“Ev doğduğun yer değildir. Ev, bütün kaçma girişimlerinin bittiği yerdir.”
Necip Mahfuz
Yayınladığı kitaplarla ve romanlarını oluşturan hikayelerin gerçekçi yapısıyla modern Arap romanının önemli ve tartışılan figürlerinden biri olan Necip Mahfuz; hikayeleriyle yenilikler yaratan Ortadoğu’nun en önemli isimlerinden biridir. Kitaplarını okurken karakterlerinin derinliği içinde kaybolduğunuz Mahfuz, tartışmasız Ortadoğu’nun en akılda kalıcı yazarlarındandır. “Ortadoğu’nun Balzac’ı”, ilk Nobel ödülü alan Müslüman ve tek Nobel ödülü alan Arap yazar Necip Mahfuzu daha yakından tanımanız için kült kitaplarıyla birlikte ele aldığımız yazımıza geçiyoruz.
Romanlarında da sıkça mekan olarak ele aldığı Kahire’nin Cemaliye bölgesinde 11 Aralık 1911 yılında 6 çocuklu bir ailenin en ufağı olarak dünyaya gelmiştir. Ömrüne 30’dan fazla roman ve 300’den fazla kısa hikaye sığdıran yazarın edebiyata ilgisi, Mustafa Lutfi el-Manfuluti’nin makale ve şiirlerini okumasıyla başlamış aynı zamanda Albert Camus, Gustave Flaubert, Fyodor Dostoyevski, Lev Tolstoy, Jean-Paul Sartre gibi dünya edebiyatında niş bir yer edinmiş yazarlardan da etkilenmiştir. Necib Mahfuz edebiyatı; toplumcu geçekçi anlayış ile kaleme aldığı eserlerin olduğu dönem ve eleştirmenler tarafından 1952 evriminin ardından benimsediği öne sürüldüğü felsefi gerçeklik etkisinde eserler yazdığı dönem olarak ikiye ayrılır. Hayatı boyunca yaşadığı, kendisine verilen Nobel ödülünü almak için bile ayrı kalamadığı Kahire’yi, tarihi Kahire sokaklarını, sokaklarda yaşayan geleneksel ve modern çatışma içine sıkışmış insanların hikayelerini ele aldı.
Edebiyat ve fikir camiasına çeşitli eserler veren yazar, yeni akımları da Arap yazınına taşımıştır. Özellikle Arap dünyasında romanın tartışılan, sansüre uğrayan ve problemli bir alan olmasının da etkisiyle yazar birçok konumda öncü rolde olmuştur. Özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında Arap yazının kritik isimlerinden birisi haline gelmiştir. Eserlerinde ele aldığı konular ve yazım şekli nedeniyle birçok eleştiri alan, bazı eleştirmenler tarafından kitaplarında oryantalist bir tarz ele aldığı öne sürülen, hakkında ölüm fetvası çıkartılan Mahfuz’un kişisel hayatında da tıpkı romanlarında olduğu politik bir tarz havası vardır. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’a İsrail ile yaptığı barış antlaşmasında verdiği açık destek öne sürülerek kitaplar birçok Arap ülkesinde yasaklandı. Fakat 1988 yılında “Nobel Edebiyat Ödülü” alınca bu yasaklar ortadan kaldırıldı. 2006 Temmuz’unda düşerek kafasından yaralandı. 30 Ağustos 2006 günü Kahire’de 95 yaşında vefat eden Mahfuz, 31 Ağustos günü kopamadığı ve vazgeçemediği Kahire’de devletin yaptığı törenle defnedildi.
Necib Mahfuz’un eserleri..
Necib Mahfuz’un birçok değerli eseri var fakat biz bazılarından isim olarak bahsedip “Ortadoğu’nun Balzac’ının” adını duyurduğu bazı kült eserlerine odaklanacağız.
“Kahire Modern Kitabı“ 1945 yılında tarihi kurgu ve psikolojik kurgu türünde yazılmıştır. Kitap; bir grup üniversite öğrencisinin paralel yaşamlarını merkeze almış ve bu tema üzerinden Kahire’nin zenginlerini ve yoksullarını, onların buhranlarını, hırslarını, iktidar ve zengin olma tutkusunu işlemiştir. Birçok oksimoronu bir arada göreceğiniz kitapta; Kral Faruk yönetimi altında kendine bir yol bulmaya çalışan, yoksul bir aileden gelen Mahcub ve onun Mısır’ın değişen ve hayatta kalmanın zorlaştığı havasında kısa yollardan hedeflerine varması çerçevesinde hareket eder. Mahcub ve arkadaşları farklı işlere, farklı karakterlere, farklı hırslara sahiptir. Onların ortak yazgısı ise Mısır’ın sosyal ve siyasal sorunlarının kol gezdiği, bürokratik bir çok işin şaibeli olduğu, açlık ve sefaletin, kayıtsızlık ve düşmanlığın domine ettiği bir hayatta yaşam mücadelesi vermektir.

“Midak Sokağı” olarak Türkçeye çevrilen ve kendisine Nobel Edebiyat Ödülünü kazandıran romanı 1947’de yayımlamıştır. Necip Mahfuz’un Midak Sokağı ile aldığı Nobel Ödülü, çağdaş Arap yazının en önemli başarısıdır denilebilir. Yöresel konuları görmezden gelerek ve milli kültürün göz önünden atılarak evrensel olunamayacağını düşünen yazar bu romanı için Kahire sokaklarını kahve bulma amacıyla arşınlamıştır. Romanlarında iki aşık üzerinden birçok olay örgüsü oluşturan yazar bu kitabında da yine romanlarında sıkça yer verdiği Kahire’nin ara sokaklarından birinde, Midak Sokağı’nda, yaşananları konu almış Abbas adlı genç bir berberin sokaktaki kavgacı ve geçimsiz Hamide’ye olan aşkını anlatmıştır. Midak sokağının çeldirici, baş döndürücü, yoldan çıkarıcı havası bu aşk hikayesi üzerinde oldukça etkilidir.

1959 yılında El Ahram gazetesinde tefrika şeklinde yayınlanan “Cebelavi Sokağının Çocukları“ isimli kitabının basılması Mısır’daki dini otoriterlerinin tepki göstermesiyle ülkede yasaklandı. Yukarıda bahsettiğimiz ölüm fetvası da 1989 yılında Mısırlı köktendinci Ömer Abdülrahman tarafında bu kitap nedeniyle çıkarılmıştır. Mukattam Çöl’ü sınırında yaşayan Cebalavi, kendi ismin taşıyan sokakta yüksek duvarlarla saklanmış bahçesinde güzel çiçeklerin olduğu bir konakta yaşar. İzole bir şekilde oğullarıyla birlikte yaşayan herkesin babası Cebalavi mülklerin idaresini büyük oğlu İdris yerine Edhem’e bırakır. Konaktan kovulan İdris Edhem’i kandırır ve babasının sözünü çiğneyen Edhem karısıyla birlikte kovulur. Yaşamını konağın yakınlarındaki derme çatma bir kulübede babası tarafından affedilmeyi umarak geçirir. Olay örgüsünün bu noktadan sonra şekillendiği kitapta Cebel’in, Rıfat’ın ve Kasım’ın ve Arif’in hikayeleri anlatılır. Sokaktaki kişiler değişir ama zorluklar, ölümler, yoksulluk ve Cebelavi ve onun ruhani havası hiç değişmez. Yazar, aynı soydan gelen kişilerin savaşları, iktidar hırsları, düşmanlıkları ve aşkları üzerinden sokakta yaşayanların duyguları ve hisleriyle birlikte hikayelerini dile getirir.

“Kahire Üçlemesi“; adlarını Kahire’deki cadde isimlerinden alan “Saray Gezisi” (1956), “Şevk Sarayı” (1957) ve “Şeker Sokağı” (1957) kitaplarından oluşan roman serisinin ismidir. Mahfuz’un en önemli ve ünlü eseri kabul edilen üçleme, yazarın Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesinde önemli bir katkıya sahiptir. Arap Edebiyatı için bir dönüm noktası olarak görülen kitabın konusunu üç kuşaktır Kahire’de yaşayan bir ailenin 1. Dünya Savaşından 1952 Nasır darbesine kadar olan dönemi ve Mısır toplumunda oluşan değişimler oluşturur. Ülkede gelenek ve yeni dönem arasında bocalayan insanlar ve gerilimli sosyal ve siyasal hayat konu alınmıştır.
Necib Mahfuz’un en ünlü eserlerinden biri olan “Hırsız ve Köpekler“ 1961 yılında yayımlanmıştır. Romanında 1952 devriminin kendisinde yarattığı hayal kırıklığı ekseninde bilinç akışı ve sürrealist tekniklerin yoğun olduğu sembolik bir anlatımdan yararlanmıştır. Sevdikleri tarafından ihanete uğrayan ve bunun sonucunda hapishaneye düşen Said Mahran’nın hayatını anlatan kitapta Said’in intikamı ele alınıyor. Said peşinde olan polis köpeklerine aldırmadan adalet peşinde koşuyor ve roman Said’in devrim ve yeni düzendeki hayal kırıklığını yansıtıyor.

Yazarın diğer önemli kitapları: Kariyerine el-Mecelle el-Cedide dergisinde kaleme aldığı öykülerle giriş yapan Mahfuz, Kahire Üniversitesinde felsefe öğrenimini tamamlarken ilk romanı “Abes el-Akdar’ı” 1939’da yayımlamıştır. 1946 yılında adı Kahire’de tarihi bir Çarşıyla aynı olan, içinde sembolizmin ve Sigmund Freud’un psikanalitik kuramının etkilerinin görüldüğü “Han el-Halili” kitabını okurla buluşturdu. “Miramar” (1967), Aşk Zamanı, Dilenci (1965), Başkanın Öldürüldüğü Gün (1985), Karnak Kafe (1974), Düğün Evi (1981), “Kuştimur Kahvehanesi”, “Ezilenler”, “Yağmurda Aşk” (1973), “İbn Fattume’nin Seyahati” (1983), “Aynalar” ( 1972), “Nil Üstünde Gevezelik” (1966), “Binbirinci Geceden Sonra” (1981), “Bıldırcın ve Sonbahar” ( 1962), “Dilenci ” (1965) yazarın diğer kitaplarıdır. Yazımızda ele alamadığımız kitaplarını okuyucumuzun ilgisine bırakıyoruz.
Yaşanılan onca acıya ve verilen onca kavgaya rağmen hep var olan Kahire sokaklarını ve sokakların unutkan halini okurlarına sunan Necip Mahfuz edebiyat alanında hem çok eleştirilmiş hem de çok kıymet verilmiş bir yazardır. “Unutkanlık sokağımızın vebasıdır.” diyen Necib Mahfuz Nobel Edebiyat Ödülünü almak için bile ayrılmadığı Kahire’den, Kahire sokaklarından, insanlarından vazgeçmemiş ve eserlerinde hep onlara sadık kalan bir hava benimsemiştir.
Bazı kitaplarından alıntılar..
- “Asla sıkıldığını söyleme. Sıkıntı demek Allah’a inanmamak demektir. Sıkıntı, inancı yok eden bir rahatsızlıktır.” (Midak Sokağı)
- “Gecenin ardından nasıl gün doğuyorsa, adaletsizlik de bir gün son bulacaktır. Zorbalığın ölümünü de göreceğiz, ışığın ve mucizelerin doğuşunu da.” (Cebalavi Sokağı)
- “Oldukça yalnızdı, herkesten ayrı. Sessizliğin ve yalnızlığın dilini bilmiyorlardı bile, kavrayamıyorlardı. Kendilerinin de bazen sessiz ve yalnız olduğunu, kendi görüntülerini loş bir biçimde yansıtan aynaların aslında yanıltıcı olduğunu, onlarda kendilerine yabancı insanlar gördükleri yanılsamasını yarattıklarını anlamıyorlardı.” (Hırsız ve Köpekler)
- “Kendimi öyle bir girdapta buluyorum ki, şiirden başka çıkış yolu yok, şiir varlığımın tek amacı. Şiir olmadan, bizi hava gibi kuşatan aşkla ne ederdik ? Bizi ateş gibi yakan gizli duygular, acımadan üstümüze gelen şu dünyayla ? Şiiri hor görme dostum.” “(Dilenci)
- “Evinizde yalnızsınız, sokağınızda yalnızsınız, düşüncelerinizde yalnızsınız. Yalnızlık korkunç bir şey değil mi?” (Midak Sokağı)
- “İffet sadece yoksulların başlarına geçirilmiş demir bir bukağıydı.” (Kahire Modern)
- “Toplum eski bir sihirbazdır, bazı şeyleri iyi nitelik sayar; bazı şeyleri ahlâksızlık sayar.”(Kahire Modern)
- “Sen sessiz kaldığın sürece adaletsizlik daha kötü ve daha eziyetli bir hal alacağa benzer.” (Cebelavi Sokağının Çocukları)
- “Hiçbir şey uzun sürmüyor, ne keder ne sevinç. Yaşamaya devam etmeliyiz. Talihsizlik bizi çıkmaz bir sokağa sürüklüyorsa dönüp yenisini aramamız gerekiyor.”(Miramar)
- “Doktor sensin artık, özgürsün. Eylem özgürlüğü bir tür yaratıcılıktır, aşırı iştahla savaşırken bile. İnsanın tıkınmak için yaratılmadığı düşünülürse, midenin kurtuluşuyla birlikte ruh da uçma özgürlüğünü kazanır.” (Dilenci)
- “Düşünmek, anlamak onu ilgilendirmiyordu. Asıl amacı dünkü okuduklarıyla yarın konuşabilmekti.” (Han el-Halili)
Kaynakça:
https://kidega.com/yazar/necib-mahfuz-147287/