Kız çocuklarının eğitimi konusu, kadınlar hakkında diğer konularda da olduğu gibi yıllardır tartışma konusu olmuş ve çeşitli emellere malzeme olarak kullanılmıştır. Ancak temel insan hakları arasında hem bireysel hem de birlik halinde olarak söylenebilir ki eğitim hakkı, dünyanın her yerinde kadınların elde etmek için en çok direniş gösterdiği ve günümüzde de göstermeye devam ettiği hakların başında gelmektedir.
Tarih boyunca atılan tüm adımlara ışık tutma imkanımız olmasa da yazımızda Osmanlı döneminde kız çocuklarının eğitimi konusunu ele alarak yaşanan değişim ve gelişimlere ışık tutuyoruz.
Batılılaşma Öncesi Osmanlı’da Kız Çocuklarının Eğitimi
Dünyayı etkisi altına alan Batılılaşma öncesi, Osmanlı ve İslam dünyasındaki kitabi eğitim genel olarak Müslümanların dünyevi işlerinde ve öteki dünyaya hazırlığı için gerekli olan dini bilgilerin pekişmesi amaçlı bir eğitim sistemi merkezinde ilerlemiştir. Bu sebeple eğitim kavramı dini yaşamın bir parçası olarak görülmüş, ilk mektepler ve medreselerde görülen eğitimler İslami vakıfların denetimine bırakılmıştır.

Kız çocuklarının eğitimi 3-4 yıl süren sıbyan mektebi eğitiminden ibaret olup daha uzun süren bir eğitim gereksiz görülmüş ve Osmanlı topraklarında kız çocuklarının medrese eğitimi aldığı görülmemiştir. Üst düzey eğitim ancak durumu iyi olan ve sarayla ilişki halindeki ailelerin evlerine hocaların geldiği özel dersler yoluyla veya tarikat dergâhlarında şiir ve musiki dersleriyle ilerletilmiştir.
Benzer bir durum Rum kız çocukları için de geçerliydi. Sıbyan mekteplerden başka bir örgün eğitim kurumu bulunmamakla birlikte varlıklı ailelerin kızları özel dersler alabiliyor veya kilise ve cemaat okullarında ruhbanlardan temel dini eğitim alıyordu.

Tanzimat Sonrası Osmanlı’da Kız Çocuklarının Eğitimi
Örgün eğitim 19. yüzyılın ikinci çeyreği Tanzimat Devri ile gelişim yoluna gitmiştir. İmparatorluğu etkileyen ıslahat adımları eğitimde de kendini göstermiş ve yeni düşünce yapılarına uygun gençlerin yetiştiği okullar açılmaya başlanmıştır. Bu değişim, kız çocukların eğitiminde de kendini 1839 yılında Galatasaray’da açılan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adlı tıp okulunda ebelik eğitimi verilmesiyle göstermeye başlayıp 1842 yılında ilk kız okulu ebe mektebi ile devam etmiştir. Okulda iki Avrupalı ebe öğretmenlik yapmış ve haftada iki gün verilen derslerle ilk mezunlar 10 Müslüman ve 26 gayrimüslim kız çocuğu olarak verilmiştir.

Batılı eğitim sistemine uygun eğitim 1857’de Maarif-i Umumu Nezareti (Eğitim Bakanlığı) eliyle uygulanma yoluna gidilmiş ve 1859’da kızlara yönelik orta öğretim kapsamında ilk rüştiye mektebi Sultanahmet’te açılmıştır. Okulun müfredatı bilinmemekle birlikte sonraki yıllarda okulların müfredatında dikiş – nakış dersleri bulunması nedeniyle bu okulda da benzer bir müfredatın uygulandığı tahmin edilmektedir. Devamında lise düzeyinde eğitim veren kız idadileri açılsa da pek rağbet görmemiştir.
1969 yılında Yedikule’de fabrikalarda kızlara yönelik dokuma, nakış gibi teknik eğitimlerin ordu ve devletin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik verildiği kız sanayi mektebi açılmıştır.
Maarif-i Umumiye Nizamnamesi
Yine 1869’da Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile eğitim alanında çeşitli düzenlemelere gidilmiştir. 7-11 yaşlar arasındaki kız çocukların sıbyan mektebine gitmesi zorunlu tutulmuştur. Okula gelmediklerinde öğrencilerin anne babasına mahalle muhtarı veya köy ihtiyar meclisine müdahale yetkisi verilmiştir.
Sıbyan mekteplerinde modernleşmeye gidilmiş ve 4 yıllık okullarda erkek okullarıyla aynı düzen ve program kullanılmıştır. Bu düzenlemeler gayrimüslim kız öğrencilerin eğitimini için de geçerli olmuştur. Nizamnameye göre her mahalle ve köyde bir okul kızlara tahsis edilecek ve şayet bir okul varsa ikinci bir okul inşa edilene dek okul erkek ve kız çocuklar için birlikte kullanılacaktır.
Açılan bu kız okullarına kadın öğretmen yetiştirme maksadıyla 26 Nisan 1870’te Darulmuallimat açılmıştır. Öğrenciler okula sınavla alınmış ve sıbyan bölümünde 2 yıl, rüştiye bölümünde 3 yıl okumuşlardır. 50 öğrenci kapasiteli okulun öğrenci sayısı 1901 yılında 350’ydi.

Maarif-i Umumiye Nizamnamesi aynı zamanda kız rüştiye mektepleri hakkında da düzenleme getirmişti. Büyük şehirlere birer rüştiye mektebi açılmasına karar verilmiş fakat öncelik İstanbul’da tutulmuştur. Eğitim süresi 4 yıl olmakla birlikte ardı arkası kesilmeyen savaşlarla müfredat tam olarak uygulanamamıştır. Üstelik 93 Harbi sonucu başlayan göçler okulun 2 yıllığına kapanmasına neden olmuştur. Eğitim vermek için gereken kadın öğretmen sayısına ulaşılamamıştır.
Lise seviyesinde eğitim veren kız idadisi 1880 yılında açılmıştır. Müfredat, erkek liselerindekiyle benzeşmekle birlikte öğretmen kadrosu çoğunlukla erkek öğretmenlerden oluştuğu için aileler çocuklarını göndermek istememiş ve okul açıldıktan 2 yıl sonra öğrenci yetersizliğinden dolayı kapanmıştır. Fakat kız çocuklarının eğitimindeki tartışmalar devam etmiş ve 30 yıl sonra 1911’de kız idadisi tekrar açılmıştır.

1913’te çıkan Tedrisat-ı İptidai Kanunu ile ilk öğretim yeniden düzenlenmiş ve orta öğretim 6 yıla çıkmıştır. 1912-1913 yıllarında rüştiyelerdeki kız öğrenci sayısı 4.416, erkek öğrenci sayısı ise 6.799’dur. Yine bu dönemde kızlar için 1913 yılında bugünkü adıyla İstanbul Kız Lisesi açılmış ve günümüzde hala varlığını koruyan Erenköy, Çamlıca ve Kandilli Kız Liselerinin açılışı takip etmiştir.
İnas Darülfünunu
Osmanlı İmparatorluğu’nda, henüz Batı’da kızlara üniversite eğitim hakkının tanınmadığı 1915’te Zeynep Hanım Konağı’nda İnas Darülfünunu kurulmuş ve üniversite kapıları kızlara açılmıştır. İlk olarak 22 kadın öğrenci kayıt yaptırmış ve üç yıllık okulda Darülmuallimat-ı Âliye’nin parçası olarak edebiyat, matematik ve fen bölümlerinden oluşan fakülteler kurulmuştur. Üniversitede kızlar erkekler kadar, hatta daha üstün başarı göstermeye başlar ve bu durum öğretmenlerin de dikkatini çeker. Tevfik Paşa kabinesinde Maliye Nazırlığı yapan ve yıllarca mülkiye mektebinde eğitim vermiş Tevfik Bey, ilk 10 notunu İnas Darulfünunu öğrencisi Ayşe Sıdıka Hanım’a vermiştir. Üniversite ilk mezunlarını 1917 yılında verir.

Okulun öğrencileri okulun birkaç kez yer değiştirmesi ve İstanbul Darülfünunu‘da sabah ders veren öğretmenlerin öğleden sonra kendilerine ders vermesi nedeniyle ders kalitelerinin erkek öğrencilerin aldığı eğitimden düşük olduğuna karar vermiş ve İstanbul Darülfünunu’da karma ders işlemeyi talep etmiştir. Bu talep sonucu tartışmalar basına da yansımış ve Büyük Mecmua’da bir anket bile yapılmıştır.

Nihayetinde Ali (Yar) ve Mehmet Refik gibi öğretim görevlileri harekete geçmiş ve kız öğrenciler 1919’da İstanbul Darülfünunu’da erkek öğrencilerle aynı sınıflarda fiilen ders görmeye başlamıştır. Osmanlı Hükümeti bu durumda bir sakınca olmadığı kanaatine varmıştır. 16 Eylül 1921 yılında İstanbul Darülfünunu Divanı (Senatosu) hukuken İnas Darülfünunu öğrencilerinin İstanbul Darülfünunu’da eğitim görmelerini onaylamış ve bu sebeple İnas Darülfünunu, Türklerin ilk kadın üniversitesi kapatılmıştır.
Kaynakça
- Hüseyin Saraç, “Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslim Kızların Eğitimi ve Aksaray Rum İnas Mektebi” Nevşehir, 2019
- Nihal Cihan Temizer, “19.Yüzyılda Batı’da ve Osmanlı’da Kadının Sosyal ve Ekonomik Hayattaki Yeri” İstanbul, 2022
- Semra Ilkıner, “20.Yüzyıl’da Avrupa’ya Gönderilen Osmanlı Kızları” Edirne, 2020
- Pelin Batu, “Osmanlı’dan erken Cumhuriyet’e kız çocukları ve eğitim” İstdergi, Sayı 007, Ağustos
- Ali Arslan, Özlem Akpınar, “İnas Darülfünunu (1914-1921)” Osmanlı Bilimi Araştırmaları VI/2 (2005), s. 225-234


