Nilgün Marmara – Metinler | 15 Alıntı

Editör:
Guşef Alhas

Yirmi dokuz yıllık yaşamında baş etmeye çalıştığı tüm duygularını şiirlerine sığdırmayı başaran Nilgün Marmara, edebiyatımızın en nadide şairlerinden biri. Varoluşçuluk ve feminizm temelli satırlarıyla hepimizi derinden etkileyen Nilgün Marmara’nın Metinler kitabından en güzel alıntıları sizler için derledik. Keyifli okumalar!

  1. “…ve hep bulurum yeni güneşler yeni dağlar yeni denizler yeni sevi titreşimleri, hiç yardımsız.” (s. 7)
  2. “Ve diyalog?! Eksikliğinin beni o gece (şu tuhaf başkaldırırlığım, suskunluğum ve umarsızlığımın gözler önüne en uç noktada serildiği, dışarı açıldığı karanlık) ne denli yıprattığını, ne ölçüde onulmaz yaralar açtığını, ölümle yaşam arasındaki o geçiş yerine nasıl duygusuzca atıverdiğini ve sonra hiç üzünçsüz bir bakan’ı yapıladığını ve o yargılayıcı bakışın, kendi dışındaki herkes için yaklaşık aynı değerlendirmeyi yapabilecek olanın bilincine vardığımda en büyük acıyı bir travma gibi, öç alırcasına elime tutuşturduğunu ve işte bu sarsıcılığının bana neler anlamlayabileceğini hiç düşünebiliyor musunuz?” (s. 17)
  3. “Üzgünüm aşağıladınız demekten, hüznümü silebilecek birkaç sözcüğü nasıl da esirgediniz diye sormaktan, bu bilinçli ya da bilinçsiz seçiminizin suskunluğu hızlandırıcı ve bütünleyiciliğinin bana umulmaz rahatsızlıklar verdiğini yadsıyamamaktan üzgünüm!” (s. 19)
  4. “Sonra, zifir durukluğu; söndü, çekip gitti yıldızlar da. Böylece serildik yatay, paylaşım olanaksızlığı konutunda.” (s. 21)
  5. “…güneş yerde doğuyor, saçıyor huzmelerini göksel boşluğa.” (s. 25)
  6. “Borçluyuz daha çok yaşamaya!” (s. 29)
  7. “Değerler şenliği uzaklarda sanılıyor, ötede olanda. Tüm anlar köpeksi bir zamana, düşkün bir kımıltısızlığa, aynılığa dönüşüyor, geride kalmanın tiksinç yalnızlığına!” (s. 29)
  8. “…döndüren gözümü en derine sen oluyorsun. Bir kez yakmıştın beni, bir kumsalın ürkünç gecesinde. Eziyetçi tanıklığın, tutuşan dikenlerimin çığlığını gömmüştü küle.” (s.33)
  9. “Önceleri, senin çektiklerinle, acılarımı yendiğime inanmıştım. Ah! Sonra, yanılgının anlaşılmasıyla, özkıyım dilendi bir şenlik yerine. Teslim oldum yalnızca göğün ve suyun her zaman var olacağını bilmeye.” (s. 33)
  10. “Biz görmüştük, sen ve ben, bu örtük yoldan sızan doğrudan ışığı, ötesindeki geçirgen kum yığınında mutlu eşlenmeyi… En taşkın çocuksuluklar ve bilge ağırbaşlılıkları bekler onun ardındaki parlaklık. Bilmiştik, oluşumundaki inceliğin her zaman gerçek sayılamayacağını. Direniyorduk yine de sabrın cömertliğiyle, göz bağlayanları elekten süzebilmek için sonunda…” (s. 37)
  11. “Çerçeveleri yalnızlıklarımızdan oluşan, kapıları acılardan örülmüş, toz, taş, geçmiş ve şimdi’yi saklayan güzellik! Hiç bitmesin diyoruz dingin tavrımız, bir kez seçilmiş uğraşı yaşamdan ayırmamakla. Arınalım, arınalım artık yozluklarından, şu densiz yeryüzünün kalık çirkefinden; sevgi yazısıyla!” (s. 39)
  12. “Burada daha ne kadar öleceğim? Yeryüzüyle gökyüzünün aracısı olarak bulutu haraca kestiğiniz yerde? Ben size alışamam. Tehdit: koltuğunuzun bedeninizle dolmaması. Tehdit: bir merdivenin uygunsuz konumu, gözüme saldıran güneş ışınlarında yüzünüzün yok oluşu. ‘Ağlıyordum, onu gönlümde isterdim ve sadece orada.’ Öylesine yoksulluk, bir sevi düşünün bu kadar yayılması günlere, hiç karşılıksız…” (s. 41)
  13. “Delilik sevgilim, bir sözcük üzerine kurulmuyor, var olanı dürtüyor, eşeliyor, o bölgede yer ediniyor. Bir sabah, bedenimin tüm hücrelerini ele geçirmiş bir acıyla uyanıyorum, bundan böyle, nereye baktığı bilinmeyen gözlerinizle her karşılaştığımda katlanacak bir acıyla.” (s.41)
  14. “…saydam mavi kavanozlarda deniz kabukları biriktirmek sanki… Bir dilek, bir dilek: Gölgede kalan her kıpırtı gerçeğe bir adım, güne uymaya başkaldıran bir adım olsun! Giderlerse – gideriz! (s. 45)
  15. “Hiç bitebilir bir acı değil, düşsel uçurtmaların zamandışı boşluklarda salınmasını beklemek, bu tekdüzelik ve sıradan değişimler kuşatmasında.” (s. 47)

Marmara, Nilgün. Metinler. Everest Yayınları, İstanbul: Aralık 2020.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Editor Picks