Nermin Bezmen – Bir Harp Gelini Benan’ın Defteri | 15 Alıntı

Nuhan Melis Akar
Nuhan Melis Akar
"Her şeye karşın yaşamak çok güzel." Kristal Yelkenli, José Mauro de Vasconcelos
spot_img
Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Nermin Bezmen tarafından kaleme alınan ve İkinci Dünya Savaşı’nın ülkemize yaklaştığı zamana uzanan Bir Harp Gelini Benan’ın Defteri adlı romandan en can alıcı 15 alıntıyı sizler için derledik!

Nermin Bezmen kimdir? Kaç yaşında, nereli, mesleği ne? Nermin Bezmen'in  hayatı ve biyografisi! - Haberler

  1. “… hayat olduğu yerde duruyor mu ki, insan dursun. Hayatı başladığı noktada bitirmek diye bir şey var mı? Herkes, kendisine göre, o veya bu şekilde mesafe alıyor. Önemli olan, bu yolu alırken yolculuğun şartlarını kabullenecek ve altından kalkacak gücü olsun insanın.” (s. 51)
  2. “Kız çocuğunun erkek evlattan ne farkı var! Tam aksine, kızların daha kuvvetli, daha donanımlı yetişmesi gerekir bana göre. Yuvada, ailede huzuru, düzeni sağlayan da kadın, savaşta, kavgada, en büyük acıyı çeken de kadın.” (s.52)
  3. “Canın çok yandığı, kalbin çok kırıldığı zaman da şöyle diyeceksin: ‘Ben çok derin hissettiğim için canım bu kadar acıyor. Aslında bu acı o kadar büyük değil.’ Sonra ne zaman fark edeceksin, kırgınlığın hafifliyor, yüreğindeki yara deşilir olmaktan çıkıyor, o zaman. ‘Ne kadar hain olursan ol, sana pabuç bırakmayacağım, beni bezdiremezsin, hayatıma devam edeceğim’ diyeceksin.” (s.137)
  4. “Ancak bir gövdeyi ayakta tutuyorsa ruhun karakteri anlaşılabiliyordu. İyilik, kötülük, kıskançlık, yalancılık, dürüstlük, hainlik, kadirşinaslık… bunların hepsi ruhun ta kendisiydi ama bedenden ayrıldıktan sonra insan için bilinmez, görünmez oluyordu tüm ruhlar. (…) Gerçi, olayın aslına bakılırsa sahiplik ruhlardaydı, kiracı olan bedenlerdi. Sahiplik ruhların elindeydi. Çünkü daim olan, ölümsüz olan onlardı. Bedenler ise ruhlar terk ettiği an çöküyor, bitiyor, yok oluyordu, aynen sahipsiz kalan, bakılmayan evler gibi…” (s.152)
  5. “Korkutarak dine çağırmak sevgiyle davet etmekten daha kolay olmuş hep.” (s.190)
  6. “Hayat aynen ılık suya karıştırılmış şeker gibi, tuz gibi eriyip gitti işte. Yine, burada, bardağın içinde ama görünmüyor… Tadı kaldı… Tuzu biberi kaldı…” (s.209)
  7. “Belki de çok farklı yaşanabilecekken kaderin onu yaşadığı kötülüklerden koruyabilecek olan yüzünü özlüyordu… Hiç bilmediği, kendisine neler göstereceğini hiç tahmin edemediği yüzünü. Sanki yaşamış olduklarından daha iyi olabilirdi hissiyle, bilmeden özlüyordu o muhtemel yüzünü kaderin.” (s.271)
  8. “Şimdi önemli olan, yaşadıklarının her zaman en iyi yüzünü sahiplenip daha iyisini kucaklamak üzere kendini gayretlendirmen. Kimliğini, hayallerini, umutlarını ezen, yok eden bir durum olduğu zaman da elindekileri bırakıp yeniden yaşamaya başlamak için cesaretin olmalı…” (s.317)
  9. “…hiçbir aşk, hiçbir sevgi, kendini ezdirdiğin, şahsiyetini hiçe saydırdığın zaman değerini korumaz. O aşk olmaz, esaret olur.” (s.318)
  10. “Sakın ama sakın seni senden alacak hiçbir şeyi kabul etme, sevginden veya kibarlığından veya yılgınlığından. Herhangi birinin, buna annen, ben, kardeşin, kocan dahiliz, ruhunu yaralamasına, kimliğini ezmesine izin vermemelisin. Daha az.” (s.318)
  11. “Hiçbir yere bağlanmak ve gerekince toparlanıp uzaklaşma ihtiyacı olduğunda geride bir bağlantı bırakmak istemiyordu.” (s.356)
  12. “Hep, ‘Ey yüce Yaradan, bana sıhhatli, akıllı, duygulu, şefkatli, atak, dürüst, çalışkan, değer yargılar kuvvetli bir çocuk ver’ diye dua ettim. Aklıma bir gün cinsiyet seçerek dua etmek gelmedi. Neden, biliyor musun? Çünkü bütün bu saydıklarımın cinsiyetle alakası yok da ondan. Erkek olmaktan daha önemli olan, insan olmaktır; güzel insan olmak. Eğer güzel bir insan değilsen pipinin olması sana hiçbir şey kazandırmaz.” (s.380)
  13. “Artık romantik sözlerin, tutkulu bakışların, aşk sözcüklerinin, iltifatların, gerçek olabildiği kadar aptalları kandırmak için de kullanıldığının farkındaydı.” (s.454)
  14. “Ömür dediğin nedir? Doğumdan ölüme kadar olan zaman mıdır, yoksa insanın yaşadığını fark ettiği andan itibaren olan zaman dilimi mi? Ya da, insanın ölümü hissettiği andan itibaren başlayan zaman dilimi olabilir mi?” (s.461)
  15. “Bir ayrılığın, bir küskünlüğün özürlerini, sebeplerini sıralamak hiçbir zaman gerçeğin tamamına ayna tutmuyor, sadece küçük, mesnetsiz ışık kırılmaları gösteriyordu.” (s.546)

Bezmen, Nermin. Bir Harp Gelini Benan’ın Defteri. İstanbul: Doğan Kitap, 2017.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.