Hayatta kutlanması gereken birçok şeyin olması ne kadar kıymetli, değil mi? Yaşanılan büyüklü küçüklü zorluklardan sonra temiz ve derin bir nefes gibi gelir hepimize. Dünya varmış dedirten o eğlencelere asla yok demeyiz. Mesela festivaller gibi…
Bu yazıda, radarıma takılan İngiltere’de düzenlenen Notting Hill Festivali’ni birlikte inceleyeceğiz. Festivalin kökeninin nerelerden geldiğiyle başlamak hiç de yanlış olmaz gibi.
Notting Hill Festivali’nin Kökeni

Karayipler’de ve özellikle Trinidad adasında başlayan bu karnavalın kökeni, Paskalya orucu öncesi Fransız toprak sahibi soyluların düzenlediği Mardi Gras maskeli balolarına kadar uzanıyor. Afrikalı kölelerin bu balolara katılmasının yasaklı olması onlara kendi festivallerini yaratmalarına önayak oldu. Bu festivali sömürgeci sahiplerini hicveden kendilerine has Afrika dansları, maskeleri ve şarkılarıyla şekillendirdiler. 1833’te özgürlüklerini kazandıktan sonra da bu geleneklerini sokaklarda sürdürmeye devam ettiler.
Daha yakın bir tarihe gelmek gerekirse 1948’de politik sebeplerden Londra’ya göç eden 300.000’den fazla Karayip’li, yerliler tarafından sık sık şiddete ve ayrıştırmaya uğruyordu. Bu çatışmalara karşı birliğini, dayanışmayı ve sakinliği sağlamak adına Trinidad’lı aktivist Claudia Jones, Karayip adlı bir karnaval düzenledi. Bu karnaval daha sonra 1966 yılında aynı sebeplerden yine Karayip’li aktivist Rhaune Laslett tarafından kapalı alanlardan sokağa dökülmeye başladı ve etkinlik günümüzdeki çok kültürlü şeklini almaya başladı.
Peki Ya Bu Festivali Festival Yapan Unsurlar Nelerdir?
Yılda bir ağustos ayının son hafta sonunda düzenlenen Notting Hill Festivali, birbirinden gösterişli kostümler giyen festival bando takımlarıyla ön plana çıktığı, canlı geçit törenlerini, hareketli müzikleri, dans performanslarını ve sokak lezzetlerini içinde barındırıyor.
1- Geçit Töreni ve Kostüm Grupları

Festival katılımcıların göz alıcı geçit töreniyle başlıyor. Katılımcılar, yerel tasarımcılar ve sanatçılar tarafından tasarlanan tüylü, gösterişli ve aynı zamanda Karayip kültürü, mitolojisi ve tarihinden esinlenen kostümler giyerler. Tüm bu kostümler Karayip halkının özgürlüğünü, mücadelesini ve direncini simgeliyor.
Mas Band denilen bu kostümlü gruplar her yıl yeni temalarla baş gösteriyorlar. Ortak amaç ise dünü unutmadan bugüne uyarlamak ve kültürel zenginliğin altını çizmektir. Bu tören iki ayrı gruba ayrılıyor.
İlk gün aile ya da çocuk günü olarak bilinir ve pazar günü gerçekleşir. Bu günde çocuklar da kostümlerini giyer ve geçitte yerlerini alır. Bizim 23 Nisan’ımız gibi diyebiliriz bir noktada. Tam bir çocuk neşesi anlayacağınız.

İkinci grupta ise yetişkin grubu pazar günü geçitte kendini gösterir. Baş döndürücü kostümler ve danslarla festivalin keyfini çıkarırlar. Her bir grup bir tema seçer. Örneğin Bacchanalia isimli grup amaçlarının Trinidad kültürünü canlı tutmak, geleneklerini unutmadan ondan beslenerek yeni şeyler yaratmak olduğunu söylüyor. Ayrıca eğlencelerine eğlene katarak, her yıl yeni temalarda süslenmiş kıyafetlerini jüri önünde yarışmaya sunarlar. Yarışmanın sonuçlarını da festivalin sayfasından öğrenirler.

2- Festivalin Müzikleri
İnsanları birleştiren en önemli güçlerden biri olan müzik, bu festivalimizde de büyük bir rol oynuyor. Karayip, Trinidad, Jamaika, Avrupa ve Latin esintileri arasında Londra caddelerinde yürürken tam bir kültür yağmurundan geçiyoruz.
Pan Davul

Steel Pan olarak bilinen pan davul, Trinidad’a özgü olan bir çalgıdır. Festivalde çalınan parçaların büyük bir kısmını bu davullar üstleniyor ve festivalin imza unsurlarından biri oluyor.
Soka
Hızlı temposuyla Trinidad’dan gelen, pan davullarıyla, enerjik ritimleriyle insanları dans ettiren özgürlük temalı sözleriyle kendinden söz ettiren bir türdür. Soka müziğin kraliçesi olarak bilinen Barbados’lu sanatçı Alison Hinds‘ın içleri kıpır kıpır eden bu şarkısıyla soka türünü festivaldeymişçesine keyifli bir şekilde deneyimleyebiliriz.
Calypso/ Kalips
Soka türünün öncüsü olan bu tür, orta tempolu ve toplumsal yorum, mizah içeren hikaye anlatımıyla ön plana çıkar. Calypso’nun kralı olarak da bilinen Grenada’lı vokalist Mighty Sparrow‘un içimizi ısıtan bu şarkısıyla türün enerjisi kalbimize hemen işliyor desek hiç de abartmış olmayız.
Reggae
Jamaika havasını da her an soluyabiliriz Notting Hill Festivali’nde. Aşk, sevgi, sosyal adalet, maneviyat ve direniş mesajlı, bas gitarın kendini gösterdiği ritmik seslerle kulaklarımızda yankılanır. Reggae müzik denildiğinde akla gelen o ilk isim Bob Marley bizleri festival sokaklarında karşılıyor gibi hissediyoruz sanki.
DanceHall
Reggae’nin modern yorumlanışı olan bu tür elektronik ve hızlı temposuyla festivalde adından söz ettiriyor. Türün en popüler sanatçılarından biri olan Yellowman‘in pek de alışık olmadığımız uzunlukta bir isme sahip olan Zungguzungguguzungguzeng şarkısıyla elektroniğe evrilen tarzı fark ediyoruz.
Hip-Hop ve Urban
Festival modernleşmeye ve kültürler arası bir vaziyete karışınca yeni müzik türlerinin de repertuvara girdiğini söylemeden edemeyiz. Karayip adalarından modern hayata geçiş de diyebiliriz. Büyüyen ve gelişen çeşitliliğe çok güzel bir örnek olan bu türler güçlü ritimlerin yanı sıra vokal performansları da içeriyor. Hip Hop müziğin kurucularından biri olarak sayılan Afrika Bambaataa‘dan Looking for the Perfect Beat parçasını dinliyoruz hep birlikte.
Samba ve Latin Müzik
Diğerleri kadar baskın olmasa da bu tür hızlı temposu karmaşık ritmiyle karnaval enerjisine inanılmaz bir şekilde ayak uyduruyor. Samba müziğin divası Elza Soaeres ile bir yaz gününde gibi hissediyoruz.
3- Farklı Lezzetler
Karnaval inceleyip de bazı lezzetlere yer vermemek büyük bir eksiklik olurdu. Sıcak adalardan gelen birkaç yemeğe göz atalım.
Baharatlı Tavuk

Jerk chicken olarak bilinen bu ızgara tavuk, yenibahar, biber, kekik, kırmızı biber, acı biber, tarçın, hindistan cevizi ve ada çayıyla taze limon ve portakal suyu, esmer şeker, soya sosu, sarımsak, sirke ve soğandan oluşan baharat sosuyla ve eski yağ fıçılarının üstünde paprika ağacında pişirilmesiyle yalnızca Jamaika değil dünya mutfağına da imzasını atıyor. Jerk ismi aslında maroon adı verilen Amerika kıtasının keşfinden sonra kaçan Karayip’li ve Güney Amerika’lı kaçak göçmenlerin yerlerini gizlemek için yarattıkları pişirme tekniğinden geliyor. Yani jerking domuz etinin yer altında baharatlama ve pişirilme yöntemi olarak biliniyor. Bu şekilde dumanın diğer düşman kabileler tarafından görülmesi engellenebiliyor. Festival’in olmazsa olmaz lezzetlerinden biri olması bu şekilde daha da anlamlı hale geliyor.
Körili Keçi

Hintli işçilerin Doğu Hindistan‘dan Karayipler’e getirdiği bu lezzet iki milletten de izler taşıyor. Tıpkı festival ruhu gibi. Köri ağırlıklı aromatik baharatlarla; sarımsak tozu, karabiber, zencefil, kişniş, kimyon, İskoç biberi, pul biber ile marine edilir. Yavaş yavaş pişirildikten sonra yumuşak etimiz, yanında pilav ve bezelyeyle servis edilir.
Trinidad Rotisi

Tıpkı Körili Keçi gibi bu Roti de Hint rotisinden esinlenerek gelişen bir lezzet. Trinidadlıların evlerinde olmazsa olmazı olan bu eşsiz tat, geleneklerin kaynaşmasının başka bir örneği olarak listemizde parıldıyor. Bir çeşit dürüm sayılabilecek bu yemeğin yapımında Hintliler sadece buğday unu kullanırken, yani bir nevi ekmek gibi tüketirken, Trinidadlılar dhal denilen bezelyeyle, patatesle ya da etle içlerini doldurup dürüm gibi tüketirler.
Guyana Güveci

Bu yemeğin köklerinin Kızılderililer’e kadar uzanıyor. Aslında etin bozulmasını engelleyecek bir yöntem bulmaya çalışırken ortaya çıkmış bir lezzet. Sırrı ise cassareep denilen acı manyok kökünden yapılan siyah sostur. Sömürge hareketlerinden sonra çeşitli kültürlerle Afrikalı’lar, Avrupalı’lar, Hintler gibi yoğurulmuş bir lezzet daha çıkıyor karşımıza anlayacağımız… Sığır, domuz ya da koyun etinden yapılan bu yemek acı biber, tarçın, karanfil, kekik, fesleğen gibi baharatların yanı sıra wiri wiri denilen küçük acı kırmızı biber ve esmek şeker de içeriyor. Baharatlar ve bahsettiğim siyah sos ile bir gece marine edildikten sonra kısık ateşte pişirilip servis edilir.
Karnaval Araçları

Tüm bu başlıklara ek olarak karavan arabalarından da bahsetmek isterim. Festivalin görsel destekçilerinden biri olan bu süslü, tüylü ve boncuklu karavan arabaları çoğunlukla müzisyenleri, sanatçıları ve dansçıları parlak Londra caddelerinde taşır. Ayrıca her araç geleneksel Karayip folklöründen çağdaş, politik temalara kadar uzanan kendine has bir temaya sahip.
Notting Hill Festivali içinde barındırdığı mücadelesiyle, birliğiyle, müzikleriyle, kostümleriyle, yemekleriyle kısacası tüm renkleriyle her ağustos ayında dünyaya adından söz ettirmeye devam ediyor. Sizleri yalnızca Londra caddelerine gitmekle kalmayıp daha da uzaklara Karayipler’e, Trinidad’a, Jamaika’ya küçük bir seyahat ettik sizlerle bu yazıda. Diğer yazılarda görüşmek üzere!
Kaynakça
Öne çıkarılan görsel: https://www.timeout.com/london/things-to-do/notting-hill-carnival-guide