Ülkemizde sanat filmi denilince akla gelen en önemli isimlerden bir tanesidir Nuri Bilge Ceylan. Öyle ki; filmlerinde işlediği derin konuları anlatırken tamamıyla kendi tarzını ve sinemasını oluşturmuştur. Kamera açıları, ışık kullanım tercihleri, sinemasal zaman ve mekanları Nuri Bilge’nin filmlerini oluşturan en önemli etkenler arasına girmiştir.
Peki kimdir Nuri Bilge Ceylan?
26 Ocak 1959 yılında İstanbul, Bakırköy’de doğmuştur. Çocukluğu babasının da memleketi olan Çanakkale iline bağlı Yenice köyünde geçmiştir. Ceylan Yenice’nin imkansızlıklarından ötürü İstanbul’a taşınır ve burada ilkokul beşi, ortaokulu ve liseyi Bakırköy’de tamamlar.
Nuri Bilge’nin fotoğrafa olan ilgi ve merakı lise yıllarında filizlenir. Burada bir fotoğraf kulübüne üye olur. Kazanmış olduğu Boğaziçi Üniversitesi ise sunduğu zengin kütüphanesi ve müzik arşiviyle Ceylan’ın müzik ve sanata olan ilgisini pekiştirir. Üniversite yıllarında Üstün Barış‘tan aldığı sinema dersleri ve sinema kulübünün yaptığı özel gösterimler Ceylan’ın sinemaya olan ilgisini arttırır ve yönlendirir. Üniversite yıllarında harçlığını çıkarmak için fotoğraf çekimine başlayan Nuri Bilge ileride bunun kendisine önemli bir rol kazandıracağından habersizdir.
Üniversiteden mezun olduktan sonra kendisine yönelttiği ‘ben ne yapmalıyım’ sorusuna cevap aramak için seyahate çıkar ancak aradığı cevabı bulamaz. Aradan askerliği çıkaran Ceylan, bu süreçte ne yapmak istediğine karar verir ve Türk sinemasına yön vererek değer kazandıracak filmlerini çekmeye karar verir.
Nuri Bilge Ceylan Filmografisi
Koza(1995)
1993 yılında arkadaşı Mehmet Eryılmaz’dan aldığı Arriflex 2B kamera ile işe koyulur. Bir kısmını Rusya’dan kendi valizinde getirdiği, bir kısmını da TRT’nin verdiği filmlerle kısa filmi olan Koza’yı çekmeye başlar. Filmde iki insanın birbirinden ayrı gelişen, bir ara evlilikle birleşen ve daha sonra birbirinden ayrılan hayatlarının diyalogsuz, fotoğraf karelerini andıran durağan görüntüleri konu edinmiştir. Filmi 1995 Mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde gösterilir ve yarışmaya seçilen İlk Türk Kısa Film unvanını alır.
Kasaba (1998)
“İnsanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyor; ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum…”
Ceylan’ın ‘Taşra Üçlemesi’ adını verdiği film serisinin ilk filmi ve aynı zamanda Ceylan’ın ilk uzun metraj filmidir. 1970’li yıllarının tipik bir Anadolu kasabasında geçen film siyah-beyaz çekilmiştir. Taşrada yaşayan iki arkadaş olan Saffet ve Muzaffer başrolleri oynamıştır. Bireyin yalnızlığını ve bunaltıcılığını Saffet karakteri üzerinden ele alan yönetmen otobiyografi ve pastoral bir biçim sergilemiştir. Film uzun planları, ağır ilerleyen temposu ile taşra hayatını Tarkovski etkisine benzer şekilde sunar. Kasaba, Berlin Film Festivali ile birlikte pek çok dünya festivalinde gösterilmiştir.
Mayıs Sıkıntısı(2000)
“Ben bu mayıs aylarını hiç sevmem, hep içime bir sıkıntı çöker. Hep bir terslik olur.”
‘Taşra Üçlemesi’ serisinin ikinci filmi ve Kasaba filminin devamı niteliğinde olan Mayıs Sıkıntısı, bir bahar günü çocukluğunu geçirdiği Çanakkale Yenice köyüne dönen Muzaffer karakteri üzerinden ilerlemektedir. Muzaffer, kendince hayatını sürdüren kasabada film çekmek ister. Oyuncu bulamayan Muzaffer en sonunda anne ve babasını filminde oynatır. Babası bir yandan tarlasına devletin el koymasını engellemeye çalışmakta bir yandan da oğlunun çektiği filme yardım etmektedir. Aynı köyden arkadaşı olan Saffet üniversiteyi tutturamaz ve fabrikada çalışmaktan kurtulmak için Muzaffer’e yardım etmeye başlar. Ceylan’ın bu filmi Berlin Film Festivali‘nin yarışmalı bölümünde gösterildi.
Nuri Bilge Ceylan bu filmi Anton Çehov’a adamıştır.
Uzak (2002)
“İnsanlar kendileriyle yaşar kendileriyle ölür. Sen ölümünü erken ilan ettin.”
‘Taşra Üçlemesi’ serisinin son filmi olan Uzak, Mahmut karakterini ele almaktadır. Mahmut geçimini fotoğraf çekmekle sağlamaktadır ancak gerçekleştiremediği hayalleri vardır. Eşinden yeni ayrılan Mahmut İstanbul’da yaşamaktadır. Bir gün köyden arkadaşı Yusuf çıka gelir. Yusuf fabrikada çalıştığı işi kaybetmiştir ve iş aramak için İstanbul’a Mahmut’un yanına gelir. Hayallerini gerçekleştirmek isteyen Yusuf, Mahmut’un yanına yerleşir. Bir gemide çalışarak dünyayı gezmek isteyen Yusuf, iş aramasını bilmediği için İstanbul sokaklarında avare avare gezinmekte ve bazen tanımadığı kadınların peşinden gitmektedir. Yusuf yüzünden yalnızlığı bozulan Mahmut ise sıkıntı çekmektedir. Mahmut’un hala hisler beslediği eski eşi Kanada’ya göç etmektedir. Bu durumdan mutsuz olan Mahmut, Yusuf’un uzun kalışı ile de gittikçe gerginleşir.
İklimler (2006)
“İlişkiler eski bir yalan, Adem’le Havva’dan kalan”
Ceylan’ın 4.uzun metraj filmi olan İklimler, ‘farklı bölgelerin kendilerine ait iklimleri vardır, farklı ruhların da öyle’ anlayışıyla yola çıkılarak çekilmiştir. Ceylan’ın görüntü yönetmenliğini yapmadığı ilk filmidir. Aynı zamanda filmde eşi Ebru Ceylan ile birlikte rol almıştır. Film, klasik aşk hikayesini konu edinse de, bu klasikleşmiş kalıbı işleyiş şekliyle fark yaratarak ortaya koymuştur. İsa ve Bahar karakterinin ikili ilişkilerine değinen film bütün klişeleri içinde barındırsa da her aşkın kendine özgü halleri olduğunu izleyiciye hatırlatmıştır. Filmin açılış sahnesi İsa ve Bahar’ın Kaş’ta yaptıkları tatil sahnesi ile başlamıştır. Çalkantılı ruh hallerine sahip olduğu anlaşılan ikili, aradan iklimler geçtikten sonra Ağrı’da kışın ortasında görülmüştür ve arada geçen zaman sürecinde değişen ruh halleri ve yaşantı izleyiciye bırakılmıştır. İklimler, Cannes Film Festivali‘nde Jüri Büyük Ödülü kazanmasıyla hafızalara kazınmıştır.
Üç Maymun (2008)
“Biri ölür, üzülmezsiniz. Sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz. O hırkanın duruşu kalbinize oturur.”
Üç Maymun filmi başrollerinde Hatice Aslan, Yavuz Bingöl, Ercan Kesal ve Ahmet Rıfat Şungar yer almıştır. Film bir ailenin adım adım parçalanma hikayesini anlatmıştır. Para, politika ve yalana kapılarak köşeye sıkıştırılmayı ve üç maymunu oynayarak yalanları ört bas etmeyi konu edinmiştir. Küçük zaafların büyük sonuçlar doğurduğu film, Ceylan’ın birçok başarıya sahip filmidir. Cannes Film Festivali‘nde En İyi Yönetmen Ödülü kazanmıştır. Ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada ‘Bu ödülü, tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum’ demiştir ve bu konuşma uzun süre tartışılmıştır. Bunun yanı sıra birçok ödüle de sahip olan film, 81. Akademi ödüllerinde En İyi Film dalında Oscar aday adayı olmuştur.
Bir Zamanlar Anadolu’da (2011)
” – Ya doktor , bir insan bir başkasını cezalandırmak için hakikaten kendini öldürebilir mi? Olabilir mi böyle bir şey ya?”
“- Zaten intiharların çoğu başka birilerini cezalandırmak için yapılmıyor mu savcı bey ?”
Nuri Bilge Ceylan sineması denilince akla gelen belki de ilk filmlerden biri Bir Zamanlar Anadolu’da. Konuyu işleyiş bakımından ve sinematografi bakımından diğer filmlerden farklı bir tarz işlenmiştir. Film; bir savcı, bir doktor, iki polis, iki şoför ve iki cinayet zanlısının yaklaşık 12 saat boyunca bozkırın ortasında cinayeti aydınlatma çabalarını konu edinmiştir. Durağan bir anlatıma sahip filmde, gündeme dair atıflara yer verilmiş, imgelemeler yapılmış ve motifler kullanılmıştır. Kasaba yaşantısına, taşraya, politikanın sıradan insanlar üzerindeki etkisine, toplumu temsil eden karakterler üzerine bol diyaloglara yer verilmiştir. Filmin her bir sahnesi bir fotoğraf karesi niteliğindedir. Öyle ki Nuri Bilge Ceylan sinemasının en önemli özelliği budur. Film 2 saat 43 dakika uzunluğundadır. Film boyunca izleyiciye mevcut hayatı sorgulama fırsatı verilir ve cinayet üzerindeki büyük sorunlara derin bir bakış açısı kazandırılır. Film 2011 Cannes Film Festivali‘nde Büyük Jüri Ödülü‘ne layık görülmüştür.
Kış Uykusu (2014)
“Ben basit bir adamım. Ve işin kötüsü, galiba öyle de kalmak istiyorum.”
Bir zamanlar Anadolu filminden sonra Ceylan’ın en çok dikkat çeken filmlerinden bir tanesi Kış Uykusu olmuştur. Büyük bir çoğunluğu Kapadokya’da çekilen film, Aydın ve Nihal’in çatışmalı ilişkisini ele almıştır. Emekli bir tiyatro oyuncusu olan Aydın, babası öldükten sonra kendisine kalan Kapadokya’da ki butik oteli işletmek için Kapadokya’ya yerleşir. Filmde dikkat çeken ayrıntılardan birisi ikilinin alyans takmaması ve bir diğeri de Nihal karakterinin soğukluğunun izleyiciyi şüpheye düşürmesidir. İkiliye, Aydın’ın eşinden boşanıp yanlarına gelen ve birlikte yaşamaya başladığı Necla karakteri eşlik etmiştir. Filmin ana temaları arasında Aydın ve Nihal karakterinin insanlara yardım etme çabası ancak bu süreçteki çatışmaları yer almıştır. Kış Uykusu filmi boyunca eşsiz kar manzarasına da şahit olan seyirci tıpkı Bir Zamanlar Anadolu’da filminde olduğu gibi her sahneyi bir fotoğraf karesi gibi algılayabilir. Filmin dikkat çeken ayrıntıları arasında teatral replikler kullanılmasıdır. Ceylan filmin senaryosunu yazarken, Dostoyevski, Anton Çehov, Tolstoy ve Voltairegibi edebiyatçıların eserlerinden ilham almıştır. Aynı zamanda film Yılmaz Güney’in Yol filminden sonra Altın Palmiye ödülüne layık görülen ikinci Türk Filmi olmuştur.
Ahlat Ağacı (2018)
“İnsan neden illa, en yakınında duran hayatı seçip, onu yaşamak zorunda ki? Halbuki hayatta öyle güzel şeyler var ki; kalabalık, ışıklı caddeler, güzel yemekler, uzaklara giden gemiler, aşklar, sarhoşluklar, yağmurda ıslanmalar…”
Nuri Bilge Ceylan’ın 8.uzun metraj filmi olan Ahlat Ağacı, yakın zamanda da ilgiyle izlenen filmlerinden birisidir. İşlediği konu bakımında eskimemesi, günümüzde de aktif bir soruna değinmesi filmi etkileyici kılmıştır. Filmde Doğu Demirkol, Murat Cemcir, Bennu Yıldırımlar, Hazar Ergüçlü, Ahmet Rıfat Şungar ve Serkan Keskin gibi önemli isimlerin yer aldığı zengin bir kadroya sahiptir. Filmde, mezun olduktan sonra kitap yazan ve kitabı bastırmak için para toplamaya memleketine dönen Sinan karakterinin mücadelesi konu edinmiştir. Sinan karakteri kendisine sunulan hayatı reddeden ve bunun için mücadele etmenin yanı sıra, babası ile de mücadele etmektedir. Bir an önce içinden kurtulmak istediği bu hayata gittikçe çekilen Sinan karakterinin, hayata bakış açısı, sorgulamaları, savaşı izleyiciye sunulmuştur. Diğer filmlerde olduğu gibi edebiyatçılara yer veren Ceylan bu filminde de Yunus Emre, A. Çehov, Dostoyevski, Nietzsche, Kant, Kuran-ı Kerim, İbn-İ Arabi, Hz. Muhammed, Şemsi Tebriz’i ve Peyami Safa gibi birbirinden farklı ve önemli isimlerden alıntılar kullanmıştır. Ahlat Ağacı Ceylan’ın en bol diyaloglu filmidir. Cannes Film Festivali’nde dakikalarca ayakta alkışlansa da maalesef ödül alamamıştır.
Kaynakça
https://listelist.com/nuri-bilge-ceylan-filmleri/
https://www.nuribilgeceylan.com/bio-turkish.php