Nuri Bilge Ceylan, şüphesiz Türk sinemasının yeri doldurulamaz başarılı yönetmenlerinden biridir. Bunun yanında başarısı sınırları aşarak uluslararası boyuta ulaşmış; aldığı festival ödülleri ve adaylıklarıyla ise ülkemizi birçok kez yurt dışında temsil etme gururunu yaşamıştır. Neredeyse her filmiyle Cannes Film Festivali’nde yer almayı başaran Ceylan, Türk sinemasını dünyaya tanıtmada da öncü rol üstlenen bir yönetmendir. 2014 yapımı “Kış Uykusu” filmi ise Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülüne layık görülen ikinci Türk filmi olma özelliğini taşıyor.
Nuri Bilge Ceylan filmleri hakkındaki ilginç bilgilere geçmeden önce hayatına ve sinema dünyasına giriş sürecine kısaca bakalım.
Nuri Bilge Ceylan Kimdir?
1959’da İstanbul’da doğan Ceylan, iki yaşında babasının tayininin çıkmasıyla çocukluğunu Çanakkale’de geçirmiştir. Daha sonrasında filmlerinde çokça karşımıza çıkacak olan “Anadolu” temasını aslında çocukluğunda kendisi de birebir yaşamıştır. İlerleyen yıllarda ise lise eğitimi için ailesiyle beraber tekrar İstanbul’a dönüyor. Liseyi bitirdikten sonra ilk önce İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümüne başlıyor fakat o dönem yaşanan bazı siyasi olaylar sebebiyle üniversite sınavına tekrar giriyor. 1978 yılında ise bu sefer Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümüne başlıyor. Üniversite eğitiminde aynı zamanda kulüplere de katılan Ceylan, özellikle fotoğrafçılık alanındakini yeteneğini bir hayli geliştiriyor. Üniversite yıllarında çektiği fotoğraflarla katıldığı yarışmalar sayesinde de ismini bu alanda duyurmayı başarıyor.
Sinemaya ilgisi ve film yapma fikri ise askerlik zamanında kafasında oluşmaya başlıyor. Aklında oluşan bu fikirden sonra da sinema eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde alıyor. Kendini bu süreçte filmlere adayan Ceylan, bir röportajında o dönemler günde üç film bile izlediğini söylüyor. Sinema ve sinemayı besleyen yardımcı alanlar konusunda yeterli bir donanıma sahip olduğuna ikna olduğunda ise 1995 yılında “Koza” adlı kısa filmiyle karşımıza çıkıyor.
İşte 10 maddede Nuri Bilge Ceylan filmleri hakkındaki ilginç detaylar:
- Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde sıklıkla gördüğümüz kasvetli havaların aslında bir anlamı var. Ceylan, fotoğrafçılık açısından da kasvetli ve kapalı havaları sevdiğini belirtirken filmlerinde de bu temayı sıklıkla kullanıyor. İlk bakışta karakterlerinde işlediği bunalımla bu havaların özdeşleşmiş olduğu düşünülse de Ceylan için anlamı sadece bu kadarla kalmıyor. Ceylan için kasvetli hava, insan ruhuna getirdiği sıkıntı ve kötü hislerle beraber karakterin yaşayacağı silkinmeyi, kendine gelme halini temsil ediyor.
- Nuri Bilge Ceylan’ın oyuncu seçimi için kullandığı yöntem, filmlerinde anlatmak istediği asıl olay ve yaratmak istediği karakterler açısından büyük önem taşıyor. Özellikle ilk dört filminde tercihini tamamıyla amatör oyuncular üzerinden kullanırken sonraki filmlerinde ise daha çok profesyonel oyunculara yönelmiştir. Ceylan’ın amatör oyuncuyu seçmedeki amacı kafasında kurguladığı karakteri gerçek hayattaki birinden almaktır. Yani aslında onun beklediği role girmek ya da role bürünmek değil, oyuncunun kendisi olarak karakterini ortaya koymasıdır. Daha sonrasında profesyonel oyunculara yönelmesinin asıl nedeni ise senaryoda sinemasal açıdan önemli replikleri değiştirilmeden, direkt olarak yansıtmak istemesidir. Ona göre de bunu sadece gerçek profesyonel oyuncular yapabilirdi. Çünkü amatör oyuncularda genel olarak repliğin dile geliş şekli doğalında gerçekleşiyor ve değişmesi kaçınılmaz oluyordu. Ama profesyonel oyuncularda disiplin ve yeteneğin getirisiyle birlikte yazılan senaryo ve anlatım tamamıyla bütünleşiyor.
- Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerinde tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak karşımıza çıkan Andrey Tarkovski öykünmelerini net bir şekilde görüyoruz. Ceylan, yavaş sinemanın temsilcisi olan Rus yönetmenden anlatımdaki yavaşlığı ve detaycılığı kendi filmlerine de taşımıştır. Bazı filmleri yavaş ve uzun çekim planlarıyla birlikte süre olarak üç saati geçmiştir. Bunun yanında iki yönetmenin filmlerinde birbirine benzer hatta bazen aynısı diyebileceğimiz çekim planlarına da rastlıyoruz. Bu en net olarak Tarkovski’nin Stalker filmi ile Ceylan’ın Bir Zamanlar Anadolu’da filmi arasındaki benzerlikle karşımıza çıkıyor.
- Ceylan’ın anlatı dilinde ise daha çok Çehov tarzını görüyoruz. Çehov tarzında da olduğu gibi filmlerinde genellikle kurgusal bir olaydan çok gündelik yaşamdan bir kesiti ya da bir yaşamı işliyor. Çehov’un hikayeleri başta olmak üzere özellikle Rus edebiyatından çok beslendiğini belirten yönetmen, Mayıs Sıkıntısı adlı yalın anlatımıyla oldukça başarılı bulunan filmini de Anton Çehov’a adamıştır.
- Ceylan oyuncu seçiminde olduğu kadar oyuncu yönetiminde de bir o kadar başarılı bir yönetmendir. Genel olarak çekimlerde kontrolü kendi elinde tutarken her detaya titizlikle yaklaşıyor. Oyunculuklarda her zaman en dikkat ettiği, yazılan her şeyin oyuncuda en doğal haliyle ortaya çıkması olmuştur. Bu bazen bir mimik, bazen de tek kelimelik bir replik olsa bile. Hatta konudaki titizliğinin boyutlarını Ahmet Rıfat Şungar’ın Üç Maymun filmindeki bir anısı ile daha iyi anlayabiliriz. Çekim planında açılan kapı ile karanlık odadaki Şungar’ın yüzüne bir ışık vuruyor ve dolayısıyla da oyuncunun bakışı, anlatım açısından büyük önem taşıyor. Şungar o saniyelik bakış için yüzden fazla tekrar yaptıklarını ve her seferinde Ceylan’ın ondan başka bir şey denemesini istediğini belirtiyor. Fakat en son yaptıkları çekimde yapması gerekeni tamamen ona bıraktığını ve filmde de bu çekimin kullanıldığını söylüyor. Nuri Bilge Ceylan, aslında tüm o tekrarlarla bakışın oyuncuya özel olacak şekilde oluşmasını sağlamış.
- Nuri Bilge Ceylan filmlerinde genel olarak yönetmenliğinin dışında yapım aşaması, senaryosu, görüntü yönetmenliğinde de Ceylan’ın imzası bulunuyor. Yapımlarında her detayın kontrolünün elinde olmasını seven yönetmen, filmi oluşturan her alanı kendi bakış açısıyla birleştirerek aralarında bir bütünlük oluşmasını sağlıyor. Özellikle fotoğrafçılık yeteneğini ve tecrübesini görüntü yönetmenliğine oldukça başarılı bir şekilde aktarmıştır.
- Ceylan’ın ilk filmlerinde (Koza, Kasaba, Mayıs Sıkıntısı) anlatımın odağı fotografik ögeler iken daha sonrasında anlatımı öyküselliğe evriliyor. Fotografik anlatıyı kullandığı filmlerinde genel olarak amatör oyuncuları kullandığı için diyaloglardan ziyade çevresel unsurlar ve karakterin görünüşü üzerinden ruh halini yansıtmak ön plana çıkıyor. Hatta ilk yapımı olan Koza adlı kısa filminde hiç diyalog yoktur. İzleyenlere vermek istediğini durağan görüntülerle aktarır. “Uzak” filmi ile beraber artık fotografik ögelerin yanında diyaloglar, karakterler arasındaki çatışmalarla öyküsel anlatımı benimsemeye başlıyor
- İçimizden biri olarak yarattığı karakterlerle Nuri Bilge Ceylan, insanı insana en iyi anlatan yönetmenlerden biridir. Ceylan, konu olarak incir çekirdeğinin bile işlenebilecek bir yönünün olduğunu düşünerek insana dair her duyguyu, her ayrıntıyı filmlerinde işler. Fakat insan ruhundaki bunalımı, yalnızlığı ise filmlerinde her zaman daha fazla göze çarpıyor. Bu ruh durumunu anlatırken de taşrayı mekan olarak kullanıyor. Taşrayı bazen yaşanan bunalımın sebebi olarak verirken bazen de bunalımın ve kaçışın bir simgesi olarak kullanıyor.
- Filmlerinde Ceylan’ın yakın çevresinden birçok insanı oyuncu olarak görüyoruz. Başta annesi ve babası olmak üzere arkadaşlarını ve akrabalarını amatör oyuncu olarak karşımıza getiriyor. İlk filmi Koza’da başrol olarak annesi ve babası yer alıyor. Bu filmde bazen gizli kamera ile yaptığı çekimlerle istediği yalınlığı ve samimiyeti bulduğunu söylüyor. Yani yakın çevresiyle çalışmanın avantajlarını oldukça iyi kullanmıştır. Uzak filmindeki başarılı performansıyla bildiğimiz Mehmet Emin Toprak ise Ceylan’ın yeğenidir. Ceylan’ın üç filminde başrol olan Toprak, oyunculuk geçmişi ve eğitimi olmamasına rağmen performansıyla Cannes Film Festivali’nde ödül almaya hak kazanmış bir isimdir. Bu ilginç başarıda Ceylan’ın yazdığı karakterle Mehmet Emin Toprak arasındaki uyumun rolü yadsınamaz.
- “İklimler” filminde büyük bir cesaret örneği göstererek yönetmenliği ve senaristliğinin yanında eşi Ebru Ceylan ile başrolü paylaşıyor. Bu sebeple görüntü yönetmenliğini yapmadığı da ilk filmidir. Ceylan, oyunculuk deneyimi yaşamanın yanında asıl olarak yazdığı karakterin kendisine çok uygun olduğunu düşündüğü için bu kararı veriyor. Fakat kamera arkasında birçok alanda aktif olduğu için oyunculuk girişimi bu filmi ile sınırlı kalmıştır.
Son olarak Nuri Bilge Ceylan filmlerini yeni keşfedecek okurlarımız için ise beğeneceğinize inandığımız üç filmini sizler için seçtik.
Ahlat Ağacı (2018)
Başrollerinde Doğu Demirkol, Murat Cemcir ve Bennu Yıldırımlar’ın yer aldığı bir dram filmidir. 2018 yılında Cannes Film Festivali’ne katılmayı hak kazanan film o yılın en yüksek puanlı filmlerindendir.
“Ahlat Ağacı, modern Türkiye’deki ve dünyanın geri kalanındaki yaşam hakkında düşünceli, ilgi çekici sorular sormak için genç bir adamın mezuniyet sonrası deneyimini kullanır.” Film hakkındaki eleştirilerin ortak sonucu olan bu cümle aslında filmi çok güzel özetliyor.
Bir Zamanlar Anadolu’da (2011)
Başrollerinde Mehmet Uzuner, Taner Birsel, Ahmet Mümtaz Taylan, Yılmaz Erdoğan gibi usta isimlerin yer aldığı filmde bir cinayetin aydınlatıldığı süreçteki gerilime şahit oluyoruz. 2016 yılında BBC’nin oluşturduğu “21. Yüzyılın 100 Harika Filmi” listesinde tek Türk filmi olarak 54. sırada yer almıştır.
Kış Uykusu (2014)
Usta oyuncu Haluk Bilginer’e Demet Akbağ ve Melisa Sözen’in eşlik ettiği bu filmde, Aydın karakterinin çevreyle çatışması entelektüellik üzerinden anlatılıyor. Film dünya sinemasında oldukça fazla ses getirmesinin yanında Yılmaz Güney’in “Yol” filminden sonra Altın Palmiye ödülünü alan ikinci Türk filmi olmaya da hak kazanmıştır.
http://arts.artuklu.edu.tr/en/download/article-file/2411299
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/178260
https://www.nuribilgeceylan.com/movies/ahlat/press-nbcyavassinema.pdf








