Uzun bir süre elde etmek için çabaladığımız bir nesneyi elde edince o nesneye olan ilgimiz neden eskisi gibi olmuyor? Ya da olmak istediğimiz yere ulaşınca veya hedefimizi gerçekleştirince neden mutluluğumuz yıllar sürmüyor? İşte çoğumuzun başına gelen bu olayların cevapları “Hedonistik Adaptasyon” diye adlandırılan bu kavramda.
Hedonistik Adaptasyon ve Mutlulukla Olan İlgisi Nedir?
Hedonizm, “keyfin en yüksek olduğu, keyif arayışı, keyif arayışına adanmış bir yaşam tarzı” olarak tanımlanmaktadır. Adaptasyon ise “uyumdur”. Yani kavramı “Keyfin en yüksek olduğu duruma uyum sağlama” olarak açıklayabiliriz. Tabii ki sadece mutluluğa uyum sağlamıyoruz. Korku, üzüntü, hastalık gibi pek çok duruma da uyum sağlayabiliriz. İçinde yenilik ve hareket barındırmayan her duygu veya durum adaptasyon altında eriyip gidiyor ve ilk durumundan eser kalmıyor.
Bununla ilgili Brickman’ın yaptığı çalışmalardan birisi de piyango kazanan insanların mutluluğu ile diğer insanların mutluluğu karşılaştırıldığında sadece bir miktar daha fazla mutlu olduklarını belirtmiş. Bu piyango kazanan insanların ilk mutluluğu tabii ki daha fazladır. Daha lüks bir arabaya bindiklerinde, daha güzel bir eve taşındıklarında fazlasıyla mutlulardır ama zamanla elindeki imkanlara alıştıklarında bu sefer daha lüksünün ve daha iyisinin onlara mutluluk getireceğine inanırlar ve bu sirkülasyon içinde yaşamlarını sürdürürler.
Peki bu mutluluk denen şey eninde sonunda yine başlangıçtaki konumuna dönüyorsa biz neden yıllardır mutluluk peşinde koşuyoruz ve sürekli onu arıyoruz? Bu soruya cevap olarak Brickman ise insanların boş yere mutluluk arayışı içinde olduklarını öne sürmüştür. Yani mutluluk ve mutsuzluk kavramları yaşamlarımızdaki değişikliklere verdiğimiz tepkiler olduğu görüşünü savunmuştur. Bu görüşün doğruluğu kişiden kişiye göre değişmektedir. Neticede her bireyin iç dünyasında mutluluk duygusuna ait farklı ölçütleri bulunmaktadır.
Mutluluk Nedir ve Mutluluğu Belirleyen Ölçütler Nelerdir?
Her disiplin için farklı bir tanımı olan mutluluk kavramı genel anlamda “Bireyin iyi olma halini koruması, saadet bahtiyarlık” anlamlarına gelmektedir. Dolayısıyla mutluluk birçok kavramı içinde barındıran üst bir kavram olarak kabul edilmektedir. Çoğu düşünür de mutluluğu bireysel yaşamlarına göre uyarlayarak bir tanım oluşturmaya çalışmıştır. Örnek verecek olursak Antik Çağ filozoflarından Herakletios mutluluğu, insanın iç dünyasıyla ilgili bir duygu olarak görmektedir. Ona göre, herkes bu düzen içerisinde mutluluğu kendi iç dünyasında bulabilir. Aristippos, mutluluğa götüren en güvenli yolu özgürlük olarak kabul etmektedir. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kimseye bağlı olmayan kişilerin gerçek mutluluğa ulaşacaklarını belirtmektedir. Nihilist felsefenin temsilcilerinden Nietzsche, mutluluğun anlık ve gelip geçici bir duygu olduğunu, kimsenin bu duyguya erişemeyeceğini düşünmektedir. Nietzsche’nin tanımı bahsettiğimiz hedonistik adaptasyona benzemektedir.
Düşünürlerde de gördüğümüz gibi herkesin mutlulukla ilgili farklı tanımları ve farklı ölçütleri bulunmaktadır. İnsanların inanç sistemleri, yönetim biçimleri, hayat şartları, yaşadıkları kültür gibi birçok faktör mutluluk algısını etkileyen ölçütlerdir. Bu ölçütlerin temelinde bulunan yanlışlıklar ve bozuklukların sonucunda ise mutsuzluk ortaya çıkar. Eğer bu bozukluklar düzeltilirse bir mutluluktan söz edilebilir.
Yazımızı J. J. Rousseau’dan bir alıntı ile bitirelim: “Her şeyden önce iyi olαlım, ondαn sonrα mutlu oluruz.”
KAYNAKÇA
- ARICI, H. Y. Mutluluk Tarihi. Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, (9), 217-243.
- Coskun, T., & Marangoz, M. (2019). Hedonik ve faydacı tüketim davranışları ölçeğinin geliştirilmesi: Güvenirlik ve geçerlik çalışması. Business and Economics Research Journal, 10(2), 517-540.
- https://indigodergisi.com/2020/06/hedonik-adaptasyon/