Nero; M.S. 54 ve 68 yıllar arasında Roma’yı yönetmiş, tarihte gaddarlığı ve rahatına düşkünlüğü ile nam salmış bir hükümdardır. Nero’nun 14 yıllık hâkimiyeti, aslında Roma tarihinin itibarını nasıl yitirdiğini en iyi şekilde gözler önüne seriyor.
“Öyle bir sanatçı ölüyor ki içimde!” – Nero

Aynı şekilde Roma’nın dikkat çeken tarihçisi Suetoniues, The Twelve Caesars kitabında Nero’nun intiharının ardından halkın nasıl da sevinç içinde koşuştuğunu anlatıyor:
“…halk, sanki köleymiş de artık özgürlüğüne kavuşmuş gibi hürriyet şapkasını takıp sokaklara akın ediyordu.“
Lucius Domitius Ahenobarbus ismiyle doğan Nero, ismini 13 yaşında büyük amcası İmparator Claudius onu sahiplendiğinde almıştı. Geleceğin en acımasız hükümdarlarından birisi olacak Nero, yalnızca 2 yaşındayken babasını kaybetti.

Nero’nun annesi Genç Agrippina ise ikinci eşinin ölümünü planlamasının ardından Claudius ile evlendi. Oğlunun sahiplenilmesinin arkasındaki isim de yine Agrippina’ydı. Agrippina, 53 senesinde imparatorun oğlu Britannicus‘u dışlayarak Nero’nun Claudius’un kızı Octavia ile evlenmesini kafasına koydu. 54 yılında Claudius’un ani ölümünün ardından 17 yaşındaki Nero tahtta söz sahibi olmuştu artık. Bazı eski kaynaklar Agrippina’nın Claudius’u mantar ile zehirlediğine dikkat çekiyor.
Nero Hükmü Altında Roma
İmparatorluğunun ilk beş senesinde Nero, senato ile gücünü paylaşması, kapı duvar yapılan siyasi duruşmalara son vermesi ve bu nedenle de politik anlamdaki cömertliğiyle büyük bir ün kazandı. Yine de kendi hırslarının peşinden gidiyor ve kural koyma yetkisini üç önemli danışmanına bırakıyordu: stoik filozof Seneca, Roma’nın yüksek rütbeli memurlarından Burrus ve son olarak Agrippina.
Nihayetinde Seneca, otorite sahibi annesi Agrippina’nın gölgesinden kurtulması için Nero’yu cesaretlendirdi. Annesi, Nero’ya düşman kesilerek üvey oğlu Britannicus’u tahta asıl varis olması konusunda destekledi. Bunun yanı sıra Agrippina, arkadaşının karısı Poppaea Sabina ile Nero’nun bir yasak aşk yaşadığını iddia etti. Nero, annesinin yaptıklarından sonra dersini çok iyi almıştı.

Kısa bir süre sonra Brittanicus, şüpheli bir nedenle hayatını kaybetti. Agrippina’yı küçük bir teknede öldürme girişiminde başarısız olduktan sonra Nero, 59 yılında kadını bıçaklayarak öldürdü. İmparatoriçe Octavia ise sürgün edilerek infaz edildi. Artık 62 senesine gelindiğinde Nero ve Poppaea evlenmişti. Üç sene sonra Nero, Romalı tarihçi Tacitus’un “sıradan bir öfke nöbeti” olarak adlandırdığı olayda beline attığı tek bir tekmeyle Poppea’nın ölümüne sebep oldu.
Büyük Roma Yangını

“Kazara mı yoksa imparator tarafından haince mi tasarlandı bilinmez fakat bir felaket gelmişti…”
– Tacitus
Nero, annesinin ölümünden sonra kendini tamamen sanatsal ve estetik tutkulara bırakmıştı. 59 senesinde özel organizasyonlarda şarkılar söyleyerek lir çalardı. Hatta üst tabakadaki insanları dans dersleri almaları için teşvik ederdi. Her beş senede bir Roma’da halka açık oyunlar düzenler, at arabasıyla yarışlara katılırdı. En dayanıklı ve kalıcı eseri ise yangından sonra şehrin çoğunluğu harap olmasına rağmen Roma’yı tekrardan baştan yaratmasıydı.
64 senesinin 19 Haziran günü, sabahın erken saatlerinde Maximus Sirki etrafındaki dükkanlarda bir alev parladı ve bu alev hızlı bir şekilde tüm şehre yayılmaya başladı. İlerleyen altı günün ardından Roma’nın on dört bölgesi yerle bir olmuş; diğer yedi bölgesi ise ciddi anlamda zarara uğramıştı. Çeşitli kaynaklar, Nero’nun yangın sırasında sarayının çatısında olduğunu ve sahne kıyafeti üzerinde bir Yunan epik hikâyesi olan “The Sack of Ilium“u söylediğini yazmıştır. Bu dedikodular yayılırken imparatorun yangını başlattığı söylentileri de Roma’yı çalkalamaya başlamıştı. Palatine Tepesi’nde araziyi boşaltıp çok daha geniş bir saray kurmak istediği için Nero’nun yangını başlattığı düşünülüyordu.
Bu dedikoduları bir kenara bırakan Nero, yangının sorumlusu olarak henüz yeni yeni filizlenmeye başlayan Hristiyanlık‘ı hedef gösterdi. İmparator, yaratıcı olduğu kadar son derece acımasız işkence yöntemleriyle büyük bir zulüm başlattı. Kimisi hayvan derisi giymeye zorlanıyor, kimisi de köpekler tarafından paramparça ediliyordu. Bazı kişiler ise gece vaktinde odun yığınlarında yakılarak ölüme gidiyor ve hükümdarın bahçe partilerini aydınlatıyordu.
Nero, şehri 100 akrelik Domus Aurea (Altın Ev) olarak adlandırılan sarayının çevresinde tekrardan inşa ederken Roma hazinesini de tamamen boşalttı. Merkeze ise 30 metre uzunluğunda kendi bronz heykeli “Colossus Neronis“i dikti. Bu bronz heykel, Roma’nın farklı hükümdarları döneminde çeşitli değişimlere uğrasa da günümüze kadar gelmeyi başaramamıştır. Heykelin, 410 senesinde Roma’nın yağmalandığı süreçte ya da 5. yüzyıldaki depremde yıkıldığı düşünülüyor. Günümüzde heykelden geriye kalan tek şey, heykelin tabanını oluşturan mermer sütun.

Nero, Roma Yanarken Keman Çaldı Mı?
“Fiddle while Rome burns” şeklinde İngilizceye geçen ve bir kriz esnasında önemli meseleleri görmezden gelmek anlamını taşıyan ifade de varlığını Nero’ya borçludur. Her ne kadar günlük hayatta kullanılan bir ifadeye bile geçmiş olmasına rağmen “Nero, Roma yanarken keman çaldı” iddiası gerçek değildir. O dönemlerde henüz kemanın icatı da söz konusu olmadığından aslında iddianın çıktığı nokta da keman değil, lirdi.
Nero’nun Roma yanarken lir çaldığı yanılgısı hâlâ bir şekilde devam ediyor.
Tarihçi Suetonius, “Nero, kendi deyimiyle ‘alevlerin güzelliği’ ile kendinden geçmiş bir şekilde yangın felaketini Maecenas Kulesi’nden izliyordu. Trajedi kostümünü giymiş, şarkı söylüyordu…” demiştir.
Nero’nun Düşüşü
Nero Roma’yı yeniden inşa etmek için vergiler toplamak zorunda kalsa da şehrin bir şekilde öncekinden daha iyi bir fiziksel konumda olduğu düşünülürdü. Yepyeni yerleşim alanları, çok daha geniş sokaklar, bu bölgelerde ikamet eden sakinleri güneşten koruyan ve cadde seviyesinde olan sütunlar… Tabii ki de bunların arasında Nero’nun Altın Saray‘ı da tüm şatafatıyla duruyordu. Saray; içerisindeki altın kaplama tavanı, gölü ve egzotik hayvanlarıyla oradaydı.
Hâlâ Nero’nun yetkisi altında olan Roma artık son yıllarını yaşarken imparatorluk ciddi bir gerileme yaşıyordu. Restorasyon çalışamaları Roma’ya pahalıya patlamıştı. Britanya ve Yahudiye‘de ayaklanmalar yaşanırken Part İmparatorluğu ile de anlaşmazlıklar kendini göstermeye başlamıştı. Bunların yanı sıra yenileme sırasında yapılan masraflar, Nero’yu imparatorluk para biriminin değerini düşürmeye itmiş ve yüzde on oranında dinarın gümüş muhtevasını azaltmak zorunda bırakmıştı.
65 yılında Nero’ya karşı bir komplonun olduğu dedikoduları ortada dolaşıyordu. İmparatoru öldürmeyi amaçlayan ve başarısızlıkla sonuçlanan Piso Suikastı‘ndan sonra Nero, daha fazla paranoyaklaşmaya ve sonu gelmeyen bir güvensizilik hissine kapılmaya başladı. Hatta sonrasında intihara zorlanacak eski danışmanı Seneca‘nın da bu meselerle ilişkili olduğu öğrenildi.
İntiharı
Büyük Roma yangını, komplo teorileri, sayısız isyan ve bomboş bir hazine Nero’nun sonunu getirdi. Senato, Nero’yu halkın düşmanı ilan edip Galba adında başka birinin imparatorluğunu tanıdı. Hükümdarlık günlerinin son bulduğunu anlayan Nero, nihayetinde intihar etti. Aslında bir sanatçı olmayı imparator olmaya yeğlediği düşünülen bu zalim hükümdarın son nefesini vermeden önceki son sözleri, 50 sene sonra tarihçi Suetonius tarafından ortaya çıkarıldı, “Öyle bir sanatçı ölüyor ki içimde!”
Kaynakça
- “Nero”. History, 9Kasım 2009, https://www.history.com/topics/ancient-history/nero. 28 Ocak 2022 tarihinde erişildi.
- “Did Nero Really Fiddle While Rome Burned?” History, 20 Kasım 2021, https://www.history.com/news/did-nero-really-fiddle-while-rome-burned. 28 Ocak 2022 tarihinde erişildi.
- “Nero”. World History Encyclopedia, 29 Haziran 2012, https://www.worldhistory.org/Nero/. 28 Ocak 2022 tarihinde erişildi.