Nahif Aşk: Ahmed Arif ve Leyla Erbil

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Ahmed Arif, Türk edebiyatımıza öncülük etmiş isimlerdendir. Birçok derginin düzenlenmesine katkısı olmuştur. Güçlü kalemi, gerillalığı (yazı konularının keskinliğinden dolayı kendisi için bu tabiri kullanır) ve yoğun, saf duygularla yaşadığı beşeri aşkı ile aklımıza kazınmış önemli şairlerimizdendir. Leyla Erbil ise güçlü kalemi, farklı bakış açısı ve geniş bir hayal dünyasına sahip olan kadın edebiyatçılarımız arasında önemli bir yere sahiptir. Bu ikiliyi bir arada anmamız ise Ahmed Arif’in bitmeyen ve gün geçtikçe devleşen aşkıdır. Arif, o kadar temiz duygularla Erbil’e açılır ki farklı cümleler kurmuş olsa sapkınlığa çekilebilecek boyuttadır. Hem Arif’in kaleminin güzelliği hem aşkının naifliği hem de Erbil’in bunları güzel bir üslupla karşılıyor olması ikisinin arasındaki bu durumun korunmasına katkı sağlıyor. Şimdi sizi Ahmed Arif ve Leyla Erbil arasındaki dostluk bağı ve bu tek taraflı aşk ile baş başa bırakıyoruz.

Ahmed Arif

etelgraf

21 Nisan 1927’de Diyarbakır’da doğmuştur. Asıl adı Ahmed Hamdi Önal’dır. Ahmed Arif çocukluğundan beri şiire ilgi duymuştur. İlk şiiri Gözlerin, 1942’de şair lise yıllarındayken Afyon Halkevi Dergisi’nde yayımlanmıştır. Askerliğini İstanbul Riva’da yapmış, 1947 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde felsefe bölümüne başlamış ancak ilki 1950’de, ikincisi 1952-1953’te olmak üzere iki kez hapse girdiği için eğitimini tamamlayamamıştır. 38 ay tutuklu kalan Ahmed Arif, hapisteyken babası Arif Hikmet Bey’i kaybetmiştir. Burada yazmış olduğu şiirler dönemin çeşitli dergilerinde yayımlanmıştır. 1968 yılında hepsini bir araya getirerek Hasretinden Prangalar Eskittim adlı yayımlanan tek kitabını çıkartmıştır. Şiirleri Pazar Postası başta olmak üzere birçok dergide yayımlanmıştır. 1967’de Aynur Hanım ile evlenmiş, bu evlilikten Filinta isimli oğlu dünyaya gelmiştir. Ahmed Arif, 2 Haziran 1991’de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da vefat etmiştir. Ankara Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Ahmed Arif ve oğlu Filinta | fikriyat.com

Leyla Erbil

12 Ocak 1931 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Erbil, okulu pek sevmeyen bir öğrenciyken ortaokuldaki edebiyat öğretmeni sayesinde okula ilgisi artmıştır. Yazmaya lise yıllarında kısa öyküler ve şiirlerle başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Filolojisi Bölümü’nde öğrenime başladı ancak bir yıl sonra ilk eşi Aytek Şay ile evlendi ve öğrenimine ara verdi. Ancak bu evlilik çok kısa sürdü. 1953 yılında İskandinav Hava Yolları’nda sekreter ve çevirmen olarak çalışmaya başlamış ve ikinci eşi Mehmet Erbil ile tanışmıştır. Üniversiteye, insana olan merakından başladığını söyleyen yazar, öğrenimini son sınıfta bırakmış ve Mehmet Erbil ile 1955 yılında evlenip, Ankara’ya yerleşmiştir. 1960 yılında kızı Fatoş dünyaya gelmiştir. 2013’te PEN Kısa Öykü Ödülü’ne layık görülmüştür. Aynı yıl 19 Temmuz’da 82 yaşında ölen Leyla Erbil, Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilmiştir. Cenazesinde Vapur isimli öyküsünden bölümlerin yazılı olduğu kırmızı kağıttan gemiler okurlara dağıtılmıştır.

Yolları Nasıl Kesişti?

hayalciblog

Leyla Erbil, 1950 yılında ilk eşinden yeni ayrılmış ve Ankara’ya taşınmıştır. Buraya taşındıktan sonra yolu Sait Faik ve Ahmed Arif ile kesişmiştir. İki usta isimde Erbil’in kalemine aşık olmuştur. Ama yalnızca kalemine aşık olmakla yetinmemiş kendisini de aşık olmuşlardır. Sait Faik zamanında aşkını itiraf edememiş ve Erbil ikinci kez evlenmiştir.

Ahmed Arif ve Leyla Erbil arasında edebî yönden yol göstermek için başlayan diyalogları zamanla tek taraflı aşka dönüşmüştür. Bu ikili tanıştıklarında iki tarafta bekardı ve mektuplaşmaları 1954 yılında başlamıştı. Sonrasında Leyla, Mehmet Erbil ile evlenmiştir. Bu evlilik Arif’in mektup yazmasına, Erbil ile irtibat halinde olmasına en önemlisi de aşkını söylemesine engel olmamıştır. Arif, bıkmadan usanmadan her fırsatta sevgisini dile getirmiştir. Bunu da o kadar nahif bir şekilde yapmıştır ki başka birisi bu cümleleri kuruyor olsa sapkınlık olarak adlandırılabilirdi. Ama herkes bir Ahmed Arif değildir. O Leyla’sını incitmemiştir. Erbil’in evlendiğini öğrendiğinde sitemini hem mektuplarında hem de kendini en iyi anlatma şekli olan şiirlerinde belirtmiştir. Erbil’e, Leylâm, dostum, kardeşim, kızdıysa zalim Leyla, özlediyse Leylim Leylim gibi daha birçok şekilde hitap etmiştir.

Leyla Erbil

Ahmed Arif‘in oğlu Filinta Önal ve Leyla Erbil birleşerek ikili arasındaki mektupların yayımlanmasına onay vermiştir. Erbil’in mektuplarına ulaşılamasa da Arif’in mektupları sayesinde diyaloglarına ortak oluruz. Mektuplar sayesinde dostluklarına, Arif’in aşkına, fikir alışverişlerine, birbirlerine gönderdikleri hediye kitaplara, yazıları konusunda destek almalarına kadar birçok detaya şahitlik ediyoruz.

Ahmed Arif, Leyla Erbil‘e delicesine aşık olsa da onun değer verdiği herkese değer vermiştir. Erbil’in annesine bayramlarda ulaşması, hürmetlerini iletmesi, kızı Fatoş‘un gözlerinden öpmesi ve en önemlisi de enişteye selam diyerek Mehmet Erbil‘e selam söylemesi bu saygının en büyük kanıtıdır. Arif, Erbil’i çok sevse de tek taraflı aşk yaşasa da sırf dostunu kaybetmemek için saygı çerçevesinde irtibat kurmuştur. Erbil, 1977 yılında Londra’ya taşınana kadar mektuplaşmaları devam etmiştir. Taşınma ile son mektup gönderilmiş ve sessizce veda etmiştir. Neredeyse her mektubunu “Gözlerinden öperim.” diye bitiren Arif bu mektupta bu cümleyi kurmamıştır. “Filinta, Fatoş ablasının gözlerinden öpüyor.” diyerek bitirmiştir. Tek taraflı böylesine büyük bir aşk olsa da iki tarafın eşleri de engel olmamıştır. İkilinin diyaloglarına eşler de saygı göstermiş ve bilindiği kadarıyla herhangi bir sorun çıkmamıştır.

Aşkın Sessiz Şahitleri: Mektuplar

Günümüze kadar gelmiş olan ilk mektup 1954 yılına ait mektuptur. Arif, Leyla‘nın ona az mektup göndermesine sitem ederek “Leylâ, Zalim Leylâ!” şeklinde seslenmiştir. Arif’in 4 mektup gönderip Leylâ’nın sadece bir mektup göndermesine sinirlenmiş ve sitemini tatlı bir üslupla iletmiştir.

Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

13 Nisan 1955

“… Evleneceksin demek? Herhal çocuğu sevdin! İnşallah mesut olursun canım. Ama müstakbel kocan bana yazdığına kızmayacak cinstendir inşallah. Yoksa seni kaybetmek, sesini duymamaktansa gebereyim daha iyi olur. …”

Evleneceği dedikoduları ilk geldiğinde 2 Ekim 1954 tarihli mektubunda kendisini suçlamış ve “Suskun” şiirini düğün hediyesi olarak iletmiştir. (23/04/1955 tarihli mektupta şiirin tam halini armağan ettiğini belirtmiştir.) Şiirin son kısmını bu mektuba yazmış ve bir şeyler anlamasını istemiştir. Mektubun bir kısmı ve şiirin son kısmı şu şekildedir:

2 Ekim 1954

“ Demek, seni o kadar üzmüş, kırmışım ki buna mecbur oldun… Görüyorsun ya, önce otokritik! Bitti değil mi, sevgili dost? Benim yiğit, benim bahâsız kardeşim.”
“ …
Ruhum,
Mısrâ çekiyorum,
Haberin olsun.
Çarşıların en küçük meyhanesi bu,
Saçları yüzümde, kardeş, çocuksu.
Ah, canımda o ölüm namussuzu…
Ahmedinin işi, ilk rast gidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği.
Ağlıyor,
Yeşil.
… ”

Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

Ahmed Arif, Leyla Erbil’e her türlü sıfatla hitap etmiştir. Zalim Leylâ, Erbil Hanım, Leylâcım, Leylâ Dost, Azizim Leylâ ve kitaba da ismini veren Leylim gibi bir sürü değişik şekilde hitaplarda bulunmuştur. Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar kitabını incelediğimizde aralarındaki diyalog konusunda birçok fikre sahip oluyoruz.

Arif, ne Leylâ’sından vazgeçmemiş ancak eşlere de saygısızlık yapmıştır. İki tarafında evli ve çocuklu olmasına rağmen saygı çerçevesinde yazmıştır. Mehmet Bey’e “Enişteye selam” diyerek selam söylemiş, Leylâ’nın annesine bayramlarda hürmetlerini iletmiştir.

Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar kitabından hitap örneği

Mektupları okuduğumuzda en çok göze çarpan durum neredeyse bütün mektuplarını “Gözlerinden öperim” diye bitirmesidir. Yine bir mektubunda bu durumu şu şekilde açıklıyor:

“Gözlerini öpemeyeceğim birine yazmak, mektup atmaktan tiksinirim. Bunu da böylece kabul edeceksin.”

Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar
Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar
Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

15 Mayıs 1977

Leylim,
İngiltere’ye gittiğini gazetede okudum. Bu nedenle -dönüş zamanını bilmediğimden- sana teşekkürde geciktim. “Eski Sevgili” yi roman boyutlarında ele alabilirdin. Gene de çok güzel. Adını bana danışsaydın, Eski yerine Ölümsüz ya da Sonsuz olmasını isterdim. Uygunu, yakışığı budur çünkü. Neyse, bu konuda fırsat bulunca konuşuruz. Yahut yazışırız. Sana Dr. İsmail Beşikçi’nin imzalı kitabını gönderiyorum. İlgilenir, yararlanırsın. Başkaca ne desem? Filinta, beşini sürüyor. Bazen boynu bükük ve sonsuz mahzun, bazen şimşek gibi çakıp gürleyen bir çocuk. Fatoş ablasını ve seni öper. Ben de güzellik, sağlık ve mutluluğunun sonsuz olmasını dilerim. Fatoş’un gözlerinden öperim. Selâm ve sevgiler.

(İmza)

Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar

Ahmed Arif ve Leyla Erbil’in aralarındaki durum bu şekildedir. Bir tarafta hastalık derecesinde âşık olan ama karşı tarafı incitmekten çekinen Arif; diğer tarafta ise dostluğunu ve edebî yönünü çok sevdiği için incitmek istemeyen Erbil. Ahmed, Leylâ’sını bulmuş ama ona kavuşamamıştır. Türk edebiyatımızda çokça yer verilmiş Leylâ vü Mecnûn örneğindeki gibi Ahmed Arif bulmuş olsa da kavuşamamıştır. Ama arkalarında bu kadar güzel eserleri ve okurlarını hayatlarını araştırmaya iten mektuplarını bırakmışlardır.

” Bir daha dünyaya gelsem aynı hayatı, daha ustaca ve korkusuzca yaşarım. Ama bu sefer seni tanımakta gecikmem…”


Kaynakça

  1. Baskın, Sami. “Bir Şairin Aşk İniltileri: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e mektupların söz varlığı”. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi 12. 2 (2015): 729.
  2. “Leyla Erbil”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Web. 18.10.2019.
  3. “Ahmed Arif”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. Web.  15.01.2018.
  4. Arif, Ahmed. “Leylim Leylim: Ahmed Arif’ten Leyla Erbil’e Mektuplar”. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2013.
spot_img

1 Yorum

  1. Merhabalar,
    Leyla Erbil ve Ahmet Arif gibi edebiyatımızın önemli isimlerinin ele alındığı bir metinde yazım hatalarının bulunması, okuma deneyimini bozmasının yanı sıra beni üzdü de. Sevgili metin yazarı, metin boyunca “-de/-da” eklerini yanlış kullanmış; ne yazık ki sevgili editör de bunu fark etmemiş ve yazı bu şekilde yayımlanmış.
    Aşağıya birkaç örnek bırakıyorum.
    Sizler gibi yazılı içerik üreten arkadaşlarımızın, yazım kuralları ve Türkçemizin doğru kullanımı konusunda daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.
    Sevgiler,

    ” İki usta isimde* Erbil’in kalemine aşık olmuştur.” *isim de
    ” Bu ikili tanıştıklarında iki tarafta** bekardı ve mektuplaşmaları ” **taraf da
    “Ama yalnızca kalemine aşık olmakla yetinmemiş kendisini*** de aşık olmuşlardır.” ***kendisine

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.