Necib Mahfuz – Cebelavi Sokağı’nın Çocukları | 22 Alıntı

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Cebelavi Sokağı’nın Çocukları, Necib Mahfuz‘un Mısır’da yıllarca yasaklanan, defalarca sansüre uğrayan, hangi dönemde okunursa okunsun güncelliğini yitirmeyen 1988 Nobel Edebiyat Ödüllü eseri. Necib Mahfuz, Cebelavi ve çocukları ekseninde hem geçmiş hem de günümüzdeki yönetimleri eleştirirken bir yandan da dinler tarihini anlatıyor okurlarına. Leyla Tonguç Basmacı‘nın çevirisinden okuduğumuz Cebelavi Sokağı’nın Çocukları, adeta bizim yaşadığımız toplumu ve sokağı tasvir ediyor. Çetelerin, haksızlığın, zulmün kol gezdiği bu sokakta kendimizden de birçok parçalar buluyor ve ister istemez bağ kuruyoruz orada yaşayan halkla.

Necib Mahfuz | sandvic.com.tr
  1. “Kendini hiç bu derecede bu bahçeye ait bir canlı gibi hissetmemişti, sanki birdenbire güller, yaseminler ve karanfillerle, serçeler ve kumrularla bir olmuştu, sanki hepsi aynı melodinin parçasıydı.” (s.19)
  2. “…kalbi bir parfüm kadar hafif bir güzellikle dolup taşıyordu.” (s.19)
  3. “Mutlu bir son dışında başka neyin önemi var ki?” (s.27)
  4. “Gerçek hükme sadece sınama sonucu varılır.” (s.47)
  5. “Bu dünyada hiçbir şey gerçek değil -ne konak, ne yarım kalmış baraka, ne bahçe, ne bu el arabası, ne dün, ne bugün ne de yarın.” (s.48)
  6. “Neden öfke bir yangın gibi, amansız bir şekilde yanıyor? Neden gururun kendi etinden ve kanından olanlardan daha önemli? Üzerimize böcekmişiz gibi basıldığını bile bile hayatın tadını nasıl çıkarırsın?” (s.48)
  7. “Ruh kovulduğu yerin hasretini çeker.” (s.49)
  8. “Yemek yiyebilmek için çalışmak, dünyanın en korkunç lanetidir.” (s.53)
  9. “…pislik içinde, çamur içinde çalışır, bir yandan da bahçenin gölgesinde flüt çalmayı hayal ederiz.” (s.62)
  10. “Küçükken hep mutluyduk, bir nedeni olmasa bile.” (s.67)
  11. “Sessizliği yoğun ve derindi, sanki varlığının bir parçasıydı; yaşayan bir insanınkinden de, cansız bir nesneninkinden de farklı olan hareketsizliği gibi. Geriye hiçbir duygu, hiçbir hareket, herhangi bir şeyle ilgili hiçbir düşünce kalmamıştı; sanki bilinmeyen bir nedenle bilinmeyen bir yükseklikten dünyaya düşmüştü.” (s.81)
  12. “Sadece çete liderleri rahat ve lüks içerisinde yaşıyordu; üzerinde ağaları, onların da üzerinde vekilharç vardı; hepsinin altında ezilen halk oluyordu.” (s.99)
  13. “Şarkılarında vekilharç ile çetelerini, sahip olmadığımız adaleti, tatmadığımız merhameti, görmediğimiz saygınlığı, var olmayan dindarlığı ve adını bile duymadığımız dürüstlüğü överler.” (s.99)
  14. “…vakfımızdan gelen tek şey bela, koruyucularımızdan da sadece hakaret ve eziyet. Ama bütün bunlara rağmen hâlâ buradayız, sabrediyoruz. Zamanını bilmediğimiz bir geleceği bekliyoruz ve konağı göstererek; ‘Muhterem babamız orada,’ diyoruz, çete liderlerlerimizi göstererek; ‘Bunlar insanlarımız; Allah tüm kulların efendisidir,’ diyoruz.” (s.99)
  15. “Yoksulluk içinde yaşıyoruz, zulüm altında ıstırap çekiyoruz.” (s.105)
  16. “…yılanlarla yaşamak bazı insanlarla yaşamaktan çok daha kolaydır. Örneğin senin kaçtığın insanlarla yaşamaktan.” (s.132)
  17. “…çetelerden nefret etmenizin tek nedeni, size karşı olmalarıydı. En ufak bir güce sahip olduğunuz zaman başkalarını taciz etmekten veya onlara saldırmaktan hiç çekinmiyorsunuz. İçinizde, ta derinlerde gizlenen şeytanlardan kurtulmanız için tek çare, onları merhametsizce bastırmanızdır!” (s.173)
  18. “Unutkanlık sokağımızın vebası gibidir.” (s.174)
  19. “Beni aşka ilk bulaştıran gözlerim oldu.” (s.301)
  20. “Ölülerin sadakatimize ihtiyacı yoktur!” (s.338)
  21. “…korkmayın! Korku ölümü uzak tutmuyor, hayatı uzak tutuyor! Ey sokak halkı, siz yaşamıyorsunuz, ölümden korktuğunuz sürece hayatınız olmayacak.” (s.448)
  22. “Gecenin ardından gün nasıl doğuyorsa adaletsizlik de bir gün son bulacaktır. Zorbalığın ölümünü de göreceğiz, ışığın ve mucizelerin doğuşunu da.” (s.453)

Mahfuz, Necib. Çev. Basmacı, Leyla Tonguç. Cebelavi Sokağı’nın Çocukları. İstanbul: Kırmızı Kedi Yayınevi, 2022.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks