Akademi Ödülleri olarak da bilinen Oscar, film endüstrisinin en köklü ve meşhur ödül törenlerindendir. 1929‘da Los Angeles‘da verilmeye başlanan Oscar ödülleri günümüzde hâlâ en bilindik ve prestijli ödül töreni olma özelliğini sürdürüyor. Fakat Oscar, ilk zamanlarından beri kimi zaman liyakatten uzaklaşması kimi zamansa ticarî ve sansasyonel kriterleri sanatsal bakışın önüne koyması ile çeşitli eleştirilere tutulmuştur. Bu listede ise, aslında “Tam Oscarlık!” diye düşünebileceğimiz fakat akademinin kapısından eli boş dönen önemli filmlere yer verdik. Keyifli okumalar!
10. The Shining (1980)
Stanley Kubrick tarafından Stephen King‘in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan ve korku türünün başyapıtlarından kabul edilen The Shining, Jack Nicholson‘ın canlandırdığı yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek ailesiyle birlikte otele taşınmasının ardından hayaletler görmeye başlaması ve gerçeklik algısını yitirme noktasına gelmesini konu edinir. Filmin yayımlandığı dönemde Akademi üyelerince fazla “garip” bulunmasından dolayı adaylık alamadığı söylentiler arasında yer alıyor.
9. Once Upon a Time in America (1984)
Robert De Niro‘nun başrolünde yer aldığı filmde, 20. yüzyılın başlarında Yahudi kökenli David Aaronson ve arkadaşlarının kendi mahallerinde kurdukları suç çetesinin büyümesi ve zamanla New York’un en ünlü gangsterlarından olmaları anlatılır. Kahramanların çocukluk, gençlik ve yaşlılık çağları üzerinden dönemin New York’unda yaşanan değişimler gözler önüne serilir. 4 saate yakın süresi sebebiyle Oscar yarışında göz ardı edilmiş olması muhtemeldir.
8. Before Sunrise (1995)
Sıradan bir Avrupa yolculuğu sırasında bindikleri trende tanışan Jesse ve Celine Viyana şehrindeyken trenden inmeye ve bir günlerini Viyana sokaklarının sonsuzluğunda geçirmeye karar verirler. Bu süreçte birbirlerine karşı bir şeyler hissetseler de asla sözlere dökemezler. Bu günün birlikte geçirecekleri ilk ve son gün olması konusunda ise kararlıdırlar. Filmin Oscar yolculuğunda ilginç olan ise üçlemenin devam filmleri Before Sunset ve Before Midnight’ın her ikisinin de en iyi uyarlama senaryo dalında aday gösterilmesine karşın kendisinin adaylık alamamasıdır.
7. The Good, The Bad and The Ugly (1966)
İsimleri İyi, Kötü ve Çirkin olan üç kişinin Amerikan İç Savaşı döneminde yolları kesişir. Birbirlerinin kaderlerini etkileyecek kararlar vermeleri gerekir. Spagetti Western olarak da adlandırılan İtalyan Western filmlerinin en önemli örneği görülen yapım Oscar’ın uzun yıllar yabancı filmlere uyguladığı üstü kapalı ayrımın neden olması muhtemeldir ki hiçbir kategoriden aday gösterilmemiştir.
6. Reservoir Dogs (1992)
Birbirlerinin isimlerini dahi bilmeyen bir grup hırsızın giriştiği soygunda işler çığırından çıkar. Polisten kaçmaya çalışan soygun ekibi kendi içlerindeki şüpheler ve tereddütlerle de boğuşmak zorundalardır. İki yıl sonra Pulp Fiction ile en iyi film Oscar’ı dahil 7 adaylık alan Quentin Tarantino bu fazlasıyla kanlı filmiyle yarışta yer alamamıştır.
5. Leon: The Professional (1994)
Tüm ailesini kaybetmiş Mathilda, profesyonel bir katil olan Leon‘un evinde saklanarak hayatını kurtarır. Daha sonrasında ikilinin birbirlerine duydukları içten sevgi ikisinin hayatında da yeni öncelikler edinmelerini sağlar. Özelikle Natalie Portman’ın 14 yaşında sergilediği oyunculuk ile dikkat çeken film Oscar kriterlerine fazlasıyla uyan filmlerden biri olarak görülmüştür. Fakat herhangi bir adaylığı bulunmamaktadır.
4. Zodiac (2007)
Bir seri katil San Francisco’da işlediği cinayetleri çeşitli akıl oyunları ile gazetelere yolladığı mektuplarda itiraf eder. Bu katilin peşine düşen Gazeteci Paul Avery ve Müfettiş David Toschi‘nin uzun uğraşları sonuçsuz kalır. Karikatürist Robert Graysmith ise hayatını bu katili bulmaya adamıştır. Film David Fincher‘ın ustaca yazılmış senaryosu ve güçlü kadrosuyla eleştirmenler tarafından övgüleri toplasa da Oscar komitesince adaylığa uygun görülmemiştir.
3. Scarface (1983)
Fidel Castro’nun Küba Devrimi sonrası muhaliflere tanıdığı Amerika’ya göç hakkı sayesinde azılı bir suçlu olan Tony Montana, Miami’ye gelir. Burada ülkenin en ünlü uyuşturucu baronlarından birinin yanında çalışmaya başlar. Al Pacino‘nun başarılı performansıyla hatırlanan yapım En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ı beklentilerine rağmen bu kategoride ve dahi hiçbir kategoride adaylık alamamıştır.
2. Grave of The Fireflies (1988)
II. Dünya Savaşı sonrasında anne ve babalarını yaşadıkları şehrin bombalanması esnasında kaybeden iki kız kardeş Seita ve Setsuko‘nun kendi kendilerine bakma hikayesini anlatan film savaş üzerine yapılmış filmlerin en etkileyici ve çarpıcı örneklerinden biridir. Animasyon filmlerinin Oscar yolculuğu 1940 yılında Pinokyo ile başlamış olsa da 90’lı yılların ortalarına kadar animasyon filmler ödül yarışında bir adım geride tutulmuşlardır. Grave of The Fireflies da hem animasyon hem de yabancı dilde olması müsebbibiyle o dönem Oscarlarda yer edinememiştir.
1. Modern Times (1936)
Büyük Buhran döneminde bir fabrikada işçi olarak çalışan Şarlo kendi içindeki buhranlarla da boğuşmaktadır. Modern Sanayi Devrinin karmaşasında ona yardımcı olacak kişi ise sokakta tanıştığı bir genç kızdır. Charlie Chaplin, Şarlo’nun hem çalıştığı kurumdaki hem de ülkedeki yönetimce başına getirilenleri zekice kurgulanmış mizahı ile anlatır. Film döneminde pek çok tartışmaya neden olmuş, Almanya ve İtalya’da sansüre maruz bırakılmıştır. Chaplin’in bir diğer başyapıtı City Lights gibi bu filmde Akademinin ilk yıllarında adaylıklardan mahrum bırakılmıştır.