Moriskolar: Tek Yol Sürgün

spot_img

Dünya tarihi geçmişten günümüze birçok sürgün hikayesini içinde barındırmıştır. Pek bilinmese de bunların en acıklılarından birisi de Moriskolar’ın başına gelenlerdir.

Morisko”nun kelime anlamı Müslüman olmuş İspanyol kökenli Müslümanlara verilen isimdir. “Müslümanlara mensup” veya “Müslümanlardan geriye kalan kişi” anlamlarına gelmektedir.

711 Yılında Tarık bin Zayid komutasındaki 5 bin kişilik gözü pek Arap ordusu İber Yarımadası‘na adım atalı yüzyıllar geçmiş, Endülüs’te Müslümanların yönetiminde diğer din mensupları ile iyisiyle kötüsüyle arkada bırakılan bir süreç yaşanmıştı. 1492 yılında Endülüs’ün son kalesi Granada da düşünce kaçınılmaz son gerçekleşti ve İspanya Krallığı zaten kendisinde olan hâkimiyeti daha da perçinleyerek Avrupa’da coğrafi keşiflerin fitilini ateşleyecek cesur seyahatlere odaklanmadan önce önündeki son engeli ortadan kaldırmış oldu.

Kaçınılmaz Sona Doğru

İçinde bağımsızca yaşadıkları son kalelerinin kaybedilmesi Müslümanlar için kâbus dolu günlerin habercisiydi. Artık toplumun her kesiminde bir azınlığa dönüşmeleri gerçeği ile yüzleşen Hz. Muhammed takipçileri çeşitli zorluklar içinde varlıklarını sürdürdü. Bağımsızlık düşkünü imkân sahipleri göç etti, kimisi baskılar altında yaşamaya devam etti, bazıları ise daha rahat bir yaşam düşüncesi ile Hristiyan olsalar da toplum tarafından damgalanmaktan kaçamadılar. Büyük çoğunluğu baskı altında din değiştirdi. Sonradan dönme Hristiyanları fişleyerek özünde Hristiyan halk ile ayırımını sağlamak için İspanyollar arasında “Yeni Hristiyanlar” terimi de kullanılmıştır. 1492-1609 yılları arası burada doğup büyüyen Müslümanlar büyük bir zulme uğrayarak yurtlarından kovuldu. Büyük çoğunluğu da dinlerini değiştirmek zorunda kaldı.

Endülüs’ün son yıllarında Müslümanların kaybettiği bölgeler ve kaybedilme yılları

15. ve 16. Yüzyıllar İspanya tarihindeki en parlak döneme geçiş evresi olarak bilinmekte. 1492’de İber Yarımadası Hristiyanlaşmış ve aynı tarihte bütün dünya tarihine yön verecek coğrafi keşiflerin ilk adımı atılmıştı. İspanya Krallığı dünyanın bir numaralı gücü olma yolunda bulduğu paha biçilemez toprakları tek tek sömürmeye odaklanması gereken bu yıllarda bir de yanı başındaki Müslüman varlığı sorunu ile boğuşmak zorundaydı. Dönemin yoğunluğunda yapılacak onca iş, keşfedilecek onca toprak varken Morisko problemine uzun yıllar boyunca kalıcı çözüm getirilememesini anlayışla karşılamak gerekir. Yıllar geçti, hamleler yapıldı ve kaçınılmaz sonuç Moriskolar için bir hüsrandı.

Kristof Kolomb, Amerika, 1492

1501 yılında Granada’da, 1502’de ise Kastilya’da çıkan kanunla Moriskolara sunulan üç seçenek şunlardı: Göç edebilirsiniz, Hristiyan olabilirsiniz veya ölebilirsiniz.

İspanya yönetimi Müslümanları asimile edip tamamıyla Hristiyanlaştırmak adına birçok yasağı devreye soktu. İslami usullere göre kesim yapılan kasap ve dükkanlar kapatıldı.

Arap isim ve unvanlar ile Arapça konuşulması yasaklandı. Arapça kitap bulundurmak, çocukları sünnet ettirmek ve kadınların tesettürlü giyinmesi engellendi. Bütün bu yasakları ve yeni doğan çocukların yetişmesini kontrol altında tutmak için merkezi ve kışkırtıcı bir kırbaç gösterimine ihtiyaç duyuluyordu. Burada devreye Orta Çağ’ın en kanlı kırbacı görevini üstlenen Engizisyon Mahkemesi girdi. Granada ve Valensiya gibi Moriskolar’ın yoğunca bulunduğu bölgelere cezai mahkemeler kuruldu. Müslümanlığa dair herhangi bir davranış, alışkanlık veya eğilim, mahkemenin soğuk duvarlarının tadına bakmak için yeterliydi. İslami geleneklerini gizli gizli yaşayan Hristiyan görünümlü Müslümanları tespit etmek adına Engizisyon 20 binden fazla memur görevlendirdi. Bir “Müslümanları Tanıma” kitapçığı bile çıkarıldı. Engizisyonun ortalığı kasıp kavurduğu dönemlere denk gelmeleri de Moriskolar’ın bir başka talihsizliğiydi. Mahkemelerde suçlu bulunanlar türlü işkencelerle vahşice can verdiler ve kıyım durmayacaktı. 1481-1517 yılları arasında ülke genelinde 13.000 kişinin diri diri yakılarak can verdiği bilinmekte. Tam da İspanya’da Moriskolar Engizisyon kuralları dahilinde katledilirken Avrupa’da ortaya çıkan insani değerleri ve sanatsal bakış açısını merkezine almış Rönesans akımının üzerine gelmesi tarihin büyük bir ikilem ve ironiden ibaret olduğunun en bariz örneklerinden biridir.

Engizisyon İnfazları

Osmanlı Desteği

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Akdeniz’de eli güçlenen Osmanlı, kıyıma uğrayan din kardeşleri için İspanya kıyılarına birçok sefer düzenledi ve Moriskolar’ın güvenle Kuzey Afrika’ya taşınmasında rol oynadı. Tahta geçen II. Felipe asimilasyon faaliyetlerinde daha somut sonuçlar alabilmek adına 1567 fermanını çıkardı. Ferman ile Moriskolar’ın yaşadığı yerlere on ikişer Hristiyan ailesi yerleştirildi. Üç yıl içerisinde Arapçayı bırakıp İspanyolca öğrenmelerini, kadınların Hristiyan gibi giyinmelerini, kendi müzik ve danslarını icra etmemelerini ve en önemlisi çocukların kilise okullarında yetiştirilerek sorunun kökünden çözülmesi amaçlandı. Müslümanlar yaşamlarını sürdürmekte gün geçtikçe zorlanıyorlar ve yeni bir baskı yaptırımı ile karşılaşıyorlardı.

II. Felipe’nin Almanya’da Protestanlar ve Hollanda’da Calvinistler ile mücadele içinde olduğu dönemi fırsat bilen Moriskolar Muhammed Ümeyye önderliğinde 1568 yılında ayaklandılar. II. Selim’in o dönem Kıbrıs’ın fethi ile meşgul olmasından dolayı Osmanlı’dan beklediği desteği göremeyen Moriskolar, ayaklanmayı sürdürmekte ve büyütmekte zorlandı. Muhammed Ümeyye’nin yerini alan Mevlay Abdullah Abbo‘nun öldürülmesiyle isyan 1571 yılında son buldu. Osmanlı’nın kışkırtıcı destek tehdidinin sürekli olması İspanya yönetimini kızdırdı ve kesin çözüm bulmak adına Granada’daki 84.000 Morisko Osmanlı ile ilişkilerini tamamen kesmek adına ülkenin kuzeyindeki Kastilya’nın kırsal kesimlerine sürüldü. Cezayirli fakih Magravi 1504 yılında verdiği fetva ile ibadetlerini yerine getiremeyen ve baskı altında harama zorlanan Moriskolar’a kolaylıklar sağladı ve Müslümanlığı gizlice yaşamaları için cesaretlendirdi. Bütün baskılara ve zulümlere rağmen Moriskolar 1609 yılına kadar ellerinden geldikçe dinlerini yaşamaya ve gizlice de olsa hayatlarını buna göre biçimlendirmeye devam ettiler. Namaz küçük gruplarla kılındı, cuma namazları yerine gece sohbetleri düzenlendi, ramazanda oruç ibadeti devam etti. Bebekleri kilisede vaftiz edilen Moriskolar eve döndüklerinde çocuklarının kulaklarına ezan dinleterek dine uygun olacak isimlerini onlara fısıldadılar.

Yeni Bir Sayfa

Engizisyon gözlemcilerinin yaptığı araştırmalar ve sundukları raporlarda Moriskolar’ın çoğunluğu gerçek Hristiyan inancına uzak bulundu ve kalıcı bir çözüm arayışına gidildi. Burada üç çözüm önerisi ön plana çıktı; topluca yapılacak bir sürgün, evlenme yasağı getirmek suretiyle soylarının kurutulması ya da belli yerlerde yaşamaya mecbur bırakılmaları. Valensiya başpiskoposu Juan de Riberia’nın da destek vermesiyle sürgün seçeneği tercih edildi ve 4 Nisan 1609 tarih sayfaları arasında yerini aldı. 1614 yılına kadar İspanya’dan 300.000 üzeri Morisko’nun sürüldüğü tahmin ediliyor. Bunların büyük çoğunluğu Cezayir, Fas ve Tunus’a, az bir kısmı Selanik, Belgrad, İzmir, İstanbul, Trablusgarp gibi Osmanlı şehirlerine göçtü. Fransa, İngiltere ve İtalya gibi ülkelere de giden küçük bir azınlık bulunuyordu. Dönemin Osmanlı Sultanı I. Ahmed, İngiltere Kralı I. James’e, Fransa’ya ve Venedik’e birer birer mektuplar yollayarak Moriskolar’a iyi davranılmasını ve Osmanlı topraklarına gönderilmelerini istedi. Cezayir ve Tunus Beylerbeyilerine de onları himaye altına almaları adına fermanlar gönderilmesi üzerine yurtsuz kalan Moriskolar devlete ait topraklara yerleştirildi. Beş yıl vergiden muaf tutuldular ve denizcilikten anlayanlara donanmada istihdam sağlandı.

Osmanlı’nın Yardım Filosu

Yıllardır işkence ve baskı altında yaşamış Moriskolar özgürlüğün kokusunu alınca özlerine dönmeleri uzun sürmedi. Kısa sürede ziraat, sanat, ticaret, zanaat, ilim ve edebiyat alanlarında kendilerini ispatladılar ve Kuzey Afrika ipek imalatını geliştirdiler. Zincir ve baskı boyunduruğundan kopan Moriskolar hür irade hasretiyle hızlarını alamayıp yerleştikleri topluma yük olmaktansa fayda sağlayacaklarını gösterdiler. Yeni sulama teknikleri ve ürün türleriyle yaşadıkları durağan yerleri verimli birer tarım arazisine dönüştürdüler. Yerli halk, su kaynaklarının kanallar vasıtasıyla evlere ve çeşmelere akıtılmasını onlardan öğrendi. Tıtvan, Tunus, Rabat ve Sela birer ticaret, sanat ve edebiyat merkezi haline geldi. Moriskolar kendilerine has müzikleri, folklorları, gelenekleri, matematik, mantık ve felsefe alanlarındaki birikimleri ve özgün mimari bakış açıları ile onlara kucak açan toplumlara önemli değerler kattılar.


Kaynakça:

  1. HernandezJose A., Ayuso, Flora. Historia de España, Madrid, Akal, 2009
  2. ”Moriscos. Their History in Spain”. SpainThenAndNow. Web. 09.08.2021

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Hailey Bieber Stil İncelemesi: Çabasız Şıklığın Öncüsü

Hailey Bieber, minimalist ama iddialı stiliyle sade şıklığı bir güç ifadesine dönüştürüyor.

Bakü Seferi ve Kafkas İslam Ordusu

Osmanlı ordusunun Kafkasya’daki son seferi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü kurtararak Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu açtığı zaferdir.

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Massive Attack – Mezzanine Albüm İncelemesi: Trip-hop’un Zirvesi

Mezzanine, Massive Attack'in yaratıcı gerilimle biçimlenen en karanlık albümü; elektronik müziğin sınırlarını yeniden tanımlarken içsel çatışmanın sesini kayda geçirir.

İsmail Bilgin – Enver Paşa Bir Adanmışlık Öyküsü | 50 Alıntı

İsmail Bilgin bu eserinde, Enver Paşa’nın yaşamını ilkesel bağlılık ve tarihsel temsil çerçevesinde ele alarak dönemin düşünsel iklimini yeniden yorumlamaktadır.

Edip Cansever’in Şiirlerine Yansıyan Hiçlik Travması

Edip Cansever, İkinci Yeni’de bireyin travma, boşluk ve hiçlik duygusunu işler. Şiirlerinde varlıkla yokluk arasında sıkışan ruhsal boşluktaki bireyleri anlatır.

Editor Picks