”Madem ipler koptu, intihar edeceksek yaşayarak edelim.”
Ezel Akay‘ın ilk yönetmenlik tecrübesi olan Neredesin Firuze 2004 yılında sinemaseverlerle buluşmuştu. Film, dijitalin olmadığı dönemde müzisyenler için şöhretin en popüler yollarından biri olan Unkapanı Çarşısı’nın etrafında geçen bir hikayeyi konu alıyor. Bu hikayeyi izlerken çarşının içerisinde plakçılar arasındaki sohbetlere, tartışmalara ve alışverişe de tanıklık edebiliyoruz.

Efsanevi kadrosuyla akıllarda yer etmiş olan yapımda, tek hayali büyük bir müzisyen olmak olan Ferhat’ın (Özcan Deniz) müzik üzerinden çok para kazanmayı amaçlayan ve bu yolda her türlü şeytanlığı yapabilecek olan Hayri (Haluk Bilginer) ile Orhan’ın (Cem Özer) eline düşmesi konu alınıyor. Ferhat üzerinden çok para kazanabileceğini fark eden Hayri kusursuz bir plan yapabilmek için kolları sıvıyor.
Ezel Akay Dünyası
Ezel Akay filmde kullandığı renkler ve dekorlarla adeta masalsı bir dünya inşa ediyor. Daha sonraki filmlerinde de göreceğimiz üzere renkleri çok iyi kullanan yönetmen, özellikle filmin anlattığı 9 günlük süreçte Haluk Bilginer’e 9 farklı renk takım elbise giydirmesiyle renkler üzerindeki hassasiyetini gözler önüne seriyor. Kostümler konusundaki bu kalabalık sadece Haluk Bilginer ile de kısıtlı değil. Filmde göz önünde olan her karakterin rengarenk giysilerle etrafta gezdiğini fakat figüranların tamamının gri tonlarında giyindiğini görmek mümkün. Bu sayede kalabalığın ortasında tüm hikayenin öznesi olan karakterlere dikkat çekmeyi başarmıştı yönetmen.

Beyaz Perdeye Beyaz Melek
”Bir dahaki sefere Sezen’i de getiririm.
Eşimin çok yakın arkadaşıydı. Hatta bana bir şarkı bile yazmıştı.”
Hikayelerine yakından tanık olduğumuz müzisyenlerimiz zorlu geçen günler sonucunda bir türlü başarıya ulaşamamıştır. Ferhat’ın benzersiz bir yetenek olduğu su götürmez bir gerçektir ama Ferhat’ın beklenen çıkışı yapabilmesi için bir bütçeye ihtiyaç vardır. Bu bütçe ise borçları boyunu aşmış olan Hayri’de kesinlikle yoktur. Tüm umutlar tükenirken karanlıkların içinden o gelir: Firuze.
Firuze’nin filmde üstlendiği kurtarıcı melek rolü, ilk karşılaşma sahnesinde son derece başarılı bir şekilde kompozisyona aktarılmış. Hayri’nin kendisini öldürmek üzere olduğu yerde bir Ferhat kaseti isteyen bu kadın dışarıdan bakıldığında o dünyaya ait değilmiş gibi gözüküyor. Hemen arkada yazan ”Çok ağladım, bitti.” cümlesi ise artık tüm sorunların son bulacağına işaret eder gibi.
Firuze aileden zengin bir kadındır. Rahmetli eşiyle birlikte sanatla çok ilgilenmiş ve birçok sanatçı dost edinmişlerdir. Firuze’nin sıradaki keşfi ise Ferhat olacaktır. Firuze, Umut Müzik ailesine yatırımcı olmak istediğini ve şöhrete giden yolda Ferhat’a yardımcı olacağını söyler. Tüm ekip için Firuze artık bir kurtarıcı, bir melek görevindedir.
Ya Evde Yoksan
”Ay olur mu çocuklar ben hep evdeyim.”
Firuze’nin ekibe sunmuş olduğu imkanlar hayallere bile sığmaz niteliktedir. Fakat ekip bu imkanlardan hiçbirini kısa vadede kullanmaz. Ağırbaşlı görünmek istediklerinden Firuze’nin teklif ettiği parayı istemek yerine zaten para gelecek deyip daha fazla borca girerler.
Filmin şüphesiz en akılda kalan sahnesi ise ekibin hep beraber sergilediği Ya Evde Yoksan performansıdır. Ekibimiz Firuze’yi etkilemek için beraber dans edip şarkı söylerler. Firuze’ye olan güvenleri hala tamdır. Kendi kurtuluşları için gün sayarken her karakterimizin kafasını içten içe kurcalayan ayrı sorunları vardır.
Kadınların Dünyası
Sadece Firuze üzerinden değil, filmdeki diğer kadınlar üzerinden de son derece güçlü bir kadın duruşu çizilmiştir. Umut Müzik erkeklerinin belayı kovaladığı zaman diliminde kadınların başlarından geçenlerin de arka plana atılmayıp hikayeye eklenmesi ve Türk sinemasının dayattığının aksine ayaklarının üzerinde duran güçlü kadın imajı filmi güzel yapan bir diğer detay.
Hayri’nin eşi Hayri’yi evden kovmuş, Melih’in sevgilisi ise hamile olduğu halde Melih’e söylememiştir. Kendi aralarında karşılaştıkları tüm sorunlara çözüm arayan kadın karakterlerin dünyası da filmin içinde bir alt hikaye olarak kendine yer bulmaktadır.
Dünya Başlarına Yıkılınca
”Herkes Allah ile konuşur.
Ama Allah da sizinle konuşuyorsa ya peygambersinizdir ya da…”

Tüm Firuze olayının şizofren bir kadının hayallerinden ibaret olduğunu öğrenen ekip tamamen yıkılır. Hatta öyle ki topluca intihar etmeye karar verirler. Onlara göre yaşayacak bir şey kalmamıştır. Ama hayat tersine dönecektir. Firuze onlara maddi imkanlar sağlayamıyor olsa da manevi bir ders vermiştir.
İntihar girişiminin ardından ayağa kalkan ekip yaşayarak ölmeye karar verir. Filmin bu noktasına kadar çaresizlikler karşısında kaderine boyun eğen bir grup adamın hikayesi bize gösterilirken ilk defa ekibin pençelerini gösterdiğine tanık oluruz.
Her şeyi kaybederek birçok şey kazanan bir grup adamın hikayesi de hep istedikleri şöhrete kavuştuklarını görmemizle son bulur.





