Oscar’da Görüşürüz: Nomadland

Batuhan Amaç
Batuhan Amaç
İyiler ilk görüşte tanınmaz.
spot_img
spot_img

Nomandland filmi; Chloé Zhao‘nun senaryosunu yazdığı, yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği 2020 yapımı Amerikan drama filmidir. Filmin konusu; Fern‘ün, kocasını kaybettikten sonra evinden ayrılarak, karavanı ile yaptığı yolculuğu anlatır.

Nomandland filmi, bu sene Oscar’da 6 adaylığa uygun görüldü.

Filmin adaylıkları: En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Sinematografi, En İyi Film Kurgusu.

Nomadland incelemesi; André Bazin‘in film teorilerini -gerçeklik kuramı- esas alacaktır.

”Konuşmayı öğretmek ile birisiyle konuşmak arasında fark vardır. Birisiyle konuşmak gerçekliğin dilidir.” André Bazin.

Yazımızın hemen başında André Bazin’in bir sözünü alıntılamıştık. Şimdi de André Bazin’in o sözünün altında yatan anlamı, Nomadland filmi üzerinden açıklayalım. Sinemada kameranın durduğu yer, yönetmenin dünya görüşünü ifade eder. Yönetmen filmin neresinde duruyorsa, biz de seyirciler olarak filmi o noktadan izleriz. André Bazin’e göre; yönetmenin, seyirci ile arasına duvar örmesi, konuşmayı öğretmek istemesi ile açıklanır.

Peki, yönetmenin seyirci ile konuşmak istediğini nasıl anlarız? André Bazin bu durumu şöyle açıklar: Montaj.

Yönetmenlerin sahnenin planlarını çekerken kullandıkları araçlar aynıdır fakat ortaya çıkarttıkları sonuçlar farklılık gösterebilir. Bu farklılığın en belirgin sebebi ise montajdır. Nomadland filmine baktığımız zaman, anlamla yüklenmiş bir görüntü yoktur. Montaj sadece filmin bütününde oluşturulmak istenilen gerçekliği daha net bir şekilde yansıtır. İşte bu noktada film bizimle konuşur ve bu durum gerçekliğin dilidir.

André Bazin, yukarıda bahsettiğimiz konuşmayı öğretmek ile birisiyle konuşmanın arasındaki oluşan farkı şu sözüyle açıklar:

Görüntünün gerçekliğe yeni bir şey katmasıyla değil, gerçekliği açıklaması ile değerlendirilmesi gerekir.

Şimdi tüm bu bilgilerin ışığında, Nomadland filmine bir dönüş sağlayalım. Filmin başında ”evsiz” olmak ile daha az ”evsiz” olmak arasında bir ayrım yapılıyor. Ana karakterimiz Fern’ün karavanıyla çıktığı bu yolculukta, yönetmen bu durumun altını çiziyor ve filmin bundan sonrasındaki çoğu sahnesinde Fern’ün yaşantısına yolculuk ediyoruz. Çeşitli işlerde çalıştığını, kendisi gibi karavanda yolculuk yaparak hayatlarını devam ettiren insanların olduğunu görüyoruz fakat tüm bu gördüklerimizi gerçeklik çerçevesinde anlamlandırabiliyoruz. Neredeyse filmdeki bütün karakterlerin bir sorunu var ve bu sorunlar bize yapay gelmiyor. Örneğin; Fern, kocasını kaybetmeye bilirdi. Belki de yolculuğa başka bir nedenle çıkabilirdi. Film böyle bir yapı üzerine kurulu olsaydı, bizi ne kadar gerçekliğe sevk edebilirdi? Ya da Fern’ün içinde bulunduğu zorlukları kolay bir şekilde halledebilseydi nasıl olurdu? Örneğin: Evlenerek.

Montajın varlığı, Fern’ün yaşantısına hiçbir şekilde müdahale etmiyor. Anlam ile yüklenmiş bir sahne bizi karşılamıyor. Yönetmen tamamıyla hayatın doğal akışına uygun bir şekilde, gerçekliğe yeni bir anlam katmadan, Fern’ün yaptığı yolculuk üzerinden gerçekliğe yakınlaşıyor.

Filmin yönetmeni Chloé Zhao, Nomadland filminin ana karakteri Fern’ü duygusal yoğunluğun dışavurulmasıyla seyirciyi karşılıyor. Film boyunca Fern’ü güçlü ve soğukkanlı bir davranış içerisinde görüyoruz. Bu durumu sahneler üzerinden açıklamak gerekirse: Fern’ün, kocasının bir eşyasını öptüğü sahneyi aklımıza getirelim. Filmin devamında ise çevresindeki bütün arkadaşları sorunlarını bir ateşin etrafında anlatırken Fern’ün sessizliğini koruduğunu hatırlayalım. Böylelikle Fern karakterinin güçlü yanını görebiliriz. Ve son olarak filmin sonlarında Fern’ün kendi sorununu soğukkanlı bir şekilde anlattığını anı düşünelim.

Belki de hayatımı uzun süre hatırlamakla geçirmişimdir, Bob. 

Kaynakça:

Sinema Nedir, Doruk Yayınları, André Bazin – İbrahim Şener Çevirisi, İstanbul, 2011

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Rose Adası’nın İnanılmaz Hikâyesi Film İncelemesi: Bir Mühendisin Ütopyası

68 kuşağının rüzgârını arkasına alarak kendi bağımsız ada devletini kuran İtalyan mühendis Giorgio Rosa'nın gerçek hayat hikâyesini işleyen, eğlenceli, ilham ve umut dolu bir film.

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.