Müzikte Kadın Unsuru: Türkçe Şarkılarda Feminist Esintiler

Arşiv
Arşiv
Söylenti Dergi'de geçmiş zamanda yazar olan dostlarımızın eserleri bu hesapta arşivlenmektedir. Yazar onayı olduğu sürece kaynak göstererek kullanmak serbesttir.
spot_img
spot_img

? Bu yazı Ecem Şimşek tarafından Editörün Seçimi listesine eklendi. ?

Şarkılar bugüne dek kimine anlamlı kimine anlamsız gelen konular ele almıştır ama bazı şarkılar vardır ki anlamsız bulunması zordur. Eşitlik, iyilik, acı, adalet, özlem gibi temalar bunların arasında yer alır. Bu yazıda birkaç maddeyle kadın-erkek eşitliği görüşüne dayanan feminizmin işlendiği Türkçe şarkılara yer vereceğiz.


1- “Eğlenilecek Kızlar Evlenilecek Kızlar” – Emel Müftüoğlu

 

Kadınlar tarih boyunca çeşitli aşağılamaya maruz kaldığı gibi aynı zamanda haksız sınıflandırılmalara da maruz kalmıştır. Bunlardan en bilindik olanı, sanki evlenilen kadınla eğlenilmezmiş gibi, evlenilecek ve eğlenilecek olanın ayrımıdır. Emel Müftüoğlu bu şarkısında erkeklerin kadınları kendi inisiyatiflerine göre sınıflandırmasına, hakkın alınan değil de verilen bir şey olduğuna dayalı zihniyete feminist bir isyanda bulunur. Ayrıca türlü toksik özelliği “maço olmak” adı altında masumlaştırmaya da bir gönderme yaparak “maçolar düşsün yakamızdan” diyerek bu masumlaştırmaya aykırı bir duruş sergilemiştir.
Şarkının bazı sözleri şu şekilde:

Evlenilecek kızlar var, eğlenilecek kızlar var.
Kim bu bize sormadan adımızı koyup sınıf sınıf ayıranlar?
Anneni de böyle üzdüler oğlum,
canlarından bezdiler oğlum,
babalar dere tepe gezdiler oğlum,
hak mı hukuk mu bu?
Hadi güle güle git bakalım,
adamını bulacağız en hasından.
Âleme de haber uçurduk,
dedik ki “Maçolar düşsün yakamızdan!
Yetti be, öldük tasamızdan,
bıktık usandık yasanızdan.
Verilmez alınır hak,
siz çoktan yediniz bitti kasanızdan.
Yapmıyoruz size nikah mikah,
talim terbiyeye şikâyet edin.
İade-i itibar istiyoruz beyler,
kavgaysa kavga buyurun gelin.”


2- “Sana Ne Kime Ne?”- Ajda Pekkan

Kadınlar sadece birileri tarafından çeşitli sınıflara ayrılmakla kalmıyor hayatlarına türlü müdahalelere de maruz kalıyor. Bu müdahaleler öyle utanmaz bir şekilde yapılır ki, kimi zaman öldürülen kadının arkasından suçlu gösterilen yine kadının kendisidir ve böylece “erkek cinayeti” meşrulaştırılır. Ajda Pekkan bu şarkıda kadınların hayatına müdahale edip sevmesinden gezmesine kadar laf edenlere söylemek istediklerimizi şarkıya dökmüş desek yeridir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği yüzünden kadına atfedilen rollere ve müdahalelere inat söylemekten bıkmayacağız:

“Hesap soramaz bana kim çıkarsa karşıma,
kimin ne hakkı var ki karışır hayatıma?
Hür doğdum hür yaşarım kime ne kime ne,
köle miyim sana ben sana ne sana ne?
Zararım kendime kime ne kime ne,
sen bak kendi derdine sana ne sana ne?”

 


3- “Kız Bebek” – Nazan Öncel

Evlilikte, kadının erkeğin soyadını almasının ve böylece neslin erkek üzerinden devam etmesinin bir sonucu olarak tarih boyunca ailenin erkekleri, erkek evlat istemiştir ki böylece o evlat atasının soyunu kendi çocuklarıyla sürdürsün. Bu yüzdendir ki kız bebekten çoğu zaman kaçınılmış, kız doğuran analar kabahatli sayılmıştır. Birçok şarkısında feminist ideolojiye yer veren Nazan Öncel, bu şarkısında “kız bebek” olma konusuna yer vermiştir. Şarkının sözleri şu şekildedir:

“Benim doğduğum gün saçaklar ağlamış.
Annem kız doğurdu diye babam suçlamış.
Tam 37 gün eve uğramamış,
adımı koymamış.
Kız bebek demişler, sonra eksik etek…
Ya kaşık düşmanı ya da bazen avrat.
Ben bir kadınım ama önce insanım.
Ben bir kadınım, hem de kötü kadın.
İstemem, istemem haksızlık istemem”

 


4- “Sözde Namus” – Şebnem Ferah

Temelde ahlak anlamına gelen bir kavram olarak namus, kültürel müdahalelere uğrayarak yalnızca kadında olan hatta cinsel ilişkiye girerek bozulduğuna inanılan bir şeye dönüşmüştür. Ataerkil bir toplumda evlenmeden cinsel ilişkiye giren kadın “namussuz” olarak nitelendirilirken erkekler aynı durumda aynı muameleyi görmediği gibi aksine çoğu kez takdir toplar. Ayrıca, şiddet biçimlerinden biri olan cinsel şiddet ve hak gasplarından biri olan kişinin yaşam hakkını elinden alma meselesi vardır ki, ataerkil toplumda bu durumda bile suçlu olarak görülen yine kadındır. İstemi dışında ilişkiye girmeye zorlanmış olsa bile erkeği tahrik ettiği gerekçesiyle namussuzluk faturası yine ona kesilir. Bu acımasız zihniyetin iki yüzlülüğü Şebnem Ferah’ın bu şarkısının içeriğine konu olmuştur.
Şarkının sözleri:

“Ah, ah annem, bugün öldüm ben.
Bir düğmeyle delip geçti tam göğsümden
Tahrik olmuş, aklı durmuş,
davetkârmış her halim.
O masum, ben namussuz.
Çaldığınız hayallerim, bağladığınız ellerim…
Kimse duymadı sesimi, kaç kez öldürdünüz.
Gömdünüz konuştunuz,
hapse girip çıktınız.
Elleriniz, kollarınız hala sürüyor…
Tecavüz.”


5- “Erkekler Yüzünden” – Nil Karaibrahimgil

Ataerkil zihniyet yapısına dayalı toplumsal cinsiyet rolleri kadınlara sürekli ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini söyler. Kadınlar, küçük yaştan itibaren hayatları boyunca ardı arkası kesilmeyen, “kadın dediğin…” ile başlayan cümlelere maruz kalır. Yapmaları gereken şeyler sağlık, mutluluk için değil de erkekler için gerekli tutulurken yine aynı şekilde yapmamaları söylenen şeyler de kendileriyle ilgili değil genelde erkekleri sinirlendirmemek, tahrik etmemek içindir. “Kadın makyaj yapmalı, zayıf olmalı, sakin ve pozitif olmalı” gibi sayısız kalıp vardır. Bu kalıplara müziği ile karşı çıkan Nil Karaibrahimgil’in “Erkekler Yüzünden” adlı şarkısının sözleri:

“Selülit kremi ve nemlendirici,
sabun sürme asitli, jöle de saç döker.
Oje değil belki ama hafif bi’ parlatıcı,
uçuk pembe rujum olmalı, yaz makyajı.
Gülümse, erkekler pozitif kızları sever
Gülümse, erkekler pozitif kızları sever”


6. “Bastırın Kızlar”- Sertab Erener

Tüm maddelerde bahsettiğimiz müdahalelere, şiddete, kalıplara, hak ihlallerine karşı kadınların boyun eğmek yerine bunlarla mücadele etmesi bu düzeni değiştirecek olan tavırdır. İşte dinlendiğinde feminist isyan bayrağının dalgalandığını hissettiren ve kadınları harekete geçirme gücü veren bu şarkı, Sertab Erener’in erkeklerin üstün görüldüğü zihniyete karşı baş kaldırır niteliktedir. Sözleri şöyledir:

“Alıştık bütün yalanlara, egodan gemiler yapanlara.
Bir isyan başlasın artık kendini üstün sananlara.
Gözyaşı dökenin ciğeri solsun,
lafınıza kanan da sizin gibi olsun.
Bitmedi kahrınız.
Tükendi sabrımız,
açtık bayrakları,
yürüyün kızlar!
Aşk inadınız,
bizi ne sandınız?
Çıktık sokaklara,
bastırın kızlar!”

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.