Ünlü İngiliz alternatif rock grubu The Smiths‘in eski solisti Morrissey, dokunaklı şarkı sözleriyle bilinir. Hüzün dolu bir duygu dünyasının sahibi İrlanda göçmeni bir aileden gelen şarkıcı 22 Mayıs 1959’da Manchester, İngiltere’de dünyaya geldi.
Morrissey genellikle yabancılaşmayı ve talihsiz aşklarını anlattığı şarkı sözlerinde hüznü yansıtırken eski grup arkadaşı Johnny Marr‘ın eşsiz melodileriyle harmanlandığı There is a Light It Never Goes Out, Heaven Knows I’m Miserable Now ve This Charming Man gibi ikonik şarkılarıyla ün kazandı.
İçe dönük, çekingen, hüzünlü ve cesur şarkılarıyla büyük bir hayran kitlesine ulaşan müzisyen hayvan hakları gibi birçok konuda da kimi zaman aktivist olarak konumlandı. The Smiths ile çıkardığı Meat is Murder (Et Cinayettir) albümü ve “Ben arkadaşlarımı yemem.” diyen et yemeye karşı çıkan duruşuyla büyük kitlelere bu ideolojiyi yaydı.

Ünlü şarkı yazarı yalnızlığı, utangaçlığı ve hissettiği yabancılığı anlattığı şarkı sözlerini aynı zamanda güçlü birer propaganda olarak kullandı. Yine Meat is Murder albümünde bulunan Barbarism Begins At Home şarkısıyla ev içi şiddeti; Karl Marx‘ın “Workers of the world, unite! (Dünyanın bütün işçileri, birleşin!)” sloganına atıfta bulunduğu Louder than Bombs albümünde yer alan Shoplifters of the World Unite (Mağaza Hırsızları Birleşin) ile ise komünizm ile ilgili ses getirdi.
Müzik dünyasının naif ruhlu ve yetenekli şarkı yazarı olmasının yanı sıra birçok sevmeyeninin olduğunu da söylemek mümkündür. Birlikte çalışmanın zor olması, göçmenlik, ırk ve siyaset konusundaki tartışmalı görüşleriyle tanınmasına rağmen Morrissey‘in müziği The Smiths‘ten ayrılmasının ardından da yankı uyandırmaya devam etti. Özgün sesi ve şiirsel şarkı sözleri eski grubunun sesini tanımlamaya yardımcı oldu ve ardından solo kariyeri benzersiz tarzını sergilemeye devam etti.
Viva Hate albümüyle solo müzik macerasına başladı. Politik duruşunu hiçbir zaman bırakmayan müzisyen, Margaret on the Guillotine şarkısıyla Margaret Thatcher‘ın idamını anlatınca Muhafazakar Parti milletvekili tarafından suçlu bulundu ve evi polisler tarafından aratıldı. Bu albümde en çok dinlenen şarkı ise Morrissey‘in kırılgan sözleri neşeli melodilerin ardına gizleme geleneğini sürdüren Suedehead oldu.
Hakkındaki tartışma ve suçlamalara rağmen şarkıları hâlâ büyük bir kitle tarafından sevilse de şarkıcının Viva Hate‘ten sonraki albümleri Kill Uncle, Your Arsenal, Vauxhall and I, Southpaw Grammar ve Maladjusted ile eski süksesini yakaladığı pek söylenemez. Ancak bu albümlerinden sonra 2004 yılında yayımlanan You Are The Quarry albümündeki Let Me Kiss You şarkısı ile beğenileri yeniden kazandı.
Söylentilere göre Let Me Kiss You, Nancy Sinatra düşlenerek yazılmış bir şarkıydı.
Sanatçı çok üretken bir şekilde şarkı yazarken Lifeguard Sleeping, Girl Drowning, Seasick yet Still Docked, The Teacher are Afraid of the Pupils, The Edges Are No Longer Parallel ve How Can Anybody Possibly Know How I Feel? gibi uzun ve farklı şarkı isimleriyle dikkat çekmeye devam etti.
Daha sonrasında kapağında kendisini keman çalarken gördüğümüz, isimlerinden bile ne kadar vurucu sözlere sahip olduğunu belli eden Ringleader of the Tormentors albümünü 2006’da yayımladı. Hüzünlü bir aşk hikâyesini konu edinen ve sevgilisine “yaşar ve nefes alırken öldürdün beni ama yine de affediyorum seni” dediği You Have Killed Me şarkısı ile beğeni kazandı.
Sonraki bir başka duygu dolu ve kapağında kendisini bir bebekle gördüğümüz Years of Refusal albümünü Istanbul isimli bir şarkıyı da içinde barındıran World Peace Is None of Your Business takip etti.
Karşılaştığı kaotik, heyecanlı ve kalabalık sokaklardan sesler barındıran şarkıyı Morrissey, 2014 senesi İstanbul konserinde kazandığı ilhama teşekkür olarak çaldı.
Tam olarak sebebi bilinmese de müzik platformlarından kaldırılan World Peace is None of Your Business albümü sonrasında verdiği üç senelik büyük aradan sonra 2017’de Low in High School albümünü yayımladı. Spent the Day in Bed şarkısı ile beğeni toplayan Morrissey, bütün zamanını yatakta geçirip haberleri okumayan ve çekindiği dünyadan kendini iyice soyutlayan bir karakter çizdi.
Bu şarkıyla bütün arkadaşlarına da amacının korkutmak olduğunu, kendini küçük ve yalnız hissettirdiğini söylediği haberleri takip etmeyi bırakmalarını tavsiye etti. Ne otobüs ne patron ne yağmur ne de bir tren vardı artık hayatında.
Artık acımasız dünyaya iyice sırt çeviren bu karakterden sonra 2019 yılında California Son albümü ile yeniden sevenleriyle buluştu. It’s Over ile biten bir aşkı anlatırken Loneliness Remembers What Happiness Forgets ile yalnızlık yeniden yakasını bırakmadı.
Only a Pawn in Their Game şarkısı ile ise ırkçı bir ortamda büyüyen, insan hakları savunucusu olan Medgar Evers‘tan bahsederek siyahi insanların haklarından bahsederek yeniden müziğini politik konulardaki fikirlerini ifade edebilmek için kullandı.
Aynı zamanda büyük bir Oscar Wilde hayranı olan Morrissey 1984’te Jamming Magazine’e verdiği bir röportajda şarkı yazarken aldığı ilhamı da büyük çoğunlukla ondan aldığını söyledi. Louder than Bombs albümünde Oscar Wilde‘a göz kırpan Johnny Marr bestesi Oscillate Wildly diye bir şarkı da bulunuyor.

Edebiyattan aldığı bu ilhamların yanı sıra kendi yazdığı bazı kitaplar da bulunuyor:
- The New York Dolls (1981)
- James Dean is Not Dead (1983)
- Exit Smiling (1998)
- Autobiography (2013)
- List of the Lost (2015)
Hak savunuculuğu ve açık sözlülüğü ile bilinen sanatçının müzik üzerindeki etkisi yadsınamaz. Genellikle içe dönük ve melankolik olup aşk, kayıp ve yabancılaşma temalarını işleyen şarkı sözleriyle büyük beğeni toplayan Morrissey, hakkındaki suçlamalar ve sevilmeyen fikirler olsa bile müzik sektöründe ses getirmeye devam ediyor.