İnsan, yaratılış itibariyle duygularını söz, müzik ve resimlerle aktarmaya çalışmıştır. Dillerin ortaya çıkışından önce figürler ve çizimler büyük önem kazanmıştır. Bu yazıda, Orta Çağ Sanatında Hayvan figürleri neden çizilmiştir, kültürel perspektiften nasıl ele alındığını inceleyeceğiz.

Sanat İçinde Hayvan Figürü
İnsanlar tarih sahnesine adımını attığı andan itibaren sanatla çok yönlü bir ilişki içinde olmuştur. Bu sanatın temellerini; hayvanlar, bitkiler, eşyalar, sesler ve insanlar oluşturmaktadır. Özellikle hayvanlarla kurulan ilişki; sanatta hayvan konumunun önemini arttırmıştır. Hayvanlar, ilk insanların inanç kaynaklarını besleyen en büyük etkendir. İnsanlar; merhamet, kurnazlık, öfke gibi duygularını hayvanlardan örnek alarak ortaya atmıştır.
Tarihsel süreç içerisinde hayvan figürleri, mağara duvarlarına tasvir edilen resimlerden günümüz sanatına kadar varlığını korumuştur. Hayvan figürleri dünya üzerindeki tüm uygarlıklarda farklı şekillerde yorumlanmıştır.
İnsan için hayvanın değeri hep ön planda kalmıştır ve hayvanları kimi zaman güç gösterisi kimi zaman saygı ve minnet çerçevesinde konu edinmiştir. Konu edilişindeki süreç; sanat, din, mitoloji, tarih, coğrafya, felsefe gibi birçok alanda varlığını sürdürmüştür. Öyle ki bugün kullandığımız Latin alfabesinin ilk harfi olan “A” harfi bile “Alf/Alfa” şeklinde isimlendirilerek boğa ve öküz kafasından türetilmiştir.

Orta Çağ’da Sanat
Orta Çağ için bir tek şey söylenecekse bu mutlaka kilisenin baskısı olurdu. Bunun da en büyük sebebi Orta Çağ’ın herkesin aklında karanlık bir dönem olarak kalmasıdır. Skolastik düşüncenin egemen olduğu bu dönemde tarikatlar din üzerinde etkili olmuş ve Hristiyanlığın yayılmasına sebep olmuştur.
Bu çağ kasvetlidir. Bu kasvetli çağı siyasal ve dinsel açı dışında sanatsal açıyla da ele alacak olursak, Orta Çağ sanatı mimariden resme, heykelden işlemeciliğe kadar yoğun ve çok katmanlıdır. Sanatta tasvirlere çok önem vermişlerdir. İnce tasvirlerin olduğu dönemde insanlar öte-dünya beklentisiyle yaşamaktaydılar. Bu yüzden dönemin inanışlarının yansıdığı sanatı mimarinin ayrılmaz parçası haline gelmiştir. Orta Çağ neredeyse her detayı ile öne çıkmış ve çoğunlukla modern anlayışa zıt bir dönemdir.
Orta Çağ’da Hayvan Figürü
Orta Çağ döneminde eğlence unsuru olarak kullanılan hayvanlar; maymun, ayı, deve, aslan, fil, kaplan ve leoparlardır. Özellikle zenginlerin sarayında bulunan bu hayvanlar istenilen eğlence aracı olarak görülmüştür. Kilise eğlence metinlerinden hoşlanmadığı için dönem ve metin çizimleri çok azdır. Günümüze de fazla ulaşamamıştır.
Kent halkı arasında at yarışları İtalya‘da, boğa ve horoz dövüşleri İspanya‘da düzenlenmiştir. En çok aslan bulundurulmaya çalışılmıştır. Bunun en büyük sebebi aslanın kral olarak nitelendirilmesidir. Gücün en büyük sembolü aslandır. Genel anlamda Doğu’dan getirilen hayvanlar kralların geçit törenlerinde, eğlence mekanlarında ve festivallerde sergilenmiştir. Sergilenecek hayvanların eğitici olması için çabalanmış, resimleri ise el yazmalarına çizilmiştir. Orta Çağ döneminde dini inançlar, hayvanların sembolizminde önemli bir rol oynamıştır. Sanatçılar bu sembollerle dini eserlerde yoğun bir şekilde çalışmışlardır.
Dini inançlardan öte hayvanlar, Orta Çağ Sanatında alegorik anlamlarla ilişkilendirilmiştir. Örneğin, bir ejderha kötülüğü temsil ederken, bir güvercin masumiyeti sembolize edebilir. Bu alegorik kullanımlar ise sanatın daha derin anlamlarını ifade etmek için kullanılmıştır.
Orta Çağ’da bazı hayvanlar işledikleri suçlardan ötürü mahkemeye çıkarılmış ve yargılandıktan sonra idam edilmiştir. Hayvanların işledikleri en büyük suç ise bir çocuğu öldürmektir. Bu suçları işlemekle en çok yargılanan hayvanların başında domuz gelmektedir. Örneğin; 1266 yılında Fransa’da küçük bir çocuğu yiyen bir domuz, hâkimin emriyle diri diri yakılmaya mahkum edilmiş ve infaz emri yerine getirilmiştir.

Dönemin en çok kullanılan hayvanı ise maymundur. Oyunculuğu ile bilinen maymun nitekim; oyunlarda, turnuvalarda ve festivallerde bolca oynatılmıştır. Genel olarak dini metinlerden bilgi alınmaktadır. Kilise eğlence metinlerinden hoşlanmadığı için maymunlar ile ilgili metin ve çizimleri çok azdır.

Orta Çağ sanatına en sevilmeyen hayvan olarak adını yazdıran ise kedilerdir. Papa 9. Gregorius 1233 tarihli belgesinde özellikle kara kedileri şeytanla iş birliği içinde ve kötü olarak tanımlanmıştır. Bundan dolayı halk arasında kediler şeytani varlık olarak kabul edilmiştir. Doğu ve Batı olarak ayrışan hayvanlar arasında olan köpek ise Batı’da daha çok tercih edilmiştir.

Hayvan çizimleri dini yapılar ve kiliselerde de kullanılmıştır, özellikle Hristiyanlıkta benimsenen hayvanlar dini hikayelerde çokça kullanılmıştır. Örneğin, aslan İsa‘nın gücünü, güvercin kutsal ruhunu ifade etmiştir.
Bestiary
Bestiary ya da Canavarlar Kitabı adıyla bilinen eserin çıkışı İlk Çağ‘a dayansa da Orta Çağ‘dan itibaren popüler olmuştur. Hayvanların, bitkilerin ve tailerin betimlenerek sembolik anlamlarını açıklayan, süslü ve güçlü tasvirlerle yazılan eserde her canavarın doğal yaşamından sonra ahlâkî dersler de verilmiştir. Esere göre her yaşayan varlığın bir amacı bulunmaktadır. Bu amaç kimi zaman kötü kimi zaman iyidir. Eserin asıl amacı ise insanlığın hayvanlarla ve çevreyle olan ilişkilerini, bu ilişkinin tamamını anlatmaktır. Örneğin yavrularını kendi kanıyla besleyip yaşatmak için göğsünü yaraladığına inanılan pelikan İsa’nın yaşayan bir simgesidir. Bundan dolayı sembolik eserlerde ve mimarî yapılarda hayvanlar ön plana çıkmıştır.

Sonuç olarak, Orta Çağ sanatında hayvan figürleri, kültürel, dini ve sembolik bir zenginlik sunmuş, sanatın derinliğini arttırmıştır. Eserlere aktarılan hayvan figürleri Orta Çağ’ın düşünsel dünyasını ve inançlarını yansıtmada önemli bir araç olmuştur
Kaynakça
Calkins, Robert G. (1979), Ortaçağ Sanatı Anıtları , New York: Dutton, ISBN 0-525-47561-3
Toluyağ, D . (2021). Sanatta Hayvan İmgesi ve İnsan-Hayvan Karışımı Melez Heykeller. Sanat Dergisi, (37), 110-129.
medievalfragments.wordpress.com/2013/08/16/where-the-wild-things-are-the-medieval-bestiary/
www.akademiktarihtr.com/ortacagdahayvanlar/


