Osmanlı Devleti’nde kadınların saltanatı veya validelerin saltanatı, ilk olarak 1500’lü yıllarda Kanuni Sultan Süleyman‘ın hasekisi ve resmi nikahlı eşi olan Hürrem Sultan‘ın devlet idaresi ve işleriyle içli dışlı olmasıyla ortaya çıkmış ve Osmanlı Devleti kadın sultanlarının erkek egemen devletteki etkilerini anlatan bir kavramdır. Valide sultanların saltanatı, 16. yüzyılın ikinci çeyreğinden başlayarak neredeyse Osmanlı’nın son dönemlerine kadar süren bir dönemi kapsar. Kimi zaman saltanat naibeliği, kimi zamansa valide sultanlığın verdiği güçle devlet işlerinin tam göbeğinde önemli bir yere sahip olan valide sultanlar, Osmanlı Devleti’nin özellikle diğer ülkelerin hanedan üyeleriyle olan sosyal ilişkilerinde kendilerine vazgeçilmez bir yer edinmelerinin yanı sıra saray içi ilişkileri de düzenlemede kritik bir alanda görev alır. Valide Sultanların saltanatını ele alan bu içerikte, tarihe damgasını vurmuş bazı kadın sultanlardan bahsedeceğim.
Ayşe Hafsa Sultan

Ayşe Hafsa Sultan, Kırım Hanı Giray’ın kızı olarak bilinir ve Osmanlı padişahı I.Selim‘in eşidir. Valide sultanlık terimi ilk defa Hafsa Sultan’ın oğlu Kanuni Sultan Süleyman’ın hüküm sürdüğü dönemde Hafsa Sultan tarafından kullanılmıştır. Valide sultanın etkisi, Kanuni döneminde hissedilmeye başlanmıştır. O dönemde yetkileri haremi yönetmek ve devletin sosyal ilişkilerini düzenlemekte rol almaktır. Hafsa Sultan’ın, birçok yerde yapımına öncülük ettiği eserler bulunmakla birlikte hastalığından dolayı Merkez Efendi tarafından oluşturulan Manisa mesir macunu da Hafsa Valide Sultan’ın kültürümüze kattığı zamanla ünlenmiş bir yiyecektir.
Hürrem Sultan

Hürrem Sultan, Osmanlı İmparatorluğu’nda daha sonra kadınlar saltanatı olarak bahsedilecek dönemi başlatan Rus kökenli bir kadın sultandır. Hareme cariye olarak getirildiği dönemden itibaren 10. Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın gözdesi olmuş, “haseki” unvanını almasıyla birlikte de sarayda nüfuzlu bir kadın haline gelmiştir. Harem-i Hümayun ve sarayın bütününde en az Valide Sultan (Hafsa Sultan) kadar söz sahibi bir kadın haline gelen Hürrem Sultan, Kanuni’nin resmi nikahlı eşi olarak Osmanlı padişahlarının izdivaç yöntemlerinde de bir ilke yol açmıştır.
Hürrem Sultan’ın Valide Sultan Olmadan Saraya Etkisi
16.yüzyıl Osmanlısı’nın belli bir kısmında özellikle Pargalı İbrahim Paşa‘nın idamı gibi olaylarda kilit bir role sahip olan Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa tehlikesini ortadan kaldırmada ve kendi çocuklarını padişah olma yolunda desteklemiş olsa da valide sultan olamadan hayata gözlerini yummuştur.
Nurbanu Sultan

Nurbanu Sultan, Osmanlı padişahı II.Selim‘in eşi ve III.Murad‘ın annesi olan Venedik kökenli olduğu varsayılan bir valide sultandır. Saraydaki etkisi Hürrem Sultan’ın vefatından sonra başlayan Nurbanu Sultan, hem haseki hem valide sultan unvanına sahip olan ilk kadın olarak önemli bir yere sahiptir. Nurbanu Sultan, eşi II.Selim’in hüküm sürdüğü dönemde de devlet işleriyle alakadar bir isim olsa da asıl etkisi III.Murad’ın 1574 yılında ani bir şekilde tahta geçmesiyle olmuştur. O sıralarda Manisa Valisi olarak görevlendirilmiş III.Murad, annesinin isteğiyle İstanbul’a gelir ve II.Selim’in vefatının haberini alır. Bu beklenmedik ölüm sonrası “valide sultan” unvanına nail olan Nurbanu Sultan, oğluna hem devlet işlerinde hem de halkın takdirini alma konusunda yardımcı olsa da kimilerine göre oğlu vesilesiyle devlet işlerinde söz sahibi olmaya çalışmıştır.
Nurbanu Sultan’ın Valide-i Atik Sultan Unvanına Sahip Olması
Valide-i Atik Sultan yani padişahın ilk güçlü annesi, Nurbanu Sultan’a atfedilmiş bir sıfattır. Nurbanu Sultan, valide sultan olarak anıldığı dönem boyunca oğlunun gücünün arkasındaki etkendir. Oğlu III.Murad tarafından fazlasıyla hürmet ve sevgi gören Valide Sultan’ın oğluyla olan yakın ilişkisi ve saraydaki nüfuzu, III.Murad’ın eşi Safiye Sultan‘ın devreye girmesiyle tehlike altına girmiş ve ikili arasında bir rekabet ortaya çıkmıştır. Fakat yine de III.Murad’ın hüküm sürdüğü dönemde hem iç hem dış politikada önemli adımlarda bulunmuş olan Nurbanu Sultan, dönemin Fransa kraliçesi Catherine de’ Medici ile yazışmış, Venedikli kökenlerinin de etkisiyle Venediklilerle yakın siyasi temaslarda bulunmuştur. Valide Sultan olarak görev yaptığı yıllar boyunca Nurbanu Sultan, Sokullu Mehmet Paşa ile beraber devlet yönetiminin kritik isimlerinden olmuştur.
Safiye Sultan

Safiye Sultan, III.Murad’ın eşi ve III.Mehmed‘in annesi olan Arnavut veya Venedik kökenli kadın sultandır. Safiye Valide Sultan, 16. yüzyılın sonlarında sarayın en güçlü kadını Nurbanu Sultan’ın vefat etmesinin üzerine saraydaki en güçlü kadın figürü haline geldi. Valide sultanlık döneminde pekiştirdiği gücünü hem dış hem iç politikada etkin bir biçimde kullandı. Dış politikada Nurbanu Valide Sultan gibi Venedik yanlısı bir yol izleyen Safiye Sultan, İngiltere Kraliçesi I.Elizabeth başta olmak üzere birçok Avrupa hükümdarıyla mektuplaştı. Ancak III.Mehmed’in hüküm sürdüğü son yıllarda iç politikaya olan müdahalesi üç büyük isyana yol açmıştır. Oğlunun vefatından sonra Eski Saray‘a gönderilen Valide Sultan, hayatının geri kalanında siyasetten uzak bir yaşam sürmüştür.
Kösem Sultan

Kösem Sultan, kadınlar saltanatının en bilinen isimlerinden, I.Ahmed‘in eşi IV.Murad ve I.İbrahim‘in annesidir. I.Ahmed’in resmi nikahlı eşi olup olmadığı tartışma konusu olsa da Kösem Sultan’ın ismi, bazı kaynaklarda I.Ahmed’in muteber-i makbule‘si (en itibarlı, en çok takdir edilen) olarak geçer. Haseki Sultan olduğu dönemden itibaren iç ve dış siyasette rol oynayan Kösem Sultan asıl yükselişini Valide Sultan olduğu dönemde yaşadı.
Kösem Sultan’ın Saltanat Naibeliği ve Valide Sultanlığı
1623 yılında IV.Murad‘ın, 11 yaşında bir çocukken tahta geçince Mahpeyker Kösem Sultan uzun bir süre saltanat naibeliği sıfatıyla devleti yönetmek zorunda kaldı. Yaklaşık 10 yıllık bu dönemde Kösem Sultan, devleti akıllı hamleler yaparak yönetmiştir. Daha sonraki dönemlerde faaliyetleri IV.Murad tarafından engellense de Kösem Sultan, gücünden büyük ölçüde bir şey kaybetmedi. Oğlu IV.Murad’ın genç yaşta ölümü üzerine Kösem Sultan’ın diğer oğlu I.İbrahim tahta geçti. Öldürülme korkusuyla büyüyen I.İbrahim‘in sağlıklı bir psikolojide olmaması devlette bir otorite boşluğu yarattı. Kösem Sultan, bu otorite boşluğunu saltanat naipliği ve valide sultanlık görevini sürdürerek doldurmaya çalıştı fakat onun açısından bu saltanat dönemi, yeteri kadar tatmin edici olmamakla birlikte bazı sorunlarla baş ettiği bir dönem oldu. I. İbrahim’in eşi Hatice Turhan Sultan‘la yaşadığı güç savaşı yüzünden Lala Süleyman Ağa tarafından oluşturulmuş bir ekip tarafından boğduruldu.
Hatice Turhan Sultan

Turhan Sultan, Ukrayna kökenli olduğu varsayılan, I.İbrahim’in eşi ve IV.Mehmed‘in annesi olan bir valide sultandır. IV.Mehmed’in küçük yaşta tahta çıkmasının sonucu olarak Turhan Sultan, padişah naipliği döneminde finansal krizler ve çeşitli çalkantılarla mücadele etti. Bulunan bazı belgelere göre Turhan Sultan’ın, devlet adamlarına yazdığı emir niteliğinde mektuplar bulunur. Döneminde karşı karşıya kaldığı askeri ve iç ayaklanmalar otoritesinin sarsılmasına sebep olmuş, Turhan Sultan’ı zor bir duruma sokmuştur. Valide Sultan, zorluklarla dolu saltanat naibeliği sırasında Süleyman Ağa başta olmak üzere birkaç kişiye danışmak durumunda kalan Valide Turhan Sultan, oğlunun hükümdarlık döneminde padişah yerine bahşiş dağıtmış ve yeniçeri ağalarıyla arasını iyi tutmaya gayret etmiştir.
Vaka-i Vakvakiye Olayı ve Sonrasında Köprülüler Dönemi
Çınar Olayı olarak da bilinen Vaka-i Vakvakiye, Turhan Sultan’ın etkili olduğu dönemde ortaya çıkan askeri ayaklanmaların en büyüğüdür. Bu vahim olaydan sonra devlet otoritesinin sarsılmasıyla Turhan Sultan devlet işlerinin büyük bir bölümünü Köprülü Mehmed‘e teslim ederek inzivaya çekildi ve böylece tarihte Köprülüler Dönemi olarak anılacak dönem başlamış oldu.
Osmanlı Devleti’nin Son Dönemlerinde Valideler

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılında valide sultanlık, genel olarak bir unvan niteliğinde kalmış olsa da validelerin özellikle iç işlerdeki ve hayır işlerindeki etkisi sürmeye devam etmiş, valide sultanlar adına çok sayıda eser yapılmıştır. (Örn: Yıldız Sarayı, III.Selim‘in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmıştır.) Osmanlı’nın son yıllarında ise valide sultanlık, tedavülden neredeyse kalkan bir unvan olmakla birlikte padişah zevceleri ve annelerine genel olarak Kadınefendi veya Hanım olarak hitap edilmeye başlanmıştır.
Kaynakça
Reşad Ekrem Koçu, Kösem Sultan, Kervan Yayınları,1972
Behice Boran, Yazılar Konuşmalar Söyleşiler Savunmalar, Sosyal Tarih Yayınları, 2010
“Mesir Macunu. “Kültür Portalı,T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı.Web.13 Temmuz 2025.
Kıvrım, İsmail.” 17.Yüzyılda Bir Valide Sultanın Günlük Hayatı: Vâlide Hadîce Turhan Sultan.”History Studies, cilt5, sayı2, Mart 2013, ss 243-262
Öne Çıkan Görsel: academia.edu.tr