Oldboy Film İncelemesi: Kanla Yazılmış Bir İntikam Planı

Editör:
Aleyna Kavak
spot_img

Park Chan-wook yönetmenliğinde beyaz perdeye taşınan intikam üçlemesinin ikinci filmi Oldboy, 2003 yılında gösterime girdi. Sinema dünyasında intikam temasını baştan yazan film, aynı zamanda filmlerde sevilen ters köşe durumunu da başarılı bir şekilde işliyor. Başrollerini Choi Min-sik, Yoo Ji-tae ve Hye-jeong Kang‘un paylaştığı filmin müzikleri de Jo Yeong-wook tarafından bestelenmiştir. Film müzikleri için bir albüm yayımlandığını göz önünde bulundurursak, en az filmin teması kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.

Park Chan-wook, filmlerinde teknik unsurdan çok karakter ve ana konuya eğilmeyi tercih ediyor. Bu tercih ediş, Oldboy‘u daha da izlettiren unsurlardan biri oluyor aslında. Bunun yanında filmi, karakterimiz Oh Dae-su’nun hapis kaldığı zaman ve serbest bırakıldığı an olarak ikiye ayıracak olursak; filmin iki farklı atmosfere sahip olduğunu daha net görebiliriz. Oh Dae-su’nun kilitli kaldığı süre boyunca izlediğimiz sakin atmosferik ortam, karakterimizin serbest kaldığı andan itibaren yerini hareketli ve dinamik bir havaya bırakıyor.

Prepare for the 'Oldboy' Remaster Korean Cinema Masterpieces
Görsel: https://dailyutahchronicle.com/2023/08/13/oldboy-remaster-korean-cinema/

Kısaca Oldboy

Baş belası, sorumluluk sahibi olmaktan bir hayli uzak karakterimiz Oh Dae-su (Choi Min-sik) ile başlıyoruz filme. Arkadaşı tarafından polis merkezinden alınmış ve eve götürülmek üzere giderlerken sarhoş karakterimiz, bir anda yok oluyor. Ondan geriye kalansa doğum günü için kızına aldığı melek kanatları oluyor. Yaşanan bu kaybın üzerinden tam 15 yıl geçecektir. Oh Dae-su, kim olduğunu bilmediği birisi tarafından tam 15 yıl boyunca bir odaya hapsedilmiştir. Saç-sakal tıraşından tutun da oda temizliğine kadar her türlü ihtiyacının karşılandığı bu 15 yılın ardından Oh Dae-su, bir gün sebebi bilinmemekle birlikte serbest bırakılır. Bu serbest kalışın ardından karakterimizin tek bir amacı vardır: Hayatından 15 yılını çalan kişiyi bulmak. Elbette bizler de Oh Dae-su ile kimin neden böyle bir şey yapmış olabileceğini düşünüyor, ortaya çıkan ipuçlarını birleştirerek ekran başında bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz. Bu serbest bırakılışın, daha büyük bir hapishane oluşundan habersizce ilerliyor olaylar silsilesi.

Dikkat! Bu aşamadan itibaren spoiler içermektedir.

Oldboy' Is Still Shocking - The Atlantic
Görsel: https://www.theatlantic.com/culture/archive/2023/08/oldboy-re-release-review/675068/

Televizyon ile çevrelenen koca bir 15 yıl… Televizyondaki kadınlara aşık oluyor, dövüş teknikleri öğreniyor, yemeklerin püf noktalarını zihnine kazıyor ve arkasından düzenlenen komploları izliyor. Nerede olduğu asla anlaşılmayan bir otel odasında Oh Dae-su, bilmeden DNA’sını her yere bırakıyor; suyunu içtiği bardak da dahil. Masasında duran su bardağının ertesi gün karısının öldürüldüğü cinayet mahalisinde bulunması, Oh Dae-su başta olmak üzere kimsenin yaşamak istemeyeceği bir durum olsa gerek. Hapsedilmiş olmasının yanı sıra bir de cinayet baş şüphelisi olarak geçen 15 yılda Oh Dae-su, kızıyla da hiçbir şekilde iletişim kuramıyor.

Kimsesi kalmamış bir şekilde bir gün, bir apartmanın çatısında, valizin içerisinden çıkıyor Oh Dae-su. Esaretle geçen 15 yılı geride bırakmış, yeniden özgürdü. Oh Dae-su kendisinin özgür kaldığını zannetse de ilerleyen dakikalarda anlıyoruz ki daha büyük bir esaretin içerisine düşmüştü. Kendisini hapseden kişi, ipleri elinde bir kukla misali oynatmaya devam ediyordu kendisini.

Sinema sektöründe intikam temalı filmler, saymakla bitmez. Bu yüzden Oldboy‘u diğer filmlerinden ayıran unsur konusu değil, bu konunun işleniş biçimidir. Ekran başındaki izleyicinin derinlerde hissettiklerini açığa çıkaran bu film, ensest ilişki gibi rahatsız edici olayları da aşırıya kaçmadan etkili ve gerçekçi bir şekilde ilmek ilmek işliyor.

Review: Oldboy - Slant Magazine
Görsel: https://www.slantmagazine.com/film/oldboy/

Serbest kaldığı gün bir restorana giderek canlı ahtapot yiyen Oh Dae-su, esaretinin bitmediğini; aksine daha da derinleştiğini, burada aldığı bir telefon çağrısı ile öğreniyor. Yaşadığı baygınlık sonrası, restoranda çalışan ve yılın şefi olarak seçilen Mido (Hye-jeong Kang), karakterimizi evine götürür. Tanımadığı bir insanı evine alarak ilk dakikadan itibaren hem Oh Dae-su hem de izleyicinin şüpheli dikkatlerini üzerine çeken Mido, aslında oldukça üzgün ve kandırılmaya kolay bir profil çizmektedir. Anne-babası olmayan Mido, güvenilirliklerini sorgulamadan iyi-kötü herkesle kolayca arkadaş olabilmektedir.

Kan Kokan İntikam Planı

Oldboy (2003) directed by Park Chan-wook • Reviews, film + cast • Letterboxd
Görsel: https://letterboxd.com/film/oldboy/

Oh Dae-su ve Mido’nun karşılaştığı an, filmin başladığı o an diyebiliriz. Bir şekilde sürekli yolları kesişen ikili bir süre sonra artık ayrılmaz ikili olmuştur. Etrafındaki kadınların sürekli zarar görmesinden dolayı Oh Dae-su, Mido’yu canı pahasına korumaya çalışmaktadır.

İzlemeye alışık olduğumuz intikam filmlerinin aksine Oldboy, duygularınızı en uç noktalarda yaşamaya teşvik eder nitelikte. Ekrana yansıyan hiçbir görüntünün, söylenen hiçbir kelimenin boş olmadığını; mutlaka bir sebebinin olduğunu eğer sabırlı iseniz filmin sonlarına doğru anlıyorsunuz.

Woo-jin Lee (Yoo Ji-tae)’nin filme dahil oluşuyla beraber önce intikam planının arkasındaki ismi, sonraysa bu kana bulanmış planın sebeplerini öğreniyoruz. Kendisini bir bilim insanı, Oh Dae-su’nun 15 yıllık esaretini de bilime hizmet eden bir çalışma olarak gören Woo-jin Lee, deyim yerindeyse evcil hayvanını dünyaya salıyor ve evine geri dönmesi için sabırsızlıkla bekliyor.

Woo-jin Lee, sadece Oh Dae-su değil Mido üzerinde de araştırmalar yapıyor aslında. İki karakterimiz üzerinde hipnoz tekniği ile bilinçaltlarına inerek istediklerini yaptıran Woo-jin Lee, bu şekilde yıllardır perdenin arkasından, farklı ama birbirine bağlı iki yaşamı şekillendiriyor.

Oldboy
Görsel: https://www.timeout.com/tr/film/oldboy

Ekran başındaki izleyici, Oh Dae-su’nun içinde bulunduğu intikam ve karmaşa duygusunu iliklerine kadar hissederken; aynı şekilde filmin sonunda Oh Dae-su’nun kızını bulmasıyla aynı mide bulantısını hissetmekten alıkoyamıyor kendisini. Hayatından 15 yıl çalan Woo-jin Lee ile karşılaşmasında sonlara doğru gelirken, ölümün pençelerinden korumaya çalıştığı Mido’nun kendi kızı olduğunu öğrenmesi; bu gerçeği izleyicinin zihnine kazımak için eş zamanlı olarak 15 yıl önce kızına hediye aldığı melek kanatları ekrana yansıtılıyor. Bu sahne, izleyiciyi kısa bir şok ve hemen ardından gelen kusma hissiyle yalnız bırakıyor.

Old Boy (2003) – The Hutch Files
Görsel: thehutchfiles.com

İki kardeş arasında bilinçli bir şekilde yaşanan ensest ilişki, tek başına insanı rahatsız etmeye yeterken buna bir de baba-kız arasındaki ilişki eklenince; filmin taşıdığı ağırlığı omuzlarınızda hissediyorsunuz. Film bitip isimler birbiri ardına akmaya başladığında bile, filmin sonuna dair ne hissedeceğinizi bilemiyorsunuz. Art arda hissettiğiniz duyguların hiçbirini konduramıyor, işin sonunda tüm duyguların üzerinize kara bulut misali çöküşü ile oturduğunuz yerden kalkıyorsunuz.

Güney Kore sineması için bir baş yapıt olmayı başaran Oldboy; zengin görsel içeriği, sıradan bir konuyu dilden dile dolaşan bir destanı anlatırcasına anlatmasıyla yıllara meydan okuyan filmler arasına çoktan yerleşti bile. Yazımızı, filmden bir kesit ile sonlandırıyoruz.

“Gülün, dünya sizinle gülsün.
Ağlayın, dünya sırtını dönsün.”


Kaynakça:

  1. Roger Ebert. “Korea’s ‘Oldboy’ digs deeper than average mystery/thriller”. Erişim: 26.09.2023. Web
  2. Roger Ebert. “Extremely Grotesque: Park Chan-wook on Oldboy”. Erişim: 26.09.2023. Web
  3. Asian Movie Pulse. “Film Analysis: Oldboy (2003) by Park Chan-wook”. Erişim: 26.09.2023. Web
  4. Deep Focus Review. “Oldboy”. Erişim: 26.09.2023. Web
  5. The Atlantic. “A Still-Shocking Masterpiece Worth Catching in Theaters”. Erişim: 26.09.2023. Web
  6. Öne çıkan görsel
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.