilalciliğe karşı olduğunu fakat cemiyette ordu personelinin artmasıyla birlikte ihtilal taraftarı olduklarını belirtti.

Enver Bey Sultan’a Karşı Ayaklanarak Dağa Çıkıyor, Pinterest.


Görüşmeleri’nden sonra Resneli Niyazi Bey Manastır’da, Enver Bey ise Tikveş’te hükümete isyan ettiler. Genç komutan Enver bir beyanname olarak şu sözleri söyledi: Ben, işte bu istibdada karşı milletimin haklarını muhafaza için her şeyimi feda ettim. İcap ederse bu uğurda hayatımı da esirgemeyeceğim. Siz, ey vatanının namuslu fakat her şeyden habersiz olan evlatları! Sizin de benimle bu yolda yürümenizi veya bu işte tarafsız kalmanızı dilerim. Aleyhime, hareket edecek olanların görecekleri zararların maddî ve manevî mesuliyeti kendilerine aittir. Yaşasın vatan, yaşasın millet.” (Kösoğlu, 57)

Neticede, 21 Temmuz 1908’de Osmanlı padişahı II. Abdülhamid yeniden meşrutiyeti ilan ederek, askıya alınan Meclis’i uzun bir aradan sonra tekrar topladı. Bu dönemden sonra ilk defa Osmanlı Devleti’nde çok partili seçimler yapılmıştı, artık yurdun her yanında büyük bir kutlama ve mutluluk havası hakimdi. Ne yazık ki bu ortam pek uzun soluklu olamadı çünkü kapıda büyük kanlı savaşlar vardı.  

Hükümetten düşen Jön Türkler, Balkan Savaşları’nın hazin sonuçlarını bahane ederek 1913’te Bâb-ı Âli Baskınını yaptı ve böylece gücü tekrardan ellerine aldılar. İlerleyen zamanlarda, Sadrazam Mahmud Şevket Paşa’nın öldürülmesi ve Birinci Dünya Savaşı gerekçe gösterilerek muhalefet partileri dağıtıldı. 

Sadrazam Mahmud Şevket Paşa Suikastı Yabancı Basında, Pinterest.

İttihat ve Terakki, artık ülkeyi tek başına yönetiyordu. Bu iniş çıkışlar Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da görülmeye devam etti; ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ve Türk milliyetçiliğinin gelişmesinde Jön Türkler ve Yeni Osmanlılar’ın reformları oldukça önemlidir. 


Kaynakça

  • Kösoğlu, Nevzat. Şehit Enver Paşa. Ötüken Neşriyat AŞ, 2008.
  • Zürcher, Erik J. Turkey: A modern history. Bloomsbury Publishing, 2017.
  • Koray, Enver. “Yeni Osmanlılar.” Belleten 47.186 (1983): 563-582.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.