Christopher Nolan‘ın yönettiği Oppenheimer bir biyografi filmi olmanın ötesine geçerek, atom bombasının babası olarak kabul edilen Amerikalı Fizikçi Jullius Robert Oppenheimer‘ın (Cillian Murphy) hayatına odaklanıyor. Film Oppenheimer‘ın başarılarını, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Menhattan Projesini‘ndeki liderliğini ve atom bombasının gelişim sürecini ele alıyor. Filmde, Oppenheimer‘ın yaşadığı içsel çatışmalar ve etik sorgulamalar yer alıyor. Nazi Almanya‘sının nükleer silah geliştirme tehdidine karşı bir savunma amacıyla başlayan proje, insanlık tarihinindeki en yıkıcı silahlardan birine dönüşmesine yol açıyor ve bu sürecin ahlaki sonuçlarıyla yüzleşiyor.
Oppenheimer, sadece bilimsel ilerlemeleri değil, aynı zamanda bu ilerlemenin getirdiği sorumlulukları ve savaşın yıkıcı etkilerini de sorguluyor. Oppenheimer‘ın savaş sonrası dönemindeki siyasi baskıları ve atom enerjisinin uluslararası kontrolüne dair görüşleri de işleniyor. Oppenheimer‘ın yarattığı bu atmosferi beğendiyseniz, işte benzer temaları işleyen bir çırpıda izleyeceğiniz dokuz farklı film.
1. Enigma (The Imitation Game – 2014)

II. Dünya Savaşı sırasında geçen ve dahi matematikçi Alan Turing‘in hayatını konu olan biyografik drama filmi Enigma, Alan Turing‘in (Benedict Cumberbatch) II. Dünya Savaşı sırasında İngiliz hükümeti tarafından, Nazi Almanyası‘nın kullandığı ve çözülmesi imkansız olduğu düşünülen Enigma şifreleme makinesini kırmaya çalışmasını anlatır.
Turing, bir makine tasarlar ve Engima’nın şifresinin kırmaya çalışır. Bu savaşın gidişatını ve milyonlarca insanların hayatını kurtarabilecek bir projedir. Engima, Turing’in bu zorlu süreçteki bilimsel mücadelesini ve savaş sonrası eşcinsel olduğu için yaşadığı baskıları ele alır.
2. Dr. Garipaşk (Dr. Strangelove – 1964)

Stanley Kubrick‘in 1964 yapımı kara mizah klasiği Dr. Garipaşk, Soğuk Savaş dönemindeki nükleer tehdit ve insanlığın kendi kendini yok etme potansiyeli üzerine keskin bir hicivdir.
Dr. Garipaşk, paranoyak ve komünist düşmanı bir Amerikan generali olan Jack D. Ripper‘ın absürt bir inançla, ABD bombardıman filolarını Sovyetler Birliği’ne nükleer saldırı emri vermesiyle başlar. Bu emir aslında yanlıştır ve generalin kendi paranoyasından kaynaklanmaktadır. Emrin tehlikeli boyutu, üst düzey komutanlar ve ABD Başkanı’nın durumu fark etmesiyle ortaya çıkar. Ancak, emir geri alınamaz hâle gelmiştir çünkü emri veren General Ripper‘ın haricinde kimse uçakları geri çağıracak kodu bilmez. Bu durum hem Pentagon hem de Beyaz Saray’da kaotik duruma yol açar.
3. Sosyal Ağ (The Social Network – 2010)

David Fincher‘dan Sosyal Ağ, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg‘in (Jesse Eisenberg) Harvard Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarından başlayarak sosyal medya devini kuruluşunun, rekabeti ve ihaneti ele alıyor.
Sosyal Ağ, Mark Zuckerberg’in parlak zekasını, sosyal eksikliğini ve hırsını gözler seriyor. Başarısız bir ilişki sonrası intikam amacıyla kurduğu ”Facemash” adlı siteyle dikkatleri üzerine çekmek isteyen Mark, Harvard’ın elit çevresine girmeyi ve kendi sosyal statüsünü artırmayı hedefler. Bu uğurda Eduardo Saverin (Andrew Garfield) ile ”The Facebook” adlı bir projeyi hayata geçirirler. Projenin büyümesiyle birlikite Winklevoss ikizleri (Armie Hammer) tarafından açılan telif davası ve teknoloji uzmanı Sean Parker‘in (Justin Timberlake) projeye dahil olmasıyla Mark’ın hayatı karmaşıklaşır. Sosyal Ağ, mahkeme salonu sahneleri ve geçmişe dönüşlerle ilerlerken, Mark’ın motivasyonlarını, arkadaşlarını, ve rakiplerini nasıl kullandığını ve kaybettiğini anlatıyor.
4. Gölge Oyunları (Fat Man and Little Boy – 1989)

II. Dünya Savaşı sırasında atom bombasının geliştirildiği gizli Manhattan Projesi‘ni konu alan tarihi yapım Gölge Oyunları, projeyi yönetmekle sorumlu komutan General Leslie Groves (Paul Newman) ve projenin baş bilim insanı J.R. Oppenheimer (Dwight Schultz) arasındaki ilişkiye odaklanır. General, projenin zamanında ve eksiksiz bir şekilde tamamlanmasını isterken, Oppenheimer projenin etik ve insani sonuçları üzerine endişe duyar. Bu iki zıt karakter, nükleer bombayı yaratmak için beraber çalışmak zorundadırlar.
Gölge Oyunları, bilim insanlarının New Mexico’daki Los Alamos labaratuvarında yaşadıkları zorlu çalışma koşullarını ve bilimsel mücadelelerini gözler önüne sürer. Adını Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinde atılan iki atom bombasından alan bu film, yıkıcı silahlarının yaratılış sürecinin ve arkasındaki insanların hikâyesini anlatır.
5. Gizli Sayılar (Hidden Figures – 2016)

Gizli Sayılar, gerçek olaylara dayanan biyografik drama filmi, 1960’lı yıllarda Amerika’nın uzay yarışında Sovyetleri geçtiği dönemde NASA‘da çalışan üç Afro-Amerikan kadın matematikçinin ilham veren hikâyesinin anlatıyor.
Bu kadınlar, –Katherine Johnson (Taraji P. Henson), Dorothy Vaughan (Octavia Spencer) ve Mary Jackson (Janelle Monae)- ırkçılığın ve cinsiyetçiliğin zirvede olduğu bir ortamda, azimleri sayesinde önüne çıkan her engeli aşmakla kalmayıp, Amerika’nın uzaya ilk insan gönderme projesi Mercury Projesine ciddi anlamda katkıda bulunmuşlardır.
Katherine, yörünge hesaplamalarıyla roketin güvenli bir şekilde Dünya’ya dönmesini konusunda kilit noktada görev almışken Dorothy, NASA’nın ilk bilgisayarlarının gelişiyle kendi ekibine programlama öğrenmeye teşvik eder. Mary ise mühendislik bölümüne girebilmek için ırksal ayrımcılık konusunda mücadele verir.
6. Geliş (Arrival – 2016)

Ted Chiang‘ın “Story of Your Life” adlı kısa hikâyesinden uyarlanan bir bilim kurgu filmi Geliş (Arrival), Dünya’yı ziyaret eden uzay gemilerini ve onlarla iletişime geçmeye çalışan bir dilbilimcinin hikâyesini anlatıyor.
On iki farklı uzay gemisi dünyanın çeşitli noktalarına iner ve insanlık büyük bir krizle karşı karşıya kalır. Hükümetler, uzaylıların niyetini anlamak için ABD ordusu dilbilimci Dr. Louise Bank (Amy Adams) ve teorik fizikçi Ian Donnelly‘den (Jeremy Renner) yardım ister. Louise, uzaylılarının karmaşık dilini çözmeye çalışırken, onların zamanı doğrusal bir şekilde değil, bütünsel şekilde algıladıklarını keşfeder. Bu süreçte uzaylılarını dilini öğrenerek onlarını mesajlarını çözmenin yanı sıra kendi geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında şaşırtıcı bilgiler edinir.
7. Marslı (The Martian – 2015)

Andy Weir‘in “The Martian” adlı romanında uyarlanmıştır. Mars’ta mahsur kalan bir astronotun hayatta kalma mücadelesini konu alan Marslı, NASA’nın Ares 3 görevinde yer alan astronot Mark Watney‘in (Matt Damon) şiddetli bir fırtına sırasında ekibinden ayrı kalmasıyla başlıyor. Ekip arkadaşları, onun öldüğünü düşünerek Mars’tan ayrılıyorlar. Ancak Mark, mucizevi bir şekilde hayatta kalıyor.
Tek başına ve her şeyden uzak olan Mark, Mars’ın sert koşullarında hayatta kalmak için tüm bilgisini kullanır. Mark, sınırlı yiyecek kaynaklarını artırmak için Mars topraklarına patates ekiyor, su üretmeye ve bozuk araçları tamir etmek için çözümler arıyor. Dünya’da ise NASA’daki bilim insanları ve mühendisler, Mark‘ın hayatta olduğunu keşfettikten sonra onu kurtarmak için çözüm arayışına giriyorlar ve Mark’ın ekip arkadaşları her şeyi göze alıp Mars’a geri dönüp Mark’ı kurtarmak için plan yapıyorlar.
8. Einstein ve Eddington (Einstein and Eddington – 2008)

Ünlü fizikçi Albert Einstein ile İngiliz Astronom Arthur Eddington arasında geçen gerçek olayları anlatan Einstein ve Eddington, I. Dünya Savaşı’nın patlak verdiği ve uluslararası gerginliğin tavan yaptığı bir dönemde geçiyor. Almanya’da yaşayan Einstein (Andy Serkis), yeni geliştirdiği genel görelilik kuramını kanıtlamaya çalışıyor. Ancak savaş yüzünden diğer ülkelerdeki bilim insanlarıyla iletişim kurması imkansız hâle geliyor.
İngiltere’de ise savaş karşıtı Eddington (David Tennant), Einstein‘ın kuramıyla yakından ilgileniyor. Eddington, savaşın bilim dünyasını bölmesine karşı çıkıyor ve kuramın doğruluğunu kanıtlamak için bir güneş tutulması gözlemi düzenlemeye kadar veriyor. Bu gözlem, Einstein’ın kuramının en önemli öngörüsü olan ışığın kütle-çekim etkisiyle bükülmesini test etmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Savaşa rağmen evrenin gizemini çözmeye çalışan iki bilim adamının hikâyesini anlatıyor.
9. Yakın Tehlike (Thirteen Days – 2000)

1962 yılında, ABD ve Sovyetler Birliği‘ni nükleer savaşının eşiğine getiren Küba Füze Krizi‘ni anlatan Yakın Tehlike, krizin perde arkasında yaşanan olaylara, özelikle de ABD Başkanı John F. Kennedy (Bruce Greenwood) ve ekibinin aldığı kritik kararlara odaklanıyor. Hikâye, Başkan’ın özel danışmanı Kenny O’Donnell‘in (Kevin Costner) gözünden anlatılıyor.
Sovyetler Birliği‘nin Küba‘ya gizlice nükleer füze yerleştirdiğinin ortaya çıkmasıyla birlikte, Kennedy yönetimi büyük baskı altına girer. Hava Kuvvetleri komutanı, Küba’ya hava saldırısı düzenlenmesi veya işgal edilmesi gerektiğini savunurken, Kennedy ve ekibi daha diplomatik bir yol izlemeye çalışır. Yakın Tehlike, on üç günlük gerilim boyunca yaşanan tartışmaları, stratejik planlamaları, yanlış anlaşılmaları ve nükleer savaş tehlikesinin ciddiyetini oldukça gerçekçi bir şekilde gözler önüne seriyor.
Oppenheimer‘ı seven izleyicilere tarih, bilim ve dramatik derinlik açısından benzer deneyimler sunan, tıpkı Oppenheimer gibi izleyiciyi etkisi altında bırakacak dokuz filmi sıraladık. Keyifli seyirler.
Kaynakça:
Oppenheimer. Yönetmen Christopher Nolan, Universal Pictures, 2023. Experience Oppenheimer Official Site, web. Erişim Tarihi: 20 Eylül 2025.
The Imitation Game. Yönetmen Morten Tyldum, Lionsgate, 2014. Lionsgate – The Imitation Game Official Movie Site, web. Erişim Tarihi: 20 Eylül 2025.
Thirteen Days. Yönetmen Roger Donaldson, New Line Cinema, 2000. Roger Ebert – Thirteen Days Review, 12 Ocak 2001, web. Erişim Tarihi: 20 Eylül 2025.


