Dünyaca ünlü büyük şair Nâzım Hikmet, ömrüne yüzlerce şiir sığdırdı. Şiirleri farklı sanatçılar tarafından bestelendi ve koca bir nesli hayata karşı duruşuyla, düşünceleriyle ve entelektüel kişiliğiyle etkiledi. Nâzım Hikmet‘in kendi şiirlerini okurken Bedri Rahmi Eyüboğlu‘nun onun sesini kayda aldığı şiirlerin bulunduğu “Büyük İnsanlık: Kendi Sesinden Şiirler” kitabından alıntıları sizler için derledik!
1. “İçimde mis kokulu
kızıl bir gül gibi duruyor zaman.
Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş,
çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil.” (sf. 8)
2. “Bulut mu olsam
gemi mi yoksa,
balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
Ne o, ne o, ne o.
Deniz olunmalı oğlum, bulutuyla gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.” (sf. 12)
3. “…odamın içindeydi yıldızlar
ve gece kelebekleri gibi
çırpınıyorlardı camlarınızda
ben onlara dokunmaktan çekinerek
açtım sizi pencereler
salıverdim yıldızları hür geceye
aydınlık sınırsız hür geceye
yapma ayların geçtiği geceye.” (sf. 14)
4. “Büyük insanlığın toprağında gölge yok
sokağında fener
penceresinde cam
ama umudu var büyük insanlığın
umutsuz yaşanmıyor.” (sf. 20)
5. “Serçe kuşları gibi yağmur
çinko dama serptiğim
ekmek kırıntılarını
yiyor telâşlı telâşlı, tıkır tıkır,
serçe kuşları gibi yağmur.” (sf. 22)
6. “…Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.
Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.” (sf. 24)
7. “…bir de her şeyle her yerde karmakarışık insan
yani alınteri
yani kitaplardaki yalan
yani doğru yalan
yani dost düşman
yani hasret sevinç keder
gelip geçtim kalabalığın içinden
gelip geçen kalabalıkla beraber.” (sf. 29)
8. “…Saçlarında kuşlar ötüşmeye başlar.” (sf. 34)
9 .”…açılır yastıkta kocaman gözleri gülümün.
Dumanlı dağ gölleri gibidirler henüz.
İçlerinden mavi balıklar geçer kıvırtılarla
diplerinde yeşil çamlar durur
bakarlar derin dümdüz.” (sf. 35)
10. “..ve artık
bir kadın vardı,
yüzüne mavi bir tanyeri gibi çekilmiş gözleriyle ak
bir kadın
ve artık
biliyorum
yalnız bu mai tanyeri kalacak aklında bu güney dağlarının.” (sf. 38)
11. “Rüyada gibi bir halimiz var.
Masada, muşambanın üstünde umut,
masada, muşambanın üstünde güzel günler
yeşil bir güneşle yüklü bir bulut
yaklaşan sabırsız zümrüt bir kalabalık
açılıp saçılacak sevdalar.” (sf. 39)
12. “Tepedeyim,
uzaklaşır uçsuz bucaksız ayrılıkta
bir sal gibi yüreğim
gider anıların ötesine
yıldızsız ağır denize kadar
zifiri karanlıkta.” (sf. 40)
13. “…ayna seher vakti gölü gibi uyandı
açtı kocaman mavi gözlerini pencereler
uyandı balkon
toparladı bacaklarını boşluktan
tüttü karşı damda bacalar
kaldırımda akasyalar ötüştü
bulut uyandı
attı göğsündeki yıldızı odamıza.” (sf. 45)
14. “…ayrılık zaman değil yol değil
ayrılık aramızda bir köprü
kıldan ince kılıçtan keskin
kıldan ince kılıçtan keskin
ayrılık aramızda bir köprü
seninle diz dize otururken de.” (sf. 48)
15. “Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığında düşe kalka giderim.” (sf. 49)
16. “Bütün yolculuk boyunca hasre ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı.” (sf. 50)
17. “Bir yaz yağmuru yağdı içime
içimdeki kederi serinletmeksizin
Bir yaz yağmuru yağdı içime
ansızın başladı dindi ansızın
eski yerinde duruyor sıcaklık
kör demiryolunda paslı kalın.” (sf. 53)
18. “Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,…” (sf. 54)
19. “Her günüm mis gibi kokan bir kavun dilimi
senin sayende.
Bütün yemişler elime güneştenmişim gibi uzanıyor
senin sayende.
Senin sayende yalnız umutlardan alıyorum balımı.
Yüreğimin çalışı senin sayende.” (sf. 55)
20. “Yürüdü üstüme doğru ak alnıyla zaman
ve anılar yağmurlu ve boşluğun yatakta
ve haber ikimizden ve ayrıldığımızdan.
Uyandım bu sabah da.” (sf. 57)
21. “…durup dururken kafamda bir güneşi bir duman,
durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi
bağlanıyorum başladığım güne,
ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne…” (sf. 58)
22. “Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum
ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor
yürüyüşünü
bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine
o yanıma varmadan.” (sf. 64)
23. “..yitirdim seni ansızın oysa ilk önce yitirdim avucumda elinin
sıcaklığını senin sonra elinin yumuşak ağırlığını yitirdim
avucumda sonra elini
ve ayrılık birbirine değen parmaklarımızın ucundaydı çoktan
ama yene de ansızın yitirdim seni.” (sf. 75)
24. “…ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık zaman.” (sf. 77)
25. “…sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini
değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin.” (sf. 89)
Kaynakça:
Eyüboğlu, Bedri Rahmi. Nâzım Hikmet: Büyük İnsanlık “Kendi Sesinden Şiirler” Yapı Kredi Yayınları, İş Bankası Kültür Yayınları: İstanbul, 2011.


