Noktürn (nocturne) kelime kökeni itibariyle Fransızca’da “gece yaşanan” anlamına gelir. On sekizinci yüzyılda İtalyan besteciler tarafından kullanılan bu kavram, modern batı klasik müziğinde “gecenin duygu ve hisleri” olarak tasvir edilir. İtalyan literatüründe notturno olarak bilinen bu müzik, aynı zamanda gecenin farklı saatlerinde çalınması amacıyla oluşturulan besteler bütünlülüğünü ifade eder.
Noktürnü sadece bir müzik türü olarak nitelendirmek doğru olmaz. Resim, heykel ve şiir gibi sanatsal yapıların; sanatçı ve hitap ettiği kitle arasında gerçekleşen hüzünlü çekim de noktürn olarak adlandırılır.

John Field (1782-1837)
Modern noktürnün yaratıcısı olarak bilinen İrlandalı müzisyen John Field, 1814 yılında 14 parçadan oluşan noktürn çalışmalarını tamamladı. Romantiklerin tercih ettiği gece atmosferinde, yavaş bir tempo ve süslü melodisiyle dinleyenleri büyülen bir beste ortaya çıkarmıştı.

İlk defa noktürn terimini kullanan kişi Field olsa da bestesini oluştururken kendisinden önceki dönemlerden de esinlendiğinden bahsedebiliriz. Özellikle klasik batı müziğinin etkili isimlerinden olan Wolfgang Amadeus Mozart‘ın, yavaş tempolu başlangıcı ve ortalara doğru hareketlenen beste algısı Field’ın eserlerinde de etkisi göstermiştir.
Frédéric Chopin (1810-1849)
İlk noktürn parçasını yirmi yaşında besteleyen Polonyalı piyanist Frédéric Chopin, batı klasik müziğini şekillendiren en popüler müzisyenlerindendir. 21 parçalık noktürn bestesini 1830’lu yılların başarılı piyanistlerinden olan Marie-Moke Pleyel‘e atfetmiştir.

Yaşamı boyunca Chopin’nin besteleri “No.1″den “No.18″e kadar ikili gruplar halinde yayımlandı. Fakat “No.19” ve “No.20” parçaları ancak ölümünden sonra yayımlanabildi. Noktürnler, yayımlandığı zamandan itibaren döneminin efsanelerinden olmuştur.
Popüler kültürde bilinenin aksine noktürnler ünlü besteci Chopin tarafından bulunmamıştır. Chopin bestelerinde, Field‘ın noktürnal tarzından ve tekniğinden esinlenmiştir. Çoğu insan Chopin’i Field’ın öğrencisi olduğunu varsaymıştır. Ancak Field bu durumu yalanlamakla birlikte Chopin ile beraber anılmaktan hoşlanmadığını belirtmiştir.
Chopin’in noktürn müziği halk arasında yaygınlaştırmadaki etkisi küçümsenemeyecek derecede büyük olmuştur. Aynı zamanda modern klasik batı müziğinde bestelenecek olan noktürnlere ilham kaynağı olmuştur.
Erik Satie (1866-1925)
Besteleri oldukça popüler olan bir diğer piyanistimiz Fransız besteci Erik Satie‘dir. Toplumda daha çok altı parçalık Gnossiennes besteleriyle tanınır. Geleneksel klasik müziği minimalizm ile tanıştıran Satie, eselerinde daha çok teorik ve bilimsel bir yaklaşımda bulunmaya çalıştığını ifade eder. Öyle ki, bir bestesini mükemmel hale getirmek için üzerinde 800’den fazla kez pratik yaptığını söyler.
Erik Satie’nin 1919 yılında, yaşamının son demlerinde derlediği noktürnleri 20. yüzyılın en çok ilgi gören parçalarından oldu. Beş parçalık noktürnünü oluştururken gece temalı kısa şiirler yazması, noktürnlerini daha melankolik kılmasını sağlamıştır.
Noktürn müzik, özellikle romantik dönemde popülerliğini kazanmış ve günümüzde hâlâ büyük bir hayran kitlesine sahip olan bir müzik türüdür. Romantizmin, duygusallığın ve melankolinin birleştiği bu tür; müzikseverlere derin duygusal deneyimler sunar. Noktürnler, yorgun ve stresli geçen hayat döngüsü içerisinde rahatlamak ve sakinleşmek için soluklanabileceğimiz duraklardan biridir. Dinleyiciye melankolik duygularını ifade etmesi için olanak sağlayan özel eserlerdir.