My Chemical Romance: Geride Bırakılmışların Sesi

Editör:
Damla Satıroğlu
spot_img

Punk ve alternatif rock temalı şarkılarıyla ünlü My Chemical Romance, şüphesiz ki birçok insanın gençlik ve ergenlik döneminde önemli bir yer kaplamıştır. Çalkantılı geçmişi, skandalları ve ikonlaşmış şarkılarıyla birlikte müzik tarihinde önemli bir yere sahip olan ve emo bayrağını en önde dalgalandıran bu grubu yakından tanıyalım!

Frank Iero, Gerard Way, Mikey Way ve Ray Toro

Trajik şarkılara imza atmış olan grubun trajik bir olay vasıtasıyla kurulmuş olması çoğu kişi için şaşırtıcı gelmeyecektir. Öyle ki solist Gerard Way’in 11 Eylül 2001 saldırılarına birebir tanık olması grubun kurulması ile sonuçlanan ilk kıvılcımı yakacak olay olarak tarihe geçmiştir. Travma sonrası stres bozukluğu ile baş etmek zorunda kalan Gerard Way, hayatına büyük etki eden bu olayı müzik ile dışa vurmak istemiştir. 

And after seeing what we saw, can we still reclaim our innocence?
(Gördüğümüz onca şeyden sonra, masumiyetimizi tekrardan kazanabilir miyiz ki?)
And if the world needs something better, let’s give them one more reason now.
(Dünyanın daha iyi bir şeye ihtiyacı varsa, hadi onlara bir sebep daha verelim.)

Skylines and Turnstiles, grubun ilk şarkısı olma şerefine nail olurken solist Gerard Way içten içe dahil olmak istediği müzik sektörüne ilk adımını atmıştır. Bateride Matt Pelissier, gitarlarda Ray Toro ve Gerard’ın kardeşi Mikey Way ile birlikte adından uzun yıllar boyunca bahsettirecek olan My Chemical Romance grubu, 2001 yılında resmi olarak kurulmuştur. Kuruluşundan kısa süre sonra Frank Iero’yu aralarına alan grup, kemik kadrosunu en nihayetinde oluşturmayı başarmıştır. 

Kurşunlar Üzerimize Yağarken

İlk bateristi Matt Pelissier ile birlikte My Chemical Romance

Grubun ilk albümü olan I Brought You My Bullets, You Brought Me Your Love iki aşığın hikâyesini anlatan konsept bir albüm olarak kabul edilse de öfke dolu şarkı sözleri, hızlı ritmi ve screamo vokalleri ile birlikte kendini diğer üç My Chemical Romance albümünden farklı bir kategoriye koymaktadır. Duygu patlamaları sonucunda yazılmış gibi görünen şarkıları her ne kadar karmaşık olarak tanımlansa da tüm bu kaosun içinde aslında bir düzen vardır.

Hayat Ölüler İçin Bir Rüyadan İbaret

Adını duyurmaya çalışırken kurulduğu şehir olan New Jersey ve çevresinde çeşitli konserler veren grubun asıl ünlenmesini sağlayan şey ise ikinci albümleri olan Three Cheers for Sweet Revenge oldu. Bir önceki albümlerinin son şarkısı olan Demolition Lovers’ın devam niteliği taşıyan 2004 çıkışlı Three Cheers for Sweet Revenge yine bir konsept albüm olarak nitelendirilebilir. Bu albüm sonrasında ise baterist değişikliği yapıp aralarına Bob Bryar’ı almışlardır.

Ölüm, pişmanlık ve yas kavramlarına odaklanan ve gotik-korku ögelerini içeren albümün ilk şarkısı Helena, yine trajik bir olayın sonucunda ortaya çıkmıştır. Gerard ve Mikey Way’in büyükanneleri Elena Lee Rush’ın beklenmedik ölümü, kardeşleri epey etkilemiş ve büyükannelerine ithafen bu şarkıyı yazmışlardır.

Punk’ın asi ve cesur yüzünün yalnızca bir illüzyondan ibaret olduğunun kanıtı olan I’m Not Okay (I Promise) şarkısı ise adeta bir yardım çığlığı niteliğindedir. Mental problemler ile boğuşan insanlar kendilerini çoğu zaman müzik ile ifade etmeyi tercih eder. My Chemical Romance ise bu şarkı ile dinleyicilerine yalnız değilsin mesajı vermekte.

What will it take to show you that it’s not the life it seems?
(Sana hayatın göründüğü gibi olmadığını kanıtlamam için ne yapmam gerek?)
I’m not okay!
(İyi değilim!)
I’ve told you time and time again you sing the words but don’t know what it means.
(Defalarca kez söyledim, konuşuyorsun ama ne anlama geldiğini bilmiyorsun.)

Hepimiz Cehenneme Gideceğiz!

An an ölümle kucaklaşmasını izlediğimiz The Patient

İnişler ve çıkışlar, sevinçler ve hayal kırıklıkları, karamsarlık ve kararlılık… Bunca zorlukla baş etmek zorunda kalan grubun tüm emeklerinin meyvesini verme vakti gelmişti. 2006 yılında yayımlanan The Black Parade albümü dünya çapında öylesine büyük bir etki bırakmıştı ki kimi eleştirmenler Welcome to the Black Parade şarkısını 21. yüzyılın Bohemian Rhapsody’si olarak tanımlamaktan geri kalmadılar.

Yine bir konsept albüm olma özelliği taşıyan The Black Parade’de tüm pişmanlıkları ve hatıraları ile bir kanser hastasının son anlarına tanık olunuyor. Öyle ki, albümün ilk şarkısı olan The End (Son) dinleyicileri bu trajik olaya tanık olmak için davet ediyor. 

If you look in the mirror and don’t like what you see
(Eğer aynaya bakarsanız ve gördüğünüz şeyden hoşlanmazsanız)
You can find out for firsthand, what it’s like to be me
(İşte o zaman benim gibi olmanın neye benzediğini anlarsınız.)

Ölümün bir geçit töreni eşliğinde ilerlediği Welcome to the Black Parade şarkısı uzun yıllar boyunca emo camiasının resmi marşı olarak kabul edilmiştir.

 

Fakat büyük başarılar beraberinde büyük problemleri de getirir. Her ne kadar Gerard Way grubun “emo” kavramı ile bağdaşlaştırılmasını onaylamasa da The Black Parade albümü, ebeveynler ve çeşitli eleştirmenler tarafından reşit olmayan çocukları depresyon ve intihara sürüklediği gerekçesiyle defalarca kez saldırı ve protestoya maruz kalmıştır. Halbuki grubun amacı dinleyicilerini depresyona sürüklemek değil; aksine, mental problemler konusunda farkındalık sağlamak ve tüm acılara rağmen devam edilmesi gerektiğini göstermek idi.

Neşebozanlar Sahnede

Grup üyeleri bu albümde Party Poison, Jet Star, Fun Ghoul ve Kobra Kid kimliklerine büründüler.

Bunca karanlık temalı şarkı ve albümden sonra, My Chemical Romance’in dördüncü stüdyo albümü olan 2010 tarihli Danger Days: The True Lives of the Fabulous Killjoys’un bu denli renkli bir palete ve rock-pop ezgilerine sahip olacağını kim tahmin edebilirdi ki? Post-apokaliptik bir dünyada geçen albümde grup üyelerinin her biri farklı bir alter ego’ya bürünüp kendilerini Killjoy (Neşebozan) olarak tanımlayan asi bir gruba dönüşmüşlerdir.

Akademi ödüllü kostüm tasarımcısı Colleen Atwood ile çalışan grubun bu albümü, kapitalizm ve baskı eleştirisi üzerine kurulmuştur. Punk’ın asi ruhunu şarkı sözlerinde devam ettirmelerine rağmen müzik tarzının pop’a doğru kayması hayranlarını endişelendirmiştir. Fakat My Chemical Romance ruhunun devam ettiğini görmek albümün olumlu eleştiriler almasına neden olmuştur.

Hayranları ve müzik dünyası onların beşinci stüdyo albümlerini beklerken My Chemical Romance onlara Conventional Weapons isimli beş adet tekli ve sonrasında ise üzücü bir ayrılık haberi verdi. Mental sorunlar ile boğuşan grup üyeleri çareyi grubu sonlandırmakta bulmuştu.

As we fade in the dark
(Biz karanlıkta boğulsak da)
Just remember you will always burn as bright.
(Unutma ki sen her zaman parlayacaksın.)

Dağılmış olmaları onların müzik yapmalarını engellemedi. Grup üyeleri uzun süre boyunca solo kariyerlerine devam ettiler. 2019 yılına gelindiğinde ise ani bir şekilde tekrar birleşme ve turneye çıkma kararı aldılar. Covid-19 yüzünden ertelenen turnelerinde hayranları onları yalnız bırakmadı. Tekrardan birleşmenin şerefine ise 2022 yılında The Foundations of Decay isimli tekliyi yayımladılar.

İnişleri ve çıkışları ile bu dünyadan asi ruhlu bir My Chemical Romance geçti. Hem de yüzbinlerce kaybolmuş ruhu ölümün soğuk pençelerinden kurtararak. Şimdi herkesin dilinde aynı sözler: Devam edeceğiz, inan bana, ölüp gitsen de hatıranı devam ettireceğiz!

Kaynakça

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Riley'in duyguları, Ters Yüz ile ekranlara taşındı. İç dünyamıza rehberlik eden bu karakterlerin sizler için hazırladığı kitap listesini inceleyin!

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

5 Maddede William James: Deneyimin Felsefesi ve Pragmatizmin Doğuşu

William James, pragmatizmden bilinç akışına uzanan fikirleriyle modern felsefe ve psikolojinin yönünü değiştirdi; deneyimi, hakikatin ölçütü haline getirdi.

Camus’nün Yabancı’sı: İnsan Toplumdan Kopunca Ne Hisseder?

Camus'nün Yabancı'sı, toplumdan kopmanın duygusal ve psikolojik nedenlerini, yalnızlığın özgürlükle kesiştiği anlar ile gözler önüne serer.

Kodlarda Saklı Ayrımcılık: Yapay Zekâ Cinsiyetçi mi?

Yapay zeka, insanlığın önyargılarını dijital biçimde yeniden üreterek cinsiyetçi kalıpları pekiştiriyor; ancak adil veri ve çeşitlilikle daha eşit bir gelecek mümkün.

Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis: Hollanda Usulü Krepler

1986’dan beri hizmet veren Pim’s Poffertjes & Pannekoekenhuis, Hollanda’da krep ve poffertjes keyfi için sıcak ve samimi bir durak!

Editor Picks