Öyle filmler vardır ki sunulan seyir deneyiminin sonunda izleyenin yüreğine dokunur. Bu dokunuş, filme dair en ufak bir çağrışımda dahi, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, tekrar hissedilir. Böylesine bir hissiyat, söz konusu filmin ölümsüzlüğünün en büyük göstergesidir. Bir film, etkileyiciliğini içerik ve biçim sayesinde kazanabildiği gibi, izlenildiği zamana bağlı olarak da elbette kazanabilir. Bu yazıda, belki de en doğru zamanda izlemiş olduğum filmi sizlere en içten şekilde sunmak istiyorum.
Özgür Sanat
Film, en temelde sanat ve sanatçı arasındaki ilişkiyi incelerken, diğer bir yandan bir sanatçının sanata ya da sanatına olan yaklaşımını konu ediniyor. Ayrıca, pek çok sanatçının taşıdığı kaygının ve verdiği mücadelenin de bir anlatımını sunuyor. Belki de ideal bir sanatçı profili çiziyor. Su götürmez bir gerçek var ki izleyenleri, tam anlamıyla sanat ve sanatçı kavramlarının özüne yönelik bir sorgulamaya itiyor olduğu gerçeği. Anlatıda yer verdiği birbirinden eşsiz müziklerle hafızalara kazınmayı başaran film, bir yolculuk hikayesi olarak da tanımlanmayı mümkün kılıyor. Sanatın yolculuğu, sanatçının yolculuğu…
Sinema Olarak Noviembre
Hiç şüphe yok ki bir filmin içeriği, etkileyiciliğini kullandığı sinema diline bağlık olarak kazanmaktadır. Sinemasal dil, izleyicinin dikkatini çeken içeriği filmin doruk noktasına ve ötesine taşıyabilmelidir. Öyle ki, böylesine bir film yalnızca başarılı olarak değil, aynı zamanda bir sanat yapıtı olarak da değerlendirilebilir. Noviembre, hikayesini anlatırken yalnızca kurmacaya değil, belgesel sinema türüne has özelliklere de sırtını yaslıyor.
Zaman zaman yer verilen röportajlar, filmin dramatik akışını kesmiyor hatta bu akışı güçlendirmekle birlikte izleyenlerin karakterlerle daha yakından ilişki kurmasına da olanak veriyor. Filme bir anlamda belgesel niteliği de kazandıran bu küçük dokunuşlar akıllara şu soruyu getiriyor: Anlatılanlar gerçek mi, Alfredo ve arkadaşlarının hikayesi gerçek mi?
Bir sanatsever olarak bu soruya verebileceğim en içten cevap şu olacaktır: Alfredo ve arkadaşları, ticarileştirilen sanata karşı verdikleri özgürlük mücadelesi ile toplumsal bir gerçekliğin yansıması olarak filmde yer alıyor. Dolayısıyla, bu mücadele, Alfredo ve arkadaşları aracılığıyla savunulan mentalite sayesinde çoktan gerçekliği yakalamış olarak karşımıza çıkıyor.
Hayat, Sanat ve Sanatçı
Son olarak, filmle ilgili en çok hoşuma giden nokta ise, savunduğu fikri gerçekçi bir tavırla savunması oldu diyebilirim. Film, hayatı bir sanatçının gözünden romantize etmeyerek, bütüncül bir bakış açısıyla ele alıyor. Böylece, Alfredo aracılığıyla bir ideali tartışan, bir sorgulamayı somutlayan film; temeli kusurlu ve etkisi sönük bir propaganda aracı olma tehlikesinden kurtularak özgür bir söyleme, bir sanat yapıtına evriliyor. Kısacası film, Alfredo ve arkadaşları aracılığıyla sanatçıları, sanatseverleri bir tartışmanın içerisine davet ediyor ve bunu yaparken etkileyici içeriğini sinema dili ile başarılı bir şekilde sunuyor.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:
Kaynakça
Öne Çıkarılmış Görsel: Web





