Okültizm Temalı Filmler

Editör:
Berke Ateş Aytekin
spot_img

“Bilgi bir hazineyse, uygulaması da bu hazineyi açan anahtardır” Aristoteles

Okültizm yani Gizlicilik; insanı, doğayı ve ayrı iki kavram olarak aralarındaki bağlantıları inceleyen saklı öğretilerin, ritüellerin üzerine çalışılması ve uygulanmasıdır. Yaratılışımızda gizlice var olan, tabiatın metafiziksel özelliklerini insanla buluşturmayı amaçlayan içrek bilgidir. Kavramın içerdiği düşünsel akımlar, kişinin evreni ve evrenin içerisindeki yerini anlamak için arayışa girmesiyle ortaya çıkmıştır. Kimilerine göre kendini yeniden yaratma süreci olan bu kavram, zihin üzerinde aydınlatıcı bir açılım meydana getirir. Bu öğretilere kendini adayan kimseler, tarih boyunca ehil olmayanların majikal sırları uygun olmayan amaçlarla kullanmalarını engelleyebilmek için bu bilgileri saklı tutmaya çalışmışlardır.

Okült Sineması, eski okült dini öğretilerinin film yapımcıları tarafından Spiritüalizm, Satanizm, Ezoterizm, Sembolizm, Mistisizm gibi kavramlar üzerinden aktarılmasını konu edinir. Ağırlıklı olarak bu öğretilerin tarikatçılar tarafından kötüye kullanımını ele alırlar. Karanlık alemlerin kapılarını aralayan, izlerken gizemiyle insanları heyecanlandırmayı amaçlayan okült filmleri sizler için bir araya getirdik.

The Blair Witch Project (1999)

Yönetmen: Daniel Myrick, Eduardo Sanchez

Korku türünde found footage filmlerinin ilk örneklerinden biri olan The Blair Witch Project bir pazarlama harikasıdır. Düşük bütçesine binaen en çok kazandıran yapıtların başında gelir. Eduardo Sanchez ve Daniel Myrick, ihdas ettikleri sahte mitos ile Burkittsville kasabasının yerel tarihini bütünüyle değiştirmişlerdir. Doğaçlama oyunculuk performansları ile yarattıkları mitin gerçekliğini arttırmışlar ve yerel halkın korkuyla baktığı bir şehir efsanesi oluşturmuşlardır. Filmin popülerliğinin ardından gelen yeniden yapım ve devam filmleri ilk filmin başarısının gölgesinde kalmışlardır.

Üç amatör belgeselci; Heather Donahue, Mike Williams ve Joshua Leonard, Burkittsville kasabasının çevresindeki Black Hills ormanlarında yaşadığı iddia edilen cadıyı araştırmak için bölgeye gitmiş ve ortadan kaybolmuşlardır. Arkalarında sadece arayışları zarfında kaydettikleri görüntülerin olduğu kasetleri bırakmışlardır. Film ise bu buluntu kasetlerin derlenmesi ile oluşturulmuştur.

Kill List (2011)

Yönetmen: Ben Wheatley

Türlerin karıştırıldığı filmlere verilebilecek örnekler içerisinde kuşkusuz en başarılılarındadır. Aile dramasını, tetikçi aksiyon-gerilimini ve dehşet verici psikolojik korku türlerini ustalıkla harmanlamıştır. Filmin başından sonuna başarıyla ayakta tuttuğu gerilimi, özellikle sonlarına doğru uç noktasını yaşayıp izleyiciye eşi benzeri kolay kolay görülmeyen bir deneyim yaşatmaktadır.

En son işinde yaralanmasının ardından sekiz ay geçmiş hem fiziksel hem de mental olarak yaralanan tetikçi Jay (Neil Maskell), partneri Gal (Michael Smiley) tarafından kazancı yüksek bir işte beraber çalışmak için zorlanmaktadır. Sözleşmenin garip ve rahatsız edici gizemine inerken Jay’in dünyası, korku ve paranoyayla donatılmış, dönüşü olmayan korkunç bir noktaya doğru yön alır ve yaşananların sırrı yavaş yavaş çözülmeye başlar.

Holy Mountain (1973)

Yönetmen: Alejandro Jodorowsky

Her bir dakikası dopdolu olan, en ufak sahnesinden çıkarım yapma ihtimalinizin olduğu Holy Mountain, başından sonuna psikedelik bir öykü anlatır. Ezoterik öğretileri ve detaylı okült bilgileri bünyesinde barındırır. Karakterlerin tasarımı ve hikâyenin elementlerinin dizayn edilişinde Tarot kartlarının sembolik etkileri olduğu görülür. Sürreal yapısı nedeniyle bazen algılaması zor olabilse de aklınızda yer etmesi ve üzerinizde etki bırakması kaçınılmazdır.

Güçlü bir simyacı, onu varlıklı yedi insanla buluşturan mistik bir rehberle tanışır. Tanıştığı yedi kişi ve rehber ile dünyevi mallarını arkalarında bırakarak ölümsüz olabilmek uğruna tanrıların yaşadığı Kutsal Dağ’a doğru yolculuğa çıkarlar.

A Dark Song (2016)

Yönetmen: Liam Gavin

Spiritüel karşılaşmaların yaşandığı filmler arasında, araştırmasını en iyi yapmış işlerden birisidir. Ana karakterin film boyunca yanındaki Okültist ile uyguladığı ayin olan Abramelin Operasyonu, Aleister Crowley gibi gnostikler tarafından denenen gerçek bir ayinin film için kurgulaştırılmış halidir. Araştırmasını iyi yapan okült temalı bir film olmasının yanında, karakterin karanlık yolculuğunu ifade ediş biçimi açısından da epey büyüleyicidir.

Sophia (Catherine Walker), gözlerden ırak bir bölgede kiraladığı bir evde ölen oğluyla iletişim kurmak için okültist Joseph Solomon (Steve Oram) ile bir ritüel gerçekleştirirler. Ancak, ritüel boyunca ruhunu temizlemeye çalışan Sophia’nın sakladığı sırlar nedeniyle hayatlarını tehlikeye atarlar.

House of the Devil (2009)

Yönetmen: Ti West

X ve Pearl ile başarısı gitgide katlanan Ti West’in diğer bir işi olan House of the Devil, en az onlar kadar göz önünde olmayı hak eden bir yapım. İskeletinde fazlasıyla basit araçlar kullanması dolayısıyla ilk bakışta etkileyici bir iş olarak görülmeyebilir. Ancak, izleyicinin beklentisini onlara karşı kullanmayı bilen yapısı, ana karakterle empati kurdurmakta olan başarısı ve anlatıya yedirilmiş nüanslarıyla çarpıcı bir film olmayı başarmıştır.

Finansal olarak sıkıntıda olan Samantha Hughes (Jocelin Donahue), ormanın içerisinde büyük bir evde bebek bakıcılığı yapar. Başlangıçta hiçbir sıkıntısı gözükmeyen iş, kısa süre içerisinde garip bir hal alır ve onu işe alan insanların dehşet verici sırları yavaş yavaş açığa çıkar.

The Devil Rides Out (1968)

Yönetmen: Terence Fisher

Dennis Wheatley’nin aynı isimli romanından uyarlanan The Devil Rides Out, Christopher Lee’nin favori Hammer filmi olduğunu söylediği ve onun ısrarları sonucu çekilen bir yapımdır. Tiyatral oyunculuklarına rağmen otantik yapısını koruyabilmiştir. Filmin baş kötüsü Mocata, Aleister Crowley baz alınarak oluşturulmuş bir karakterdir.

Duc de Richleau (Christopher Lee), yakın bir arkadaşının ölümü sonrası oğlu Simon Aron’a (Patrick Mower) göz kulak olmaktadır. Eski bir dostu Rex Van Ryn (Leon Greene) ile ansızın Simon’ı ziyaret ettikleri bir akşam, Simon’ın şeytani bir tarikat tarafından ayartılmış olduğunu fark eder. Onu bulunduğu korkunç durumun içerisinden çıkarmak ise Okültizm uzmanı olan Duc de Richleau’ya düşmektedir.

Fascination (1979)

Yönetmen: Jean Rollin

Jean Rollin’in en sevilen işlerinden birisi olan Fascination, karakter veya olay örgüsünden ziyade atmosferi ve estetiği ile öne çıkan bir filmdir. Oyunculukların başarısızlığını ve hatalarla dolu kurgusunu, göz alıcı görselliği ve sembolik anlatısıyla affettirmektedir. Zihin yerine duyular için bir şölen niteliğindedir.

Beraber iş yaptığı diğer hırsızlardan para kaçırmaya çalışan Marc (Jean-Marie Lemaire), tekinsiz bir şatoya saklanır ve şatonun içindeki hizmetçileri esir alır. Gece çöktüğünde bir grup aristokrat kadının eve gelmesiyle Marc, bu gizemli buluşmanın amacını öğrenmeye çalışır.

Dagon (2001)

Yönetmen: Stuart Gordon

Korku edebiyatının incilerinden biri olarak görülen H.P. Lovecraft’in kısa hikayesinden uyarlanan Dagon, Cthulhu mitinin bir parçasıdır. Lovecraft’in eserlerinin çoğu tanımlanması zor, tarifsiz ve görsel olarak aktarması güçtür. Zengin hayal dünyasıyla daha çok insanlara kozmik bir korku yaşatmayı, onları bilinmezliğin gerilimiyle karşılaştırmayı amaçlar. Dagon, bu zorluğu aşarak sükse yapan Lovecraft uyarlamalarının arasına adını yazdırmayı başarmıştır.

Yaşadıkları gemi kazası yüzünden Imboca isimli küçük bir balıkçı adasına yanaşan ve bu adada mahsur kalan çift, çok geçmeden adanın tuhaf topluluğunun korkunç sırlarını ortaya çıkarır.

Starry Eyes (2014)

Yönetmen: Kevin Kölsch, Dennis Widmyer

Bir Kickstarter kampanyasıyla finanse edilen Starry Eyes, gösterime girmesiyle hızla ilgi görmüştür. Başrolü Alex Essoe’nun metot oyunculuğun sınırlarını zorlamasıyla şahlanan kült film, fonlayan insanlar tarafından olumlu yorumlar almıştır. Farklı melekleri ve şeytanları çağırma uygulaması olan birtakım tılsımlara, Okült işaretlere ve sembollere film boyunca bolca rastlanmaktadır.

Sarah (Alex Essoe), garson olarak çalışan ve Hollywood’a girmek isteyen hevesli bir aktristir. Katıldığı çok sayıda olumsuz sonuçlanan seçmelerin ardından, Astraeus Pictures’ın uzun zaman sonra çekeceği bir film için seçmeye katılır. Olumlu sonuçlanan seçmenin akabinde film ekibiyle yaptığı anlaşma, onu geri dönüşü olmayan bir girdabın içine sürükler.

The Blood on Satan’s Claw (1971)

Yönetmen: Piers Haggard

60’ların sonu ve 70’lerin başında çekilen Folk Horror furyasına kapılmış İngiliz yapımı filmlerden birisidir. Barındırdığı elementler açısından bir diğer Folk Horror efsanesi The Wicker Man’den izler taşımaktadır. Yazarlarından birisinin iddiasına göre filmin bazı kısımlarında Manson Ailesi’nin işlediği Mary Bell cinayetlerinden esinlenilmiştir.

Bir çiftçi, tarlalarından birinde alışılmadık bir kafatasına rastlar. Kasabanın yetkililerini çağırdığı sırada kafatası ortadan esrarengiz bir şekilde kaybolur. Kafatasının kayboluşunun ardından, kasabada ardı sıra tuhaf olaylar görülürken, kasabanın çocukları belli olmayan bir nedenden ötürü şeytana tapınmaya başlarlar.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks