Talat Alkan yaratıcı yönetmen ve gerçek zamanlı teknolojilerdeki hikaye anlatımıyla adından söz ettiren bir medya sanatçısıdır. Alkan ve Taha Alkan; Michelangelo’nun Rüyası, Osman Hamdi Bey’in Dünyasına Bir Yolculuk, Tesla’nın Laboratuvarında gibi farklı temalarla ilk oda ölçekli ve etkileşimli VR sanat deneyimlerinden birini yaratmışlardır. Metaverse’ler oluşturmak ve hikayeler anlatmak için Partners ile birlikte Muse VR Lab’ın ortak sahipliğini yapan sanatçı ile NFT sanatı ve gelişimi üzerine sizler için keyifli bir söyleşi yaptık. “Bir bitcoin başka bir bitcoine eşit iken veya bir para başka bir paraya eşit iken bir NFT hiçbir zaman başka bir NFT’ye eşit değildir.”, diyen Alkan merak edilen tüm sorularımızı yanıtladı.
Görsellerin tümü Talat Alkan’ın musevr internet sitesinden alınmıştır. Daha fazlasını keşfetmek için siteyi ziyaret edebilirsiniz.

Öncelikle değerli vaktinizi bize ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sizi tanımayı çok isteriz. Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
Dijital içerik üreticisiyim, görsel hikâye anlatıcılığı da diyebiliriz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi felsefe bölümü mezunuyum. Hacettepe Üniversitesinde yüksek lisansımı Grafik Tasarımı üzerine yaptım. Esasında işimin aslı 1992 yılından geliyor çocukluğumdan itibaren bilgisayarla, grafik programlarıyla photoshoplarla iç içeyim. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde de çok bölüm dışı dersler aldım özellikle sanat üzerine. Aslında fotoğraftan başlayıp, uzun metraj sinema yapmak için yola çıktım ancak Taha’nın yeni medyanın içine sürüklenmesiyle çalışmalar yeni mecralarda daha ifadeli hale gelmeye başladı. Amatör seviyelerde başlayan bu serüven zamanla daha mesleki bir alana taşındı. 2016 yılından bu yana Volumetrik Mimarlığın bir Division’ı olarak kurulan özel VR şirketi ”Muse VR Studio” çatısı altında Taha Alkan ile beraber sanat alanında çalışmalarını sürdürüyoruz.

Felsefe, grafik tasarım ve müzik doktorası olan muazzam birikime sahip biri olarak; dijital sanat yolculuğunuzun olduğunu merak ettik doğrusu. NFT ile nasıl tanıştığınızdan bahseder misiniz?
Göz ucu ile takip ediyordum. Herkes takip ediyordu aslında ama bu sene 2021 Mart ayında büyük bir satışla herkesin odak sahasına girmeye başladı NFT. Kurucu ortağımız Taha Alkan ve ben de uzun zamandır bu alanda direnen, üretmeye çalışan konvansiyonel mecralar ile iletişim kurmaya çalışan bir ekip ve sanatçı grubu olduğumuz için bu gelişmeyi biz de not ettik. Bizimle beraber çalışan sanatçı arkadaşlarımız da not etti. İlk çalışmamız daha çok sanatçı arkadaşımız Alex Grey ve Taha Alkan’ın (ABD’de) ortak çalışması ile oldu. Monochord eseri NFT projesi içinde yeniden yorumlandı. Sonra bu eser Nifty Gateway’de iyi bir bedele satıldı. Bunun üzerine biz ciddi talepler almaya başladık. Zaten yapıyor olduğumuz işlerin bu şekilde değerlendirilmesi bir an taleplerimiz artmasını sağladı. Hem kendi koleksiyonumuz üzerine hem de başka arkadaşlarımızın koleksiyonları üzerine bu işi yapmaya başladık. Yakın zamanda da Miami’de birkaç tane açık arttırmaya katıldık. Hem bunu bir iş olarak hem de sanat olarak hem de finansal alt yapıları olarak yorumlayıp, ”bu sanata ne katabilir, sanatçıları, üreticileri nasıl özgürleştirebilir, böyle bir potansiyel sunar mı?” diye olabildiği kadar herkesle tartışıyoruz. Çünkü bir yol açılıyor, o yoldan kimin gittiği ve nasıl gittiği aslında çok önemli çünkü günün sonunda bu NFT bir enstrüman insanların ya da sanatın kendisini ifade etmesi için bir enstrüman onunla biz kötü bir sınav da verebiliriz, iyi bir sınav da verebiliriz içini boşaltabiliriz veya doldurup değerlendirebiliriz. Biraz o mecrada inisiyatif almaya çalışıyorum ben kendi adıma hem kurumsal hem de kişisel anlamda.

Sizce NFT güvenli bir sanat alanı mı? NFT sanat ortamında işlerinizi sergilerken güven sorunu yaşıyor musunuz?
Benim güvenli bulup bulmam aslında önemli değil, çoğunluğun nasıl bulduğu önemli. Pazar yerleri gösteriyor ki NFT ortamında bir güven algısı oluşmuş. İnsanlar buraya ciddi paralar yatırıyor, milyon dolar ölçeğinde eser alışverişleri yapılıyor ve toplam alışveriş volumu 2021 yılına baktığımız zaman 2,5 milyar dolarlık bir volum var. Bu da bir pazar oluştuğunu, o pazarın sürdürülebilir olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla belli bir seviyede güven tesis edilmiş ama bu da hiç güven açığı yok anlamına gelmiyor. Herkesin aklına gelen kopya alt-yapılar ya da bunun uygulama sahasında bazı güvenlik açıkları illaki vardır, ya da sistemin zayıf tarafları vardır. Ancak bunun için de güven veren müzayede evleri vb. müesseseler bu eksik güveni ya da şu anki konvansiyonelden dijitale geçiş sağlanan şeylerin güven boşluğunu kapamakta. Örneğin, Christies’in adını gördüğünüz zaman o sizin alışveriş motivasyonunuzu kolaylaştıran bir isim oluyor. İleride de geleneksel kuruluşların ve de onların güven ortamlarının bir bölümünü kripto para, NFT ortamının tesis edeceğine inanıyorum.
Özgürlük daima yaratıcılık ile de ilişkilendirilmiştir. Sizce bu sebeple NFT sanatçıları özgürleştiriyor mu?
Ümit ediyoruz özgürleştirmesine ama şu anda gelenekten çekilen insanların ufak miktarda kaybetmekten korkmayan insanların ya da kendi sanatını kendi patronajı ile yürütmek isteyen insanları özgürleştirdiğine ve özgürleştireceğine düşünüyorum. Diğer tarafta şimdi bir NFT satışı yapmak isteseniz önceki iş basamakları yine geçerli. Ayrıca işin içine yine bir pazar yeri, yine bir konvansiyonel sanat fuarı organizasyonu giriyor, PR mecraları giriyor derken eğer yüksek volümlü, yüksek ölçekli bir şey yapmak istiyorsanız bu da bir takım işi. Ama siz, ”Ben burada bir doodle yapacağım ama bu doodle çok yenilikçi çok inovatif bir hikaye değeri çok yüksek ve çok güçlü iletişim kurma kapasitelerine sahip şekilde dile getireceğim.”, diyorsanız onu Opensea’ye ya da başka bir mecraya koyup onun kaderini takip edebilirsiniz. Ya da onun promosyonunu bizzat üstlenerek kendi mecralarınızda örneğin sosyal medyada onun kaderini siz tayin edebilirsiniz. Dolayısıyla gayreti olan insanlar için, iyi bir şey ve ben özgürleştireceğine inanıyorum. Çünkü patronajı daha önce de konuştuk gerçekten sanat için çok önemli bir kavram, sanatın dinamiklerini, içeriğini belirleyen bir şey. Bu çok önemli bir şey sanat metodoloji olarak özgürleşirse insanlara gerçek düşünme sahası, gerçek üretme sahası açabilir. Ben sanatın ana fonksiyonunu açıkçası bu tarafta görüyorum. Yani bir sanatçının eserin komisyonu ile ilgilenmek yerine, hakikatle ilgili üretim ortaya çıkarmak için sanatın patronajı ile ilgilenmesi lazım. Ama piyasaya dönük bir şeyler yapıyorsan ve koyduğunun beş fazlasını alma görüşündeysen orada başka dinamikler devreye giriyor ve işin kötüsü ne satılıyorsa, bu da piyasa algısını belirliyor. Ne satıyor diye düşünmeden insanların ne üretebileceğini düşündüğüm için ya da daha az o kaygıyı baskı olarak hissettiğim için NFT özgürleştirir diyorum. Bir şeyleri yaparken ‘ah bu satılır mı’ diye düşünmeden sanat oluşturmak lazım. Belki de aslında satılmazsa en büyük enerji oradan ortaya çıkacak. Tarihte de bu böyle birçok büyük sanatçı eserlerini satamadı ve onun hakikatliği, otantikliği satılamamasından geldi. Hakiki bir gerçek oluşundan geldi. Dolayısıyla, NFT bu otantisiteyi bize getirecek bir ivme getirse keşke diyorum ben.

NFT’nin size göre en ilham verici özelliği nedir?
En ilham verici özelliği bence serbest düşünmeye ve özgür üretmeye teşvik etmesidir. Ayrıca kendini yaratıcı görmek için yaratıcılığını ortaya çıkartmak için şartların olgunlaşmasını bekleyen insanları özgürleştirme potansiyelidir. Çünkü insanlar eline kalem aldığında bunu artık aracısız herkes ile paylaşarak istediği şekilde fiyatlandırarak hatta belki fiyatlandırmadan sergileyebilmektedir. Biz senelerdir geleneksel sanat kurumlarına, galerilere yaptığımız şeyi anlatmaya çalışıyoruz bize de yer açın diyoruz. Yani pigment neyse piksel de odur, kanvas ne ise dijital de odur. Zaman zaman derdimizi kağıt üzerinde zaman zaman ise VR üzerinde anlatmaya çalışıyoruz. Önemli olan hikâyenin gerçekçiliği anlattığı şey, onun durak ve tansiyon noktaları önemli. Dolayısı ile ben olduğu kadar demokratikleştirme potansiyeli taşıdığı sürece NFT’nin böyle bir özelliği olduğunu düşünüyorum. Fizik, sanat ve felsefe her daim önde gidip diğer disiplinlerin önünü açarlar ve diğer disiplinler için saha belirlerler. Bu açıdan NFT herkesin elinde bir koz, en azından şu algıyı değiştirdiği için ben dijitalde bir resimde çeksem eğer o iyi bir hikaye anlatıyor ise değerli olabilir.

Sizce dijital sanat NFT ile mi sanat ortamını buldu?
Hayır ama finansal temellerini buldu diyebiliriz. Dijital sanat yetmişlerden bu yana pişmekte olan bir yemek bugün ise finansal karşılığını bulduğu için bu kadar ilgi görüyor. Ama ben bunu finansal karşılığı olmayan dönemde de yapan biri olarak diyebilirim ki yıllardır üst üste konan tuğlalar üzerine bugün bir çatı geldi; çatı gelince artık üzerine kar ve yağmur yağmayacağı için orayı güvenli bulan ve orada yatırım yapmayı göze alabilecek insanlar da gelmeye başladı. Gelen herkes de bir tuğla koymaya devam ettiği için bu ortam daha da organize ve kurumsal bir alana dönüşmeye başladı.
Size göre NFT’nin sanatçılara kattığı avantajlar ve dezavantajlar nelerdir?
Örneğin önceden biz yurtdışında birçok dijital iş yapıyorduk ama ülkemizde bunları gösteriyorduk, bize burada da bir yer açın, bizde kendimizi ifade etmek istiyoruz, biz de motive olmak istiyoruz diyorduk. Çünkü sanat sahnesi insanı motive eden beğenilme içgüdüsü, onaylanma içgüdüsünü dolduran bir yer. Bunun ölçüsü eskiden sosyal medyada beğenilme ve takipçi iken şimdilerde biz bunu artık sofrada peynir olarak görüyoruz bu bir ekonomiye dönüşüyor en büyük avantajı da bu. Koleksiyonunu sadece evde duvarına asarak değil de dijitalde de göstermeni sağlıyor. Sergileme alanlarının gelişmesini sağladı. Aslında neler değişebileceğini, insanların bunu ne tarafa doğru yorumlayacağını 3-4 sene içerisinde göreceğiz. Bugün örneğin ne görüyoruz ”Cyber Kongz’’ on bin tane kong (goril), bunlar bize ne söylüyor, burada yeni bir fikir var onbin tane birbirinden farklı dijital eser bir koleksiyon oluşturabilir ve bunlar satılabilir. NFT aslında, ‘Ben size bir düşünme sahası açtım.’ diyor. Biliyorsunuz Selçuk Erdem Türk sanatçı, karikatürist o da kutup ayılarını yaptı, bu şekilde NFT ortamına dahil oldu. Yani farklı düşünme formları gelişti diyebiliriz.
Youtube üzerinden bir kanalda konuşmanızda “Normal şartlarda eski sistemde bir sanat eseri bir defa bir koleksiyonerin koleksiyonuna girdiğinde sanatçı ile olan bağları ekonomik olarak kopuyordu.” Diyorsunuz. Peki size göre artık galeri devri bitiyor ve NFT çağı mı başlıyor?
Hayır… Galeri devri bitmez, bir şeyin başlaması için bir şeyin bitmesine gerek yok. Tarihte de bu böyle örneğin televizyon devri başladı radyo devri bitti mi? Hayır bitmedi. Ya da internet başladı televizyon bitti mi, hayır bitmedi. Radyo da, televizyon da hala yaşıyor. Bunlar sadece şekil değiştiriyor. Bunlar hikayeleri bize getiren medyalar. İnsanlar mağara duvarlarından başlamış bugünki yapay zekâlara, sanal gerçekliklere kadar gelmişler.
Sanatın bir de görünmeyen fonksiyonları var; insanları rehabilite etmek, evlerini dekore etmek, varlıklarını göstermek (yani param var demenin başka bir yolu da diyebiliriz) gibi… galeriler bu ihtiyaçları gidermekteler. Hem de sanatın konvansiyonel ya da nesnenin fiziksel medyalar üzerinden işleyebilmesi için varlığını sürdürecektir. Sadece rolü küçülebilir, şekil değiştirebilir. Çünkü dokunulabilinir sanat eserlerinden daha soyut eserlere, daha soyut paraları transection kartla yapabilen, oradan da artık blok zinciri dijital paralar ile kindlelar ya da e-pop kopyalara para veren, kısacası gitgide somuttan soyuta giden bir akış var.
NFT hakkında verdiğiniz tüm bu bilgiler için çok teşekkür ederiz. Son olarak şunu sormak istiyoruz; NFT’nin geleceğini siz nasıl görüyorsunuz?
Sürdürülebilir olacağını düşünüyorum. Büyüyeceğini düşünüyorum. Tam anlaşıldığı zaman çok daha anlamlı ürünler ortaya çıkacağını da düşünüyorum ve bu gelişmenin ve büyümenin sadece sanatta değil, dijital varlığı olan hastanelerde, müzelerde vb. kuruluşlarda da kendi NFT koleksiyonları olacak diye düşünüyorum. NFT de bir mecraya oturacak; değerliler ve değersizler ayrışacak piyasada ve bir derleme oluşacak. Ama ortam içerisinde de kazananlar, kaybedenler, erken fark edenler, oraya emek verenler bir karşılık alabilirler diye düşünüyorum.
Kaynak: https://musevr.net/