Only Murders in the Building, 28 Haziran 2022 tarihinde 2. sezonu ile ekranlara döndü. 10. bölümün 23 Ağustos 2022 tarihinde yayınlanması ile sezonu kapattı. Dizinin başrol kadrosunda ise herhangi bir değişiklik yok. Steve Martin, Martin Short ve Selena Gomez sırasıyla Charles-Haden Savage, Oliver Putnam ve Mabel Mora olarak devam etmekte.
Diziye bu sezon iki yeni oyuncu dahil oldu. İlk olarak, hepimizin tanıdığı ünlü model ve oyuncu Cara Delevingne Alice karakteri ile, Zoe Margaret Colletti ise Lucy karakteri ile katıldı. İlk sezonda Oscar karakterini canlandıran Aaron Dominguez ikinci sezonda diziden ayrılmış bulunmakta. İzleyicilerin yeni favori karakteri ise Bunny Folger’ın papağanı Mrs. Gambolini. Bir papağanın komediyi bir üst seviyeye taşımasından kimse şüphe etmemeli.
Selena Gomez’in oyunculuğu bu sezonda geçen sezona göre çok daha tutarlı ve başarılıydı. 6. bölüm kendisi için sezondaki en iyi bölümdü diyebiliriz. Travma sonrası anı kaybı ve travmayı tekrar hatırlatan olaylar sonrası anılarının geri gelmesini pürüzsüz bir şekilde ekrana taşımış.
Cara Delevingne’nin İngiliz aksanı dizideki herkesin Amerikan olmasından dolayı biraz sırıtmış. Hatta birkaç bölümde aksanı hakkında espriler duyuyoruz fakat karakteri bağlamında düşündüğümüzde gayet yakışmış.
Charles, üvey kızının tekrardan iletişim kurmaya başlamasıyla kendini baba figürü olarak bulur. Aynı zamanda kendi babası ile olan geçmiş travmalarıyla yüzleşmek zorunda bırakılır. Karakterin sezonun başından sonuna kadar geçirdiği ebeveynlik konseptinin farklılaştığını görmekteyiz.
Oliver ise ilk sezonun sonlarına doğru oğluyla tekrardan bir baba-oğul ilişkisi kurmuştu. Bu sezonda baştan yarattıkları ilişkinin tamamen parçalanma riskiyle karşı karşıya kalırlar. Hem Charles hem Oliver, aile ilişkileri ve baba figürü üzerinden karakter gelişimlerini tamamlarken Mabel’da durum farklıdır. Mabel, yeni sezonda herkes gibi aile ilişkileri ve baba figürüne ek olarak romantik anlamda da bir serüven yaşar.
Mabel’ın, Alice ile yaşadığı ilişki diziye biseksüel bir soluk getirmekte. İlk sezonda heteroseksüel bir ilişkide bulunan Mabel’ı bu sezon homoseksüel bir ilişkide görmek seyirciyi memnun etti. 6. bölüm sezonun en iyi bölümüydü. En iyi bölüm olmasının sebebi, Selena’nın oyunculuğunun yanı sıra hikaye akışının ikilinin romantizmiyle ve sanatla birleşmiş olmasıydı.
İlk sezonu binanın yöneticisi olan Bunny Folger’ın ölümü ve bu cinayetin Mabel’ın üstüne kalmasıyla sonlandırmıştık. İkinci sezonda izlediğimiz ise podcast yapan bu üç arkadaşın Bunny Folger cinayetinin asıl suçlusunu bulmak ve adlarını temize çıkarmaya çalışmasıdır.
Kendilerini aklamaya çalışırlarken, ilk sezonda podcast konusunda danıştıkları Cinda Canning tarafından aleyhlerine bir podcast serisi başlatılır. Cinda; Charles, Oliver ve Mabel’ı katil olarak suçladığı serisinin adını ‘Only Murderers in the Building’ koyar.
Hem ‘Only Murders in the Building’ podcastinin hem de dizinin ikinci sezonunun tek sorusu ise ‘Bunny Folger’ı Kim Öldürdü?’dür.
Tüm Arconia halkı Charles, Oliver ve Mabel’dan şüphelenirken üçlünün bireysel hayatlarındaki problemler de soruşturmaya yansır. Charles’ın önceki evliliğinden üvey kızı Lucy, cinayet gecesi Arconia’da bulunur ve Mabel’ın dairesinden kaçan katili Arconia’nın tüm daireleri birbirine bağlayan gizli geçitlerinde görür. Mabel ise tüm bu yaşanan olaylardan sonra sanata tekrar yönelmek ister. Alice adlı birinin daveti ile New York’ta bir sanat galerisi açılışına gider ve ikili yakınlaşır. Alice’nin, Mabel üzerindeki etkisi ve Lucy’nin soruşturmaya olan katkısı dizide yadsınamayacak kadar önemlidir.
Dizinin ilerleyişinde geçen sezona göre önemli derecede farklılıklar var. Gizem türündeki bir dizide olayların arapsaçına dönmemesi absürt olur. İlk sezonda bu olaylar silsilesinin her bölümde yavaş yavaş çözüldüğünü ve finalde bizleri zorlamadığını görmüştük. İkinci sezonda ise yaşanan bu karmaşık olaylar her bölümde gittikçe artmakta ve olay örgüsünü işin içinden çıkılamayacak bir duruma getirmekte. İlk sezonda yumuşak ve pürüzsüz ilerleyen hikaye akışı bu sezon tam tersi olduğu için izleyiciyi zorlamış.
Yapılan sahne geçişleri izleyiciye direkt bir şüpheli verip yargı oluşturmak ve finalde daha fazla şaşırtmak içindi. Örneğin; Lucy, katilin alerjik bir tepkime şeklinde hapşırdığını söyledikten hemen sonraki sahne kedi alerjisi yüzünden hapşıran bir başka Arconia sakiniydi.
Bu sezonda geçen sezona göre en büyük eksiklik ise sanat kaygısıyla çekilen sahnelerin azlığıydı. Geçen sezonda sağır karakterimizin bölümünde hiç ses yoktu. Bu sezonda gene aynı karakterin olduğu bölümde sesler vardı. İlk sezondaki gibi sessiz bir bölüm olsaydı hem ilgi çekiciliğini korur hem de önceki sezonla bir bağlantı kurulurdu.
İlk bölümü yayınlandıktan sadece iki hafta sonra üçüncü sezon onayı alan Only Murders in the Building’in yeni sezonunu izleyiciler merakla beklemekte.