Sigmund Freud psikoloji alanında gerçekleştirdiği birçok çalışmayla psikanalizin önemli isimlerinden olmuştur. İnsanın kişilik gelişimini psikoseksüel gelişim kuramı ile ele almıştır. Freud, gelişim evrelerinin insan yaşamının ilk altı yılında oluştuğunu ileri sürmektedir. Gelişim sürecini beş evreye ayıran Freud, her bir evre içinde insana haz veren bölgeler bulunduğunu ve bu hazzın aşırı ya da yetersiz olmasının o evrede fiksasyon ile sonuçlanacağını savunmaktadır.
Freud’un Psikoseksüel Gelişim Teorisi

Psikoseksüel gelişim kuramın da cinsel dürtü merkezi bir öneme sahiptir. Freud için gelişim evrelerinin her birinde farklı bir erojen bölge (uyarılmaya özellikle duyarlı bir bölge) ile tamamlanan cinsel enerji bulunmaktadır. Beşe ayrılan psikoseksüel evrelerin herhangi birinin haz bölgesinde tatminsizlik yaşanması fiksasyona (takılı kalma) sebep olabilir. Gelişim dönemlerinde yaşanabilecek fiksasyonlarla ilk olarak kaygı ardından yetişkinlik sürecinde zihinsel bozukluk ile nevroza neden olabilir. Her evrede çocuğun yaşına bağlı hassasiyet bulunan vücut bölgesi o evrenin haz alanıdır.
Fiksasyon

Sigmund Freud tarafından ileri sürülen fiksasyon, psikoseksüel kuramın evrelerinde odak bölgeye id’in yoğun haz isteği yöneltmesidir. Herhangi bir evrede yaşanan sorun veya çatışma çözülemeden kaldığında fiksasyon ortaya çıkar ve kişilik gelişimine etki eder.
Oral Dönem

Gelişimin ilk aşamasıdır. Yaşamın ilk 1-1,5 yılını kapsar. Bebeğin temel ihtiyaçlarını, çevresini algılama ve kendini ifade etme yöntemi çoğunlukla ağız bölgesinde gerçekleşir. Ağız bölgesi ile bebeğin algılayacağı duyular öncelikle açlık, susuzluk, anne memesi veya yerine geçebilecek nesneler ile bebekte dokunma, yutma ve duymaya yönelik duyulardır. Freud oral dönemi ikiye ayırarak ele alır. Birincisi bebeğin dişleri çıkana kadar süren emme ve yutmanın ilk haz aşaması olduğu oral edilgen dönemdir. İkincisi ise dişler çıktıktan sonra ısırma ve çiğneme ve benzeri haz aşaması oral sadizm dönemidir. Bu evrede bebeğin ağız bölgesine yönelik ihtiyaçları aşırı veya yetersiz düzeyde gerçekleşirse bu evre oral fiksasyon ile sonlanır.
Yaşamın ilk evresinde bebek çaresizdir. İhtiyaçlarının karşılanması ile fizyolojik dengesi sağlanır. Yenidoğan bebekler başta anne memesi ile kendi dudaklarını ayırt edememekte ve açlık dürtüleriyle bu durumu gideren nesnenin farkına varamamaktadır. Bebekler açlığının giderilmediği durumlarda açlık duygusunu gideren nesneyi aramaya başlar. Oral doyumuna bağlı dış dünyayı algıladıkları için etrafındaki nesnelere karşı ilk davranışı ağzına koyma olur. Bu evrede annenin sezgileri ile bebeğin ihtiyaçlarını karşılaması ve bir düzen oluşturması bebeğin fizyolojik dengesini korur. Temel ihtiyaçları düzenli karşılanan bebekler dış dünyaya karşı güven duygusu besler.
Oral Dönemde Fiksasyon

Bu dönemde oral ihtiyaçların aşırı veya yetersiz karşılanması normal dışı kişilik gelişimine sebep olmaktadır. Temel oral ihtiyaç emme, ısırma eylemindedir. Dönemin çatışması bebeğin fazla süt emmesi veya sütten kesilmesiyle gerçekleşir. Oral dönemde temel ihtiyaçların karşılanmamış olması ile dış dünyaya güven duygusu geliştirememiş bireylerde fiksasyon sonucu haz noktası olan ağız bölgesini yaşam boyu oyalamaya yönelik eylemler görülür. Bebeğin yoğun emme süreci geçirmesi sonucunda aşırı güven, iyimserlik, insanlardan yoğun beklenti, şımarıklık eğilimleri görülür. Emme ihtiyacı yeterince karşılanmamış ve keskin bir sütten kesilme dönemi geçirilmesi sonucunda ise sabırsızlık, sık sık yemek yeme, sakız çiğneme, sigara ve alkol tüketimi ortaya çıkar. Oral karakterli bireyler de aşırı bağımlılık ve ilgi beklentisi vardır. Bu dönemde oral ihtiyaçları yeterince karşılanan bireyler insan ilişkilerinde alma-verme dengesini kurabilir ve dış dünyaya karşı güven duygusu geliştirebilir.
Oral Fiksasyon Nasıl Çözümlenir

Yaşanan fiksasyonlar bilinçdışı gelişmektedir. Çözüm bulmanın temelinde nedenin farkına varmak önemlidir. Kendi farkındalığımız ile sürekli yemek yeme, sigara ve alkol tüketimimiz de denge bulmak isterken kendimize geçici çözümler oluştururuz. Net bir çözüme ulaşmak için profesyonel destek almalı ve yaşadığımız sorunlar için neden-sonuç ilişkisini kurmayı öğrenmeliyiz.
Psikanalitik terapide fiksasyondan kurtulmak için haz noktalarına yönelik libidinal enerjileri açığa çıkarmak üzere aktarım süreci kullanılır. Terapide danışanın geçmişten itibaren taşıdığı bilinçsiz duygu yoğunluklarını bilinçli farkındalığa dönüştürmeye yardımcı olunur.
Kaynakça
Angın, Esra ve diğerleri. Emel Arslan. Erken Çocukluk Döneminde Gelişim. Ankara: Eğiten Kitap, 2016.
Cherry, Kendra. ‘What Is a Fixation?’. Verywellmind, Amy Morin, 14 Kasım 2022, https://www.verywellmind.com/what-is-a-fixation-2795188. 01 Kasım 2024.
Geçtan, Engin. Psikanaliz ve Sonrası. İstanbul: Metis Yayınları, 2022.
Yalçın, İlhan ve diğerleri. Dilek Gençtanırım ve Evrim Çetinkaya. Kişilik Kuramları Gerçek Yaşamdan Kişilik Analizi Örnekleriyle. Ankara: Pegem Akademi, 2024.
Yazgan, Banu ve Ercüment Yerlikaya. Kişilik Kuramları. Ankara: Pegem Akademi, 2023.
Kapak görseli: pinterest.com