”Çoğunluğun iyiliği için toplu katliam.”
Bu söz size de bir yerden tanıdık geldi mi? Özellikle son zamanlarda popüler kültürde yer alan pek çok hikaye, bu sözü kendisine düstur edinmiş karakterleri konu ediniyor. Mesela Marvel çizgi roman evreninin en bilinen karakterlerinden biri olan Thanos, yaşayan her canlının yarısını yok etmek istiyor çünkü evrenin kaynaklarının herkes için yeterli olmadığını ve eğer nüfus azaltılmazsa var olan düzenin bozulacağını düşünüyor. Dan Brown’ın ”Cehennem” adlı kitabındaki Bertrant Zorbist adlı karakter ise insanların büyük bir kesimini kısırlaştırabilecek bir virüs üretip bu virüsün tüm dünyaya yayılmasını amaçlıyor. Kendisi de yine aynı düşünceyle hareket ediyor: Kaynaklar kısıtlı ve düzeni korumak için bazı fedakarlıklar yapmamız gerek.
Nüfusun artmasını ve kaynakların tükenmesini gerekçe göstermeseler de tarihte pek çok hükümdar var olan düzeni korumak amaçlı bazı fedakarlıklar yapmıştır. Bu fedakarlıklardan biri de hanedan üyelerini öldürtmektir. Neredeyse her imparatorlukta görülen bu uygulamanın temel nedeni ise gücü elde etmektir. Bu yazımızda özellikle Osmanlı’da görülen bazı kardeş katli uygulamalarının nedenlerini inceleyeceğiz.
Hükümdarlık Hakkının Tanrı Tarafından Verilmesi
Kardeş katli uygulamasının ne olduğunu incelemeden önce yönetme gücünün kaynağını incelememiz faydalı olacaktır. Tarihte birçok hükümdar, kendilerini meşrulaştırmak için hükümdarlık haklarının Tanrı tarafından verildiğini iddia etmiştir. Mesela Cengiz Han‘ın ”Ben Tanrı’nın cezasıyım. Eğer bir günah işlememiş olsaydınız, Tanrı sizi cezalandırmam için beni yollamazdı.” sözünü ve Kanuni Sultan Süleyman‘ın ”Ben Allah’ın yer yüzündeki gölgesiyim.” sözünü bu iddianın örnekleri olarak gösterebiliriz.

”Kut” inancı, hükümdarlık hakkının tanrı tarafından verilmesinin Türklerde karşılık bulmuş halidir. Bu inanışa göre de kut, hanedana verilir ve hanedanın erkek üyelerinin her birinin Kut’u vardır. Bu anlayış da Türk devletleri arasında benimsenmiş olmasına rağmen bazı devletlerde farklı bir şekilde algılanmıştır. Mesela ilk Türk devletlerinde var olan bu düşünce (hanedanın tüm erkek üyelerinin Kut’u olması) devletlerin ömürlerinin kısa olmasının nedenlerinden biri olmuştur çünkü hanedanın erkek üyeleri pek çok kez isyan etmiştir. Selçuklu Devletinde de görülen bu durum, devletin özerk yönetimlerinin oluşmasına neden olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğunda ise diğer Türk devletlerine göre daha farklı bir durum gözlemlenebilir. Kardeş katli veya Kafes Sistemi Uygulamaları ile Osmanlı Devletinin veraset sistemi netlik kazanmıştır. Kafes sistemi, kardeş katli uygulamasından sonra getirilmiştir ve başka bir yazının konusudur.
Kardeş Katli Uygulaması Nedir?
Kardeş katli uygulamasını sadece tahta geçmek için birbirleri ile mücadele eden iki kardeşin bir diğerini öldürmesi olarak tanımlayamayız. Bu uygulama sadece kardeşleri değil babaları, oğulları, torunları ve hanedanın diğer üyelerini de kapsamaktadır. Kısacası kardeş katli uygulaması devletin devamlılığını sağlamak ve var olan düzeni korumak için hanedan üyelerinin öldürülmesi olarak tanımlanabilir fakat bu uygulamanın her zaman var olan düzeni korumak ve devletin devamlılığını sağlamak için yapıldığını söylemek her örneğe uymayabilir. Tarihte pek çok kez şehzadeler, sultanlar ve prensler kendi hırsları için taht kavgasına tutuşmuş ve bu kavga sonucunda da ülkelerini yıkımın eşiğine getirmiştir.
Bu uygulamanın şu ana kadar kurulmuş pek çok Türk devletinde var olduğunu söylemek yanlış olmaz fakat bu uygulamayı Türk devletleri arasında ilk defa sistemleştiren ve sistemleştirerek de meşrulaştıran ilk devlet Osmanlı İmparatorluğudur. Bu yüzden hem elimizdeki kaynakların daha çok Osmanlı ile ilgili olması hem de bu uygulamanın Osmanlı’da meşrulaştırılması nedeniyle Osmanlı’daki Kardeş Katli uygulamasını inceleyeceğiz.
Osmanlı’da Kardeş Katli
Osmanlı’da ilk kardeş katli vakası olarak I. Murad‘ın oğlu Savcı Bey‘i öldürtmesini örnek gösterebiliriz. Aslında Osman Bey‘in amcası Dündar Bey‘i de öldürttüğüne dair iddialar olsa da bu konu tarihçiler tarafından tartışmalı bir konu olup kesinliğinden emin olamadığımız bir vakadır. Fakat şunu kesin söyleyebiliriz ki oğlunu öldürtmek zorunda kalan ilk sultan I. Murad’dır. Bunun nedeni de Savcı Bey’in, babası tahttayken isyan etmesidir. Savcı Bey’in, hükümdarlık simgelerinden olan kendi adına hutbe okutma ve para bastırma gibi eylemleri bu başkaldırının somut örnekleridir ki Savcı Bey’in ordusu ile I. Murad’ın ordusu da Kete Ovası‘nda savaşmıştır. Savcı Bey kaybetmiştir ve kendisinin gözlerine de mil çekilmiştir. Ardından da öldürülmüştür.

Osmanlıdaki bir diğer kardeş katli vakası da Yıldırım Bayezid‘in kardeşi Yakub Bey‘i öldürtmesidir. I. Kosova Savaşı sırasında I. Murad, ağır yara almıştır ve öleceğini anladığı için Bayezid’i yanına çağırttırarak onu varisi ilan etmiştir. I. Kosova Savaşı’nda Osmanlı saflarında Bayezid ile Yakub savaşıyorlardı ve bu olaydan sonra Yakub Bey öldürülmüştür. Burada önemli olan husus şudur: Tarihçiler I. Bayezid’in mi yoksa vezirlerin mi öldürme emrini verdiği konusunda emin değillerdir. Yani I. Bayezid, kardeşinin öldürülmesi konusunda masum olabilir ve bu da bize gösteriyor ki devletin düzenini korumak ve ileride oluşabilecek bazı durumları önlemek için uygulanan kardeş katli uygulamasında devlet erkanının da rolü büyüktür.

Şehzade Kıyımı: III. Mehmed’in 19 Kardeşini Katli
Osmanlı tarihinde örnek verebileceğimiz onlarca kardeş katli vakası var ama en dikkat çekici olan örneği olarak III. Mehmed‘in 19 kardeşini öldürtmesini örnek gösterebiliriz. Şehzadeler arasında yaşça en büyük olan Mehmed, Manisa’ya sancak beyi olarak gönderilmişti ve o yıllardaki usule göre de şehzadenin diğer kardeşleri sarayda alıkonulmuştu. Şehzade Mehmed’in babası III. Murad öldükten sonra, Şehzade Mehmed’e haber verildi ve kendisi 11 gün içerisinde Payitaht’a gelerek tahta çıktı.

III. Mehmed’in babası III. Murad’ın yüzden fazla çocuğu olduğu pek çok tarihi kaynak tarafından söylenmektedir. Bu kaynakların çoğu kesin bir sayıda uzlaşamamaktadır. Hatta şu anda bile bazı şehzadelerin adlarını bilmiyoruz. O yılın müneccimbaşısının verdiği bilgiye göre padişahın yüz iki çocuğundan yirmi yedi kız ve yirmi oğlan çocuğu hayattadır. III. Mehmed tahta çıktığında bu 19 erkek kardeşinin hepsini öldürtmüştür. Bu kardeşlerin sadece dördü yetişkinlik çağındaydı. Geriye kalan 15 erkek şehzade ise çocukluk çağındaydı.
Bu trajik olay karşısında Osmanlı münevverleri mersiyeler yazmışlar ve üzüntülerini bu yolla dile getirmişlerdir. Bu olayın halk tarafından da tasvip edilmediği ve halkın büyük bir kesiminin tepki gösterdiği de bilinmektedir. Hatta III. Mehmed’den sonra tahta çıkan padişahlar kardeşlerini katletmeye çekinmişlerdir.
Bu tatsız olayın Osmanlı Hanedanında da utançla anıldığı da bilinmektedir. Ali Fuad Türkgeldi, Sultan Reşad ile aralarında geçen bir konuşma sırasında Sultan Reşad’a III. Mehmed’in türbesini ziyaret etmeyi teklif etmiş fakat Sultan Reşad “Ben öyle on yedi kardeşini bir günde öldüren adamın türbesine gitmem!” diye cevap vermiştir.

Sonuç
Kardeş katli uygulaması gerek şehzadeler gerek padişahlar gerekse vezirler tarafından olsun devletin düzeninin devam etmesi için uygulanmış bir sistemdir. Bu sistemin temel amacı, taht kavgalarını önleyerek olası bir iç savaş veya Fetret Devri gibi olaylardan kaçınmaktır. Çoğu zaman bir iç sorun olan bu mesele, imparatorluğun başına zaman zaman bir dış mesele olarak da belalar açmıştır. Fatih Sultan Mehmed zamanındaki Şehzade Orhan‘ın Bizans‘la işbirliği yapması ve Cem Sultan‘ın abisi II. Bayezid‘e karşı giriştiği taht mücadelesi sonucu önce Rodos şövalyelerine sonra da Vatikan’a esir düşmesi dış meselelere örnek olarak gösterilebilir. Bu uygulamanın zaman zaman bir trajediye dönüştüğünü de unutmamak gerekir.
KAYNAKÇA
Mehmet Akman, Osmanlı Devletinde Kardeş Katli, 1997, İstanbul