Delacroix‘nın en ünlü erken dönem eserlerinden biri olan “Orphan Girl at the Cemetery” (Mezarlıktaki Yetim Kız) ya da Young Orphan Girl at the Cemetery olarak da bilinen tablosu 1823-24 yıllarında yapılmıştır. Tabloda Fransız kırsalında bulunan bir mezarlığı ziyaret eden genç bir kız tasvir edilmiştir ve tuval üzerine yağlıboya olan eser 66×54 cm ölçülerindedir. Bugün, Louvre Müzesi‘nde sanatçının bir çok ünlü eseriyle birlikte sergilenmekte olan bu eser her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Eugène Delacroix Kimdir?
19. yüzyılın başlarında radikal bir sanat hareketi, Batı Avrupa’daki yaratıcı sanatlar üzerinde derin bir etki bırakmıştı. Bu dönem Romantizm çağıydı ve Paris gibi şehirlerde ressamlar, yazarlar ve müzisyenler işlerinde yeni bir tutku arıyorlardı. Aralarında da zamanının en büyük Fransız sanatçısı olan bir adam vardı: Delacroix.

Delacroix, o dönemin ruhuyla temas halinde olan bir sanatçıydı ve pek çok romantik figüre aşinaydı. Hayranı olduğu romantik sanatçıların eserleri gibi onun eserleri de benzer bir “tutku” duygusunu ortaya koyuyordu. Afrika’dan ilham alan egzotik sanatlar ve çağdaş olayların korkutucu tasvirleri tablolarında çokça yer alıyordu. Otuzlu yaşlarının başlarında yaptığı bu tasvirler onun romantizmin zirvesi olarak görülmesine neden olmuştur. Delacroix, 65 yıllık hayatında kendinden sonraki sanatçıları ve akımları etkileyerek bir çok önemli eser bırakmıştır.
Dudaklarında Henüz Söylenmemiş Bir Dua: Yetim Kız
“Tanrıyla konuşuyorum ama gökyüzü bomboş” (Sylvia Plath)
Tabloda görüntünün ana odağı yas tutan bir kızdır ancak onu gözlemlemenin uyandırdığı duygular ve onu çevreleyen manzaradaki görüntüler de izleyiciyi farklı odak noktalarına taşıyor. Koyu renkli saçları ensesinde gevşek bir şekilde toplanmış bu genç kıza baktığımızda onun, üzerinde hiç mücevher bulunmayan beyaz bir üst ve yeşil etekten oluşan bir elbise giydiğini görüyoruz. Açıkta kalan omzu, erotik çekicilikten yoksun olmamakla birlikte resmin sağ üst yönüne doğru bakma içgüdümüzü tetikleyen bir etki yaratıyor. Koyu halkalı, ağlamaklı gözlerinin yukarıya doğru yönelmesi, kızın kederinin ve yalnızlık hissinin izleyiciye ustaca aktarılmasında eşsiz bir kompozisyon örneğini gözler önüne seriyor. Biraz korkmuş ve fazlasıyla üzüntülü görünen bu yukarı bakış bazen tanrıyı aramak bazen ilahi takdiri sorgulamak olarak okunsa da orada başka birinin olup olmadığını da merak ettiriyor izleyiciye. Kızın duruşu teslimiyeti temsil ederken, dizinde cansız bir şekilde duran eli ve vücudunu destekleyen sağ kolu umutsuzluk hissi veriyor. Ensesi ve boynundaki gölge oyunları ve giysisinin kırışıklıkları sanatçının teknik başarısına işaret ediyor. Arka planın bulanık görüntüsü tüm dikkatimizi tuvalin ön kısmındaki bu kederli figüre vermemizi sağlıyor.
Arka plana baktığımızda mezarlar ve haçlar zemini kaplıyor ve bazıları devrilmiş görünüyor. Büyük beyaz bulutların tekdüze, yavaş ve yorgun görüntüsü; bakımsız mezarlık ile birleşerek tablonun karanlık ve melankolik atmosferini yaratıyor. Genç kızın içinde bulunduğu ıssız ortamda ve aynı zamanda dünyada yapayalnız görünmesi gerçeğini de resmediyor. İsimsiz ölülere yapılan çok sayıda atıf; kızın gençliğiyle bir araya getiriliyor ve bu zıtlık uzaktaki selvi ağaçlarının kederli mırıltısıyla, tahta haçların ağır sessizliğine karışıyor.
Romantizmin İhmal Edilen Unsuru: Renkler
Delacroix’nın bu eserinde kasvetli görünen renklerin kullanımı büyük önem taşıyor. Rengin kullanımı ve tuvalde nasıl temsil edildiği, Delacroix’nın en büyük becerilerinden biriydi ve onun en çok övüldüğü şey renklerden duygular yaratabilmesiydi. Bu özelliği aynı zamanda romantizmin diğer savunucularının ihmal ettiği duygusallık, renk, dinamizm gibi unsurların ön plana çıkarılmasını sağlayarak Fransız akademik geleneğini yenilemeye yardımcı olmuştur. “Orphan Girl at the Cemetery” tablosunda renk paleti donuk kahverengiler, yeşiller ve sarılarla sınırlı. Bütün çalışma bir akşam alacakaranlığında yıkanmış gibi görünüyor. Arka plandaki loş vanilya rengindeki gökyüzü, olabildiğince romantik bir şekilde resmedilmiş ve Alman romantik ressam Caspar David Friedrich‘in tablolarındaki melankolik gün batımlarını ve gökyüzünü akla getirmiş. Dikkatli fırça darbeleriyle yaratılan ruh hali yoğun ama aynı zamanda büyüleyici derecede duygusal bir etki uyandırarak kayıp gençlik, korku ve üzüntünün renk sembolizmi aracılığıyla benzersiz bir tasvirini sunuyor.

Genel bir izlenim olarak Orphan Girl at the Cemetery tablosu, melankolik ve mutlak bir yalnızlık izlenimi veriyor. Artık kızla ilgili hiçbir şey yolunda gitmiyor belki de… Resmin adından da anladığımız gibi genç kızın anne ve babasını kaybettiğini biliyoruz ancak onu mezarlığa anne babasının kaybı mı yoksa yeni bir kayıp mı getirdi bilmiyoruz. Ne olursa olsun, eser uzun süre kendi başına ayakta kalarak ve çağdaş sanatçılar tarafından sıklıkla kopyalanarak Louvre’daki ziyaretçileri büyülemeye devam ediyor. Genç kızı bu kadar korkutan ve üzen unsurun resimde yer almaması, izleyiciyi psikolojik bir gerilim içinde tutmayı başarıyor ve izleyici de acı çeken kıza bu ihtiyaç anında yardım etme isteği duyuyor.
Başka bir tablonun “ön çalışması”
Delacroix’nın “The Massacre of Chios” (Sakız Adası Katliamı) adlı eseri, Osmanlılar’a karşı sürdürülen Yunan Savaşı’nı konu almıştır ve o dönemde diğer pek çok Avrupalı ressamın yaptığı gibi Yunanlılar’ı desteklemek için yapılmıştır. Delacroix, Türkiye topraklarında bulunmamış olsa da bu tabloda yöresel giysileri, silahları ve egzotik objeleri detaylı bir şekilde betimlemiştir.

Birçok sanat tarihçisi “Orphan Girl at Cemetery” tablosuyla aynı yıl yapılan bu eseri bir ön çalışma olarak görüyor. Çünkü figür açısından zengin “The Massacre of Chios” tablosunda genç kıza oldukça benzeyen bir kadın figürünü görüyoruz. İki figürün de yukarıya bakması, ellerinin konumu, ve omuzlarından düşen elbiseleri iki tablo arasında bir bağlantı olabileceğini düşündürtüyor.
“Orphan Girl at the Cemetery” neden bu kadar ünlü?
Delacroix’nın bu tablosu şüphesiz 19. yüzyılın en ünlü ve etkili tablolarından biridir. Ünlü sanatçı tarafından yapılan bu şaheser yüzyıllardır hem sanat meraklılarını hem de eleştirmenleri büyülemeye devam ediyor. Orijinal dilinde “Jeune orpheline au cimetière” olarak bilinen bu tablonun neden bu kadar ünlü olduğunu beş başlıkta açıklayabiliriz.
1. Duygusal Derinlik ve Zamansızlık
Tablonun kalıcı şöhretinin ardındaki temel nedenlerden biri, insan duygularını güçlü bir şekilde tasvir etmesidir. Tablo, izleyicinin kendi deneyimleri ve duygularıyla yankılanan derin bir üzüntü, umutsuzluk ve yalnızlık duygusunu yakalıyor. Kasvetli renk paleti, kızın melankolik bakışı ve ıssız mezarlık ortamı; verdiğimiz kayıplar ve hayatın kırılganlığı üzerine derin bir yansımayı çağrıştırıyor. Bu duygusal derinlik, resme zamansız bir nitelik kazandırıyor ve onu neredeyse iki yüzyıl sonra bile güncel ve bağ kurulabilir kılıyor.
2. Romantizmin Temsili
Romantizm akımı; neoklasizm ve aydınlanma rasyonalizminin ilkelerini reddederek bireyselliğe, duygulara ve yüceliğe odaklanır. Romantik akımın önde gelen isimlerinden Delacroix da bu sanatsal ve entelektüel hareketle ilişkili ilke ve motifleri özetlemek için bu tabloyu başarılı bir şekilde kullanmıştır. Tablo da, etkileyici fırça çalışmaları ve izleyicinin öznel deneyimine yapılan vurgu aracılığıyla bu özellikleri sergiliyor ve romantik hareketin idealleriyle derinden yankılanan ortak bir tema olarak savunmasız ve ezilen kişileri temsil ediyor.
3. Sembolizmin Ustaca Kullanımı
Mezarlık ortamı hem ölümün hem de yaşamın geçici doğasının metaforu olarak hizmet ederken; kızın beyaz kıyafeti, etrafındaki kasvetli tonlarla tezat oluşturarak saflığı ve masumiyeti simgeliyor. Bu sembolik unsurlar resme anlam katmanları ekleyerek izleyicileri, hayatın geçici doğasını ve zamanın kaçınılmaz geçişini düşünmeye davet ediyor. Delacroix’nın bu tabloda sembolizmi ustaca kullanması onun kalıcı şöhretine katkıda bulunan başka bir etken oluyor.
4. Sanatsal Hareketlere Etkisi
Tablo daha sonraki sanat akımları üzerinde önemli bir etki yaratarak şöhretini ve tanınırlığını arttırmış, tablodaki yenilikçi renk ve fırça kullanımı, birkaç on yıl sonra ortaya çıkan Empresyonistlerin kullandığı tekniklerin habercisi olmuştur. Duygusal yoğunluğa ve ifade tekniğine yapılan vurgu, ekspresyonizm ve sembolizm gibi daha sonraki sanat akımlarını da etkilemiştir. Tablonun gelecek nesil sanatçılara ilham verme ve rehberlik etme yeteneği, ünlü ve sevilen bir sanat eseri olarak konumunu sağlamlaştırıyor.
5. Tarihi Önem
Son olarak Fransa’da siyasi ve sosyal huzursuzlukların yaşandığı bir dönemde yapılan tablo, Fransız Devrimi’nin sonrasını ve ardından gelen sosyal adalet ve eşitlik mücadelelerini yansıtıyor. Bireysel özgürlük ve siyasi değişim ideallerini desteklemesiyle tanınan Delacroix, bu tabloyu döneminin toplumsal meseleleri hakkında yorum yapmak için bir araç olarak kullanmıştır. Bu tarihsel ilişki de resme derinlik katarak sanat dünyasındaki yerini sağlamlaştırıyor.
Sonuç olarak Delacroix’nın bu tablosu birçok nedenden dolayı ünlü olmaya devam ediyor. Tablo dünya çapındaki ziyaretçileri Louvre Müzesi’ndeki yerinde büyülemeye devam ederken, Delacroix’nın dehasının ve sanatın ebedi gücünün bir kanıtı olarak hizmet ediyor.
Kaynak
“The French painter, Eugene Delacroix created the Orphan Girl at the Cemetery in 1824”. thehistoryofart. Web. 19.01.2024
“Young orphan girl in the cemetery”. useum. Web. 19.01.2024
Etkileyici bir anlatımla, tablonun bir film senaryosu tadında içeriğini okumak keyifliydi. Emeğinize sağlık.