Onur Haftası Seçkisi: Gözden Kaçmış Queer Hikâyeler

Editör:
Söylenti Sinema
spot_img

28 Haziran 1969’da Stonewall Inn adındaki bir gay bara polislerin baskın yapmasından sonra başlayan Stonewall Ayaklanmaları LGBT bireyleri için direnişin bir simgesi hâline gelmiştir. Bu tarihten bir yıl sonra da Stonewall Ayaklanmaları‘nı anmak için Onur Haftası adında bir etkinlik düzenlenmeye başlamıştır ve günümüzde hâlâ Haziran sonu, Onur Haftası olarak anılmaktadır. Bu yazımızda popüler olan queer hikâyelerden ziyade gözden kaçmış, çok fazla bilinmeyen ama kaliteli olan queer hikâyelerden bahsettik. Şimdiden iyi seyirler dileriz.

1. Am I Ok? (2022)

Am I Ok? / Movie Database

Am I Ok?, 32 yaşında olan ve ilişkilerde bir türlü istediğini bulamayan Lucy‘nin modern çağda hâlâ karşılaştığımız heteronormatif baskılarla baş etme sürecini anlatıyor. Bugüne kadar hiç doğru düzgün bir ilişkisi olmayan ve çevresinin beklentileri altında ezilmiş olan Lucy, bu süreçte kendi kimliğini de keşfederken toplumun beklentilerden sıyrılıp kendi istekleri üzerine yoğunlaşmayı öğrenir. Am I Ok, bir kadının sadece kendi kimliğini keşfetmesiyle ilgili bir hikâye değil aynı zamanda kendini olduğu gibi kabul etmek ve geç kalmışlık hissini aşmak üzerine bir film. Lucy’nin içsel yolculuğu tüm LGBT+ bireyler için çok fazla tanıdık duygu içeriyor. Filmin başarısı sadece hikâye anlatısından değil aynı zamanda bu anlatıyı sade bir şekilde yapmasından ve oyuncuların performansından geliyor. Am I Ok, aslında hepimizin bir yerlerde yüzleştiği soruları bizlere sorgulatıyor. “Gerçekten ne istiyorum?” , “Kendi seçimlerime göre mi yaşıyorum yoksa insanların beklentilerine mi uyuyorum?”

2. A Nice Indian Boy (2024)

A Nice Indian Boy / Movie Database

A Nice Indian Boy, bir doktor olan Naveen‘in Jay adındaki bir adamla tanıştıktan sonra yaşadıkları ilişkiyi anlatıyor. Navenn hintli olduğu için film boyunca Hint kültürünü bolca görüyoruz. Naveen’in sevgilisi Jay karakterini Looking dizisinden tanıdığımız Jonathan Groff canlandırıyor. Naveen’in ailesinin her ne kadar oğullarının yönelimini kabul etseler de kendi içlerinde hâlâ geleneksel düşünce yapılarıyla boğuştuğunu görüyoruz. A Nice Indian Boy’un en dikkat çekici tarafı film boyunca Hint kültürünün güçlü bir şekilde hissedilmesi. Geleneksel düğün motiflerinden, dini ritüellere, aile içi yemek sahnelerinden karakterlerin davranışlarına kadar pek çok unsuru bir arada görüyoruz.

3. Beyto (2020)

Beyto / Movie Database

İsviçre’de yaşayan başarılı bir genç yüzücü olan Beyto‘nun Mike ile yaşadığı ilişkisinin ailesi tarafından öğrenilmesiyle tüm hayatı altüst olur. Ailesi tarafından kabul edilmeyen Beyto binbir türlü sorunla mücadele eder. Ailesi bunun üzerine oğulları Beyto’yu kandırarak Türkiye’ye götürürler ve çocukluk arkadaşı Seher ile zorla evlendirirler. Gönlü Mike’ta olan Beyto, bu zoraki evlilik arasında sıkışıp kalır ve bu üçlü arasında karmaşık bir ilişki yaratır.

4. The Way He Looks (2014)

The Way He Looks / Movie Database

The Way He Looks, Leonardo adındaki doğuştan görme engelli bir çocuğun, sınıfa yeni gelen Gabriel adındaki bir çocuktan hoşlanmasıyla gelişen olayları konu alır. Film; ilk aşkı, ilk öpücüğü ve ilk cinsel deneyimi ele alır. Bunun dışında film, “Hiç görmediğin birine aşık olabilir misin?” sorusunun cevabını arıyor.

5. Cowboys (2020)

Cowboys (2020), IMDb

Anna Kerrigan yönetmenliğindeki Cowboys, Montana’nın kırsalında geçiyor. Film, trans bir birey olan Joe’nun kimliğini özgürce ifade etme amacıyla çıktığı yolculuğu konu alır. Annesine karşı kendini kendini ifade etmekte zorlanan Joe’nun yolculuğunda ise yanında bipolar bozuklukla mücadele babası yer alıyor. Film, aile bağları, ebeveynlik, toplumsal cinsiyet rolleri gibi temaları derinlemesine işlerken, bizleri Joe’nun bireysel yolculuğuna ortak ediyor. Aile içindeki toplumsal cinsiyet çatışmalarını ortaya koyan film, aynı zamanda Joe ile babası arasındaki bağa odaklanarak derin bir etki yaratıyor.

6. Dönersen Islık Çal (1993)

Ucube Ve Öteki Olmak Ya Da Güneşe Yürümek: Dönersen Islık Çal (1992) – Fil'm Hafızası
Fil’m Hafızası

Yönetmenliğini Orhan Oğuz‘un yaptığı Dönersen Islık Çal filmi, bir travesti ile bir cücenin İstanbul’un arka sokaklarında, hatta tabiri caizse ”yasak” sokaklarında hayatlarına, dostluklarına ve yaşam mücadelelerine odaklanan 1992’de yayınlanmış bir filmdir. Cüce’nin (Mevlüt Demiryay) bir gece serseriler tarafından saldırıya uğramak üzere olan travestinin (Fikret Kuşkan) hayatını kurtarması üzerine ikili arasında çalkantılı bir arkadaşlık gelişir ve bu toplum onları ayırana dek dostlukları devam eder. Film 90’lı yılların İstanbul atmosferini, toplum tarafından dışlanmış ve ötekileştirilmiş kişileri tüm gerçekliği ve çıplaklığıyla işler. Seks işçilerinin, gey ve travestilerin, cücelerin veya toplum tarafından kabul görmeyen herkesin gerçek hikayesidir bu. ”Normal” olarak tanımlanan diğer insanların bu bireylere karşı kullanmaktan çekinmedikleri şiddet, alay etme ve çıkara dayalı yaklaşma hareketleri filmdeki en sert gerçekliği bize anlatır aslında. Normal nedir, kim normaldir ve neden insanlara ”anormal” denir? 

7. And Then We Danced (2019)

And Then We Danced | IMDb

And Then We Danced, Gürcistan‘ın geleneksel yapısına sıkışmış bir aşkın ve kendini bulma çabasının hikâyesi. Levan Akin‘in yönetmen koltuğunda oturduğu film, yalnızca bir dans okulunun içinden geçen bir hikâye değil; bastırılan duyguların, hayallerin ve cesaretin adım adım sahneye çıkışı. Gürcü halk dansının sert disiplinine karşı Merab‘ın bedeniyle ve kalbiyle verdiği mücadele, izleyiciyi içine çeken bir içsel yolculuğa dönüşüyor. Film, dansın ritmiyle birlikte atıyor adeta; hem fiziksel hem duygusal bir direnişin koreografisi gibi.

Asıl çarpıcı olan ise filmin, geleneksel erkeklik kodlarının ve normatif cinsellik anlayışının tam kalbine yerleştirilmiş bir queer aşkı anlatması. Merab ve Irakli arasındaki çekim, sadece kişisel bir duygu değil; bir kültürün susturduğu bedenlerin ve arzuların sahneye çıkışı. Dansın eril dünyasında kırılganlıkla, incelikle ve tutkuyla var olmaya çalışmak, başlı başına bir başkaldırıya dönüşüyor. And Then We Danced, Gürcistan gibi kapalı bir toplumda, erkekliğin ne olması gerektiğini yeniden sorguluyor ve “farklı” olmanın sadece acı değil, aynı zamanda direniş ve güzellik de barındırabileceğini gösteriyor.

8. Benim Çocuğum (2013)

Benim Çocuğum / My Child (Engelsiz Versiyon: Sesli Betimlemeli ve Türkçe  Altyazılı)
Benim Çocuğum (2013) | YouTube

Seçkimizde son olarak, 2013 yılında yönetmen Can Candan tarafından çekilen belgesele yer vermek istiyoruz. Belgesel, Türkiye’de LGBTQ+ mevcut konumu ve toplumun algılarını ortaya koyması yönünden çarpıcıdır. Bir belgesel yaptığınız zaman yepyeni bir dünyaya kapı aralar, bambaşka bakış açılarına ortak olursunuz. Benim Çocuğum da bu yönden değerlendirilmeye oldukça uygun bir belgesel. Çocukları lezbiyen, gey, biseksüel ve trans olan toplamda yedi eveveynin hikâyesine ortak oluyorsunuz. Bu aileler aynı zamanda LİSTAG (LGBTİ+ Aileleri İstanbul Grubu) üyeleridir. Katılımcıların yaşamlarından kesitlerin belgeselde yer alması; sadece sözlü anlatım ile yüzeysel kalma riskinin önüne geçerek kabul ve dönüşüm hikâyesini derinlemesine işliyor.

Bu yönüyle Benim Çocuğum hem kişisel hem de politik bir belgesel olarak karşımıza çıkıyor. Karışık bir toplumsal yapıya sahip ülkemizde, çocuklarının cinsiyet kimlikleri veya cinsel yönelimlerinden kaynaklı yaşadıkları zorlu süreçleri ebeveynlerden bizzat dinliyorsunuz. Ailelerin bu süreçte yaşadığı değişim ve dönüşüm biz izleyenlere empati fırsatı sunarken LGBTQ+ bireylerin karşılaştığı çeşitli zorbalıklara ışık tutuyor. Ülkemizde insan hakları ve queer temsili açısından baktığımızda kritik bir rol oynayan Benim Çocuğum’u henüz izlemediyseniz, mutlaka listenize eklemelisiniz!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.